Yaşam Alanım BANDIRMA (Habitat)

YAŞAM ALANIM BANDIRMA( HABİTAT)
 Yaşam alanı olarak Bandırma' yı seçtiğim yılın üzerinden, yarım asırdan fazla zaman geçti.

Otobüsten inip sahile ulaşmak on dakikamızı almıştı. Meydanın ortasında tarihi cami, hemen yanı başında alt katı gece kulübü( Pavyon) olan bir otel,  bunların karşısında iskele binası , az ötede tren garı..  Denizin sularına dokunan, yan yana dizilmiş çay bahçeleri. Etrafa bakınınca bir okul, askeri bir bina, şehir kulübü , sinema, ünlü bir pastane , hükümet binası. Sağlık ocağı, Kızılay,  restoranlar, sokak satıcıları iç içe... Gülümseyen insanlar, koşup oynayan çocuklar, trafik korkusu olmadan dolaşan yaşlılar... Bu şirin kenti sevmek için  bahane aramaya hiç neden yoktu ! Burada evlendim, çocuklarım burada doğup büyüdüler. Hatta ilk torunum da burada doğdu. Yüzlerce insan tanıdım, pek çoğuyla dost oldum.   Köylerinde ve merkezinde öğretmenlik yaptım. İyi kötü bütün yaşadıklarım "Bandırma Anılarım" olarak kayda geçti. Kira ve kendi evimiz olarak tam dokuz kere ev taşıdım, farklı semtleri tanıdım. Taşan çöp kutularından, derneklerine, kepenk kapatan esnafından, yenilenen yollara, binalara kadar; hatta  toplumun sevgiyle koruduğu, kucakladığı meczup insanlarına kadar her şey  ilgimi çekti. Zaman içinde gerçekleşen değişimi de özümsedim. Yöneticilere saygı duyup, kimseyle zıtlaşmadım tartışmadım.  Bağlı olduğumuz Balıkesir' i bazı köy ve ilçelerini de gördüm , sevdim.

*
     Şimdi, bu kentin ortasında kendimi neden yalnız ve yabancı hissettiğimi anlamaya çalışıyorum. Görmeye alıştığım eski devlet hastanesi, dersanelerinde öğrencilerimle mutlu olduğum okulum, meydandaki ağaçlar, yazlık, kışlık sinemalar, oturduğum çay bahçeleri ve kıyısında uzanınca dokunabileceğim kadar yakın olan o deniz suyu nerede?  Ölen ve uzaklara taşınmak zorunda kalan arkadaşlarımı özlüyorum. Çok özlüyorum.
     Etkinliklere katılmaya çalıştım. Kuşcenneti Festivali içinde,  bu yıl yine ,zengin bir konser programı  gerçekleştirildi . 17 Eylül Bandırma'nın Kurtuluşu nedeniyle yapılan kültür sanat etkinlikerini  sanat severler dolu dolu yaşadılar. Resim sergileri, kitap günleri ,tiyatrolar, dinletiler, film gösterimleri,  söyleşiler , paneller... Yetişebildiğim kadarına katılmaya çalıştım, sanatçı arkadaşlarla tanıştım, tanıdıklarımla kısa sohbetlerim oldu.  En son Barış Manço Sanat merkezinde  karma resim sergisindeydim. Herbiri ayrı güzel, emek emek işlenmiş tablolar.( Bu güzel sanat eserleri daha geniş kitlelere ulaşmalı, sanatçı arkadaşlarımızın adı sanat çevrelerinde daha çok duyulmalı.) diye düşünmeden edemedim.

 ( E daha ne olsun!)  demeyi  uygun bulmuyorum.  Emeği geçenlere teşekkür ederken,  daha daha büyük organızasyonların yapılmasını istiyor, bekliyorum. Yapılan etkinliklerin yanı sıra, yaşam alanımızın sorunlarına elle tutulur, gözle görülür çözümler getirilsin istiyorum.

 3 Ekim HABİTAT  GÜNÜ.

  Sorunların dile getirilmesi, akılcı çözümler bulunması için  iyi bir fırsat. Bu konuda söylenecek sözü olanların  bu fırsatı kaçırmayacaklarına inanıyorum. Yapılması gereken çalışmalar, alınması gereken önlemler sanatsal etkinliklerin gölgesinde kalmasın. Yaşam alanı olarak seçtiğimiz bu beldede bir yabancı gibi  olmayalım.  Şehrin ruhu ölmesin!  Yeşil alanları hep birlikte koruyalım. Aktivist arkadaşlara destek verelim. Çevre kirliliğine karşı duyarlı olalım. Betonlaşmaya dur deyip yaşam alanımızı yaşanılır kılalım.  

Yönetim kadrolarını suçlamak, olumsuz yanları bulup eleştirmek kolaydır. Üç yanlış bir doğruyu götürüyorsa, üç doğru da bir yanlışı düzeltmeli. İyi işlere hak ettiği değeri verip yapanları yüreklendirelim. 
                          01-10-2022/ BANDIRMA/ULVİYE KARA AKCOŞ