Yahudinin Laneti: Merinos Çiftliği ve Mobing -3-

YAHUDİNİN LANETİ: MERİNOS ÇİFTLİĞİ VE MOBİNG-3
Öncelikle ifade etmeliyim ki haddimi biliyorum. Resmi Gazeteci vasıflı değilim. Hatasız biri de değilim. Yaklaşık 10 yıldır önce memuriyetten dolayı mahlas adı Cevdet Ayan olarak yazabiliyordum  şimdi özgürce gerçek adımla yazıyorum. Yerel bir gazeteye ve benim gibi birine göre çok okunan yazılarım oldu. Hatta bu yazılardan dolayı mahkemelere gidip de savcıdan hukuk dersi alan Avukat Belediye Başkanı da maalesef oldu. Ama hiç son iki yazımda olduğu kadar çok teşekkür almamıştım. Türkiye’nin en doğusu Ağrı’dan tutun, en batısına kadar tanımadığım birçok isimden çok fazla teşekkür iletileri aldım. Hepsinin ortak noktası Merinos Çiftliği'nde maruz kaldıkları mobing uygulamalarıydı. "Salla başını al maaşını" anlayışına 
Yazının muhatapları bilir. Veteriner Hekim M. ‘ye neler yaptınız da, ya da o ne yaptı da 11.sınıfa giden kızı varken yarı dönemde gitmek zorunda kaldı?
Hadi bir örnek daha vereyim. Türkiye’nin en doğusundan Ağrı Doğubeyazıt’tan gelen adam size ne yaptı da; üç ay sonra tayin isteyip tekrar geri dönmek zorunda bıraktınız?
Çok daha çarpıcı bir örnek vereyim. Gerek özel sorunları gerekse kurumda yaşadığı sorunlar nedeniyle tayin isteyen ancak bu talebini işleme koymadığınız O.A' ın memuriyetten ihracına sebep olduğunuzun farkında mısınız?  Şimdi büyük bir vicdan rahatlığıyla uyuyabiliyor musunuz?
Yanlış yapıyorsunuz sevgili arkadaşlar. Büyük yanlış yapıyorsunuz. 

