ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA
Nur içinde yat Sabahattin Ali. Nur içinde yat!
Bu şarkının sözlerini yazarken ne haldeydin?
Rahmetli Kerem Güney bu şiiri besteleyerek topluma sundu . Edip Akbayram dinletti içimizi yaktı.. Orada bilmediğimiz neler
yaşandı kimbilir? Zindan, koğuş, pranga, hücre.... Mahkemesi devam eden suçlular mahkeme bitinceye kadar idam edilemediği için, idam mahkumları içeride yeniden suç işliyor, yeniden mahkemeler açılıyor, mahkumlar yeni dava sonuçlanıncaya dek zaman kazanıyorlar.. Çaresizliğin dibe vurduğu o yerde bile gelecek günlerden umut kesmedin. Büyük acıların yaşandığı Sinop Cezaevi. Koşullara dayanamayıp intihar edenler, kanalizasyon yoluyla kaçmaya kalkanlar, yol yapılmadan önceki haliyle duvarları yalayan deli dalgalarla konuşanlar, Yaradan'a sitem edenler, herşeye rağmen umudunu yitirmeyenler... Allah kimseyi düşürmesin. Biz bu acıları çekenler için üzülürken bir yandan da suçluların kamuya ve insanlara verdiği zararı gidermeye çalıştık, onlar için de ayrıca üzüldük.
1970 den beri solcu ve devrimci hereketlere katılanlar bu türküyü benimsediler. Edip AKBAYRAM'ın yanık sesinden insanın kendi yüreğine seslenip umut verdiğini anlatan türküyü ne çok dinlediler. Oysa bu türkü insanlığın davasını anlatıyordu.Hepimizi türküsüydü. (Denizi görmesen bile, yukarıya çevir gözü, deniz gibidir gökyüzü. Aldırma gönül aldırma... Gönül aldırma!) diyen satırlar bize teselli de sınır olmadığını anlattı.
Sabahattin Ali Sinop Hapisanesine Atatürk'e hakaret ettiği iddasıyla atılan iftira sonucunda yatmıştı. O tek partili sisteme karşıydı. O günkü düzene mualifti. Cumhuriyet'in onuncu yılından sonra serbest bırakıldı. Fazla ayrıntıya girmiyorum.
Bütün dünyada çok sesliliğin adaletsizliği ortadan kaldırdığı kanıtlanmış olsa da tek sesliliği seçenlerin sayısı da ülkemizdeki son seçimde görüldüğü gibi hiç az değil.
Hal böyle olunca bize de ( Aldırma gönül aldırma !) demek düşüyor. Düşüyor düşmesine de biz gönlümüze söz geçirebilecek miyiz! İnsan, çoğunluk böyle istiyor diye ilkelerinde vazgeçebilir mi? Otoritenin gücü nereye kadar işler? Aklın çizdiği yol silinse de hedef değişmez. Birgün bu hedefe ulaşma imkanı hep var, hep olacak... Son seçimle bir tık farkla iktidarda kalanlar bundan sonra büyük değişikliklere imza atacaklar. Bunu başından beri söylüyorlar. Peki bu değişiklikler kimin yararına olacak. Kimler üzülüp kimler sevinecek? Şundan eminim ki seçim sonucuyla hayal kırıklığına uğrayıp kendi partilerini eleştiren, küsenler zaman içinde kendilerini toparlayacaklar. Önümüzdeki günlerde hiç aklımızın yatmadığı kararlar alınbilir düzen değişikliğine uyum sağlayamayabiliriz. Ancak kimseyle sürtüşmeden, olgun akıllı ve yapıcı davranışlarla, akış içinde kendi duruş ve çizgimizi korumamız gerekir. Bugün ülkemizin % 48 i çok sesli ve çok renkli istiyorsa kendine yakın bulduğu liderin çevresinde toplanarak yasaları çiğnemeden politik yaşamını ileriye taşıyacaktır. Yeni dönem inşallah insanları korktuğuna uğratmaz, açılan davalar en adil şekilde çözüme ulaşır. Düşünce suçluları doğru platformlarda kendilerini ifade edebilirler. Adi suçlular derslerini almış olarak özgür yaşamlarına geri dönerler. Ağır suç işlemiş olanlar adil mahkemelerde yargılanır cezalarını çekerler. Tacizci, ve tecavüzcülerin yolu kesilir.
Vatan hainleri ve din simsarları dinimize ve vatanımıza zarar veremez olurlar.
Görecek günler var daha...
ULVİYE KARA AKCOŞ - BANDIRMA