Bu Daha İlk Adım..Tam Yol İleri !

BU DAHA İLK ADIM
 Bugün 1 Nisan 2024.

Dün yerel seçimleri ezici bir çoğunlukla CHP kazandı. Ekonominin dibe vurduğu, birçok sektörün çökme  noktasına geldiği bir dönemde bu başarıya ne kadar sevinmeliyiz bilemiyorum. Bu kadar bekledik, sonunda yüzümüz ilk kez güldü. Şimdi keyfimizi kaçırmanın hiç zamanı değil diye düşünsem de; içim rahat değil. Daha önce gevşemenin, rahatlamanın getirdiği belaları  unutmamamız gerek. Özellikle de;  genel seçimlere kadar kimse  rehavete kapılmasın!  ÜLKENİN önünde çözülmesi gereken onlarca sorun var. Belediyeler sıfır bütçe, büyük borçla teslim alınacak. Bırakın; hizmet etmeyi, bu borç yükü  göreve gelenleri hayli zorlayacak ve yıpratacak.  Ayrıca, halen görevine devam eden iktidarın, bu yenilgiyi hazmetmesini beklemek gaflet olur.  Aslında hiç şaşırmış görünmemeleri  içime kurt düşürüyor. Belki de başarısız belediyeler yaratıp CHP yi genel seçim öncesinde yıpratmak, kendilerine genel seçimi kazanma şansı yaratmak   gibi  BİR PLANIN PARÇASINI YAŞIYOR olabiliriz diye düşünüyorum.  Belediyelerle ilgili yeni yasalar çıkarma hakları var. Bu hakkı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmamaları mümkün mü? Musluklar  iyice kısılıp belediyelerin iş yapması engellenebilir. Bu düşünceme paranoya diyenler olursa anlarım. Paranoyak olmak için de sebeplerimiz çok sayıda var. İsteyen paranoya desin, isteyen, yaşlı,  emekli bir öğretmenin hezeyanları desin! İnşallah böyle düşünenler haklı çıkar!  Böyle kötümser düşünmek hoş değil ama; daha önce yapılanları gördük. İBB de ne dolaplar döndü, İmamoğlu'nun çalışmasını engellemek için ne çirkin tuzaklar kuruldu biliyoruz. Elindeki gücü kaybetmemek için her yolu mübah sayan insanlar var.  En azından görevlilerin ve toplumun buna hazırlıklı olması gerek. İktidarın amacı, hevesimizi gursağımızda bırakmak olabilir. Kumpaslara, iftiralara, tehdit ve saldırılara karşı tedbirli ve uyanık olmak şart.  Bu konuya özellikle dikkat çekmemin ciddi nedenleri var. LAİK DEMOKRATİK  düzen istemeyenlerin geliştirdiği inanılmaz sinsi yöntemler var.  Neyi niçin yaptıklarını anlamak çok zor.Laik demokrat  insanın en büyük zaafı, karşı düşüncelere saygılı ve hoşgörülü olması, kötülüğün de bir yere kadar olduğunu sanması. Ama yok! İyilik gibi kötülüğünde sınırları yok.   Bu   güne kadar olmaz dediğimiz, olamaz sandığımız neler neler oldu hatırlayın lütfen!  Ülkemizi  Cumhuriyet öncesine çekmek, din ağırlıklı devlet olmamızı sağlamak için neler yapılmadı. Halen de devam ediyor. İzninizle ilk aklıma gelen birkaç tanesini ben hatırlatayım.
     İmam Hatip  okullarının sayısı artırıldı.
     Hastanelere ve bazı kurumlara imamlar atandı.
     Okul ihtiyacı varken, cami yapımına ağırlık verildi.
     İmamlara devlet okullarının dershanelerinde görev verildi.
     Diyanet işleri öncelikli oldu, tarikat ,cemaat ve vakıflara devlet bütçesinden büyük paralar aktarıldı.
     Fen bilimleri ve teknoloji yerine, gençler dini konulara yönlendirildiler.
     Kadınlar, kıyafetleriyle eleştirildi,  milli sporcularımızın dünya çapındaki başarılarına  bu nedenle gölge düşürüldü.
     Sosyal medyada bugüne kadar görülmemiş, duyulmamış dini paylaşımlar yapıldı. Bunlar engellenmedi.
     Kadın cinayetleri, çocuk gelinler, muta nikahı , çoklu evlilikler normalleştirildi.
     Devlet  TV Kanalları dini  yayınlarını artırdı.
     Siyasiler miting meydanlarında inanç üzerine show  yaptılar. Camilere siyaset girdi.
     Devlet kadrolarında badem bıyıklı , türbanlı , eli tesbihli  yöneticilerin sayısı arttı.
     Arap kültürü ve tarzı  moda haline geldi. Dizilerle insanlar buna özendiriliyor.
     Milli duygularımıza darbe gibi inen kararlar alındı sokak ,cadde adları değiştirildi,  Andımız yasaklandı, Atatürk'ün gençliğe Hitabesi okunmaz oldu, Kurum adlarının başından TC kaldırıldı. Anayasa yok sayıldı.   

