Erich Maria Remarque nin 1929 da yazdığı; filmi Oscar ödülü alan savaş karşıtı ünlü klasik romanının sonu şöyle biter: Roman kahramanı genç asker karşı cephedeki keskin nişancı tarafından vurularak öldürlür.. Oysa barış anlaşması imzalanmıştır. Ölen genç asker raporlara dahi geçmez. O gün cephenin son durum vukuat raporu şöyle yazılır.
'Batı cephesinde yeni bir şey yok'
Bandırma ve Bölge medyasında 30 yldan bu yana halk adına kentin bölgenin ülkenin gündemiyle ilgili olarak dost arkadaş yandaş ayırmadan düşündüklerini korakor cesurca yazabilen tek kalem bana göre Ramazan Narin'dir. Düşünce dünyası ve geçmişe dayalı ideolojisi bana tamamen ters olsa dahi gündemle ilgili konularda lafı kıvırmadan olan bitenlerin arka yüzünü yazmanın günümüzde nelere mal olacağını bile bile onuncu köyün sesi olmayı bu hassas dönemde dahi inatla sürdürdü. Sistemin egemenlerine dokunduğu yazıları nedeniyle yolu adliyeden hiç eksik olmadı ve dolayısıyla dostu yoktu bu durumda olamazdı zaten. Adeta bir cüzzamlı gibi herkesin uzak durmak zorunda hissettiği duruşundan taviz de vermedi. Bandırma halkını ve Ülke çıkarlarını en önde tuttuğu bakış açısıyla nerde bir arıza gördüyse kral çıplak dedi. Velutsan olsun Kent Konseyi'nin işlevsizleştirilmesi olsun,Bandırma da Akil adamlar fiyaskosu hatırladıklarım patronların başkanların peşinde rant için kuyruk kıstırıp üç maymunları oynarken çıktı gerçekleri yazdı.Hepsinde haklı çıktı.Ama kimse ona ödül vermedi.Umurunda da değildi. Bandırma basının ak yüzü oldu. Ve son olarak Bandırmada gerçekleşen ve medyada büyük nefret ve yankı uyandıran tacizle ilgili düşüncelerini ifade ettiği yazı nedeniyle bileti kesildi. Ve bakıyoruz şimdi.
Katillerin tacizcilerin yüz kızartıcı suçluların denetimle sokağa salınıp tanınan temyiz hakkı bile verilmeden mahkemenin kararına itiraz hakkını kullandığı için cezası üst üste 2 kez arttırılarak hüküm kesinleştirildi ve hapse atıldı.
ADALET CEPHESİNDE DE YENİ BİR ŞEY YOK.!
Yerel medya cephesinde de bir ses yok..Daha da ötesinde oh olsun diyerek göbek atıp oynayanlar da olmuş. Afferin onlara..Bugün onların bayramı olsun.
***
İstanbul Seçimlerini iptal eden YSK'nın kimseyi ikna edemeyen gerekçeli kararı üzerine tartışma gündeminde küçük bir haber bile olamadı köşe yazarımızın kesinleşen mahkumiyeti. Bandırma ve bölge medyasında 30 yıldan bu yana yazı yazan Gazeteci ve Köşe Yazarı Ramazan Narin Bandırma'da vuku bulan, yerel ve yaygın medyada teferruatıyla paylaşılan iğrenç bir olayla ilgili düşüncelerini ifade eden bir yazısı ve içeriğinde şikayetçinin kendi sayfasında paylaştığı fotoğrafları ifşa ettiğinden dolayı mahküm oldu ve cezaevine girdi.
Evet Türkiye'de hukuk adına adeta "skandal" denilebilecek yüksek cezaya çarptırılan köşe yazarımız Ramazan Narin Türk adaleti adına vicdanları rahatsız edecek bana göre adaletsiz bir kararla mahküm edildi. Ve maalesef...
Adalet terazisini elinde tutanın gözleri bağlı değil.
