Kurtuluşa Giden Yol. Erzurum Kongresinde Yaşananlar

23 Temmuz – 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum Müdafâai Hukuk Cemiyeti Başkanı Hoca Raif Efendi ‘nin açtığı kongreye Bitlis’ten 3, Erzurum’dan 23, Sivas’tan 10, Trabzon’dan 16, Van’dan 2 delege olmak üzere toplam 54 delege katılmıştır. 2 hafta süren kongrede alınan kararlar Kurtuluş Mücadelesi’nde izlenen çizgide önemli ölçüde belirleyici olmuştur. Kongrenin ilginç ayrıntılarından biri Erzurum  Ermeni Sansaryan Lisesi Binasının kongreye tahsis edilmiş  olmasıdır ve medrese hocalarının  eğitim sistemini gavur icadı olduğu propagandası sonucu Erzurum'da bu çapta modern bir Türk  okul binası bulunmamaktadır. 

Yazıldığı dönemin olaylarına ışık tutması bakımından hatıralar tarih araştırmalarında vazgeçilmez kaynaklardan birisi olarak görülmektedir. Eski çağlardan itibaren yazılmaya başlayan hatıralar özellikle 19. yüzyılda daha da önem kazanmış ve birçok önemli şahsiyet hatıralarını kaleme almıştır; ancak hatıraları tarihi kaynak olarak tek başına kullanmanın birçok sakıncası vardır. Zira hatıralar tam bir objektiflik içerisinde yazılamayacağı1875, yazan kişinin şahsi his ve görüşlerini ön plana çıkaracağı için dönemin diğer kaynakları ile birlikte değerlendirilerek kullanması daha sağlıklı sonuçlar verecektir1876 . Bu çalışmanın amacı, I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu’da başlayan Milli Mücadele’nin en önemli safhalarından birisini teşkil eden Erzurum Kongresi’ni, başta Mustafa Kemal Atatürk’ün eseri olan Nutuk ve yol arkadaşlarının kaleme almış olduğu eserler ışığında açıklamaya çalışmaktır. Bunu yaparken “gerçekte ne oldu” sorusuna sağlıklı bir cevap verebilmek için o döneme şahit olanların vermiş olduğu bilgiler karşılaştırılarak bir değerlendirme yapılacaktır. Erzurum Kongresi’ne Giden Süreç Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan Mondros Mütarekesi gibi ağır şartlar taşıyan bir antlaşma ile ayrılması ve sonra yaşanan gelişmeler neticesinde ülkenin çeşitli yerlerinde bölgesel kurtuluş çareleri arayan cemiyetler kurulmuştur. Bu cemiyetlerden birisi de 4 Aralık 1918’de İstanbul’da kurulan Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’dir1877 .

Doğu vilayetlerinin Ermenistan olmaması için faaliyete geçen bu cemiyet, kısa süre sonra ilgili bölgede şubeler açmaya başlamıştır.1878. Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye 1875 Uzun bir sürecin insan hafızasındaki ürün olması ve kişinin aradan geçen belirli bir süre sonra bu bilgileri kâğıda aktarmasından dolayı bilgilerde mutlak doğruluk bulunamayabilir. Zira kişi kendi tarihini kaleme almıştır. Anlattığı şeyler oldukça şahsi ve kişinin zihin dünyasını yansıtıyor olacaktır. Bu yüzden hatırat tarihi olaylarda kaynak olarak kullanılacaksa hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Ali Birinci, “Hatırat Türünden Kaynakların Tarihi Araştırmalardaki Yeri ve Değeri”, Atatürk Araştırmaları Dergisi, S. 41, C. 14, Temmuz 1998, s. 611. 1876 Mübahat S. Kütükoğlu, Tarih Araştırmalarında Usûl, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2017, s. 24. 1877 Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu’da (1919-1921), Yeni Gün Haber Ajanı Basın ve Yayıncılık, 2000, s. 29; Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, Emre Yayınları, Ankara, 1993, s. 50;

 

