Bandırma'da Etnoğrafya -Kent- Müzesi İçin Seferber Olmalıyız

Bir şehrin tarihi dokusu nasıl yaşatılır?

Yazıma böyle bir başlık koyarak düşüncelerimi ifade ederken sizinde düşüncelerinizle bu konuya odaklanmanızı rica ediyorum.

Bir kentin tarihi dokusu karnımızı mı doyuracak sanki diyenlerinizde olabilir. Ama bu çok yanlış bir düşünce peşin söyleyeyim. Öncelikle her insan yaşadığı kentin köyün neresi olursa olsun değerlerini de korumak kollamakla görevlidir.

Herkes yaşadığı kenti sahiplenmeli daha iyi daha güzel yaşam alanları için katkıda bulunmalı. Nefes aldığınız kentiniz sizin yuvanızdır evinizdir.


Rahmetli Anneannem yolu nurlu olsun vefat edince baktım bir süre sonra kaldığı evin eski eşyaları atıldı. Kimse sahiplenmeyince eski eşyalar birer birer kayboldu. Oysa onlar bir dönemin tanığıydılar. Acılar sevinçler herşey onlarla birlikte yaşanmıştı. Ve yok oldular.

Oysa.

Kentimizde bir etnografya müzesi olsaydı . Bu müzemizde kayda değer yaşama dair eşyalar aletler yani eskilerden kalan  anılar..bu bir mektup dahi olabilir  orada yerlerini alır bizim nesile bizden sonrakilere yadigar kalsaydı fena mı olurdu.

Bazen anlamıyorum kentimizde Bandırma'da halkımızca seçilmiş yerel yöneticiler bu kadar nasıl duyarsız olabilmişler.

Hayıflanmaktan başka yapacak bir şey yok ama boşuna.

Şimdi bakıyorum duyarsızlık devam ediyor. Sağolsujn Başkanımız Dursun Mirza sanata kültüre yönelik konularda çabalayuıp duruyor. Elbnette bir Kent Müzesi oluşturmakta kafasında vardır. Ama bu nasıl olacak. Kısıtlı bütçelerle  nasıl kaynaklar ayrılacak yani demek istediğim Bandırma'lılar olarak sivil toplum kuruluşları başta Ticaret Odası , Ticaret Borsası , Esnaf Kefalet olmak üzere mutlaka destek vermelidir. Eften püften etkinliklerle hiç  gözümüz boyamasınlar. Buyrun tarihi ve kültürel değerler taşıyan kaçtane korumaya alınmış yapımız var. Kent Meclisi neden bu kadar işlevsiz . Geleceğe dair eser bırakmanın tam fırsatı. Bakın ben gitmedim açık söyliyeyim Gidenlerden öğrendiğime göre Yünanistan'ın en küçük kasabasında bile kent müzesi varmış .

Eski dekanlık için beş yıldır yazdık paylaştık Bandırma'nın Etnoğrafya -Kent-Müzesi olmalı. Olmadı siyasi işlere kurban gidiyor. O zaman Pertevniyal Hastanemiz var orası da olabilir. Ama birileri bu işlere kafa yortmalı komisyonlar düşünce üretmeli. Kent Meclisimiz bu konuda tam bir skandal.

Ya bizim neyimiz eksik ki bu kadar duyarsızız..

Edremit'te özel de resmi de  Etnografya Müzesi var . Karınca kararınca emek verilmiş dedelerimizin ninelerimizin evde bahçede tarlada kullandığı araçlar koymuşlar ne kadar sıcak geliyor insana anılarımız canlanıyor.

 Modern diye aldığımız eşyaların hiç bir değeri yok inanın. Ama  alıyoruz eskiler çöpe gidiyor.

 Bandırma'da Etnografya Müzesi olusaydı tarihi değer taşıyan eşyaları müzeye verirdik. 
Daha çok kısa süre önce yıllardır Bandırma halkına hizmet eden at araları birdenbire ortalıktan yok oldu. Oysa belediyemiz gerekli hijyenik şartlarla bu gelenekselimiz yaşatabilirdi. Çınarlı bahçelerinde orda burda başıboş atları görüyorum  içim sızlıyor.

Ne kadar vicdansızız. Duyarsızız. Oysa o mahallede pek çok insan hala  binbir zorlukla yaşamını sürdürüyor ama bir geleneğide yaşatıyor. Onlara şükran duyuyorum.

Bir kentin hafızası Etnografya Müzesinde yaşar.

 
Eski evleri yıkmayalım onlar bizim tarihi mirasımızdandır. Bir ev  deyip geçmeyin  tarihi bir  ev,kent için  hücrelerimizi  oluşturan DNA gibidir kültürel hafızamızı taşır.

Evler caddeleri,caddeler meydanı, meydanlar yolları yollarda şehirleri meydana getirir şehirlerde ülkeleri oluşturur

*
Kenti değiştirmek hayatı değiştirmek olduğundan, kent tasarlama ve planlama işi hem iktidar hemde toplulukların ideallerini gerçekleştirmenin aracıdır. Yeni yerleşim alanlarımız derya gibi ama hala kentin içindeki tek katlı iki katlı evleri onarmak yerine yıkıp yedi sekiz katlı beton hapishaneleri yaptırıyorsunuz. Yapmayın bunu . Gelecek nesile hesap veremeyeceksiniz.

. Kentimizin geleceğinin  tasarlama işi ranta bırakılırsa kentin yapısı bozulur bu da toplumu aynı yönde etkiler.  Şehirler, doğayı tahrip etmemeli ve doğanın bir parçası olmalıdır eski evleri yıkmak yerine restorasyon edilmeli yeni evler yapılmak için yeni yerler ve arsalar varken bunlar zaten yıkık dökük binalar diye ucuz bahanelerle  yok etmeyin kentimizi. 
Edincik'te bulunan tarihi Candemirbey Konağında çıkan yangınla içimiz yandı. Oysa ne kadar güzel bir çalışma olmuş Edincik mahallemizin bir Safranbolu örneği gibi  restorasyonu adına  müthiş bir örnek olmuştu. Büyük maddi yatırım ve emek sarfedilmişti. İşte destekse şimdi yapılmalı.

Bu  tarihi binayı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum  Ancak tarihi eser bina kıriterleriyle yenilenen restore edilen yapıların böylesine ucuzca  gerekli güvenlik yangın önlemleri  alınmaması dikkatli denetim yapılmaması zaafı bizim terör olaylarında ki ciddiyetsizliğimizin de bir uzantısıdır onu da belirteyim.

BERKAN KOZAN - BANDIRMA GERÇEK - 03-01-2017