UFUKTA NE VAR !
Burnumuzun ucunu görmekte zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Sadece biz değil, tüm dünya olarak. Nereye giderseniz gidin, kimi dinlerseniz dinleyin; herkeste bir yarın korkusu var.
Vücudun herhangi bir yerindeki sancı ya da çıkan çıban bütün bedeni etkiler. Dünyanın bir ucunda yaşanan sorunlar da; fazla gecikmeden diğer noktaları az çok , erken ya da geç etkiler. İletişim çağındayız. Artık ne alınan önlemler, ne kaçış, ne kalın duvarlar, ne de baskı ve yasaklar bu etkileşimi durduramıyor. Mini minnacık bir virüsün yayılma hızına hep birlikte şahit olduk. En gelişmişinden en geri kalmışına bütün ülkeler payını aldı. Yüzlerce insan öldü. Yüzlerce insan hastalandı işinden gücünden oldu. Bu kadar gelişmiş teknolojiye rağmen virüs, çeşitli varyantları ile bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Hala da nerede ne zaman ve hangi özeliklerde karşımız çıkacağını bilen yok. Bu yüzden ekonomi, eğitim ve pek çok sektör zarar gördü. Yaklaşık iki aydır yurt dışındaydım. Ülkemle ilgili en ufak bir eleştiri bile beni derinden üzüyor. Hiç sevmediğim, davranışlarını onaylamadığım siyasetçi , sanatçı ya da tanınmış kişilerle ilgili bile olsa bana dokunuyor. Çok gelişmiş dediğimiz ülkeler de sütten çıkmış ak kaşık değiller. Her birinin çarpık, dejenere halleri var. Biz geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerle ilgili konuşurlarken iki kez düşünmeleri gerekir. İnsan hakları, eşitlik, özgürlük , etik değerlerle ilgili bakışımız farklı olabilir. Kendi siyasi liderlerini organize sanayiye önem verip üretimi düşürdüğü için istedikleri kadar topa tutsunlar, ama biz biziz! Kimseye hesap vermek, açıklama yapmak, kendimizi beğendirmek veya aferin almak zorunda değiliz. Gittiğimiz yerlerin yasalarına, değerlerine saygı gösterip kendi kültürümüzü dayatmaya kalkmamak koşuluyla tabii! Bize( Barbar Türkler ),( Geri kafalı )diyen yabancı ülkelerin tarine baktığımızda da; ne kadar acımasız, cahil, ırkçı, din , dil, ırk ayrımı yapıldığını ve sömürü düzenlerinin olduğunu görüyoruz. Bir diktatörün peşine takılan, yüzlerce insanı işkencelerle öldüren ve buna sessiz kalan insanların olduğunu gösteren kanıtlar duruyor. Bu gün bile aynı akla hizmet eden gruplar eylemlerini sürdürüyorlar. ( Tencere dibin kara, seninki benden kara!) Hesabı yapmıyorum. Elbette bütün ülkelerle ilişkimiz, kültür alış verişimiz, ekonomik bağlantılarımız olacak. Elbette yaptıkları olumlu uygulamalardan esinleneceğiz. Örneğin; Almanya, Rusya gerilimi ve yaşanan savaşa bağlı olarak bu kış doğalgaz sıkıntısı olabileceği düşünülüyor. Burada siyaset konuşulmuyor, Devlet adamlarının, partilerin çıkarı söz konusu değil. Uzman kişilerden oluşan bir ekip; hiçbir baskıya maruz kalmadan, sadece ülkenin ve vatandaşın güvenliği için, ne yapılabilir, ne yapılmalıdır diye düşünüp şimdiden bir önlem paketi hazırlıyor. Buradan rant sağlayabilecek kişi ve kurumların işe karışma, yönlendirme şansları yok. Başka ülkeler, başka sorunlar karşısında bu yöntemi kullancak kadar akılı olabilirler.
Demem o ki; biz, bizi sevmek, korumak, ortak noktalarımızı bulup onları pekiştirirken, aykırı yanlarımızı törpülemek zorundayız. Dünyada ki bütün renkler aynıdır, (Yedi ana renk) sadece farklı tonları vardır, ebruliler yapaydır. Yedi ana ses vardır. Diesler , bemollerle, farklı düzenlemelerle ara sesler oluşur. Ahlak, bilim teknik kurallar da ana temeller üzerinde durur. Bütün sapmalar çıkarıldığında geriye kalandır gerçek olan. İşte bu gerçeklerden biridir (İNSAN!) Nerede, ne zaman , nasıl ve kim veya kimler tarafından saptırılmış durum var ise eninde sonunda aslına dönecektir. Tekamül denilen bu aslına dönüş yolculuğunda vicdanımız; tek danışacağımız, hak , hukuk, adalet kürsüsüdür. Kılıfına kalıbına uydurulan cezalar, haksızlıklar, yolsuzluklar karşısında vicdanımızı, iç sesimizi dinleyelim. Artık; ağzı iyi laf yapanlara, maddi manevi gücü olup bunu bizi yönlendirmek için kullananlara, çoğunluğuz diye kendini haklı sananlara , yıldırma, bezdirme politikası yapanlara arkamızı dönüp kendi gerçeğimizi görme zamanı.
Konu vatan olunca, gerisi teferruattır. UFKUMUZ AYDINLIK, KORKULARIMIZ GEÇİCİ OLSUN!
ULVİYE KARA AKCOŞ/BANDIRMA /31-08-2022