1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
‘Barış ; demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adaletin herkese, her şeye yayılması ,insan ve doğa ilişkilerinde karşılıklı yardımlaşma aracılığıyla geliştirilen sevgi ve güven ortamının insanların maddi ve tinsel yaşamlarına egemen olması anlamına gelir’.
İnsanların barış içinde yaşama ideali hep var olmuştur. Sınıfsal çıkarları/çelişkileri gereği asgari müştereklerde buluşamayan , ortaklaşamayan toplum kesimleri arasında kalıcı barışı tahsis etmek mümkün olmamaktadır. İktidarın her türlü desteğini arkasına alan egemen sınıflar , burjuvazi geniş emekçi sınıfları sömürmeye devam etmekte, milli geliri kasasına doldurmaktadır. Adaletli bir gelir dağılımı olmayan bir ülkede gerçek anlamda bir barıştan bahsetmek mümkün olmamaktadır.
İnsanlığın daha doğrusu vahşi kapitalizmin ve onun uç noktası emperyalizmin kar hırsı sadece insana-işçi sınıfına değil doğaya karşı da bir savaş açmıştır. Ekolojik denge bozulmuş, insan-doğa barışı tahrip olmuştur.
Rekabetçi anlayışlar, bireyci yaklaşımlar insanlar arasındaki barışı yok etme noktasına getirmiştir. İnsan insanın yoldaşı , kardeşi olabilecekken insanlar, toplumlar birbirine düşman edilmiştir. Bugün başta Ortadoğu ve Yakındoğu olmak üzere dünyanın her yanı yangın yerine dönmüştür.
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin en temel ilkeleri bile otoriter / totaliter iktidarlar tarafından değersizleştirilmiş, kullanımı engellenmiş ya da yok edilmiştir. Birçok ülkede halen renk , ırk ve din ayrımı toplumsal çatışmalara sebep olmaktadır. Geniş halk yığınları devletin güvenlik güçleriyle çatışma içine girmektedir. Özgürlük Anıtı ile taçlandırdığı demokrasisi ile övünen ABD de her gün yeni bir ırkçı polis vahşeti yaşanmaktadır.
Ortadoğu coğrafyasında emperyalistlerin dizayn ettiği ülkelerin yönetimleri dinsel, ulusal, mezhepsel farklılıklara tahammül/saygı gösterilmemekte, birçok ülke iç savaşa sürüklenmektedir.
Türkiye de egemen/resmi ideoloji sınıfsal, dinsel ve ulusal farklılıkları kabul etmemekte, bunu bir zenginlik olarak görmemekte, bunun gereğini yapıp bu çok renkliliği anayasasına yansıtmamaktadır. Kürt halkı ve diğer halkların anadilde eğitim başta olmak üzere temel talepleri görmezden , duymazdan gelinmektedir. Türkiye deki bir çok dil ya yok olmuş ya da UNESCO nun yok olmakla yüz yüze olan diller kategorisine girmiştir. Dünya mirası olan bu dillerin, kültürlerin yaşatılması herkesin görevi olmalıdır.
Savaşa karşı Barış için Türkiye aydınları konserler, yürüyüşler, toplantılar, açıklamalar yaptılar dernekler kurdular. Birçoğu bu uğurda hapise atıldı ya da öldürüldüler. Barış kelimesi ya da Savaşa hayır demek bile hapis cezası almaya yetmiştir. Bugün hala barış kelimesinin ülkenin birlik ve beraberliğine, güvenlik politikalarına halel getireceğini düşünen iktidar ve yandaşları bulunmaktadır.
Barış için önce eşit ve özgür olmak gerekmektedir.
Barış için büyük, korkusuz bir ’’ savaş’’ vermek gerekir.
Barış için her bireyin, her toplumun, her ulusun kimliğine, kültürüne ya da inançlarına saygı duymak gerekir. Aristoteles’ in dediği gibi ‘’savaş hakaretlerden doğar’’.
Salman Ruşdi’ nin dediği gibi ‘’barış için iktidarlardan, güç odaklarından uzaklaşmak gerekir. İktidarın meclisinde yetişmek , onun usullerini öğrenmek ve uygulamak demektir. İktidar sahibi sizi ayakları ile eziyorsa , onun tabanlarındaki hastalığı da kapıyorsunuz demektir . Bu düşünce ile kapitalizmde yaşayan herkes iktidar ve şiddet ile hemhal olduğu ve bu nedenle öncelikle kapitalizm karşıtı olanların bu hastalıkları görmeleri gerekir’’ .
Savaşların olmadığı Barış içinde özgürlük türkülerinin söyleneceği günler dileğiyle,
Bütün halkımızın 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyoruz.
Alevi halkının muharrem orucunun hakk katında kabulünü diliyor ve zalime karşı Hüseyni duruşunu selamlıyoruz.
1Eylül Dünya Barış Günü ülkemize, bölge coğrafyamıza ve dünyaya hayırlı olsun ve barış getirsin....
ERDAL DOĞRU
EĞİTİM SEN BANDIRMA BAŞTEMSİLCİSİ
29-08-2020