Cemiyetin kurulma sebeplerinden en önemlisi Doğu vilayetlerinin Ermenilere verilme endişesidir. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2018, s. 34. 1878 Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni endişelendiren en önemli meselelerden birisi Seyyit Abdülkerim’in kurduğu Kürt Teali Cemiyeti’nin doğu vilayetlerinde istenilen birliği bozacağı ihtimali olmuştur. Bu durumu engellemek, Kürt Teali Cemiyeti’nin faaliyetlerine son vererek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne dâhil olmaları için Süleyman Nazif ve Cevat Dursunoğlu görüşmeye gitmişlerdir. Süleyman Nazif, Doğu vilayetleri üzerine kötü planların yapıldığını, Ermenilerin emellerini açıklamıştır. Doğu Anadolu’da bulunan vilayetlerde Müslüman hâkimiyetinin devam etmesi için bölgede bulunan halkların birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğini belirtmiştir. Kürt Teali Cemiyeti adı ile bir cemiyetin kurulmasının Türkleri ve Kürtleri birbirinden ayıracağını oysa Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin bütün halkları kucaklayacağını ifade söylemiştir. Ancak Kürt Teali Cemiyet üyelerinin kendileri ile konuşacak bir şeylerin olmadığını, İtilaf Devletlerinin kendilerine destek sağlayacaklarını söyleyerek konuşmayı bitirmişlerdir. Bu yaşananları gazetede protesto etmekten başka bir çözüm 770 100. YILINDA ERZURUM KONGRESİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU Cemiyeti’nin açıldığı yerlerden birisi de Erzurum’dur. Ancak Cemiyet’in Erzurum şubesinin açılmasından daha önce Erzurumlular bölgenin işgale uğramaması için birleşmişlerdir1879 . Milli Mücadele’nin önemli isimlerinden olan Erzurumlu Cevat Dursunoğlu’nun vermiş olduğu bilgiye göre savaş öncesinde 80 bin nüfusu olan Erzurum, savaştan sonra adeta bir harabeye dönmüştür. Savaş, göç ve Ermenilerin şehirde yapmış olduğu katliam sonrasında nüfus 15 bine düşmüştür1880. Savaşları, muhacirleri ve Ermeni zulmünü görmüş olan Erzurum halkı İstanbul’da yaşanan umutsuzluğa rağmen bölgenin Ermenilere teslim edilmemesi düşüncesinde birleşmiştir1881 . Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı haberleri Erzurum’a ulaştığında vilayette bulunan önde gelen kişiler mütareke şartlarının ne kadar ağır olduğunu görmüş ve Erzurum’da yaşanacak olan zulme karşı bir cemiyet kurulması gerektiğini düşünmüşlerdir1882. Mütareke sonrası Erzurum’da kurulan ilk cemiyet İstihlâs-ı Vatan Cemiyeti olmuştur. Cemiyet kısa sürede İstanbul’dan gelen vatansever gençlerin durağı haline gelmiştir1883. Ancak cemiyete yönelik yapılan ittihatçılık iftirası sonrasında cemiyetten beklenen birleştirici etki bir türlü sağlanamamıştır. Fakat bu durum Cevat Dursunoğlu’nun Erzurum’a gelmesi ile çözülmüştür. Zira yanında getirmiş olduğu Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum şubesi açma belgesi ile yapmış olduğu girişimler ve Erzurum aydınlarının vermiş olduğu desteğin neticesinde 10 Mart 1919’da1884 resmen cemiyetin Erzurum şubesi açılmıştır1885. Erzurum Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye yolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerine bırakılmamıştır. Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum, Erzurum Kitaplığı, 1998, s. 18. 1879 Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti iki karar almıştır. Birincisi İttihatçıların memleket dışına çıkarılması, diğeri ise Teşkilat-ı Mahsusa’nın ülke içerisinde yeniden yapılanmasını sağlamaktır. Bu bağlamda Erzurum’da teşkilatın faaliyetlerini yürütme görevi Filibeli Hilmi ve Ebülhindili Cafer Bey’e verilmiştir. Teşkilatın Erzurum sorumlusu olan bu kişilerin en önemli faaliyetlerinden birisi Albayrak gazetesini yeniden çıkarmak olmuştur. Zira basın bu dönemde mücadelenin içeride ve dışarıda duyurulması için bir araç olarak görülmüştür. Yine Ardahan Kongresi’nde alınan karar da Albayrak gazetesinin yeniden çıkarılmasında etkili olmuştur. Savaş sonrası nüfusu neredeyse beş, altı bin kadar kalan Erzurum’da yaşananları duyuran ilk gazete 5 Mart 1919’da çıkarılmaya başlanmıştır. Görüldüğü gibi Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti açılmadan önce Erzurum’da işgallere karşı bir örgütlenme mevcuttur.

Süleyman Necati Güneri, Hâtıra Defteri, Ali Birinci (Haz.), Erzurum Kitaplığı, İstanbul, 1999, s. 19. 1880 General Harbord’un verdiği bilgiye göre Eylül 1919’da Erzurum Kazası’nın toplam nüfusu 118. 779’dur. Bkz. Haluk Selvi, Millî Mücadele’de Erzurum (1918-1923)”, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2000, s. 27; I. Dünya Savaşı’nın Erzurum nüfusuna etkileri için ayrıca bkz. Murat Küçükuğurlu, Erzurum Belediyesi Tarihi, I, Dergah Yayınları, İstanbul, 2008, s.251. 1881 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 24-25. 1882 Süleyman Necati Güneri, bu fikri ilk ortaya attığı zaman İttihatçılık damgası ile bu oluşumun engellenmeye çalışıldığını anlatmaktadır. Bkz. Güneri, Hâtıra Defteri …, s. 26-31 1883 Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 30;32. 1884

Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum’da bir şube kurma girişimi ilk olarak 1 Mart 1919’da Erzurum Belediye Başkanı Zâkir Bey’in başkanlığında yapılan toplantı ile olmuştur. Yapılan toplantı neticesinde şubenin kurulması kararı alınmış ve 2 Mart’ta şubenin açılması için başvuru yapılmıştır. 10 Mart 1919’da da cemiyetin kurulması hükümet tarafından kabul edilmiştir. Fahrettin Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi, Kültür Ofset, Ankara, 1993, s. 5. 1885 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum”, Erzurum Kitaplığı, s. 30. 77

