Ramazan'ın Dilemması ve Demir Ökçe Günleri

Yapılan işlerin doğruluğunu yanlışlığını eleştirmek başka şey.
Kişi ve kurumların işleyişlerini eleştiriken müneccimsel varsayımlara dayanarak seçilmiş atanmış kişilere algı yaftalamak,itibar suikastı yapmak başka şey.
Yerel ve kamu yönetim birimlerince bir proje kararı alınır ,genelde  basın yoluyla kamuoyuna aktarılır. Yapılan, yapılacak olanlara kısmen kızan var, nötr bakan var, umurunda olmadan bakıp geçen var,gereksiz diyen var ,siyasi bakan var ve ne yapılsa yapılsın az da olsa pozitif  bakan var.

Ve köşe yazarımız  Ramazan Narin gibi her şeye olumsuz bakan da var. Bu nedenle Ramazan'a çok kızan var.  Doğaldır. Çünkü Ramazan tanıdığımdan beri hep bir "dilemma" içindedir. Bir tür kronik "çıkmaz hastalığı"  diyelim olumsuz kararsızlıklar için kullanılır . Ya da meşhur bir örnekle açıklayayım izin verirseniz . Öğrenci hocasına "dilemma" ne demek diye sormuş.. Hocası da " bak demiş evladım geniş bir yataktasın ama sen  ortada yatıyorsun, bir tarafında  sarışın bomba güzel bir kadın var,  diğer tarafında da çirkin ve sapık bir adam var. Sırtını kime dönersin !.." İşte dilemma nın kestirmeden açılımı bu ki meşhur "suçlu dilemması" da  vardır , polisler çok kullanır. 

Sayın Narin sırtını kime döneceğini bir türlü tutturamaz . Nitekim son eleştirel yazısında eski devlet hastanesi arazisi ve çevre alanında söz sahibi üç kurum; kaymakamlık,üniversite ve belediye olarak bir  halka yönelik bir proje girişiminin imza törenine katılmış ve sonra oturmuş düşüncelerini ifade etmiş. Tabi olumsuz.

Narin'in ülkücü anarşist tarzı ile herşeye kendine de zaman zaman muhalif olduğunu tüm Balıkesir bilir.Çünkü Balıkesir'in "maalesef" en çok okunan köşe yazarıdır kendisi. İyi de olsa kötü de olsa  perspektifi şartlı olduğu "at gözlüğü"yle  olan biten herşeyi değerlendirdiği için  tüm birikimini  adliye koridorlarında var olmayan eşit adalet beklentisi için harcamış bir kaybedenler kulübü üyesi olarak bazen de hedefi 12 den vurduğu görülse de haklı tezleri de arada kaynamıştır. Çoğu zaman "kral çıplak" dediği için istenmeyen adamdır. 

Şimdi  projeye baktığımda ben sevindim. Kıt kaynakların bu projede rantabl kullanılması için bundan daha akıllı bir hamle olamazdı. Ki bunun için her 3 kurum başkanına teşekkür edilmesi gereken bir emek verildiği ortada.. Ramazan Narin merhum Güven Karahan ismi üzerinden bu mükemmel girişime balıklama dalmış konuyu kendince nedenlerle olumsuzlştırmak için binbir takla attırdığı yazısıyla eleştirmiş.  Gerçekten olumsuz mu bakıyor o da belli değil!. O yüzden sayın Narin Bandırma nın merkezinde on yıldır mezbelelik tinerci yatağı barbar hırsızlık yağmacılık  abidesi gibi duran eski devlet hastanesi arazisinde ve aynı yerde bulunan tarihi özellikli Pertevniyal Hastanesinin yeniden ihya edilerek en azından bir kısmının - Cumhuriyetin kuruluş yıllarında yapılması gerektiği halde 100 yıldır yapılamayan -  BANDIRMA ETNOĞRAGFYA MÜZESİ veya şimdiki söylemle KENT MÜZESİ 'ne de tahsis edilerek Bandırma'nın bu ayıbından kurtulma  projesinin mutlak gereğini anlayamamış ya da anlamak istememiş. Kendi de itiraf ediyor zaten ben kültürden anlamam ama varsayımsal  iftira rant imalarıyla  algı üretmek  itibar suikastı yapmakta ne oluyor sayın Narin ne alaka!. Yine mi dilemma ya da bilmediğimiz beklentin mi var.!

