Emekli Yurttaşların Sürüklendikleri Yoksulluk

Emekli Yurttaşlar neyi nasıl yaparlarsa, sürüklendikleri "Yoksulluk ve Yoksunluk Kıskacı"ndan çıkabilirler?.

1995 yılında Emeklilerin Toplu Sözleşmeli Sendikal Hak talebiyle başlayan Mücadelenin bugün geldiği yada getirildiği yer, örgütlü mücadele anlamında bir tıkanma hali olup, "Yoğun Bakım Yatağında Yatan Bir Hasta" gibidir.
Dijital Medya üzerinden, 
hiçbir yaptırım gücü bulunmayan tepkiler dışında,
Sesi Soluğu çıkmamakta, çıkamamaktadır.

Nedenleri ve Niçinleri sorgulandığında, karşımıza çıkan gerçeklik,
Geniş Emekli yığınları nezdinde karşılığı olmayan, Ülkede ki Yönetim Anlayışı karşısında Etkin, Varlığı hissedilmeyen konumu ile, farklı siyasi anlayışların kontrolünde, ben merkezci-dayatmacı yaklaşımların egemen olduğu, çok parçalı ve örgütsüz bir Sendikal işleyiş ile karşı karşıyayız.
Emeklilerin 29 yıllık sendikal mücadele sürecinde, bugün gelinen nokta itibarıyla sosyo-ekonomik anlamda, herhangi bir kazanımdan söz edebilmek mümkün olmadığı gibi, bırakın kazanımı, emekli yurttaşların tüm hakları tek tek ellerinden alınmış ve bugün yaşanılan sonuçlarla karşı karşıya kalınmıştır.
Sendikal Örgütlülük olarak tanımlanan çevreler de, tipik bir "aynı şeyleri yaparak, farklı sonuçlar bekleme hali" egemendir.
1995 yılından bugüne yaşananlara kadar, yani çok fazla geriye gitmeden,
2023 yılının 10 Aralık günü,
Üç Sendika tarafından ortak düzenlenen Ankara Mitingi'ne gitmek değerlendirmek  yeterlidir. 
İçine sürüklenildiği aşikar olan popülist söylemler eşliğinde, emeklilerin gündemine, 
güven ve heyecan getirmekten uzaklaşmış, ortak bir Sendikal mücadele anlayışı doğrultusunda perspektif üretemeyen, Soyut bir Birlik söylemiyle geçiştirilen, 
altı boş bir gün daha, 
tarihe not olarak bırakılmıştır. 

Hani hep söylenir ya,
"İşçi Sınıfının kendisi için sınıf olduğunda" kazanımlar elde edebileceği tespiti.
Ki doğrudur, İşçi sınıfının bir parçası olan Emeklilerin de, hak ve menfaatlerinin elde edilmesi, yani kendileri için bir mücadeleyi önceleyen, 
Siyaset Simsarlarının manipülasyonlarına ve dayatmalarına kapılarını kapatan, yeni ve kapsayıcı bir örgütlenme perspektifi doğrultusunda, kararlı ve kesintisiz bir Mücadele anlayışı, artık kendini dayatmış durumdadır.
Yani, Yönetenlerin iki dudağı arasından çıkacak sözlerin belirleyiciliğini reddeden,
Bir Mücadele Anlayışı.
Ne kadar başarılırsa, o kadar hak elde edilebileceği gerçeğiyle birlikte..

03-01-20247İZZET KUVANLIKLI/BANDIRMA