 Cemiyeti şubesinin beyannamesinden de anlaşılacağı üzere temel gaye, Ermenilerin bölgedeki emellerini engellemek ve Wilson Prensiplerinin gereği olarak “bu Memleketler’de Türk’ten başka bir Millet’in hakkı hâkimiyyeti”1886ni kabul ettirmemektir. Cemiyet resmi olarak açılış için formaliteleri beklemeksizin ilk toplantısını 6 Mart 1919’da yapmıştır. Yapılan bu toplantı ile cemiyetin şube başkanı ve diğer üyeleri belirlenmiştir1887. Ancak Cemiyet’in Erzurum şubesinde teşkilatlanma istenilen düzeyde olmamış ve faaliyetleri yetersiz olmuştur. Fakat Küçük Kâzım’ın Erzurum’a gelişi bu durumu değiştirmiştir. Zira Küçük Kâzım bölgede tanınan bir kişidir. Özellikle Muş Jandarma Kumandanlığı’nda görevli olduğu dönemde Muş ve Van’da Taşnak komitelerine karşı vermiş olduğu başarılı mücadeleler tanınırlığını artırmıştır. Daha sonra 1914-1918 yıllarında Van ve Erzurum cephelerinde önemli işler yapmış, Kargapazarı muharebelerinde kahramanlıklar göstermiştir. Kâzım’ın askerlikteki bu başarıları cemiyetin Erzurum şubesinin teşkilatlanma ve faaliyetlerini arttırma yolunda güçlenmesini kolaylaştırmıştır. Cemiyet, yeni bir idare heyeti oluşturarak şubenin gençleşmesini ve daha dinamik bir yapıya dönüşmesini de sağlamıştır. Bu şekilde Cemiyet’in idare heyeti reisliğine Raif Efendi getirilmiş, yeni azalarda Küçük Kâzım, eski Evrak Müdürü Maksut, Baytar Nedim ve Avukat Mesut olmuştur. Ayrıca Albayrak Gazetesi cemiyetin yayın organı haline getirilmiştir. Bu şekilde halkın cemiyete olan ilgisi artmıştır. Bu da cemiyetin güçlenmesini sağlamıştır1888. Ancak cemiyetin kurucuları ordunun desteğini almadan cemiyetin bir başarı sağlamayacağının da farkındaydılar. Bunun için Hasankale’de bulunan Rüştü Paşa ile temas kurulmaya çalışılmış ancak olumlu bir cevap alınamamıştır. Hukuk-ı Milliye üyeleri bu olumsuz cevap üzerine Yakup Şevki Paşa’ya destek için başvurmuşlardır. Ancak o da sağlık nedenlerinden dolayı bu hareketin başına geçemeyeceğini söylemiştir1889. Erzurum Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin ordu ile temas etmesi ve gücünü arttırması Kazım Karabekir’in 4 Mayıs 1919’da yapmış olduğu görüşme sonrasında olmuştur. Kazım Karabekir bu görüşmede cemiyete destek vereceğini belirtmiştir. Ayrıca cemiyetin reisi olan Hoca Raif Efendi ile yapmış olduğu 1886 Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi, s. 10-11; Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 31. 1887 Cemiyet’in Erzurum şube reisliğine Hacı Fehmi Efendi, muhasipliğine Süleyman Bey ve kâtipliğine de Cevat Dursunoğlu getirilmiştir. Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 31. 1888 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 33-35. 1889 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…,

 görüşmede de umutsuz olmamalarını söylemiştir1890. Bu haber cemiyet üyelerini oldukça mutlu etmiştir. Ayrıca Erzurum’da toplanacak olan vilayet kongresi1891 için de destek istenmiştir. Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum şubesi vilayet dâhilinde bir kongrenin toplanmasına karar verdikten sonra bu kongre için şehrin aydınları ve ileri gelenlerinin görüşlerini almak için iki özel toplantı yapılmıştır. Yapılan toplantı sonrasında vilayet merkezindeki aydınların daha faal olması için Heyet-i Faale meydana getirilmiştir. Ayrıca cemiyetin faaliyetlerini livara ve kazalara kadar yayarak müdafaa fikrinin köylere kadar ulaşması amaçlanmıştır. Ayrıca Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin İstanbul merkezinden ayrı olarak Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum şubesi nizamnamesi1892 oluşturulmuştur. Heyet-i İdarenin günlerce uğraştıktan sonra hazırlamış olduğu on iki maddelik nizamname ile Erzurum şubesi İstanbul’da bulunan merkezin önüne geçerek müdafaa yolunda gerekirse silahın da kullanılacağını vurgulamıştır. Toplantıların sonunda hem Erzurum Vilayet Kongresi hem de ortak kaderi paylaşan diğer vilayetlerden gelecek delegelerin katılacağı Erzurum Kongresi’nin toplanacağı kararı alınmıştır1893 . Ortak bir kongre için Trabzon’a Erzurum Müdafaa-i Hukuk üyeleri tarafından bir telgraf çekilmiştir. Aynı gün1894 Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nden Barutçuzâde Ahmet imzasını taşıyan bir telgraf da Trabzon’dan Erzurum’a yazılmıştır. Telgrafta doğu vilayetlerinin savunulması ve ortak bir kararın alınması için coğrafi konumunun uygunluğu nedeniyle Erzurum’da bir kongre yapılması istemiştir. İki vilayetin de ortak arzularının olması her iki tarafı da sevindirmiştir. Erzurum Müdafaa-i Hukuk üyeleri kongre için hazırlığa1895 başladıklarını belirterek diğer illerden gelecek cevaplardan sonra kongrenin gününün 1890 Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 60; Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…,