Orada sıkça görülmeyen  resmi kurumlar arası mükemmel bir  işbirliği varken kasten  görmezden gelerek sanki işin içinde kişisel rantlar varmış gibi  algı üretme gayreti  tam bir beyin ishali durumudur. İflah olmaz asi duruşunu Genelev konusunda da göstermiş .Bandırma'nın 3 güzide mahallesinde sosyal yaşamı çıkmaza soktuğu halde benim bildiğim 30 yıldır seçilen atanan her başkan ve kaymakamın halkın baskısına maruz kaldığı rağmen hukuken ve maddi olarak gerçekleştiremediği kaldırma değil taşınma sorunu bile olanaksızken Başkan Tolga Tosun'a bir şans doğdu taraflarda iklimler uyuştu ve mahalle içinde okul ve cami bitişiğinde ki  genelev değil taşınmak  kaldırıldı. Oldukça mantıklı bir rayiç bedelle bana göre. Bu genç başkanın başarısıdır birileri abartmış duraklara müjde diye afiş koymuş diye şehir afişi konuştu sadece . Narin'de afişleri eleştirdi nitekim.  Beni de "yazıma sansür koydu" diye eleştirmiş. Sansür olsa yazı konmazdı bir, ikincisi bu kararı yazı kurulu verir . Benim böyle bir yetkim yok.  Bu tip yazılara da yazılardan rant elde edenlere,etmek isteyenlere  de Bandırma halkı yabancı değildir. Her nedense Bandırma siyasi çevrelerinin içinde olanlar gibi yerel basında da bazı arkadaşlar yerel yönetimlerin sadece  kendilerine arpalık olması beklentisinde . Bu örnekler maalesef var. Beklentiler sınırsız kimisi eşi olmadı oğlu kızı gelini veya yakın akrabasının belediyede torpille  işe girmesi çabasında kalemini yada şimdiki haliyle klavyesini düşüncelerine esir ederken bunuda kendisine hak sayma gerekçesi olarak şu sözleri ileri sürebiliyor.
- Ne var yani bizde Bandırmalıyız yıllarca vergi verdik,fatura ödedik! Belediye benim çocuğumu işe almak zorunda!.Seçimlerde gece gündüz dolaştım bröşür dağıttım sokakları arşınladım madem kazandık benim de hakkım var (!)
Yahu kardeşim Belediye bir yerel yönetim kurumu . Tahsis edilen bütçe ile kent yaşamını sağlıklı sürdürmek yeni gelişmelere ayak uydurmak, yaşanabilir bir gelecek için yatırımla görevli bir halk kurumu.
Sizin çoluk çocuğunuza  iş bulma kurumu değil. Geçiminizi sağlamaya odaklanmış hayır kurumu hiç değil. Basının bir görevi de belediye kaynaklarının peşkeş çekilmemesi için uyanık olmak.
Bunu anlayın artık ve belediyeden seçilen kişilerden başkanlardan başkan yardımcılarının yakasından elinizi çekin. Yerel yönetim tabii ki ihtiyacı olan çalışanı uzak dıyarlardan getirmeyecek.
Siz niteliklerinizle açık başvurunuzu yapın varsa bir ihtiyaç yeterlilik durumu onlar gereğini yapsın. Yapmazsa işte biz basın olarak düğmeye basar algı üretmeye başlar iftiralarla süsler algı üretir itibar kaybettiririz. Yok böyle bir şey.. Baktığımda ülke yerel  medyamızda bayağı popüler olmuş bir gelenek . Bu ahlaksız etik dışı açıkça santaj kültüründen vazgeçin.İnsan kent vatan sevginizi kişisel rantınıza endekslemeyin.
Bakın içiniz huzurla dolacak .Gece gündüz sıkıntı çekmekten kurtulacak kafanız özgür olacak. Aksi halde boğazınızdan geçirdiğiniz o halkın hakkı burnuuzdan fitil fitil gelir.

