EMPERYALİZMİN SALDIRGANLIĞI VE KOMŞULUK HUKUKU
İnsanların çok çok eskilerden beri yaşadıkları sorunlardan biri, başka insanlarla ilişkileridir. Bir kişinin güç yetiremediği herhangi bir iş için başkalarından yardım istemesi doğal bir zorunluluktu ve örneğin büyük hayvanların avlanması, parçalanıp taşınması için başkalarından yardım ve işbirliği talebi kaçınılmazdı. Tabii, bunun bedeli, av hayvanının paylaşılmasıydı. Av tüketilir ve işbirliği sona ererdi. Zamanla insanlar çoğaldı ve avcılık, toplayıcılık yerini yerleşik yaşama, yani tarım ve hayvancılığa bırakır oldu. Göçebelik, yerini yenebilir bitkilerin yaşanan yerde üretilmesine, evcilleştirilebilen hayvanların yerleşik alanlarda yetiştirilmesine bıraktı. Bu yeni yaşam biçimi insanları kulübeler yapmaya, ekilip biçilen toprakların çitlerle, duvarlarla çevrilmesine, yani başkalarının girmesine, yararlanmasına kapalı taşınmazların, başka bir deyişle özel mülklerin edinilmesine neden oldu. İnsanlık, daha önce bilmediği, yaşamadığı bir durumla karşılaşmıştı. Böylece taşınmaz sahipleri taşınmazlarını korumak için önce savunma ve saldırı araçları icat etmeye, sonra da başka taşınmaz sahipleriyle işbirliğine girerek savunmada dayanışmaya ve örgütlenmeye giriştiler. Bu süreçte önce kan bağlı topluluklar, kabileler, aşiretler, köyler, kasaba, şehir devletleri, ardından krallıklar ve imparatorluklar ortaya çıktı.
Günümüzde bu örgütler devletler arası ittifaklar halinde boy gösterdiler. Tarihsel kökenleri her ne kadar güçlükler ve büyük güçler karşısında işbirliği ve dayanışma iseydi de zamanla birlik ve dayanışmanın getirdiği güçten yararlanarak küçük yerleşim birimlerini ve küçük mülk sahiplerinin birikimlerini ele geçirmek için beylikler ve krallar arasında, fırsatlar doğdukça da devletler arasında güçbirliğine giderek kaynakları zengin ama örgütleri görece zayıf devletler arasında yağmalama savaşları çıkartarak dünyayı ele geçirme kavgalarını başlattılar. Günümüzde Rusya ile Ukrayna arasında başlatılan ve aylardır sürdürülen vahşi savaş gerçekte komşu iki ülkenin toprak savaşı değil, dünya egemenliğini ele geçirmek isteyen Amerika Birleşik Devletlerinin bir oyunudur. ABD, güdümündeki kıytırık kapitalistleri de kullanarak, kendisine rakip gördüğü birkaç güçlü devleti kuşatıp nükleer baskı altına almaya çalışmakta, bunun için de şimdilik Rusya’yı hedefe alarak çevresindeki komşularını nükleer üslere dönüştürmeye gayret etmektedir. Rusya’nın kuzey komşularını da Nato’ya çekme çabaları bu amacının açık belirtileridir. Uykayna’yı Nato’ya çekme çalışmaları da, Rusya’nın çevresindeki küçük devletleri aynı çıkmaza sokma gayretleri de bunu açıkça göstermektedir. Günlük yaşamda taşınmaz sahiplerinin taşınmazlarını kullanırken taşkın kullanımla komşularını gürültüyle, dumanla, pis kokularla, ahlaka aykırı işletmeler kurarak, manyetik taşkınlarla ve benzeri yollarla rahatsız ve huzursuz etme haklarının bulunmadığı tüm dünya hukuklarınca uygun olmadığı kabul edilmekte ve komşuların bu türlü tacizleri durdurmak için gerekli önlemleri almaları hukuka uygun sayılmaktadır. Bu durumda, Ukrayna’nın ve muhtemel komşu ülkelerin ABD tarafından Rusya’ya yapılacak olası bir nükleer saldırıda üs olarak kullanılması haydi haydi hukuka aykırıdır ve Rusya tarafından tevekkülle karşılanması olcak iş değildir. ABD’nin bu oyununun bazı aptallarca hala mı hala komünizme karşı bir özgürlük savaşı olarak algılanması trajik ötesi bir beyin yıkanmışlığıdır.
Bir Nato üyesi olmasına karşın Türkiye’nin Rusya – Ukrayna savaşında tarafsız kalması çok doğru bir tavır olmuştur.
16-05-2022/Av.REMZİ KISA /KOCAPINAR- GÖNEN