     Hakimler ,savcılar, gazeteciler tutuklandı.
     Şu an sizin de aklınıza kim bilir neler geldi.
     Öğretmen okulları kapatıldı, ders programları din ağırlıklı hale geldi. vs. vs.
   Burası müslüman bir ülke!

Bizim dedelerimizin, ninelerimizin, babalarımızın , analarımızın çoğu; İsteyen  orucunu tutan , fitresini , zekatını ödeyen,  kurbanını usulünce kesen ,dağıtan, aptesini alıp namazını kılan insanlardı.  Çoğumuz, bilenlerden kuran dersi aldık. Cenazelerimiz islami usulle kaldırıldı. Dini bayramlarımızı gerektiği gibi kutladık. Gayrimüslimlerin inançlarına saygı gösterdik.  Bu değerlerimize sahip  çıkmaya devam ediyoruz. Uyduruk hadislerle kafa bulandıranlara  karnımız tok. Yüce Allah ile aramıza kimsenin girmesini istemiyoruz. Din adı altında dayatılan arap kültürüne karşıyız.    
     Laik Demokraside  din de  var, inanç  da. Ama din; sadece Allah ile kul arasındaki kutsal bağ olarak  kabul görüyor. Devlet işine din karıştırılmıyor. Eğer din, devlet işlerine karışırsa, cemaatlar, tarikatlar, farklı düşünen din grupları devlet kadrolarında söz sahibi oluyorlar. Bu farklı görüşler de kendi içlerinde çıkar çatışmalarına giriyorlar, adam kayırmalar başlıyor. Atatürk bu duruma meydan vermemek için laik düzeni demokrasi ile birleştirdi. Bir ülke Cumhuriyet olabilir,  buna zaten kimsenin itirazı yok. Dini çevrelerin derdi, laik düzeni kaldırmak, din ağırlıklı  anayasa hazırlamak. Müslüman bir ülkede din ağırlıklı anayasa olsa ne olur, diyecekler vardır elbet.  Cevap şu; Ortadoğu ' da  kaynayan cadı kazanına düşmüş oluruz!  Ortadoğu'da  kan durmuyor, sular işte bu nedenle durulmuyor. Belli din grupları, toplulukları yönetmeye başlayınca  güç kaybetmemek için diğer grupları dışlıyor, devlet işlerinden uzak tutmaya çalışıyorlar.  Yasalar sertleşiyor. Gücü elinde tutanlar refah içinde yaşarken diğer insanların insanca yaşama hakları bile olmuyor. Biz buna karşıyız.
         Anlatmak istediğim kısaca şu; ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM  sonunda,  iktidar tarafından yeni bir anayasa hazırlanması söz konusu. Arap dünyası ile ilişkilerimiz kanal projesi gerçekleşirse,  biz tam bir ortadoğu ülkesi haline geleceğiz.  Bu seçimi kazanmak iktidar için, hayat memat meselesi. Bu seçimde  belediyelerin çoğunu alan Atatürk' ün partisi CHP ' yi genel seçimlere kadar yıpratmak, genel seçimde kazanmak için  AKP nin kullanacağı tek ve en iyi fırsat.
         Olasılıklara karşı yapılabilecek neler olabilir? Bu noktada topluma  büyük sorumluluk düşüyor. Büyük beklentiye girmeden,  hemen bir seferberlik başlatıp yerleşim alanlarının temizlenmesi, ağaçlandırılması,  durumu uygun olan vatandaşların belediyelere ekonomik destek vermesi gerekir. Belediyelerden destek alan engellilere ve ihtiyaç sahiplerine desteğin devam ettirilmesi şart.  Büyükşehir Belediyelerinin kendi bünyesinde topladığı yetki ve hizmetler sahiplerine iade edilerek iş bölümü ve takibi  rahatlatılmalı. Bireylerin yetkililere ulaşması, iş takibi kolaylaşmalı ki; insanlar farkı fark etsinler CHP ye güvensinler.
      TAM YOL İLERİ!
04-04-2024/ ULVİYE KARA AKCOŞ