*****
Şimdi zamanımızın ruhu bir diğer konumuza  gelelim. Ciddi bir  meselemiz var. Korona . Korona salgını tam tedavisi olmayan her grip gibi ciddi ama daha da ciddi olan halkın üzerine amansızca çöken DEMİR ÖKÇE' nin binbir çelişkilerle dolu baskıcı tutumu.  Kısıtlamalarda eşitsizlik kitleyi geriyor bunu açıkça gözlemliyoruz. Malüm vakalar çoğaldı her yer kırmızı(!). Peki her kırmızı gerçekten ölümcül tehlike mi?  Koronadan önce Bir yılda gripten - influenza - 55 bin kişi ölüyordu kimsenin ses çıkmıyordu. DSÖ'nun  dünya grip raporu her yıl  açıklanıyordu. Korona geldi grip raporu yok ama  covid raporu var. Şifa yurdu olması gereken hastanelerimizi ben 50 yıldır hiç boş görmedim. Bizim zamanımızda hastanelerin özel odaların zengin siyasetçi bürokrat takımı için ayrılmış bölümleri boş bekletilirdi başhekimler ne olur ne olmaz  tutar iktidar partili birinden telefon gelir diye. Bu dertten kurtulduk.Zenginler elitler için yüzlerce, özel, lüks otel kıvamında ! hastaneler yapıldı. Sağlıkta devrim gibi hamleleri mükemmel yetişmiş sağlık ordusunu  görmezden gelmek haksızlık ama devlet hastaneleri yine dolu, hep dolu.  Hatırlayın Sars, Mars gripleri kuş gribi dedilerdi evet gerçekti ama gripti sonuçta ve  insanların evinde bahçesinde köyünde ürettiği güzelim tavukları telef ettiler milyonlarcasını. Gelsin zincir marketler döşensin dolaplar  ilaçlı üretim piliçler değil mi? Çabuk unutuyoruz . Ne diyordum gripten 55 bin kişi öldüğü açıklanıyordu. Korona bakanımız korku ve endişeyle açıklıyor her gün  twitter da.  Korona da  33 bine dayandık!. Gripten 55 bin kişi ölürken böyle dizayn edilmemiştik.

Eskiden her yer direnişti. Şimdi maşallah her yer kısıtlama. AVM'ler zincir marketler kongreler açıkken lokantaları kapattık. İnanılmaz çelişkilerle dolu yasakların takibini de resmi üniformalarlılardan çok  kısıtlama bekçileri vatandaşlar kendi  yapıyor. Muhbirliğe övgü zamanı. Komşun öksürüyorsa ihbaer et.  Hepimiz kodlandık. HES kodu olmadan bakkala markete giremeyeceğimize inanırmıydınız? Market çalışanı adeta sistem askeri gibi maşallah. Tereyağından kıl çeker gibi efendi köle ilişkisini kabul ettirdiler ya. Yeter ki iki kişi bir araya gelmesin. Her türlü yasak. Toplanma yasak. Kimseler buluşup konuşmasın. Dernek kongreleri yasak. İnsanlar birbirleriyle görüşüp mızıkçı  kararlar almasın. Yürüyüş yasak. Evlerimize çekilip hareketsizlikten aldığınız kilolarla ölümü beklerken sayın korona bakanımızı ve cumhurbaşkanımızı izleyelim. Farkında değilsiniz ama Reiskolik olduk.Onlarca yüzlerce beyaz ekranda o var. Yandaş, muhalif nerde olursanız biliyorum hep onun sesini duymak yüzünü görmek  istiyorsunuz.  Ne oluyoruz yahu. Bilimsel deneyin içindeki canlı izlenen kobaylarmıyız? Tarih Nisan 4 2021 Pazar günü Bandırma'da hava güneşli ,penceremden bakıyorum Bagfaş'ın bacasından çıkan beyaz duman Edincik'e doğru yaslanmış demek ki hava poyraz. 

04-04-2021/MEHMET LEVENTOĞLU /BANDIRMA

**