KUTSAL İBADETE ÇAĞRI
Her varlık kendi bünyesi içinde muhteşem bir yapıya sahiptir. Çünkü YARADAN; her birini yaşayacağı yer, zaman iklim, doğa, coğrafya ve diğer şartlara göre kusursuz dizayn etmiştir. Balıkların üzerindeki pulların sıralanışından, moleküllerin yapısına ,hücrelerin dizilişine, organların yer ve işlevlerine, ard ara gelen gündüz gece, doğanın, baharla birlikte uyanışı, hücrelerin yenilenişi, ceninin gelişimi... Hangi yöne baksak mucizelerle ve varoluş mükemmelliği ile karşılaşırız. Tekamül , uyum, evrimleşme ve mutasyon da bu düzenin devamını sağlayan en önemli oluşumlardır. Bu yapılarda her parçanın, amacı, dayanma gücü, işlevi ve ömrü belirlidir. Her organın amacına en uygun yapıda ve yerde olduğunu hayranlıkla izleriz. Bize düşen; YARADAN' ın bağışladığı her organdan amacına uygun, kapasitesini zorlamadan en uygun şekil ve şartlarda yararlanmaktır. İnsan olarak engelli değilsek, yiyeceğimizi elimizle ağzımıza taşırız. Gözümüzle görür, kulağımızla dinleriz. Gözümüz gelen ışığa otomatik olarak uyumlanır. Kulağımızla fort sesleri dinlersek bir süre sonra işitme duyumuz kapanmaya başlar. Eklemlerimiz zorlanınca düzgün çalışamaz olur. Gözümüzü çok açınca çok görmez, çok bağırınca kendimizi daha iyi ifade etmiş olmayız. En rahat duyduğumuz ses, en iyi anladığımızdır. Bir konuşmacı gırtlağını patlatırcasına konuşuyorsa, dediklerinin çoğu anlaşılmaz, volümü sona kadar açıp müzik dinlemeye kalkarsak, sadece geriliriz. Bu nedenle, özellikle ilahiler, semailer, ve mistik müzik, yumuşacık seslerle insanı huşu içinde dinleyeceği şekilde olur. Ses düzenlerinde, dinlenen, radyo, teyp, televizyon gibi araçlarda volüm düğmesi bu iş için vardır. İşini iyi bilen hoca vaaz verirken, sesini içinde bulunduğu topluluktaki herkesin duyabileceği şekilde ayarlar. Konuşmacılar konferanslarda buna dikkar ederler. Eğlence yerlerinde müzik, çevreyi rahatsız etmeden eğlenenlerin duyacağı kadar olur. Konserlerde ses düzenleyen aletlerle birlikte bu düzenden sorumlu kişiler vardır. Hava alanlarında otogarlarda yapılan duyuruların anlaşılmadığından çok kez şikayet ederiz.
Gelelim şimdi en önemli noktaya. Kutsal mekanlarımızdan yapılan çağrı ve duyurulara... Sela okunuyor. Sonunda ölen kişi ile ilgili bilgi veriliyor; ister yakında ol , ister uzakta... Anla anlayabilirsen! Ezan okunuyor, tüyleriniz diken diken, huşu içinde dinlemek en değerli hakkınız. Ama camilerden gelen o güzel sesler pek çok yerde, birbirine karışıyor. Biri bitmeden diğeri başlıyor. Çünkü her ses kendi alanının dışına taşıyor, birbirine karışıyor. Oysa ezan, beş vakitte ayrı ayrı makamlarda okunan, gayri müslimlerin bile saygı ile dinlediği en ilahi çağrıdır. Hatta EZAN sesinin insan üzerindeki etkisini anlatan, duymuş olduğunuzu düşündüğüm öykümsü bir anlatı vardır; evine yakın camiden gelen harika ezan sesini her gün hayran hayran dinleyen bir gayrimüslim vardır. Bir gün caminin imamı değişir ,yeni gelen imamın sesi güzel ve etkileyici değildir. Gayrimüslim kişi , sesi güzel olmayan imama yüklüce para verir ve teşekkür eder ve der ki( İyi ki geldin! Yoksa ben o güzel ezan sesini dinleye dinleye neredeyse müslüman olacaktım. Bu ezan okuyuşunla benim dinime dönmemi sağladın. Yani ; ses çok yüksek olunca daha fazla müslüman olmayız! Yüksek volüm güzel ses anlamına gelmez. Ya da; hiç kimse ( Hoca çok bağırıyor, aman , namazı kaçırmayayım!) diye camiye koşmaz. Namazda gözü olanın, kulağı zaten o sesi duyar. Kulağı duymasa bile kalbi ona namaz vaktinin geldiğini hatırlatır. Umarım kutsal değerlerimize saygısızlık etmeden ne demek istediğimi anlatabildim!
Hiç kimsenin İman ve inancı kalbinden eksilmesin!
ULVİYE KARA AKCOŞ