Rağmen Bayramlar

RAĞMEN BAYRAMLAR
  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaklaştı. Bütün bayramlar değerlidir, önemlidir ama;   benim için ille de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı! Çünkü; bu bayramın özünde çocuk vardır, bu bayramın özünde egemenlik vardır ve ben bir öğretmenim. Çocukluğumuzun en güzel, en coşkulu anılarını, bugünün çocuklarına da yaşatmak isterken, nerelerden nerelere geldik? Günlerce okullarda süren hazırlıklar, folklör, ront, bando, trampet,  izci,yürüyüş çalışmaları... Geniş meydanlarda, stadyumlarda yapılan provalar, özel çocuk tiyatroları, ezberlenen şiirler, marşlar.  Okul, öğretmen, veli, öğrenci ve  resmi kuruluşların ortaklaşa yaptığı çalışmalar... Hepsi birer, ikişer hayatımızdan çıktı. Kimi yöneticiler bu coşkuya katılmak istemediler, kutlamalar türlü bahanelerle sınırlana sınırlana  önemini ve özelliğini bitirme noktasına geldi. Şimdi de pandemi, kalanların üzerine tuz biber ekti.  Her canlı ölümü tadacaktır! Biliriz, tadarız, üzerimize düşen acıları yaşarız da ; bayramların, sosyal değerlerin göz göre göre, can çekişerek yok olmasını izlemek, kabullenmek çok ağır! 
    Yaşam nehri  her zaman  yatağında akmaz! Bazen debisi yükselir, bazen düşer. Durağan dönemler olur, yüksek tepelerden akar, çağlayanlar, su perdeleri  oluşturur. Sürükleniriz, kendimizi hiç istemediğimiz noktalarda bulabiliriz.  Yaşamın düzensiz akışı, bazen de istemediklerimizi getirir yığar önümüze. Pandemiyle birlikte  zaten zor olan  yaşamımız,  çözüp anlayamadığımız bir hal aldı. Asıl olan herşeye rağmen ayakta kalabilmektir.            Köpek tanımadığı kişiye havlar, hatta  saldırır bile. Sert bir tonda (Hoooşt!) deyince de genellikle uzaklaşır. Kedi meraklıdır, her yere sokar burnunu. (Pissst!) der, kovalarız onu da. Hayatımıza davetsiz giren hayvanları  het hüt diye uzaklaştırmayı deneriz. Çoğunda da başarılı oluruz. Taş atar , sopa sallar kovalarız onları çevremizden. Ama bu davetsiz gelen, yolumuza taş koyan, enerjimizi düşüren sinirimizi bozan bir insansa; tavrımız daha farklı olur. Görmezden geliriz, surat asar, yüz vermeyiz. Baktık anlamıyor; tavır koyarız, en kötü ihtimalle açık açık söyleriz kendisinden hoşlanmadığımızı. Gururu, onuru varsa,  çeker gider, bir daha da yolumuza çıkmamaya çalışır.
     Hayatın her alanından istemediklerimizi uzaklaştırmak bu kadar basit olmaz. Kapıdan kovsanız , bacadan girenler vardır. Bazen de çekip gitmek bize düşer. Alır başımızı gideriz arkamıza bakmadan. 
     Bazı  dönemlerde  yaşam;  beklenmeyen, istenmeyen nedenlerle zulme dönüşür. Ne kovaladığınız  uzaklaşır sizden, ne siz bırakıp gidebilirsiniz onu. Göz göze, diz dize yaşamak zorunda kalırsınız ki; bu yaşayabileceğimiz en kötü durumlardan biridir. Senin sevmediğin , birlikte yaşamak istemediğin kişi, canının parçası yakınlarının olmazsa olmazı olabilir. Sevdiklerinin hatırı için katlanmak zorunda kalırsın bu tatsız duruma. Neşen kaçar, ruh sağlığın bozulur. Verimli çalışamazsın, işine odaklanamazsın... Nereye kadar? Doğru tercihi yapıp seçiminin, kararının arkasında duruncaya kadar. Şimdi karar zamanı! 
      Şartlar ne kadar ağır olursa olsun; her şeye rağmen yaşayacağız! Rağmen bayramlarımız, rağmen mutluluklarımız olacak, OLMALI!
     Pandemi nedeniyle evlerimize kapanınca; kendimizi sağlıklı tutmaya, sosyal bağlarımızı korumaya, yeni düzen kurup ayakta kalmaya çaba sarfediyoruz.  Evin içinde hobiler geliştirip zamanımızı iyi değerlendirmemiz gerek. Kişisel bakım ve hijyen kendimize duyduğumuz saygı ile doğru orantılı. Saç ve cilt bakımı, giyim kuşam artık sadece kendimiz için. Yok öyle mağara adamı dolaşmak! Altı başka, üstü başka eşofmanları giyip oturduğumuz yerde kalıbımız çıkıncaya kadar kalmak bizi yavaş yavaş öldürecek! Gerçekten corona  kadar bu izole yaşam da bizim için ölümcül. 
