Ayıptır Ayıp ve Büyük Günah

AYIPTIR AYIP VE BÜYÜK GÜNAH
     Berlin'deyim. Bugün kapımızın önünden bir grup gösterici geçti. Önde trampet çalanlara eşlik eden yeşil tişörtlü yaklaşık iki yüz kişilik bir grup. Arkasında bangır bangır müzik eşliğinde çeşit şeşit, sıra sıra arabalar. Bebek arabalarıyla yürüyen genç anneler, çılgınca oynayanlar, dans edenler. Palyaçolar.   Etrafta durumu kontrol altında tutan polisler ve polis arabaları. Belli ki bir kutlama var. Camlardan balkonlardan bakan insanlar konuyu biliyor veya benim gibi anlamaya çalışıyorlar. Kortejdekilerin ellerinde semboller ve pankartlar var. Ne olduğunu göremiyorum. Gördüklerimi okuyup anlayamıyorum.  Trafik durdu.  
      Sonunda öğrendim bu şenliğin neden yapıldığını. Kahroldum! Bilmez olsaydım!
     Benim bildiğim, iyi şeyler, yararlı işler, başarılar kutlanır. Her yaşta yüzlerce insanın öldürüldüğü  katliamlarda sadece yas tutulur. Taraflara (Dur!) mesajı verilir. Bebek arabasında bebeğini taşıyan anne, başka bebeklerin öldürüldüğü savaşa destek verebilir mi? 8_10 yaşlarındaki çocuklara akranlarının öldürülmesi nasıl anlatılmış ki; çılgınca dans ediyorlar.  Eğlencenin nedenini duyunca insanlığımdan utandım.. .Savaşlarda tek tarafın sivilleri mağdur olmaz.  Kazanan tarafın da mutlaka maddi manevi kayıpları vardır. Doğa zarar görür, tarih kirlenir. İnsan kanı kadar ,diğer canlılar da canlarından olur.  Savaşın, saldırının haklı nedeni yoktur. Uygar insan, barışçıl yolları seçer. Uzlaşmanın mutlaka bir yolu vardır. Hiç kimse öldürülmeyi hak etmez. Hiç kimsenin yaşam hakkı ihlal edilmemeli, kendini ve haklarını silahla korumak zorunda kalmamalıdır.  Bütün bunlar aklımdan yıldırım hızıyla geçti. Burada bir ses çıkacaksa; o Hak' ın sesi olmalı. Savaşa destek yerine (Dur!) demeli bütün insanlık! Taraf olmak yerine; her iki tarafa da ( Dur!) diyebilmeli. Dünya,  yüzlerce canlının yaşadığı bir ortam. Yaşam hakkı kutsaldır. Bütün dinlerde ve inançlarda  böyle olmalıdır. Burada hepimize yetecek kadar yer ve yiyecek var. Yeter ki; açgözlülük etmemeyi, başkasının haklarına göz dikmemeyi bilelim. İnsandan başka hiçbir varlık ihtiyacından fazlası için şavaş vermez. Her canlının tek bir yuvası vardır ve yaşam alanı sınırlıdır. Hangimizin başka gezegenlerde yerleşip yaşama  şansı var ? Anasının karnından doğmamış, ana sütüne doymamış bebelere silah doğrultmak nedir ya? Neden savaşıldığını bile bilmeyen, bir lokma yiyecekle minimal yaşama razı olan yüzlerce insan öldürüldü. Onların kanı üzerinde şenlik yapmaya utanmak gerek! Onların yakınlarının önünde  dans etmek rezillik değil de ne?  Siz de anne babasınız, sizin de çocuğunuzun ayağına taş değsin istemezsiniz. Soyunuzu, ailenizi, yakınlarınızı uçan kuştan sakınırsınız. Bu nasıl bir empati yoksunluğudur?  İnsan nasıl katılır böyle bir şenliğe? Bu savaşta sadece sizin düşman bildikleriniz ölmedi ki! Kazanan sadece; kin , öfke,  saldırganlık, açgözlülük, ego, kötülük...Sadece  düşmanlık! Bugün çocuğunu alıp bu korteje katılıyorsan; yarın, senin  çocuğun da  bir kör kurşunun hedefi olabilir. Senin, ailenin sevdiklerinin de üzerine bombalar yağabilir. Evinde beslediğin evcil hayvanlar, emek verdiğin bağlar bahçeler  dağılır , evin , iş yerin ateş topuna döner.  Acımasızlığının, hainliğinin, saldırganlığının karşılığı budur! Yazıklar olsun size! Medeniyetin göbeğinde savaşa alkış tutan ellerinize, dökülen kanların üzerinde dans eden ayaklarınıza, birilerinden birşeyler koparmaya heves duyan ruhunuza, gerçekleri göremeyen aklınıza ... Binlerce kez lanet olsun!
                                         ULVİYE KARA AKCOŞ

                                           YERÇEKİMİ VE FİLİSTİN
Bir yükselebilsem yerden, bir yere tutunmadan.
Bacaklarım sallansa boşlukta kemiksiz.
Yerçekimi var, olmaz diyorlar.
Cebimde emekli aylığım.
Nerde olsa aç kalmam, doyarım kafası.

Aynadaki yabancıyla dertleştim yine.
Bana ayıracak vakti yokmuş;
Dedi ki; git işine!
Bütün kuşlar yer çekimine yenik.

 Bugün yine yemeğim; gol üstüne gol!
Yokuş aşağı giden bütün kamyonların
Freni bozuk...

Anaların içine kaçmış   çığlık.
Çocuk ölümleri sıradan,
Vicdan arafta.
 Yanlış koltuklara  otumuş, yanlış  insanlık.

Bir damla gözyaşı kaç dolar?
Bir varil petrole bin can.
Kırmızı bisiklet hayalli çocuklar.
Umrunda değil ne Kabe ne Sinagog.
                                         ULVİYE KARA AKCOŞ

16-06-2024