2022'ye Girerken Bandırma'dan Ekonomiye Bakış

Türkiye 2022 yılına zorunlu ihtiyaç maddelerine ve hizmet ürünlerine büyük zamlarla girdi. Bir yandan  elimizdeki kartı soktuğumuz da bizi tanıyıp maaşımızı ödeyen ATM denilen ROBOT PARA Makineleri'nden aldığımız gıcır gıcır paraların miktarı görece artarken  diğer yandan  sihirli görüntülü kutulardan her gece aralıksız bize seslenen Reis'in yaptırdığı eş zamanlı zamları izlemenin karışık duyguları içindeyiz.

 Yerel gazetemizde de kısmen yer verdiğimiz gibi  ana tüketim ürün ve hizmetlerin fiyatlarına yüzde 100’ün üzerinde zam yapıldı. Elektrik ücretlerinde artış, konut sanayi arasında  yüzde 52 ile yüzde 130 arasında gerçekleşti. Doların bir ay içinde iki kattan fazla değer kazanması akabinde alınan yeni tedbirlerle  olması gereken noktada tutulması için hamleler yapıldı. Dolar değeri garantili  TL teşvik paketi sonrası 18.3 oldu galiba  tarihi zirvesinden 10'a doğru sert düşüş yaşayan ve ardından inişli çıkışlı  dalgalanma gösteren dolar 2021 yılını 13 TL seviyesinin üzerinde tamamladı. Devamını izliyoruz. Bakalım ne olacak.

Bana göre yaşananlar hiç sürpriz falan değil. Her şey İktisat bilimi ve kurallarına göre olup bitiyor.  Küresel dünya pazarına açık bir piyasa ekonomisi yürütüldüğü için merkez bankasınca cari açığın kapatılması için  basılan paralar,Kovid kaosu ve  tedarikteki sıkıntılarla birleşince klasik süreç  kaçınılmazdı. İktisat bilimine aykırı bir durum yok enflasyon aynı oranda artış sürecine girdi . Tüm satıcılar  yeni yılın ilk haftasında fiyat tedarik maliyet belirsizliğinin ürettiği kaostan kurtulma çabasına girerken fırsatçılar da olacak eşyanın tabiatı bu.. . Üreten yada üretilenin ticaretini yapan herkes öncelikle elinden çıkardığı malın yada hizmetin  aynı fiyattan geri alamama endişesi içinde duruş sergilemesi  doğal bir savunma refleksidir. Çarşıda hemen herkes sattığı malın  yeniden raflarına koyamama endişesi içinde davranış sergiliyor.   Bunu kimse garipsemesin.  Bu kaygı işletme sermayelerinin erimesi işyerinin kapatma batma endişesidir. Ki bir mahalle bakkalı ya da fırın için bile  geçerlidir. Örneğin elindeki stok unla ekmek yapan bir fırıncı  tahsil ettiği satış geliriyle deposuna aynı miktarda unu koyamıyorsa ekmek fiyatını arttırmak zorundadır. Arttıramazsa batar kaçınılmaz son iflas eder.  Nitekim yaşananlar bu. Güçlü döner varlığı olan ayakta kalır gerisi yok olur. Serbest piyasa bu. Sen fırıncının ekmek ürettiği un fiyatını sabitleyemezsen sattığı ürüne nasıl sabit fiyat koyabilirsin . Ancak medyada haberlerini de koyduğumuz gibi  bir takım zabıta ,güvenlik güçleri denetlemeleriyle  raflardaki fiyatlara dış müdahale saçmalıktan öte insan haklarına ticaret serbestliğine aykırıdır. Bunun bedeli vardır. Halkın kandırılması yöntemine hala başvuruluyor olması komiklikten öteye gitmez. Mesela stokçuluk piyasa dengelerini koruyan en önemli unsur olduğu halde yıllardır bu işi yapanları halk düşmanı olarak lansetmek kadar  akla mantığa insafa uyacak iş değildir.  Soğan stoklanmazsa şimdi 2 TL den soğan nasıl alabilirdiniz?. O stokçulara şükran duymalısınız.Sizin göreviniz stokçuluk yapılabilecek kadar ürün ürettirmenin şartlarını oluşturmak. Bu gübre fiyatlarıyla da olmaz bu. Müdahale edilecek yer gübre ,yem ve enerji , mazot fiyatlarıdır 