s. 47-48. Kazım Karabekir 3 Mayıs 1919’da Erzurum’a gelmiştir. Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi Mondros’tan Mudanya’ya (30 Ekim 1918-11 Ekim 1922), TTK Basımevi, Ankara, 1989, s. 29. 1891 Erzurum Vilayet Kongresi’nin yapılması kararı 2 Nisan 1919’da Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin yapmış olduğu toplantı sonrasında kararlaştırılmış, 17 Haziran 1919’da Erzurum’un kazalarından gelen 21 delegenin katılımıyla beş gün sürmüştür. Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi, s. 18; Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 43-46; Selvi, Millî Mücadele’de Erzurum…, s. 81. 1892 Nizamname için bkz. Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum, Belgeler, s. 123-124. 1893 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 43-46; Erzurum Vilayet Kongresi için bkz. Rahmi Çiçek, “Erzurum Vilayet Kongresi’nde Alınan Kararlar ve Etkileri”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S. 7, 1991, s. 515-516. 1894 Cevat Dursunoğlu hatıralarında Erzurum’da ortak bir kongre yapılma teklifinin önce Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden yapıldığını ertesi gün de Trabzon’dan bu doğrultuda bir isteğin gelmiş olduğunu yazmıştır. Bkz. Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 46; Ancak verilen bilgide bir yanlışlık göze çarpmaktadır. Zira Hem Erzurum’dan hem de Trabzon’dan çekilen telgraflar 30.5.1919 tarihlidir. Dolayısıyla iki cemiyet de aynı düşüncede olduklarını aynı gün birbirlerine bildirmiştir. Bkz. Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 76-78; Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi…, s.54-55. 1895 Kazım Karabekir, Erzurum Vilâyât-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne vermiş olduğu talimat üzere kongre hazırlıklarına başlandığını ifade etmektedir. Aynı şekilde kongre esaslarını da kendisinin hazırladığını belirtmiştir. Bkz. Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 75. 773 100.

belirleneceğini ifade etmişlerdir1896. Böylece Erzurum Kongresi’ne giden süreç bu telgrafla birlikte hızlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’a Gelişi ve İstifası Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’a gelmesinde Kazım Karabekir Paşa’nın ısrarı önemli ölçüde etkili olmuştur. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmış olan Mustafa Kemal Paşa, ardından Havza üzerinden Amasya’ya gelmiş ve burada Milli Mücadele’nin önemli belgelerinden olan Amasya Tamimi hazırlanmıştır. 15. Kolordu Komutanı olarak Erzurum’da bulunan Kazım Karabekir Paşa, işte bu süreçte Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’a gelmesini tavsiye etmiştir1897. Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir’in Erzurum’da doğu illerinin delegeleri ile yapılacak bir konferans teklifine yurdun genel olarak temsil edilmeyeceğini düşünerek biraz tereddüt etmiş ancak milli harekete bir başlangıç olacağı düşüncesi ile faydalı bulmuş ve kabul etmiştir1898. Amasya’da alınan karar sonrasında Mustafa Kemal ve Rauf Bey 27 Haziran’da Sivas’a 28 Haziran’da da Sivas’tan Erzurum’a doğru yola çıkmışlardır1899. Nihayet Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları yolculuk esnasında yaşanan aksaklıklar nedeni ile oluşan gecikmenin ardından 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a gelmiştir. Kendilerini Erzurum’un batısında bulunan Ilıca mevkiinde Müdafaa-i Hukuk üyeleri ve Erzurumlular karşılamıştır1900 . Ilıca’da ikram edilen çay içildikten sonra Erzurum’a hareket eden Mustafa Kemal Paşa, İstanbulkapı’da yoğun bir kalabalık tarafından karşılanmıştır. Aracından inerek halkı selamlayan Paşa, vatandaşlarla da kısa bir sohbet ettikten sonra Erzurum’da çalışmalarına başlamıştır1901 . Mustafa Kemal Paşa, Erzurum’da ilk çalışmalarına başladığı vakit Anadolu’nun birçok yerinde yararlı ve zararlı cemiyetlerin varlığından haberdardır. Bu cemiyetlerin durumunu incelerken Hoca Raif Efendi’ye “Hayinleri, zalimleri ve hıyanet ve ihanet esasına müstanid teşekkülleri izale vazifemdir. Ancak millî ve vatanî müdafaa esasına müstanid olarak kurulmuş 1896 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 46; Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, Ankara, s. 58-60. 1897 Rauf Orbay, Siyasî Hatıralar, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2018, s. 307; Sami Önal (Hazırlayan), Hüsrev Gerede’nin Anıları Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Devrimleri, Literatür Yayınları, İstanbul 2002, s. 40; Mustafa Kemal Paşa, böyle bir teklifin kendisine yapılacağını tahmin ettiğini zira Kazım Karabekir’in daha İstanbul’dayken doğuda muhtelif adlar altında örgütlenen oluşumları birleştirerek Erzurum’da bir direniş merkezi kuracağını kendisine söylediğini Ali Fuat Cebesoy’a anlatmıştır.

Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hâtıraları, Temel Yayınları, İstanbul, 2002, s. 92. 1898 Orbay, Siyasî Hatıralar…, s. 309. 1899 Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi…, s. 46-47; Gazi Mustafa Kemal, Nutuk…, s. 56-57. 1900 Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 61; Nuyan Yiğit, Atatürk’le 30 Yıl İbrahim Süreyya Yiğit’in Öyküsü, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2006, s. 115-116. 1901 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar…, s. 27. 774 100.

