Kavram Öğretisi, Hegel , Küçük Mantık

KAVRAM ÖĞRETİSİ- HEGEL, KÜÇÜK MANTIK (160)

Kavram ÖZGÜR olandır. Kendi içinde tözsel bir güç ile bütünlük oluşturur. Kendinde ve kendisi için belirli olandır. Kavramın konumu, saltık (mutlak) idealizmin konumudur. Ve felsefeyi, yani kavrayan bilgiyi imler. Her şey onda salt düşünsel / ideal bir kıpı olarak bilinir. Kavram, dirimli her şeyin ilkesi ve saltık somut olandır.

Kavrama bir bakımdan SOYUT da denilebilir. Eğer somuttan anladığımız yalnızca duyusal somutluk, genel olarak dolaysızca algılanabilir şeyler ise. Ama gene de Kavram, saltık olarak SOMUTTUR. Nedeni de, Varlığı ve Özü, düşünsel bir birlik içinde kapsadığı içindir.

Mantıksal İdea ’nın Saltığı (mutlağı) tanımlaması, karşımıza Kavramı çıkartır. Burada Kavram, yalnızca öznel düşüncemizin yaratısı olan algımızdan da ötede, daha yüksek bir anlamı ifade etmektedir. Örneğin “Mülkiyet” Kavramı, kişisel algımızın ötesinde bir içerik taşımaktadır. Mülkiyeti belirleyen tüzel belirlenim halidir ki Kavramın ileri devimini imler. Diğer bir söylemle Kavramın “Gelişim” halini sergiler.

 Kavram öğretisi üç bölümde incelenmektedir;

                1-Öznel, ya da biçimsel Kavram,

                2- Nesnellik, ya da dolaysız Kavram,

                3- İdea; Özne, Nesne gerçekliği; Salt Gerçeklik ( Diyalektik )

ÖZNEL KAVRAM; Evrensellik, tekillik, tikellik kıpısını (anını, momentini) kapsar, içinde barındırır. Kendinde ve kendi için belirli ve kendi ile özdeş ya da evrenseldir.

Kavram, yalnızca Varlık ya da dolaysız bir şey değildir, aynı zamanda dolaylığı da kapsar.

Kavram, saltık olarak somut olandır. Çünkü kendinde ve kendi için belirlenmiş olan kendi ile olumsuz birliği, bu tekilliği, kendi ile bağıntısını, yani evrenselliğini oluşturur. (Kendime not: Tekil, evrenseldir, e.d. –Eş deyişle, yani- tekil, evrenselin kıpısıdır, tıpkı tikelin de evrenselin kıpısı olduğu gibi. Evrenselin, tekil, tikel ve tümeli kapsaması ve Kavramın da, Evrensel dahil diğer kıpıları kapsamış olduğunu, Hegel’in Kavramın saltık gerçek olduğu öğretisinden çıkarsıyorum.)

Evrensellik, Tikellik ve Tekillik, soyut olarak alındıklarında özdeşlik, ayrım ve zemin ile aynıdırlar. Ama Evrensel, aynı zamanda Tikel ve Tekili de kapsamaktadır. Evrensel, kendi ile özdeş olandır. Tikel olanın, kendi içinde evrensel olması ve de aynı zamanda tekil bir şey olması ( “elma meyvedir”, dediğimizde tekil elma, tikel meyve kapsamına girdi. Aynı zamanda tikel olan meyve, “meyve bir yiyecek çeşididir, nesnesidir” dediğimizde, yiyecekler tümel grubunu içerdiğinden, tekrar, tümeli ifade eden “meyve” kavramı tekile dönüşmüş oldu.) Ve de Tekil olanın Özne olması, cins ve türü kendi içinde kapsaması, tözsel olması gibi, tekilin tikele, tekelin tekile dönüşümü, eylemsel hali görülmektedir. Ayrımlar içindeki kıpıların ayrılmaz hali budur.

Kavram, soyut olmasına karşın somut olandır. Dahası, baştan sona somut olandır. Özne olarak öznedir.