      Dünya dönüyor, yaşam devam ediyor. Bütün tatsızlıklara rağmen ayakta kalmak zorundayız. Bu böyle sürmeyecek! Eninde sonunda, eski düzen gelmese bile daha kaliteli, daha eğlenceli, daha verimli bir yaşam şekline kavuşacağız. İlkel, aşırı muhafazakar, gelişime; kapılarını pencerelerini kapatanlar, toplumu geriye çekmek isteyenler  şu anda tam da istedikleri ortamı buldular. Örümcekler köşelerde ağ kuruyor. Küflü karanlık oyuklarda, zararlı düşünceler mayalanıyor. Eğitim durma noktasında. Covit 19 ve mutasyonları karşısında bilim çaresiz kaldıkça  insanlar inançları ile besleniyor, din tacirlerine sığınıyorlar. Sosyal medyada uyduruk hadisler dolaşıyor, insanların inançları üzerinden çıkar sağlayanlar şahlanıyorlar.  Ortaçağ zihniyetine geçit vermemek gerekir. Pandeminin pik yaptığı şu günlerde  ortaçağ zihniyeti deyince yaşanmış acı bir gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyorum; Ortaçağda gericiliğin en yaygın olduğu , büyücülüğün, üfürükçülüğün insanları sardığı dönemde; din adamları büyülerle cin çıkartıp sözüm ona hastaları tedavi ederken, sözü geçen bir papaz, kedilerde cin olduğunu ve hepsinin öldürülmesi gerektiğini söylüyor. Buna inanan cahil insanlar, bütün kedileri yakalayıp öldürüyorlar. Kediler ölünce meydan farelere kalıyor. Fare sürüleri sokaklarda dolaşıyor ve de veba denen ölümcül hastalık bu hayvanlardan insanlara bulaşıyor. Tarihin en önemli pandemilerinden olan bu veba salgınında yüzlerce insan ölüyor.(Rivayet 200 000' e  yakın ölü.) Açlık , yoksulluk, sefalet, bu cehaletle inanılmaz kayıplara neden oluyor. Cehaletin bütün pandemilerden ve savaşlardan daha tehlikeli olduğu  gerçeği ortaya çıkıyor. 
      Lütfen belli TV kanallarına bağlı kalmayalım. Farklı görüşleri sabırla ve anlamaya çalışarak dinleyelim. Evimize mutlaka bir iki farklı görüşte gazete girsin, kitap okumak için kendimize bir zaman dilimi ayıralım.  Beynimizi çalıştırmak için bol bol sudoku ve bilmece çözelim.  Folikasit, OMEGA 3,  dengeli beslenme, spor , düzenli uyku... 
      Hiç beklemediğimiz bir anda  erken seçimle karşılaşabiliriz. Egemenliğin ulusa ait olduğunu hiç unutmayalım. Eski alışkanlığımızla değil yeni dünya görüşümüzle hareket edelim. Şu parti, bu parti kazansın diye değil, demokrasi kazansın diye oy verelim. Bakın bu gerçekten çok önemli. Millet iradesini zedeleyecek hiçbir düşünceye yer olmamalı beynimizde. Dini, dili, cinsi, ırkı, rengi ne olursa olsun her vatandaşın millet meclisinde temsil edilmesi  demokrasi gereğidir. Her vatandaş, siyasi olsun, olmasın düşüncelerini rahatça söyleyip paylaşabilmelidir. Partiler, vatandaşların  sesini duyuran sivil kuruluşlardır. İllegal bağlantıları varsa hukuksal yollarla gereği yapılır. Yapılmalıdır! Temelsiz, desteksiz iddealarla;  bu parti mafya ile bağlantılı, öteki tarikatla yönetiliyor, beriki illegal örgütlere destek veriyor diye partiler kapatılırsa; parti değil bu partilere oy veren insanlar dışlanmış olurlar. Düşüncelerini ortaya koyacak farklı platform arayışlarına girerler. Devlet denetiminden uzak, gizli örgütler çıkar ortaya.  Devlet, millet ilişkisini yasalar çerçevesinde korumak ve ayakta tutmak gerekir. Düşüncelerimize uysa da uymasa da seçim sonuçları milletin iradesidir, her vatandaş bu sonuçlara saygı göstermek zorundadır.
    Egemenlik ulusundur! Egemenlik ulusundur! EGEMENLİK ULUSUNDUR!
     Her devlet adamı doğruları bilir, doğruları söyler diye bir kural yok. Koca koca imparatorluklar basiretsiz yöneticilerin aldığı kararlarla yıkılmıştır. Dünya tarihi bu örneklerle doludur. Biri gelir kafasına göre bir düzen kurar . Bu düzen kimine uyar kimine uymaz.  Bir başkası gelir,  herşey sil baştan yaşanır. İktidarlar değişir millet iradesi kalıcıdır. Bu nedenle  Atatürk ( Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir.) demiştir. Farklı düşünüp iradesini, belli kişi ve topluluklara teslim etmek isteyenler olmuş veya iradeleri bir şekilde ellerinden alınanlar da olmuştur. Zaman çarkı döner, olaylar yaşanır, tarih  gerçeği yazar. Biz Cumhuriyet'in bize sağladığı  demokratik haklara sonuna kadar sahip çıkalım, vatandaşlık görevimizi  yapalım.  Pandemi   nedeniyle toplu programlar yapılayacaktır.  Ama bu; özel bayramımızı evimizde yaşamamıza engel olamaz.Çocuklarımıza ne kadar değerli olduklarını hissettirelim . Günün anlam ve önemini anlatalım.  23 Nisan ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI hepimize kutlu olsun. EGEMENLİK ULUSUNDUR! Unutmayalım, unutturmayalım!
                    ULVİYE KARA AKCOŞ/20-04-2021/BANDIRMA