 bulunan cemiyetlere de bir ve beraberlik vermek lazım1902.” diyerek Anadolu’da oluşan milli ruhun birleşmesi gerektiğini Erzurum’daki ilk temaslarında vurgulamıştır. Mustafa Kemal Paşa, Erzurum’da ilk toplantısını şehre gelişinden birkaç gün sonra yapmıştır1903. Toplantı Mustafa Kemal Paşa’nın konuşması ile başlamıştır. Mazhar Müfit’in aktardıklarına göre Mustafa Kemal Paşa vatanın kurtarılmasının ne kadar zor ve çetin bir iş olduğuna değinmiş, toplantıya katılanlara vicdanları ile baş başa kalıp bu sorumluluğu göğüsleyebilecek kişilerin kendisi ile yürüyebileceğini aksi takdirde bir dayatma şeklinde bu harekâtın başarısız olacağını ifade etmiştir. Ayrıca Paşa, konuşmasının sonunda, böyle büyük bir davanın gizli bir şekilde başarıya ulaşmasının imkânsız olduğuna değinerek ve ortaya çıkarak halka davanın anlatılması gerektiğini ifade etmiştir. Yine yürütülen mücadelede bir liderin gerekliliğine dikkat çekilmiştir. Vazifenin başarıya ulaşmasında önemli bir mesele olan başkanın kim olacağı konusunda toplantıya katılanlara düşünmeleri için bir süre tanıyarak toplantıyı bitirmiştir. Mazhar Müfit yapılan bu toplantıyı “ilk hususî komite toplantısı” olarak değerlendirmiştir. Ayrıca Mazhar Müfit’in aktarmış olduğu bu toplantıda Mustafa Kemal Paşa’nın gayelerinin bağımsız bir Türk devleti teşkil etmek olduğunu söylediğini iddia etmiştir1904. Mazhar Müfit’in vermiş olduğu bu bilgilerin doğruluğunu teyit etme şansına sahip olmasak da Milli Mücadele’nin tüm safhaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde temel gayenin yukarıda ifade edildiği gibi bağımsız bir Türk devleti teşkil etmek olduğu anlaşılmaktadır. Ertesi gün yapılan ikinci toplantıda mücadelenin liderliği noktasında toplantıya katılanlar Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında birleşmişlerdir. Kendisine bu karar iletildiğinde tek bir şart öne sürmüştür. Emirlerinin istinasız yerine getirilmesi şartı ile harekâtın başına geçeceğini söylemiş, buna da kimse itiraz etmemiştir1905 . Milli Mücadele yolunda Erzurum’da bu gelişmeler yaşanırken İstanbul Hükümeti bu oluşumu engellemek için baskıları arttırmıştır. Daha önce de yapılan1906 Mustafa Kemal 1902 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 29. 1903 Erzurum Kalesi muhafızlığı binasında yapılan toplantıya, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Vali Münir Bey, Süreyya Yiğit, Kazım Dirik, Hüsrev Gerede, Refik Saydam ve Mazhar Müfit katılmıştır. Bkz. Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 30-33; Yiğit, Atatürk’le 30 Yıl…, s. 117. 1904 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 30-33; Mazhar Müfit’in vermiş olduğu bilgiyi İbrahim Süreyya’nın oğlunun yazmış olduğu eserde de görmek mümkündür. Bkz. Yiğit, Atatürk’le 30 Yıl…, s. 117. 1905 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 34, Toplantıda Mustafa Kemal Paşa kendisinden başka bir kimsenin de bu hareketin başına geçmesinin mümkün olduğunu belirtmiştir. Ortaya çıkacak kişi yeter ki bugünkü vaziyete uygun hareket etsin diyerek toplantıya son vermiştir. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk…, s. 58. 1906 Mustafa Kemal Paşa’nın ilk olarak General Milne tarafından 6 Haziran 1919’da İstanbul’a geri çağırılması istenmiştir. Bu isteğin neticesinde 8 Haziran’da İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal Paşa mühim meseleler görüşüleceği gerekçesiyle İstanbul’a çağırılmıştır. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk…, s. 49; Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi…, s. 41. 775

 Paşa’nın İstanbul’a dönme çağrısını yenilemişlerdir. Ancak Mustafa Kemal Paşa bu çağrıları geçiştirerek Erzurum’a gelmeyi tercih etmiştir. Daha Erzurum yolundayken Harbiye Nazırı tarafından 1 Temmuz 1919’da1907 gönderilen telgrafta padişahla yapılan görüşme neticesinde görevinin uzatılmasının mümkün olmadığı dolayısıyla hava değişimi talep etmesi gerektiği isteniyordu. Yine 2 Temmuz’da Mustafa Kemal Paşa’nın hava değişimine çıkması Padişah tarafından istenmiştir1908. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a dönmemesi üzerine onun adını taşıyan telgrafların kabul edilmemesi için telgrafhanelere emirler gönderilmiştir1909. İstanbul Hükümeti Anadolu’da oluşan milli duruşu tamamen kırmanın ve yok etme kararlılığı ile Mustafa Kemal ile hareket edenleri de İstanbul’a çağırmayı sürdürmüştür. 5 Temmuz 1919’da Harbiye Nazırı, Mustafa Kemal Paşa ile makine başında görüşmek istediğini bildirmiştir. Makine başında süren beş saat görüşme sonrasında Mustafa Kemal Paşa bütün ısrarlara rağmen İstanbul’a dönmeyeceğini bildirmiştir1910 . İstanbul Hükümeti’nin bütün ısrarlarına rağmen direnen Mustafa Kemal Paşa 8 Temmuz 1919’da bizzat Mabeyin Başkâtibi olan Ali Fuat Bey’den almış olduğu telgrafla padişah tarafından İstanbul’a çağrılmıştır. Rauf Orbay’ın anlattıklarına göre 8 Temmuz 1919 akşamı saray telgrafhanesinden çekilen telgraftan Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten kovulacağı anlaşılınca Kazım Karabekir ve kendisinin Mustafa Kemal Paşa’ya askerlikten istifa etmesinin daha uygun olacağını teklif edilmiştir. İlk başta makam ve rütbenin halk üzerinde önemli bir etkisinin olacağını düşünün Mustafa Kemal Paşa bu teklife soğuk baksa da konuşmanın kendisini askerlikten uzaklaştırmaya gittiğini anlamış ve hemen askerlikten istifa ettiğini söylemiştir1911. Fakat Mustafa Kemal Paşa’nın ifade ettiğine göre padişahın İstanbul’a dön çağrısına olumsuz karşılık verdikten sonra gelen cevapta memuriyetine son verildiği belirtilmiş 1907 Zira 30 Haziran 1919’da General Milne, Harbiye Nazırı Ferit Paşa’dan 8 Haziran’da İstanbul’a dönmesini istediği Mustafa Kemal Paşa’yı yeniden geri döndürülmesi için istemiştir. Bu sefer sadece Mustafa Kemal Paşa’yı değil aynı zamanda Mersinli Cemal Paşa’nın da Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul’a çağrılmasını istiyordu. Bkz. Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, TTK Basımevi, 2011, s. 133-134. 1908 Önal (Haz.), Hüsrev Gerede’nin Anıları…,