**
O kurumda 17 yılda 4 müdür, 6 müdür yardımcısı ve birçok şube şefi ile çalıştım. Daha önce yazdım. Mutfağını da bilirim, vitrinini de.  Her müdür aynı senin gibiydi. Hiç gitmeyecek veya Ankara’ya terfi ederek gideceğini sandı. Her müdür, pek çok bölüm başkanı ve şube şefi (İ. Erdoğan, Y. Yaman ve M.A. Yüksel dışında) hiç gitmeyeceğini ,ilanihaye  babalarının çiftliği olduğunu düşündü. Ama hepsi gitti. Ohal’in muktedir müdürü bile gitti. Hem de nasıl gitti hatırlatayım. Hepsi müfettiş raporlarıyla gitti. Hepsinin sicilinde bir daha idareci olamaz ibaresiyle gitti. Ama nasılsa hala bir tanesini siz orada Bölüm Başkanı yaptınız. 
Bir gün sizde gideceksiniz. Bunun  için bütün hatalarınızı, yanlışlarınızı, pisliklerinizi teşhir edeceğim. 
Örnek 1. Hafta sonları müdürün makam aracı (10.NU.050 Wolksvogen Bora) körfez ilçelerine hangi görevle gitti? Kaç kere gitti? Görevli personel harcırah aldı mı? Görev kağıdını kim imzaladı? Neden bu görevler hep hafta sonuna rastladı? Bu seyahatler bir görev dolayısıyla mıydı yoksa gönül ilişkisinden mı kaynaklandı? Eğer bu görevler bir proje kapsamındaysa projenin adı nedir?
Örnek 2. Kurumların misafirhane yönetmeliği diye bir şey vardır. Bu yönetmelik dahilinde (değiştiyse cahilliğime verin) bir komisyon vardır. Bu komisyon misafirhanenin gelir-giderlerini kontrol eder. Komisyon veya idare 2022 yılı hesaplarını kapattı mı? Eskiden köylerde Han’lar varmış. Bu Hanlarda köye gelen misafirler konaklar, köylü karnını doyururmuş. Şimdi, Koyunculuk Araştırma Enstitüsü misafirhanesi adamın titrine, makama ve idareye yakınlığına göre "Han" görevi mi görmekte? Kurum personelinden kaç kişi, kaç gün kaldı, ve ne kadar ödeme yaptı ? 
Örnek3. Genel iktidarın kadınlara yönelik politikalarını biliyorum. Dolayısıyla onların şakşakçısı kurum amirlerinin ve diğer yöneticilerinin politikalarında bir farklılık beklemiyorum. Ancak sözde Atatürkçü ve demokrat Bölüm Başkanlarının, misafirhanede görevli kadın emekçileri ve Müdür’ün makam odasında kadın memurları ağlatacak kadar fevri ifadeler kullanması hangi vicdana ve ahlaka sığar? Eğer ortada bir yanlış, hata veya suistimal varsa 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve İş yasasının gereği neyse o yapılır. Evde eşinize, çoluğunuza çocuğunuza gösteremediğiniz tavrı orada çalışan hiçbir personele yapamazsınız. Atölyede çalışan kaç işçiye iş akdinizi yakarım diye tehdit ettiniz? Gerekçeniz neydi.? Eğer haklı bir gerekçeniz varsa niye fesih etmediniz?
 Örnek 4. Vatan hainliği kavramı günümüz Türkiye’sinde dillere pelesenk olmuş bir kavram. Siz hangi bulgulara dayanarak Atölyede çalışan personele “Vatan Hainliği” sıfatını yakıştırıp kalp krizi geçirmesine neden oluyorsunuz? Siz kimsiniz? Madem “Vatan haini” neden kalp krizi geçirdikten sonra apar topar iş başı yaptırdınız?  Eğer ortada bir “Vatan hainliği” suçu varsa savcılığa suç duyurunda bulunur gereğini yapmasını beklersiniz. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?
Örnek 5. Ohal müdürü döneminden bu yana kaç bölüm başkanı, kaç şube şefi, kaç personel kurumdan ayrıldı? Sizin gibi düşünmeyen Bölüm Başkanlarına, Şube Şeflerine ve işçilere daha ne kadar mobing uygulayacaksınız?
Yaklaşık 30 yıllık memuriyetimin 17 yılını geçirdiğim Merinos Çiftliği benim kırmızı çizgim. Deneyimlerim ve gözlemlerime güvenerek ifade ediyorum ki yaptığınız her yanlış uygulamanızda, sizi teşhir edeceğim. 
Bana küfredebilirsiniz. Umurumda değil. Şube şefliği yaptığım dönemlerde işçi arkadaşlarıma söylüyordum. “Küfretmek serbest. Ama duymayacağım şekilde” diye. Ha unutmadan söyleyeyim, Bütün yanlış uygulama sahiplerinin sığındığı bir cümle vardır; “Demek ki doğru işler yapıyoruz. Ondan eleştiriyorlar. Bu sözler” KOSKOCAMAN BİR YALAN. ACİZLİĞİNİ, SUÇUNU VE HATASINI ÖRTBAS ETME ÇABASI. Müdürüm biz bu polemikleri çok duyduk. 
Sondan bir önceki sözüm de sendika temsilcilerine. Önce şunu söylemeliyim. Türkiye’de ne işçi ne de memur sendikaları ve temsilcileri gerçek anlamda emekçinin haklarını savunmamaktadır. Çalıştığım dönemdeki iş yeri temsilcilerinin şube şefleri ve idareyle ahbap-çavuş ilişkisi içinde olduklarını gözlemlerimle  biliyorum. Toç-Bir-Sen Temsilcisi için harcayacak en küçük bir harfim bile yok. İşci Sendikası işyeri temsilcilerine şunu söylemek istiyorum; Kişisel rahatlık peşinde olabilirsiniz. Bu size cazip gelebilir. Çalıştığım dönemde de söylediğim gibi ; unutmayın ki sizler, en basit yaklaşımla, o bölgenin insanlarısınız. Müdürler şube şefleri memurlar gelir gider. Ama birbirinizin düğününe-cenazesine gidecek olan sizlersiniz. Bunu unutmadan görevinizi yapın. 
Unutmayın ki, yanlışlara, hatalara, suistimallere ve art niyetli yaklaşımlara karşı sesini yükseltmeyenler onlarla ortaktır. Güçlüden yana değil. Haklıdan ve doğrudan yana olun . 

**
Kurumdan adı “teknik eleman ve/veya araştırma personeli”nin gittiğini yerine donanımlı ve genç bir neslin geldiğini biliyorum. Onlara da sözüm şu ki, sakın ola kendinize olan güveninizi yitirmeyin. Bunlar eski deneyimli diye gözünüzde büyütmeyin. Eğer biz eskiler iyi olsaydık Türk Tarımı ve özelde kurum bu halde olmazdı. Kendinize güvenin. Birlik olun. Haksızlıklara karşı tepkinizi ortaya koyun. O idareci dediklerinizin sizden üstün hiçbir vasfı yok. 
Geldik son söze. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve babadan oğula geçen milletvekilleriyle “Koç şovunuz” sizi kurtaramayacak!. Midye çiftliği, sandvich panelleri dökülen manda ahırı gibi daha bir çok atıl projenizle bu milletin parasını çarçur etmenize izin vermeyeceğim. 
Onun için de bir sonrakini bekleyin….  

25-05-2023/HÜSEYİN ATICI