CHP ve Değişim

CHP VE DEĞİŞİM
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar ilerici demokratik atılımların ana aktörü hep CHP’si  olmuştur.

Günümüze kadar da CHP parti içi demokratik uygulamaları ile sağ muhafazakâr ve diğer partilere hep örnek ve öncü olmuştur. Günümüzde ise CHP’nin; adalet, yargı, milli eğitim, temel hak ve özgürlükler, basın özgürlüğü gibi birçok alanda öncülük yapması gereken bir misyonunun olması; aydınlanmacı, çağdaş, siyasal, sosyal, hukuksal devrimleri gerçekleştiren tarihsel misyonunun gereğidir. Bu görev bugün için de geçerlidir ve gereklidir.
Ancak CHP, kimler ve hangi danışmanları tavsiye verdiyse , uyguladığı politik hatlarla tarihsel ilerici, laik-demokrat rolünü bırakarak sağ muhafazakar siyasetin etki alanına girmiş ve bu  tehlikeli gidiş bizi bugünkü başarısız tablo ile karşı karşıya bırakmıştır . Demokrasimizin iki temel dinamiği olan merkez sol-merkez sağ dinamikleri  CHP’nin 14 -28 Mayıs seçimlerine giden süreçte izlenen siyasal tutum ve politik tercihler ile Türkiye’nin temel siyasal dinamikleri  merkez sağ-merkez sol ekseninden, katı merkez sağ-merkez sağ eksenine evrilmiştir. CHP, ortaklarını cumhuriyetin kurucu ve demokratik değerlerine çekmek yerine muhafazakâr, islamcı tabandan oy almayı hedefleyen sağ partilere uygun bir politik hatta gelmesi bugün yaşanan ve halkın beklentilerine yanıt vermeyen,21 yıllık iktidara sert İslami sağ siyasete 5 yıl daha ülkeyi yönetme fırsatı hediye etmiştir.Bu durum da hem CHP açısından hem de ülkemiz açısından demokratik cumhuriyet için büyük riskler içermektedir. İktidara gelmek için ,yeni anayasal rejimde elbette elli artı bir almak gerekli ve zorunludur. Ancak altılı  ittifakın olmazsa olmazı; laik, demokratik, halkçı ve anti-emperyalist duruş ve kemalist değerler olması gerekli ve zorunluydu ,ama ne yazık ki yanlış siyasi tespitler ile CHP ana ilkelerinden uzaklaştırılmış ve BASRA’nın harab  olmasına giden süreç böyle başlamıştır.
Mevcut durumda ülkeyi yöneten merkez katı sağ iktidarından kurtulmaya çalışırken, kurulmak istenen olası iktidar yine merkez sağ iktidara dönüşüm olarak tespit edilebilir ki bu durum AKP’nin gözden çıkardığı eskinin siyasetçilerin seçmen nezdinde hiçbir karşılığı olmadığı ve AKP’ye benzeyen bir olası iktidarın halkta karşılık bulmadığı gerçeğidir.Gerçekten hedef ve yol bu mu olmalıydı ? AKP’nin 20 yıllık gerici, baskıcı, anti-demokratik, kendi islami burjuvazisini yaratan, emekçi halkı, çalışanları ve üretenleri ezen, yargı bağımsızlığı ve insan haklarını yok sayan katı merkez sağ politikalarının alternatifi yine bir merkez sağ iktidarı mı olmalıdır? Üstelik Türkiye’nin bu duruma gelmesinde ortakların siyasal, ekonomik ve dış politika sorumluluğu olgusu ortada duruyorken. Olası ortakların ülkenin bu noktaya gelmesinde ve AKP kadrolarında birlikte olduğu gerçeği ortada duruyorken. Bugün pek çok sorunun ve hatta nüfus genetik yapımızı bozacak mülteci ve sığınmacı garabetinin nedenlerinden birinin yanlış Suriye politikalarının baş savunucusu ortakların olduğu gerçeği önümüzde duruyorken. Dahası üniter yapımıza yönelik silahlı terör saldırıları ile yıllardır binlerce şehidimize, bölgede büyük yıkımlara mal olan PKK terör örgütü ile Kandil’de terör kamplarında ele ele kol kola fotoğraf çekilen milletvekillerinin fotoğrafları her gün kamuoyunda yer alıyorken. Terör örgütleri ve PKK ile kesin bir dille yollarını ayırmayan HDP ile yan yana gelmesede bu algının oluşmasına karşı zamanında önlem almayan anlayışın siyasi bir intihar olduğu gerçeği ve bu konuda yakın siyasi geçmişin tecrübeleri ortada duruyorken…
Bu hatalı  gidiş yıllardır halkımızın kurtulmayı beklediği gerici, ceberut iktidardan kurtulmanın; özgürlükçü, çoğulcu, barışçıl demokrasinin  yolu olamazdı  elbette ve olmadı tabii.Demokratik cumhuriyete kasteden bir gidişten kurtulmanın yolu, yine ve yeniden merkez sağ bir iktidar olamazdı. Gerçek seçenek CHP’nin Emperyalizmin cenderesini yırtıp atan ,Çağdaş Cumhuriyet ‘in temellerini atan devrimci CHP’nin ATATÜRKÇÜ yolu idi .Esas olay, bu baskıcı otoriter ,hattın karşısına merkez sağ değil gerçek bir ulusalcı merkez sol/anti-emperyalist bir hat koyabilmektir. Bu hat da; devrimci, Atatürkçü, anti-emperyalist, emekten ve ezilenden yana, Kuvayı-ı milliyeci bir hat olmalıydı

. Evet 28 Mayıs’ta gerçeklerle yüzleştik ve Gemi karaya oturdu .Kaptanı ilk terkedenler de  bu süreçte ,genel başkanın icazeti ve himayesi ile yıllardır koltuklarını koruyan şimdinin değişim isteyen teorisyen bilirkişi siyasi kişileri oldu. Bu saydığımız sığ ve sağ politikaların ,antidemokratik tüzüğün mimarları ,danışmanları,değişimden bahsetmeleri ne hedefliyor ? Mesela Antidemokratik tüzüğün 2017 ‘de parti içi demokrasiyi tamamen katleden tüzük kurultayı İle ilgili bir özeleştirilerini duyan var mı?

Evet CHP tabi ki değişmelidir. Geminin kaptanını değil sadece rotasını, yörüngesini değiştirmek gereklidir. Bu rota da amasız fakatsız önce demokratik bir tüzük ve sonrada bu süreçte hatalı politikaların sorumlusu tüm siyasi kadrolar değişmelidir .Aksi halde gidilecek yol aynıdır, sadece kaptan değişir. Esas rota; laik, Kemalist, devrimci, halkçı yörünge olmalıdır. Yapılabilir mi? Hiç kuşkunuz olmasın Atatürkçü devrimci kadrolar hazırdır.

04.07.2023
Av. Namık Havutça
24.,25. ve 26. Dnm. Balıkesir Mv. ve Adalet Komisyonu Üyesi