s. 45-46. 1909 Mustafa Kemal Paşa Erzurum’ a gelmek üzere yoldayken Sivas’tan Refet Paşa tarafından çekilmiş olan telgrafta bu durum belirtilmiştir. Mustafa Kemal Paşa bu haber üzerine oldukça üzülmüştür. Ancak Kazım Karabekir askerlikten dahi istifa etseniz size amirim olarak saygı gösterip itaat edeceğim diyerek Paşa’yı oldukça duygulandırmıştır. Bkz. Orbay, Siyasî Hatıralar…, s. 314-315; İstanbul Hükümeti’nin almış olduğu bu tedbire karşı Mustafa Kemal Paşa hemen 5 Temmuz 1919 tarihinde bütün kumandanlara çekmiş olduğu telgrafta bu durumla ilgili tedbirler alınmasını istemiştir. Bkz. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk Vesikalar, Kaynak Yayınları, Ankara, 2018, vesika. 29, s. 16.37. 1910 Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 105; Önal(Haz.), Hüsrev Gerede’nin Anıları..., s. 50. 1911 Orbay, Siyasî Hatıralar…, s. 317-319; Hüsrev Gerede de Rauf Orbay’ın ifade ettiği gibi Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten istifa etmesini yakın arkadaşları ile yapmış olduğu görüşmeden sonra olduğunu söylemiştir. Bkz. Önal (Haz.), Hüsrev Gerede’nin Anıları…,

 bunun üzerine gece saat 10.50’den sonra Harbiye Nezareti’ne, saat 11’den sonra da padişaha memurluk ve askerlik mesleğinden istifa ettiğini belirtmiştir1912 . Erzurum’da Mustafa Kemal Paşa’nın müfettişliğinden azledildiğine ilişkin haberler kısa sürede duyulmaya başlamıştır. Halk haberi telgraf memurlarından öğrenmiştir. Erzurum Müdafaa-i Hukuk üyeleri işin aslını öğrenmek üzere Süleyman Necati Bey’i Paşa’ya göndermiştir. Necati Bey geri döndüğünde haberin gerçek olduğunu ancak Paşa’nın “sine-i millete bir ferd-i mücahit” olarak çalışabilmek için askerlikten istifa ettiğini bunu da bir beyanname ile bütün yurda duyuracağını söylemiştir. Aynı günlerde Rauf Bey de İstanbul’a milli mücadelenin başarıya ulaşacağı güne kadar Mustafa Kemal Paşa ile birlikte çalışacağına dair bir mektup göndermiştir1913. Böylece Mustafa Kemal Paşa bütün görev ve rütbelerinden sıyrılarak bir fert olarak Milli Mücadele’ye Erzurum’da devam etmiştir. Erzurum Kongresi’nin Başlaması ve Yaşanan Hadiseler Erzurum Müdafaa-i Hukuk üyeleri milletin bir ferdi olarak bütün rütbelerinden ayrılmış olan Mustafa Kemal Paşa’ya 10 Temmuz 1919’da Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi’nın Heyet-i Faalesi’nin başına geçmelerini aynı zamanda Rauf Bey’in de ikinci başkanlığa getirilmesini teklif etmişlerdir1914. Teklifin yapılmasından sonra aynı gece Erzurum Müdafaa-i Hukuk’ta ilk Heyet-i Faale toplantısını yapmıştır. Toplantı Cumhuriyet Caddesinde bulunan Dursun Cinisli’nin evinde olmuştur. Toplantıya Raif Efendi, Binbaşı Süleyman, Küçük Kâzım, Süleyman Necati ve Cevat Dursunoğlu’ndan başka Kâzım Karabekir Paşa ve Rauf Bey katılmıştır. Basit bir masa etrafında yapılan toplantıda Mustafa Kemal Paşa, dünyanın siyasi ve askeri durumunu ayrıntılı olarak açıkladıktan sonra milli bir müdafaanın teşkilatlanmasından başka bir çıkar yolu olmadığını vurgulamış bunu da millet iradesini elinde bulunduran Müdafaa-i Hukuk eliyle yapmak gerektiğini belirtmiştir. Cemiyetin kendisine göstermiş olduğu güvenin kendilerini duygulandırdığını belirterek toplantıya son vermiştir1915 . Bu esnada Erzurum’a kongreye katılmak üzere delegeler de yavaş yavaş gelmeye başlamıştır. Ancak daha önce 10 Temmuz 1919’da1916 toplanması kararlaştırılan Erzurum Kongresi’nde tarih olarak bir değişiklik olmuştur. Zira Trabzon delegelerinin yola çıkmamaları

1912 Gazi Mustafa Kemal, Nutuk…, s. 60. 1913 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum…, s. 75. 1914 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 75-76; Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Kaynak Yayınları, 2018, s. 71. 1915 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 76-79. 1916 Süleyman Necati imzası ile 3 Haziran 1919’da İstanbul Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ne çekilen telgrafta vilâyât-ı sittedeki bütün vilayetlerin kabul ettiği kongrenin 10 Temmuz 1919’da yapılacağı bildirilmiştir. Bkz. Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi…, s. 84.

