60 ve 80'lerden Kalan

68 VE 80' LERDEN  KALAN
68 - 80 kuşaklarından geçen biriyim. Sayımız her geçen gün azalıyor. Gelecek kuşaklara kendimizi anlatmak, ektiğimiz tohuma sahip olmalarını istemek, onlara hak ettikleri dünyayı bırakamadığımız için özür dilemek , başka boyutlara geçmeden önce yapmamız gerekenler sıralamasında en başta yer alıyor.

Bu jenerasyon dilimlerinde, yasaklar ve baskılar altında dönüşüme yol açmayı hedefleyen, iki farklı görüş stratejisinin arasında çatışma yaşayan kuşak olarak, tarihte yerimizi aldık. Yerellik ve özerklik tabanına yerleşmiş etik bir dünya kurmaktı amaç. O güne dek sümen altı edilmiş konular gündeme geldi konuşuldu, tartışıldı Cumhuriyet yönetimi tanıtıldı . Parlamenter sistem hayata geçirildi, denendi. Köyden şehire göç dalgaları tarımdan sanayi toplumuna dönüşmemizi hızlandırdı.

Ne yazık ki; ne tarım ne sanayi toplumu olabildik. O günlerde hiç kimse bilişim döneminin gelmekte olduğunu bilmiyordu. Kimsenin biyoteknolojiden haberi yoktu. Şehirlerde ihtiyaç duyulan iş gücü, insanların hiç bitmeyecek sandıkları umuttu . Eğitime önem verildi. Kurslar açıldı. Yeni meslekler doğdu, detaylar oluştu. Nitelikli insan yetiştirmeye ağırlık verildi. Niteliksiz, ucuz insan gücü azalır gibi göründü. Göç eden kesimler, kendi kültürlerini korumak adına arabesk yapıya sarıldılar. Sinema ve müzik sektörlerine bu yapı hakim oldu. Radyo ve yerel radyolar sayesinde , dünyadaki siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel gelişmeler izlenebilir hale geldi. Yerli ve yabancı basım, hayali ve gerçek karakterlerle tanıştırdı bizi. Bankerlerle tanıştık, soyulduk, aldatıldık. İletişim ve ulaşım kolaylaşmaya başladı. Bu arada; magazin kültürü, püsküllü kot ceketler, permalı saçlar, vatkalar, spor giyim, yerli ürünler tercih edilirken, yabancı ürünlerede merak doğdu. Spor giyime de merak saldık . Yakalar, kollar, paçalar değişe değişe bir hal oldu. Bilinen üç sistemden kominizm, faşizimin önüne libaral görüş geçmeye başladı. İnsan hakları, özgürlük, eşitlik kavramları düşünülür oldu.

O günlerde liberal görüşün dünyaya hakim olacağına dair bir umut vardı. İnsanlar iş ve aş peşinde koşarken özgürlük ve eşitlik adına bir çaba gösterecek gücü kendilerinde bulabiliyorlardı. Ellerindeki imkanların gelişeceğine, gelecek kuşakların daha özgür, daha mutlu, daha rahat yaşayacağına inanıyorlardı. Her yetişkin kendine düşen görevi yaptığını sanıyordu. Bir dip rüzgarın fırtınaya dönüşeceğine dair belirti yoktu. Varsa da; eninde sonunda liberal bir dünya kurulacağına inanılıyordu. Liberal görüşün ülkemizdeki temsilcisi CHP idi. Karaoğlan becerecekti bunu, olmadı; daha sonra gelenlere umut bağlandı. Kimler geldi, kimler geçti bu köprüden. Kemikleşmiş seçmen kitlesi, tüm hatalarıyla, günahları ve sevaplarıyla kabul etti, destek verdi partisine. YETMEDİ! YETMEDİ!

68 kuşağından sonra, 80'ler kuşağı da ekilen tohumu sulayıp besleyip büyütemedi. CHP kadroları kendi iç çekişmelerinden sıyrılıp tabana inemedi. Liberal görüş parti tüzüğünde yazılı metin olmaktan ileri gidemedi. Yanlış yerlerde yanlış adımlar atıldı, yer yer kişisel çıkarlar parti ve ulus çıkarlarının önüne geçti. Doğruyu gören , partiyi eleştirenler( tü kaka) ilan edildiler. Partiden kopmalar oldu, görüşü taban tabana zıt partilere umut bağlandı.

Yazmak kanıma dokunsa, canımı yaksa da ; bırakın iktidar olmayı, muhalet olmayı bile beceremedi CHP. Bu akış, diğer dünya devletlerinin pek çoğunda aynı debiye sahipti. Eski umutların çöküp yerine yenilerinin konmadığı bir CHP ya siyaset müzesinde yerini alacak ya da; günün şartlarına uygun şekilde yapılanıp seçmenini ikna edecek, tabanını genişletecek. Liberal anlatı özgürlüğün değerini ve gücünü elinde tutar. Siyasal hakların ve ekonomik koşulların iyileşmesi bunu izler. İnsana değer veren, doğru politikalar izleyen ülkeler bunu başardılar.

68 'LER, 80' LER geldi gidiyor. Ektiği tohum henüz kurumadı. Dünya hiç bilinmeyenlere evrilirken, dünyayı parmağında oynatan bir üst akıl varken; bu mirasa sahip çıkmak korumak, yaşatmak çok zaman alabilir, çok zor olabilir... Ama asla imkansız değildir. Bu cümlenin altını lütfen çiziniz.
    07-08-2023/ BANDIRMA /ULVİYE KARA AKCOŞ