Koyunculuk Enstitüsü (Öykü)

KOYUNCULUK ENSTİTÜSÜ -Öykü)

Resmi plakalı koyu gri otobüsün bütün koltukları dolu,tek bir boş koltuk yok.Otobüsün dış yüzeyindeki ağır toz tabakasının altında ‘Koyunculuk Enstitüsü’ yazısı belli belirsiz okunuyor.Duraktan kalkan araçlar duble yolda yan yana geldiğinde,enstitü otobüsünün orta kısmında cam kenarında oturan beyaz yüzlü kadınla halk otobüsünün içindeki adam gözgöze geldiler.Kadın çaresiz büyümüş gözleriyle sessiz imdat çığlıkları atıyordu.Adam ise beyaz yüzlü kadının bakışının peşinden sürüklenirken gizemli bir hikayenin içine çekildiğini hissediyordu.

Otobüsler önlü arkalı şehrin dışında anayol kenarında kilometrelerce uzanan çam ağaçlarıyla kaplı bölgeye gelene kadar seferlerine devam ettiler.Yol boyunca sağlı sollu uzanan geniş otlaklarda koyun sürüleri yayılmıştı.Servis otobüsü ana yoldan ayrılıp enstitü girişine yöneldi.Kale görünümlü nizamiye kapısının sağ tarafındaki koyu renk camlarla gizlenmiş güvenlik bölümünün önünde yavaşça durdu.Adamın bindiği halk otobüsü yoluna devam ederken kafasını çevirip baktığında,aslında neden ilk anda görmediğine şaştığı devasa boyutlarda siyah bir koyun heykeli,ihtişamla bu bölgenin kime ait olduğunu bildiriyordu.

Kentte enstitünün ne zaman, nasıl kurulduğuna dair kesin tarih verebilecek kimse yoktu.Çam ağaçlı bölge zaten vardı diyor bilenler.Sonra yüksek dikenli telli çitlerle çevrelendiğini gördük,giriş kapısının yapıldığını,tabelaların takıldığını.Dev siyah koyun heykelinin bir kamyonla getirilip bir vinç yardımıyla yerine konulduğunu.Ama enstitü binalarını gören kimse olmamış şimdiye kadar.

Koyunculuk Enstitüsü hiç göründüğü gibi bir yer değil aslında. Koyunların varlığı bir örtü sadece,burada boyun eğiş ve rıza üretimi üzerine bir laboratuar kurulu.

Bazı günler enstitüye yüklü dev kamyonlar geliyor. Giriş kapısından,yoldan görünmeyen merkeze kadar uzanan yolda kamyonlar gidip geliyorlar.Kamyonların yükünün ne olduğunu kimse bilmiyor.Ama bu yükün tehditkar,ağır bir yük olduğu hissediliyor.

Devletin son 20 yıldır üzerine titizlikle durduğu bir çalışma bu.Konu rıza üretimi ve boyun eğme olunca,önce enstitü işçileri bu tezgahtan geçiyorlar.Yeni gelenlerin ruhları ince ince kıyılıp, kalıplara sokuluyor.Son direniş hücreleri de yok edildikten sonra artık büyük makinanın bir dişlisi olan insanlar koyun insanlara dönüşmüş oluyorlar.

Enstitünün sessiz derinden işleyen üretimi,haşlanmış kurbağa deneyine dayanıyor.Sistem içinde uyaranlar kademeli olarak yavaş yavaş arttırılıyor.Enstitü içinde denekler yoğun bir görsel-işitsel bombardımana tabi tutuluyor.Enstitünün heryanına konulmuş dev ekranlardan başkanın tekdüze,mırıltı halindeki hipnotik konuşması gece gündüz hiç durmadan yayınlanıyor.Yine her köşe bucağa konmuş hopörlerlerden yayınlanan müzik,yeknesak bir çizgide sıkıntılı dalgalanıp duruyor.

Koyunlaşmayla birlikte sabit,melül siyah bakışlı gözler önceki gözlerin yerini alıyor.Sonra beden kokusu yavaş yavaş değişmeye başlıyor,koku belirgin hale geldiğinde ağır bunaltıcı teslim alıcı bir nitelik kazanıyor.Bakışlarla,kokuyla koyunlaşma diğerlerine de bulaşıp,birbirini besliyor.

Sonrasında enstitüdeki üretim dalga dalga dışarıya yayılıyor.Enstitüden akşam saatlerinde ayrılan işçi koyunlar temas ettikleri dışarıdakileri derin bir durağanlığa sokup onları da koyunlaşma sürecine katıyorlar.Beklenenden daha dirençli olanlar ise derdest edilip enstitünün yüklü karmaşık labirentlerine itiliyorlar.

Burası ruhların kesinkes teslim alındığı bir fabrika.Şehre yaklaşan tehlikeyi sezen insanlar şehrin güvenli alanlarında,dağlık bölgedeki ormanlarda saklanıyorlar.Enstitünün yakalama timleri koyunlaşma tehlikesinin farkına varanların peşine düşüyor.Bu sessiz,kararlı ve amansız bir takip. Bir sürek avı.

Şehrin dışındaki koyunculuk enstitüsü günler geçtikçe uğursuz dev bir kara bulut gibi şehre yavaş yavaş yaklaşıyor. Bu gidişle şehri yutup dev bir koyunculuk enstitüsüne dönüştürme peşinde. Koyunlaşmadan kaçanlar ise saklanacakları ve direnecekleri alanları yaratmak için hummalı bir faaliyet içindeler.

H.Murakami’nin esinlemesiyle…

AYGÜN ÖZER (Psikoterapist) - 01-05-2019 - BANDIRMA