 ve diğer vilayetlerde bulunan delegelerin de henüz yolda olmaları nedeni ile zorunlu olarak yapılacak olan kongre 10 Temmuz’dan 23 Temmuz 1919’a ertelenmiştir1917 . Erzurum Kongresi’nin hazırlık süreci 8 ila 23 Temmuz 1919 tarihleri arasında sürmüştür1918. Bu tarihler arasında birçok mesele üzerine görüşmeler olmuştur. Bu meselelerden birisi Erzurum Kongresi’nde başkanlığa kimin getirileceği bir diğeri ise Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in kongreye katılmak için delegelik meselesidir. Delege meselesi Mustafa Kemal’in istediği gibi olmuştur1919. Kongre delegeliğine önceden seçilmiş olan Küçük Kâzım ve Cevat Beylerin istifa etmesi ile onların yerine Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey delege olarak seçilmiştir1920. Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in kongreye delege olarak seçilme meselesi hallolduktan sonra sıra kongrede kimin başkan olacağı meselesine gelmiştir. Zira kongrede başkan olarak kimin seçileceği daha kongrede toplanmadan evvel karara bağlanmak istenmiştir. Trabzon delegelerinin sorumluluğu üzerlerine almaması ve Erzurumluların vereceği kararı onaylayacaklarını söylemeleri Erzurumluların üzerindeki sorumluluğu oldukça arttırmıştır. Yapılan ilk görüşmelerde Rüştü Paşa1921’nın ismi geçse de Paşa bunu kabul etmemiş Kâzım Karabekir Paşa’yı işaret ederek reyini ondan yana kullanacağını belirtmiştir. Süleyman Necati Bey hatıratında kongrede kimin başkan olacağı konusunu o gece sabaha kadar düşündüğünü ve Mustafa Kemal Paşa’dan başka hiçbir kimsenin bu mücadeleyi başaramayacağı kanısına vardığını ifade etmektedir. Sabah fikrini Küçük Kâzım’a bildirmiş ve Küçük Kazım da bu kararını onaylamıştır. Daha sonra bu kararlarını Trabzon delegelerine ve Müdafaa-i Hukuk üyelerine açıklamak için ayrılmışlardır. Süleyman Necati Bey, Müdafaa-i Hukuk üyelerine Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum Kongresi’ne

1917 Önal (Haz.), Hüsrev Gerede’nin Anıları..., s. 52; Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 71; Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 43. 1918 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 43. 1919 Mustafa Kemal Paşa,

Kongreye delege olarak Rauf Bey ile birlikte Erzurum merkezden seçilmelerini üstü kapalı olarak istemiştir. Raif Efendi, Paşa’nın bu isteğine olumlu bir cevap vermemiştir. Zira Erzurum merkezinde seçimlerin yapılarak Küçük Kâzım, Cevat Dursunoğlu ve kendisinin seçildiklerini, seçimin henüz yapılmadığı vilayetlerden seçim işlemlerinin yapılabileceğini söylemiştir. Bu konuşma üzerine hemen sorunu çözmek isteyen Küçük Kâzım, Cevat Dursunoğlu’na ikisinin çekilip kendilerinin yerine Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in seçilmelerini sağlamayı teklif etmiştir. Bu teklif Cevat Bey tarafından kabul edilmiştir. Böylece Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey Erzurum delegesi olarak kongreye katılmışlardır. Cevat Dursunoğlu ve Küçük Kâzım’da Tortum ve Hasankale’den seçilerek kongreye katılmışlardır.

Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 80: Gazi Mustafa Kemal, Nutuk… s. 71. 1920 Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 64;

Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum Kongresi’ne delege olarak katılıp katılamaması Kazım Karabekir’e danışılmış o da “M. Kemal Paşa kongreye yalnız delege değil, başkan dahi yapılmalıdır. Bir Ordu Kumandanı hayatının bütün kazancını sizler için feda etmiştir. Samimî çalışacağına, millet kararından ayrı işler yapmayacağına itimad etmeliyiz.” demiştir. Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 110. 1921 Erzurum’da doğmuş, 1893 yılında Mühendishâne-i Berri-i Hümâyun’dan mezun olmuştur. Mondros Mütarekesi sonrasında bölgede teşkilatlanmanın yapılmasında önemli katkılar sunmuştur. 2. Devre Erzurum Milletvekili görevini yaptığı dönemde İzmir Suikastı davasında yargılanarak idam edilmiştir. 778 100.  başkanlık etmesinin gerekçelerini anlatmış ve Heyet-i Faale bu görüşü kabul etmiştir1922 . Böylece kongreye kimin başkanlık edeceği meselesi de çözülmüştür. Bütün hazırlıklar yapıldıktan sonra Erzurum Kongresi II. Meşrutiyet’in yıl dönümü olan 23 Temmuz 1919’a açılmıştır1923. Kongreye Erzurum, Trabzon, Bitlis, Van ve Sivas vilayetlerinin delegeleri katılmıştır. İstanbul Hükümeti valileri tarafından Elazığ ve Diyarbakır vilayet1924 delegelerinin kongreye katılması engellenmiştir1925 . Kongre Erzurum Sanasaryan Mektebi’1926nin salonunda gerçekleşmiştir. Kazım Karabekir konferansı engelleyebilecek muhtemel bir girişime karşı tedbirler almıştır1927 . Mustafa Kemal Paşa kongreye saat on buçuğa doğru1928 arkadaşları ile birlikte gelmiştir. Okul bahçesinde bulunan halk ve delegeler Paşa’nın etrafını sararak onu karşılamıştır. Mustafa Kemal Paşa kongreye sivil olarak katılmıştır1929. Paşa’nın neşesi kongre günü gayet yerindedir. Delegelerle konuşarak hâl hatır soruyor ve herkesin üzerinde derin bir sevgi ve saygı uyandırmayı başarıyordur. Binaya bu tür sohbetler eşliğinde girilmiş ve kongre on birde başlamıştır. Güzel bir şekilde hazırlanan mektebin sıralarına delegeler oturmuşlardır1930 . Kongre, delegelerin yoklamalarının yapılması ile başlamıştır. Kongre Hoca Raif Efendi’nin açılış konuşması ile devam etmiştir. Ardından Şiran delegesi Hasan Efendi’nin Türkçe yapmış olduğu dua sonrasında kongreye başkan seçilmesi işlemine gidilmiştir

