Orta Doğu Demokrasisi

ORTA DOĞU DEMOKRASİSİ

Ülkemizde kendilerini “milliyetçi ve muhafazakâr” olarak tanıtan ve her dönem bu söylemle prim yapan pek çok siyasetçi ve yurttaş vardır. Bu insanların ortak noktası “vatanını en çok onların sevmesi, bayrağı ve ezanı” onların sahip çıkması ve korumasıdır. Bunlar antikomünisttir. Yıllardan beri yurttaşları komünizmle korkutmuş siyasetende ticaretende işin kaymağını yemişlerdir. Bu yapıdaki insanların büyük bir kısmına göre solcuların hepsi “Moskova” dan talimat alıyor, ülkeyi bölmeye çalışıyordu. Çok şükür SSCB dağılınca bu hastalık geçer sandık ama şimdi daha tehlikeli bir boyut aldı. Şimdi ise solcuların ve muhaliflerin hepsi PKK’dan, Kandil’den yâda Fetö’den talimat alıyor (!)

Şüphecilik bir noktaya kadar iyidir. İnsanı sorgulamaya araştırmaya götürür. Ancak bir noktadan sonra tıp dilinde bir hastalıktır ve bu hastalığın adı “Paranoya”dır. Tedavisi gerekir.

Mc Carthy Amerikalı bir senatördür. Sözde İkinci Dünya Savaşından sonra bütün devlet organlarını komünistlerin sızdığını düşünerek terör estiren bir senatördür. O’na göre sağcı olmayan bütün düşünceler komünisttir, zararlıdır. Mc Carthy’cilik bütün dünyada antikomünist mücadelenin ortak adıdır.

Günümüzde komünizm bir tehdit olmaktan çıkmıştır. Silahlı devrim, proleter diktatörlük bunlar geçmişte kalmıştır. Ama Türk Mc Charty’liği günümüzde daha tehlikeli bir boyuta evrilmiş haldedir. Bu boyut önceleri “dindar” bir boyutta iken bugün “dindar, kindar ve ırkçı” bir boyut haline gelmiştir.

Toplum olarak yaşadığımız ulusal ve uluslararası bütün sorunları “komplo” teorisi adı verilen kurama göre açıklayan görüşe göre, yaşanılan her olumsuzluk bölücü örgütlerin, solcuların, bizi çekemeyen dış güçlerin işidir. Dolayısıyla bütün bu örgütler yok edilmelidir. Örneğin Yeni Zelanda’daki vahşet bunun en açık örneklerinden biridir. Sebze ve meyve fiyatlarındaki artış ülkemizi bölmek ve yok etmek isteyenlerin oyunudur. Soğanın ve patatesin depolarda muhafaza edildiğini dahi bilmeyen bir zihniyet baskınlar düzenleyerek organize Pa&So terör örgütüne darbe indirerek ülkenin “beka”sını teminat altına almıştır. Allah razı olsun.

Balık toplum olduğumuz için çok çabuk unutuyoruz. Kim daha çok bağırıyor, kim daha çok konuşuyorsa onun söylediklerini doğru kabul edip inanıyoruz. Oysa Atalarımız “Çok laf yalansız, çok mal haramsız” olmaz demişler, onu bile hatırlamıyoruz.

Şimdi ben çağdaş Türk Mc Carthycilerine bir kaç olay hatırlatmak istiyorum;

Oslo’da gizli kapaklı görüşmeler yapanlar sizlersiniz, yapmayın diyen bizler.

Kürt sorunun muhatabı terörist başı Öcalan’la diyalog değil. Diyaloğu hemen kesin dedik. Siz devam ettiniz.

Bir 29 Ekim günü Irak’ın kuzeyinden gelen teröristleri Suriye’ye davul zurnayla yolcu ettiniz. Yapmayın bu ateş bize de sıçrar dedik dinlemediniz.

Toplumu inanç temelinde ayrıştırmayın dedik, siz onlar “Alevi” dediniz.

Politikalarınıza muhalefet edenleri dinleyin dedik, onlara bir avuç “çapulcu” ve terörist dediniz.

Fetö ABD’nin tetikçisi dedik, methiyeler düzdünüz. Bugün başka tarikatların önünü açıyorsunuz.

Tarımda üretim bitiyor, ithalatı durdurun dedik, Mc Cain’e sıfır gümrükle patates ithal izni verdiniz.

Telekom, Tüpraş, Aselsan, Kağıt Fabrikaları ve daha nicelerini satmayın dedik sattınız.

Deyim yerindeyse bugün iğneden ipliğe yabancıların eline bakıyoruz.

Sevgi ve barış dilini egemen kılın dedik. Daha çok bağırıyor, daha çok tehdit ediyor daha çok öfkeleniyorsunuz.

Velhasıl biz ne dediysek bizi “bir yerlerden emir almakla” suçladınız.

Oysa bizim tek derdimiz, barışın, huzurun, kardeşliğin ve hakça bölüşümün olduğu Mustafa Kemal’in hedef gösterdiği çağdaş bir devlet.

Solcu, devrimci, sosyal demokrat, yurtsever, ilerici, Atatürkçü, gerçekten ülkesi için endişe eden, Kurtuluş Savaşı Destanını ve Atatürk İlkelerine ve devrimlerine inanmış, anlamış, tek kaygısı ülkesi olan ne kadar kişi ve örgüt varsa hepsini aynı kefeye koyup yok etmeye çalışıyorsunuz. İşte çağdaş Türk Mc Carthy ciliğinin yeni ve temel görevi.

Sahip olduğunuz her türlü güçle toplumun üzerine abanarak gittiğiniz sonuçlara “millet iradesi” ve demokrasinin sonucu olarak ilan ediyor ve inanıyorsunuz. Ve bunun adına “ileri demokrasi” diyorsunuz.

Bu demokrasinin adı olsa olsa “Orta Doğu Demokrasisi” olur. Bu demokrasiden çağdaşlık çıkmaz.

CEVDET AYAN - 19-03-2019 BANDIRMA