Merakla beklenen aralık ayı enflasyonu  aylık bazda yüzde 9'a yakın artışın beklendiği TÜFE'nin TL'deki rekor değer kaybının birikimli etkisiyle yıllık bazda son 19 yılın zirvesi olan yüzde 31'e ulaşması bekleniyor. İşçi, memur ve emeklilere yapılan zam oranlarında belirleyici olan 2021'in 6 aylık enflasyon rakamıyla bağlantılı olarak emeklilere de yüzde 25 zam yapılmış oldu. Bu rakam açıkça en az yüzde 5 in yok edilmesidir.. Doğalgaz'a bakalım  Ocak ayı için  konutlar için açıklanan artış  yüzde 25, sanayi aboneleri için yüzde 50 ve elektrik üreten santrallere  yüzde 15 zam yapıldı.

Yeni dünya düzeninde artık her ulus devlet bir şirket mantığıyla yönetiliyor. Nitekim devlet 85 Milyondan elde ettiği kümülatif geliriyle şirketi idare etmeye çalışıyor. Geçtiğimiz 20 yılda devlet hazinesine gelirden çok gider kalemi olan KİT lerin kamu işletmelerinin satışı ve dünyadaki pozitif şartlar ve tabiiki ayrıntılı diğer nedenlerle bir lale devri şartları yaşandığı doğrudur. KİT'lerin ve daha da önemlisi yıllar içinde marka olmuş ulusal marka  şirketlerin yabancılara satışı dolayısıyla giren dış sermaye nedeniyle yaşanan geçici rahatlık bitti. Doların ucuz olması nedeniyle hemen her malın dolar karşılığında Çin'den getirilerek döviz ödenerek piyasaya sürülmesi  piyasada sanal bir bolluk dönemi yaşatırken aynı fiyatlarla üretemediği için  binlerce firma üretmek yerine Çin'den ithal edip ticaret yapmaya yöneldi. Yapamayan  yerel üreticilerde  battı tarihe karıştı. Devletin en büyük hatası yerli üreticileri ithal mallar karşısında sahipsiz bırakması rekabet edemez hale sokması olmuştur. Unuttunuz gitti değil mi? Şeker Piliç gibi 5 Bin aileye gelir sağlayan bir entegre tesis devredilemedi bile kasten ve taammüden yok edildi. Banvit kurtuluşu Katar Brezilya ortaklığına satmakla yırttı. Yüzlercesi var benzer kaderi yaşayan.

Şimdi doların gerçek değerine çıkması herkesi şaşırtıyor beni değil. 1946 da Bretton Woods kasabasındaki anlaşmayla  her devletin parasının değerini dolar'a endekslemesiyle başlayan serüvenin 1971 de ABD nin  ekonomik olarak batmasıyla sona ermiş  SDR diye başka bir uluslararası birime endeklenmiş  yürümemiş dünya  böylece uluslararası para  üzenini sağlayamadığı için  kaos halen yaşanıyor. Hatta Kripto veya dijital paraların bu düzenin yerine nasıl geçeceği alenen  yüzlerce toplantının konusu olmaya devam ediyorken kısaca söyleyeyim Karl Marks'ın  bazılarına göre değil ama bana göre şaşmayan tezleri  devam ediyor. Kapitalizm kaçınılmaz krizleri yaşaya yaşaya Sosyalizme doğru gidecek. Benim tespitlerime ve gözlemlerime göre gidiyorda sonuçta  vahşi kapitalizm şartlarında  şirketlerin içinde yaşayan insanların eşit ve adil bir şekilde paylaşımını sağlayacak para işleri basit ve kolay değil.  Dürüst ve şeffaf olmak çok  daha iyi ama siyasi pozisyonların kaybedileceği korkusu da sıkıntının cabası. .

Dolayısıyla Üniversitede İktisat dersi hocam Osman Altuğ'un anlattığı ilk örneği hiç unutmam . Ortada 1 yumurta ve 1 Lira varsa yumurtanın fiyatı 1 Liradır. Eğer 1 Lirayı para basıp 2 lira yaparsanız yumurta yine 1 tane ise ?? ..Yumurtanın fiyatı 2 Liradır  kardeşim . Demişti. O gün bugündür ortada tuhaf bir enflasyon varsa, başka yerde sebep aramam. Bakkal hesabı anlayan anlasın.

03-01-2022/MEHMET LEVENTOĞLU