AYARSIZ
Umarım kimse kusura bakmaz. Şimdi yazacaklarım; önce kendime sonra, ortaya karışık!
Ayarlarımız bozuldu; ne duracağımız yeri biliyoruz, ne hareket noktamızı. Döviz gibi. Az önce gökteydik şimdi yerde, az sonra kimbilir nerde? Sürekli bir kavga, sürekli itişme ,didişme. Dünyada ve ülkemizde yaşananlar fitilimizi ateşliyor. Kavga döğüş gırla gidiyor. Partilerde, kurumlarda ,sokakta, kiracısı, ev sahibi, çalışanı, iş vereniyle. Çevremizde, ailemizde, içimizde sonu gelmeyen çatışmalarla yoruluyor, yok oluyoruz. YAZIK DEĞİL Mİ BİZE? YAZIK DEĞİL Mİ GENÇLERİMİZE , ÇOCUKLARIMIZA?
İnsanlar tartışırken ya da kavga ederlerken birirlerine kötü sözler söylerler. Bu sözcükler A dan Z ye kalite kalitelitedir. İyi terbiye almış kişinin ağzından çıkan sözler daha rafine olur. Tabii bu arada; kavganın konusu, derinliği, öfkenin kontrolü kavganın boyutlarını değiştirir. Öfkeyle söylenen sözler fazla gerçekçi olmaz. Ana ve avrata ulaşan küfürler, insanların en hassas oldukları konulara dokunduğu için daha fazla öfke yaratır.
Ne kadar zararlı, ne kadar çirkin olduğunu bilsek de bunları görmezden gelemeyiz. Çünkü engelleyemiyoruz, çünkü engellemenin yollarını canla başla aramıyoruz.
Bazı kavgalar, saman alevi gibi birden yüklelir kısa zamanda yakar kavurur. Bazıları; uzar da uzar, kan davasına dönüşür. Aslında sahip olduğumuz yüzlerce duygunun içinde, etkisini en çabuk kaybeden duygu, öfkeymiş. Öfke hemen kontol altına alınırsa kişi kısa zamanda yatışırmış. Tabii öfke kontrolü olmayan insanlar için durum başka.
Bir de; şöyle medeni insanlar olarak ( örnekleri gittikçe azalsa da) karşılıklı oturup tartışmalar yapılır. Bu konuşmalarda üzerinde düşünülmüş, seçme, can yakan sözcükler söylenir. Bu sözlerin açtığı yaralar kolay kolay kabuk tutmaz. Çünkü söylenen sözcük tek başına desteksiz, dayanaksız olsa bile birikim içerir. Öyle öfkeyle söylenen söze hiç benzemez. Üzerinde uzun, uzun düşünmek zorunda kalırsınız. Bu sözü söyleyen kişi uzun zamandır sizi tanıyor olmalıdır. Kısa bir süre önce tanıdığınız kişiye bu sözleri söyleyemezsiniz. Minik bir örnek vereyim mi?
Mesela size birisi ( AYARSIZ!) dedi... Tek başına okuyunca çok da anlamlı gelmeyebilir. Bunu söyleyen sizi tanıyor belli ki! Çünkü ayarsız sözcüğünün karşılığı tutarsızlıktır. Yani; ya çok öfkelisiz, ya çok sakin! Ya çok pintisiniz ya çok bonkör! Ya çok merhametlisiniz ya çok acımasız! Ya çok hassassınız, ya da tam duyarsız? Daha bir çok duygu ve davranış... Her duygu ve davranışınızda tutarsızlık var. Demek ki; sizin davranışlarınızda bir istikrarsızlık var... Sizin gibi birine asla güvenilmez, sizinle yola çıkılmaz!
Bu kadarla bitti mi? Hayır bitmedi, bitmez. Ayarsız insan; sağlam bir karakter olabilir mi? Ahlak konusunda ona ne kadar güvenirsiniz? Verdiği söze ne kadar inanırsınız? Tam inandığınız noktada mazallah tek bir söz, tek bir davranışla dizilmiş domino taşlarının tümünü devirir, tamamlanmış pazılı parça parça eder mi eder !
Ayarsız bir fırında ekmek pişirmeye kalkmak ahmaklık olur. O fırında ekmek yanar veya çiğ kalır. Dikiş makinası kullananlar iyi bilirler. Makina ayarlıysa dikiş kusursuz olur. Ama bir de ayarsızsa! Eyvahlar olsun! Alt ve üstten paralel yürümesi gereken ipler arasında uyum kalmaz. Biri gevşer diğeri kasar. Alt veya üstte iplik birikir. Kumaş buruşur, toplanır. Ayarsızlık budur.
Daha ayarsızlık üzerine söylenecek, yazılacak neler var neler. Siz siz olun kimsenin, ayarlarınızı bozmasına izin vermeyin. Biri size ayarsız dediyse; bunun üzerinde düşünün! Nerede ne ayarsızlıklarınız olduğunu bulun. Gerekirse kendize yeni bir format atıp fabrika ayarlarınıza dönün. Eğer kendinizden eminseniz de; size bu sözü söyleyene ince bir ayar çekin.
Kendinizi alın karşınıza. Bunu çok sık omasa da zaman zaman yapmalı insan. Karşıdan bakınca kendini daha iyi görür, daha iyi tanırsın. Kişi herkese farklı görünebilir, yalan söyleyebilir, kendini de aldatabilir. Ama kendini karşısına alan insan, kendinden saklanamaz, kaçamaz.
Vahşi bir kaplan gibi saldırın kendinize, kesici dişlerinizle parçalar koparın, köpek dişlerinizle daha da parçalayın o parçaları. Azı dişlerinizin arasında övütün. Un ufak edin kendinizi başkalarına bırakmayın. İnanın bir başkasının bedeninizde açacağı minik bir yara kadar canınız yanmayacaktır.
Karanlıkta el yordamıyla yol almak gibidir insanın kendini aldatması. Ne zaman nereye çarpacağını bilemezsin. Kaygan zeminde yürümek gibidir, düşmek an meselesi.
Kendini tanımaya çalışırken öğrenilir hayat! Kendini tanıdıktan sonra yere sağlam basarsın! Kendini karşına almadan kimseyi sorgulayamazsın, yargılayamazsın. Kendini tanımladığın nokta, tüm sorgulardan arındığın en güvenli yer olacaktır.
Hayat boyu etraftan gelecek sürekli baskı ve yorumlar olacaktır. Bu haklı ya da haksız yorumlar size irtifa kaybettirir. Usta bir pilot gibi baskıdan kurtulup yükselişe geçmek için; gerçekten kendinizi karşınıza alıp sorgulayıp, yargılayıp aklamış olmanız gerekir. Adını ak, pak koyunca ak, pak olunmaz. Nasıl zengin olunur değil, nasıl vicdan sahibi olunuru öğrenmeli insan.
Toplumlar ve kurumlar, bireylerden oluşur. Her birey kendi sınavından başarıyla geçerse, kurum veya toplumda etkili eleman olarak yerini alır ve korur.
28-07-2023/BANDIRMA / ULVİYE KARA AKCOŞ