Bizler Ve Onlar

Bizler Ve Onlar

Sağlıklı ve İnsani yaşam koşullarını tariflerken günümüzün olmazsa olmazlarının başında gelen,
Temiz Su, yeterli beslenme-Gıda, Elektrik, Doğalgaz, Akaryakıt'ın herkesin ulaşabileceği bir kolaylıkta sağlanması görevinin, Devlet diye tanımlanan mekanizmanın ve onun işleyişini belirleyen-yön veren siyasal iktidarların öncelikli görevi olduğu bilinmeyen değil.
İşte tam da bu noktada karşımıza çıkan, Devlet ve nasıl bir işleyişe sahip olunduğunun sınıfsal niteliğine bakılması gerekmekte.
Ülkede, kapitalist sistemin işleyişinden beslenen bir avuç azınlık dışında, İşçi Sınıfı ve Emekçiler başta olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin,
sosyo-ekonomik yaşam koşullarının ağırlığı altında yaşamın çekilmez hale geldiği, güne uyanıp, memlekette ne olup bitiyor diye bakıldığında görünen ilk şey, Zam Haberleri ve beraberinde nasıl başa çıkacağız noktasında oluşan ortak kaygılar.
Kuşkusuz bugün yaşananlar bir sonuç. Üstelik nedenlerini ve niçinlerini henüz yeterince kavrayıp sorgulamadığımız,
çıkış yolları üzerine yeterli kafa yorulmayan bir sonuç.
Sonuç diyoruz ya, nedenleri üzerine biraz geriye doğru bakıldığında,
Bugün tüm Dünya'da olduğu gibi, "kimilerine göre Kriz olarak tanımlanan" Kapitalist-Emperyalist Sistemin işleyişinin gelip dayandığı bunalım ve geçmişten bu güne ülkenin sosyo-ekonomik tercihleri ve siyasal süreçlerinin sorgulanmasını, Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ve beraberinde sömürüye dayalı sistem ve egemen kılınan yönetim anlayışına kadar uzanılmasını gerektirmekte.
Daha net ifade etmek gerekirse ki, olması gereken bu, ülkede'ki tüm etnik aidiyetler de dahil sosyalistlerin, komünistlerin temsiliyetinin de bulunduğu, 1921 Kurucu Meclisi ve "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Halkındır" belirlemesini ortaya koyan Anayasa'sının, dayatmacı bir anlayışla yok sayılıp, yerine oluşturulan 1923 Meclisi ve 1924 Anayasa'sının ihdas edilmesi, Günümüze kadar sorun biriktirerek gelen bu siyasal anlayışın ve iktisadi tercihlerinin günümüzde ki taşıyıcıları ve rol modelleri ile karşı karşıya olduğumuzu görebilmeliyiz.
Doğruyu ve gerçekçi olanı söylemek gerekirse, Bizler ve Onlar tanımını ortaya çıkarıp, önümüze koyan
Sınıfsal Çelişkilerle birlikte.
Artı-Değer sömürüsü üzerine kurulu ve işleyen bir sistem olan kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu ülkede, halkın sosyo-ekonomik yaşam koşullarının iyileştirilmesi talepleri ile Sermaye Sınıfının çıkarları arasındaki sınıfsal çelişkinin bir yansıması değilmi dir ? bugün geniş halk yığınlarına yaşatılan ve dayatılan yokluk-yoksunluk süreci.
Kapitalist Sistemin egemen olduğu
her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de sistemin varoluş yasasının temel özelliği, üretim süreçleri sonucu ortaya çıkan artı-değer'e el koyup, daha çok kâr elde ederek büyüme,
giderek genişleme, varlığını güvenle sürdürebileceği siyasal iklimin devamı ve korunması adına da, Siyasal Erk'i elinde tutma refleksi, sınıfsal önceliklerinin getirdiği bir sonuç olarak önümüzde durmakta.
Yukarıda söylemeye çalıştığımız gibi, sınıfsal karşıtlığın ortaya çıkardığı gerçeklikle, geniş halk yığınlarının çıkarları arasında ki çelişkilerdir,
hangi koşullarda ve nasıl bir yaşam sürdüreceğimizi belirleyip dayatan.
Bugün içinden geçmekte olduğumuz konjonktür, İşçi Sınıfı ve geniş halk yığınlarının önüne İki Tercih çıkarmış durumda.

07-03-2022/İZZET KUVANLIKLI