İlkin Tekillik kıpısı, Kavramın olumsuz, kendi-içine- yansıması ve de Kavramın olumsuzlama halini –ayrışmasını- sağlamaktadır. Bu olumsuzlama ile Kavramın belirliliği koyulur. Tekilliğin, Tikellik olması- e. d. Birinin öteki olma hali- YARGI ile sağlanır. (Elma sebze değildir, elma meyvedir, yargısında olduğu üzere)

Kavramın içkin ayrımlaşma ve belirlenişi Yargıda bulunur. Çünkü Yargı, Kavramın belirlenmesidir (elma kavramını meyve belirlemesiyle tikelleştirmek ya da elma yeşildir, elma kırmızıdır belirlemesiyle, renk evrenselliğiyle tanımlamak gibi)

YARGI;

Yargı, özne ve yüklemin bağımsızlığı ve birleşiminde ortaya çıkar.

Soyut yargı önermedir; “Tekil Evrenseldir”, “Tikel Evrenseldir” ve “Tekil Tikeldir” önermeleri Yargının daha öte belirlenimine aittir. Her Yargıda “Tekil Evrenseldir”, ya da “Özne Yüklemdir” –örneğin; “Tanrı saltık Tindir”- gibi önermelerin bildirilmesi mantığa özgüdür. Hiç kuşkusuz Tekillik ve Evrensellik, Özne ve Yüklem gibi belirlenimler o denli de ayrıdırlar, ama her Yargının onları özdeş kıldığı ve bütünüyle evrensel bir olgu olduğu bilinmesi gerekir. ( Gerekir, Yargıdır) “Dir”, Kavramın kendi ile özdeş olma halini vurgular. Tekil ve Evrensel, Kavramın kıpıları olarak öyle belirlenimlerdir ki yalıtılamazlar. Yargı, Kavramın evrenselliğini yitirmeksizin belirliliği ya da ayrımlaşmasıdır.

Yargı, genellikle Kavramların, değişik türlerdeki Kavramların bir birleştirilmesi olarak görülür. Kavram olarak Kavram, somut olmasına karşın, gene de Özsel olarak tek Kavramdır.

Yargılar, önermelerden ayırdedilmelidir. “Dün gece iyi uyudum” bir önermedir. “gül kırmızıdır”, ya da “Altın metaldir” ise birer Yargıdır.

Özne, genel olarak ve dolaysızca somut olduğu için Yüklemden daha varsıl ve daha geniştir. Yüklem, evrensel olarak kendi için kalıcı ve ilgisizdir. (Gül, kırmızıdır; gülün anlak üzerinde yarattığı varsıllık, genişlik, ufuk açıcı ferahlık, gülün kokusunu hissetmek, şeklini canlandırmak ile, bunun karşısında duran “kırmızı” yükleminin umursamazlığı, evrenselliğin verdiği kalıcı ama ilgisizliği anlatılmaktadır. Özne, “Gül” candır, can) Yargının kendisi belirli Kavramdan başka bir şey değildir.

NİTEL YARGI;

 Nitel bir Yargı, gerçeklik barındıran Özsel –mantıksal önyargıdır. “Gül kırmızıdır”, ya da “gül kırmızı değildir” gibi… ( Gül, güldür gibi kesin yargı, ya da totolojik söylem de nitel yargı tanımlamasını içerir.)

 Doğruluk ve Gerçeklik, çoğu zaman eş anlamlı olarak kullanılır. (Hemen belirtelim ki) bu doğru değildir, çünkü Doğruluk, genel olarak tasarımlarımızın içerikliğini kapsar. Buna karşılık Gerçeklik, biçim ve içeriğin bağdaşması halidir. (örneğin 6 ve 9 sayıları, biçimleri belirginleştirmeksizin, bir çizgiyle belirgin kılınmaksızın- 6- sayısına, yukarıdan ve aşağıdan bakan için değişik yorumlanır, 6’ya tersten bakana, rakam 9 görünür ve ona doğruymuş gibi gelir)

Evrensel ve tikelin birliği Kavramdır ve yargının içeriği Kavram tarafından oluşturulur.

TASIM; Kavram ve Yargının birliğidir. Tasım, ussal olandır ve ussal olan her şey tasımdır. (Hegel’in meşhur söylemini anımsattı; GERÇEK olan ussaldır, Ussal olan gerçektir!)

