Yeni Dünya

İdris Erdoğdu 

Alis(Alice) Harikalar Dünyasında romanını okuyanlar bilir. Alis Kızıl Kraliçe’yle yarışa girer, koşmaya başlarlar. Alis, koşarken her şeyin sabit kaldığını fark eder. Nihayet Kraliçe durmalarını söyler.

Alis, nefes nefese; hiçbir şey anlamadım, saatlerdir koşuyoruz ama hala aynı yerdeyiz?

Kraliçe: Ne olacaktı?

Alis: Benim dünyamda bu kadar koşarsan mutlaka bir yere varırsın.

Kraliçe: Evet bizim dünyamızda sürekli koşarsan ancak bulunduğun yeri korursun, der.

**

Son dönem iktisatçılarından Daron Acemoğlu ve James Robinson bu durumu Kızıl Kraliçe* etkisi diye tanımlıyorlar. Sistemin sağlıklı işleyebilmesi için herkesin bulunduğu konumu koruması gerekir. Bunun içinde sürekli koşmak yani çaba harcamak, mücadele etmek gerekir. Eğer toplumu oluşturan ve toplumsal sözleşmeye ( Hobbes ve J.J.Rousseau) imza atan her bir birey grup, topluluk bu mücadeleyi vermezse Kızıl Kraliçe devreden çıkacak, bunu yerini otoriterlik daha da ileri giderek totaliterlik alacaktır. Bu da kontrolsüz gücün (leviathan) “dar koridordan” çıkıp tüm topluma egemen olmasına sebep olacaktır derler.

Pandemiyle( dünya ölçeğinde salgın) birlikte dünyanın birçok ülkesinde, meşru otoritesini yönetilenlerin izni ile alan; kendisine verilen temsil etme görevini hükmetme, tahakküm kurma yetkisi olarak algılayan erk toplumsal sözleşmeyi bozdu. Sivil toplum ve ondan beslenen demokratik kitle örgütleri ve tek tek bireylerin rasyonel davranarak salgın sürecinde alanı, sokağı, meydanı boşaltması yönetici elitin dar koridordan çıkıp keyfi hareket etmesine imkân tanıdı. Kısacası “evde kal”mak bireyin fiziksel sağlığını korurken, demokrasinin sağlığını bozdu.

Thomas Hobbes, devletin oluşumunu anlatırken eski ahitten alıntıladığı mitolojik bir sembol olan Leviathanı* kullanır. Toplumun düzen içinde ve güvenli bir şekilde yaşaması için hak ve özgürlüklerin koruyucusu bir devlete ihtiyaç duyulur. Bu koruyucu ve kollayıcı daha da önemlisi hizmetçi devlettir. Bu aşamada toplum yukarıda bahsedilen sözleşmeyi korumak için denetim görevini yerine getirir. Modern toplumda anayasalar, yasalar ve gücünü yasalardan alan siyasi partiler, sendikalar, dernekler tek tek bireyler adına devleti denetler.

Eylem ve etkinliklerle sık sık sözleşmeyi hatırlatırlar. Kısacası, devletin demokrasi ve özgürlükler koridorunda kalmasını sağlarlar.

Devamında der ki Hobbes; hak ve özgürlükleri korumak için kurulan Leviathan büyüdükçe eğer kontrol edilmezse hak ve özgürlükleri ihlal eden bir kuruma dönüşür. Yani toplumsal sözleşmeye uymaz. İşte tam da burada yeniden bizlere yani tek tek bireylere ve onları örgütlü güçlerine görev düşüyor.

**

Bin sekizyüzlü yıllarda kurtuluş umudu olarak ortaya çıkan kapitalizm ve kapitalist modern devlet var oluşundan bu yana en pejmürde ama en saldırgan dönemini yaşıyor. Toplumsal uzlaşı mesajlarıyla yasaları hatta anayasaları rafa kaldırarak hak ve özgürlükleri sınırlıyor.

O zaman( sivil topluma- demokrasi talebini yüksek sesle dillendiren bireye-sendikalara-derneklere) bize düşen görev toplumsal sözleşmeyi yeniden yazmak olmalıdır. Salgın sonrası dünyanın artık eski dünya olmayacağı konusunda herkes hem fikir olduğuna göre yenidünyada yerimizi almak için harikalar dünyasından çıkıp kendi dünyamızı kuralım.

Yine Hobbes’tan bir alıntıyla bitirelim. Yasaları gerçekler yapmazsa otoriterler yapar.

İdris ERDOĞDU - Egitim Sen İsyeri Temsilcisi

25-07-2020/BANDIRMA

 

· Dar koridor( Daron Acemoğlu-James Robinson.Doğan Kitap 2020)

· Leviathan( Thomas Hobbes- YKY 2019)