Ramazan Narin çözüm süreci denen Türkiye'nin parçalanma senaryosunun Bandırma ayağında "akıl adamlar" toplantı yaparken Bandırma Cumhuriyet Meydanında tek başına FETÖ nun ülkemizle ilgili sinsi projelerini elindeki megafonla Bandırma Cumhuriyet Meydanında isyan ederek reddeden, deşifre eden uyaran, tek gazeteciydi ve en zor zamanlarda tüm yazdıkları haklı çıktı.
Bir örneğimiz daha yok.
Türkiye de bir gazeteci daha eleştiri hakkını kullandığı köşe yazısı için cezaevine girdi ama maalesef küçük bir haber bile olamadı.
Türkiye'de maalesef gerçek gazeteci'nin, yazar'ın Adı Yok!.
Adalet sadece egemenlerin alçakça planlarını kişisel çıkarları için içine sindirip yutan onlarca yüzlerce binlerce yandaş candaş ruhsuz yüzsüz gazeteci müsvettelerine ilişmiyor ,fıkralarla oyalanıp uçurtma şenliklerini manşetlerine taşıyanlar olan biten alçaklıkları görmeyenler, duymayanlar konuşmayıp yazmayanlar özgürce aramızda dolaşabiliyor.
Ramazan Narin düşünce dünyasına çoğu zaman farklı perspektifimle katılmadığım ama özgürce ifade etmesine destek verdiğim yazılarını 30 yıldır Bandırma'da farklı gazetelerde yıllardır şu anda sadece Bandırma Gerçek Gazetesinde yazma olanağı bulan bir arkadaşımız. Doğru bildiğini lafı dolandırmadan apaçık çıplak yazabilen ender bir cesur yürek.Bir Türkiye sevdalısı. Türkiye üzerine kurulan kumpasların sıkı takipçisi. Otuz yıllık tanışıklığımda yazılarıyla Bandırma'da tek diyebileceğim bir cesur yürek.
Kendi inandığını sonuna kadar savunurken kimseye yalakalık moduna girmeden kimsenin de soytarılığını yapmadan küçük çıkar hesaplarını umursamayan bu yolda uğradığı maddi manevi zararları umursamayan biri.
Bandırma'da hepimizin içini acıtan iğrenç olayın Bandırma kamuoyunda yarattığı rahatsızlığın isyanını ve olaya karışan şahsın Bandırma'da kendisine "eshabı şura" titri yakıştırmasına tepkisini ifade ettiği yazısı ve sonrasında kaldırdığı paylaşımı nedeniyle içtihatlar zorlanarak temyiz hakkı olmadan verilen ceza adalet vicdanını yaralayıcı düzeyde olmuştur. İlk mahkemede aldığı 11 ay cezaya ititaz hakkını kullandığı üst mahkeme cezasını 2 kat arttırdı bu kez istinaf mahkemesine başvurdu cezası bir kat daha arttırıldı. Ve temyiz hakkı yok. Böyle bir adalet terazisini nasıl kabullenebilirsiniz Hangisi doğru ?Üstüne bir şeyler söylemenin kelimelerin yetersiz kaldığı bir durum.
Haklı gördüğü davasında itiraz hakkını kullandığı her aşamada cezası katlanarak arttırılması anlamlıdır. Bölgemizde egemenlerin sinsi planlarına çomak sokacak tek sesin susturulmasıdır ki; Katillere psikopatlara bile tanınan kısa süreli erteleme hakkı bile reddedildi. Şüphesiz mahkemeler yürürlükteki yasalar çerçevesinde karar vermiştir. Ancak verilen cezanın orantısızlığıda vicdanları acıtacak derecede fazla olmuştur. Oysa mahkemeler yurttaşların özgürlük ve hukuk güvencesidir.
Sağlık olsun.
Bana göre bu ceza onun Bandırma kamuoyu adına onur madalyasıdır.
MEHMET LEVENTOĞLU - 23-05-2019- BANDIRMA