 Her şey Kavramdır. Kavram ve Yargı gibi Tasım da yalnızca öznel düşüncemizin bir biçimi olarak görülür ve Tasım, Yargının temellendirilmesidir.

Salt bir anlak kavramı olarak ÖZGÜRLÜK ile gerçek ve ussal ÖZGÜRLÜK Kavramı arasında zorunluluk ayrımı vardır. Anlaktaki özgürlük, zorunluluğun soyut karşı savı iken, ussal özgürlükte zorunluluk ortadan kalkar. “Deizm” diye bilinen görüşün ortaya attığı Tanrı, yalnızca anlak düzeyindedir. Buna karşılık Hıristiyan dininde Tanrı, üçlülük olarak (Baba, Oğul İsa ve Kutsal Ruh Meryem; somut ve mutlu aile üçgeni) ussal kapsamındadır.(Hegel’e göre!)

NİTEL TASIM; Belirli varlığın Tasımıdır. Tekil- Tikel-Evrensel (Te-Ti-E ) ilişkisidir, e. d. tekil özne, nitelik yoluyla evrensel belirlilik ile birleşir.

 Nitel Tasım, anlak tasımıdır.

DERİN DÜŞÜNCE TASIMI; (Tasım ve nitel tasımı içinde barındıran ussal tasımdır.)

 

HEGEL, KÜÇÜK MANTIK (pdf) s.282, (194)

 

                                                                              NESNE

SOYUT, SOMUTTUR. Soyut düşünce olan “Saltık”, “Mutlak”, “Tin” ya da “Monad” Nesnedir. Yani somuttur. Kavramdır; öznellik ve nesnellik karşıtlığını içinde barındırır. Hristiyan dinindeki Tanrı sevgisi gibi; Tanrı bilincinin Oğlunda kendini insanlara somutlaması, nesnelliğe dönüşümü gibi, karşıtlığın yenilmesi, karşıtına dönüşmesi (öznenin nesneye, nesnenin özneye dönüşümü gibi) halini içerir. Bilimin ve özel olarak felsefenin görevi, bu karşıtlığı, -ussal –düşünce yoluyla yenmektir.

NESNELLİK üç biçimi kapsar; DÜZENSELLİK, KİMYASALLIK, EREKSEL İLİŞKİ ( Hegel yöntemi; Tez; Antitez; Sentez)

Düzensellik; Kendi içinde kapalı ve bütünlük hali. Nesnel dünyanın irdelenişinde, derin düşüncenin ilk kategorisini oluşturur. (TEZ )

Kimyasallık; Ayrımlaşma. (Antitez diye yorumluyorum düşüncenin bu safhasını)

 Nesne, belirliliği olandır. Kavramın bütünlüğüyle çelişki halindedir ama öte taraftan Kavrama da uyumlu olması gerekir.

Ereksel İlişki; Düzensellik ile Kimyasal lığın birliğidir.(1 ve 2’nin, yani Tez ve Antitezin birliğidir.)    

Erek, dolaysız nesnelliğin olumsuzlanmasıyla (değildir yöntemiyle) kendi-için var olan Kavrama ulaşma şeklidir. (Elma sebze değildir, kuş, balık değildir, vb.) Erek, öznel olarak belirlenmiştir, çünkü olumsuzlama yöntemi, ilkin soyut bir uygulamadır ki, bu nedenle nesnellik ile karşıtlık halindedir. Erek, bir ortadan-kaldırma etkinliğidir.

Erek için bir örnekleme; Gereksinim ve dürtü, en yakın erek örneklemesidir. Bunlar, öznenin içerisinde yer alan, duyumsanan çelişkilerdir. Öznelliğin olumsuzlanmasının olumsuzlanmasıyla etkin kılınırlar.

Doyum; özne ve nesne arasındaki barışı kurar. Çünkü çelişki halindeki gereksinimde, ayrık halde duran nesnellik, ancak öznel olanla birleşerek tek-yanlı olmaktan kurtulur.

18.05.2024, Sedat Pamuk