1931. Daha önce 1922 Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 64-65. 1923 Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 117. 1924 Süleyman Necati Güneri toplantıya yedi vilayetten temsilci katıldığını vurgulamıştır. Ancak bu bilgi doğru değildir. Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 68. 1925 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 80; Detaylı bilgi için bkz. Yücel Çil, Erzurum Kongresi’ne Katılan Delegeler, Atatürk Araştırma Merkezi, Anakara, 2005. 1926 Bugünkü Atatürk Endüstri Meslek Lisesi’dir. Selvi, Millî Mücadele’de Erzurum…, s. 109.

Orijinal bina 1925’te yanmış ve yerine bugünkü bina yapılmıştır. Murat Küçükuğurlu, Sorularla Erzurum Tarihi, Çizgi Kitabevi, Konya, 2018, s. 55-56. 1927 Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 102; Zira Erzurum’da bulunan Rawlinson daha önce kongrenin yapılmaması için uyarılarda bulunmuştur. Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 44. 1928 Hüsrev Gerede’nin anılarına göre saat 11.30’a doğru okula gidilmiştir. Önal (Haz.), Hüsrev Gerede’nin Anıları…, s. 59. Fakat Cevat Dursunoğlu da Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının saat on buçuğa doğru kongrenin yapılacağı okula geldiklerini ifade etmektedir. Bkz. Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 88. 1929 Mazhar Müfit, İbrahim Süreyya ve Cevat Dursunoğlu Mustafa Kemal Paşa’nın sivil olarak katıldığını söylemişlerdir. Bkz. Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 77; Yiğit, Atatürk’le 30 Yıl…, s. 132; Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum, s.. 88. Ancak Kazım Karabekir’in anlattıklarına göre Mustafa Kemal Paşa kongreye başkan olarak seçilmiş ve konuşmak üzere mirliva kıyafeti ve padişah kordonuyla kürsüye çıkmıştır. Bu durum kendisini zora sokacak eleştirilerin yapılmasına neden olmuştur. Zira Gümüşhane delegesi Zeki Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya ya “Paşa, evvelâ arkanızdaki elbisenizi ve göğsünüzdeki kordonunuzu çıkarın da, sonra başkanlığa başlayın. Tahakkümden korkuyoruz.” diyerek eleştirmiştir. Bu eleştiri sonrasında Mustafa Kemal Paşa akşam üniformayı çıkarmak zorunda kalmıştır. Bkz. Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 118. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum Kongresi sırasında ne giydiği ile ilgili genel bilgi için bkz. Serpil Sürmeli, “Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum Kongresi Sırasında Üniforma Giyme Meselesi”,

Atatürk Dergisi, C. 2, S. 1, 2010, s. 30-41. 1930 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 77-78. 1931 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum, s. 89. 779

 kararlaştırıldığı gibi Mustafa Kemal Paşa başkanlık makamına layık görülmüştür1932 . Delegelerin alkışları eşliğinde kürsüye çıkan Paşa, etkileyici bir konuşma yapmış ve konuşmaları uzun süre alkışlanmıştır1933 . Erzurum Kongresi’nin açıldığı günün gecesinde İstanbul Hükümeti bu hareketi bir isyan olarak niteleyerek Mustafa Kemal Paşa’yı ve arkadaşlarını da birer isyancı olarak ilan etmiştir. Bu durumun bir an evvel engellenmesini ve asilerin tutuklanarak İstanbul’a gönderilmesini askeri ve sivil makamlara emretmiştir1934. Yine Harbiye Nazırı’nın Kazım Karabekir’e yazmış olduğu telgrafta Mustafa Kemal Paşa’nın ve Rauf Bey’in tutuklanarak İstanbul’a gönderilmesi istenmiştir; ancak Kazım Karabekir tutuklanması istenilen şahısların vatan ve milletin selameti için çalıştığını dolayısıyla tutuklanmalarının kanuna aykırı olduğunu belirterek bu isteği reddetmiştir1935 . Kazım Karabekir ile Mustafa Kemal Paşa arasında kongre sürecinde bazı sorunlar yaşanmıştır. Erzurum valisinin iade edilmesi veya oturmaya izin verilmesine Mustafa Kemal Paşa’nın tek başına karar vermesi Kazım Karabekir’i üzmüştür. Valilerle ilgili alınacak bir kararda Kazım Karabekir’in haberinin olması gerektiği üzerine Mustafa Kemal Paşa ile Kazım Karabekir arasında yapılan görüşmede Kazım Karabekir’e Mustafa Kemal Paşa hak vermiş olsa da birkaç gün sonra bu durum yine aynı şekilde devam etmiştir. Zira Elazığ valisini öldürmek1936 üzere Mustafa Kemal Paşa’nın Ebülhindil Cafer’i ve birkaç arkadaşını Elazığ’a gönderdiğini Kazım Karabekir haber almıştır. Bu durumun hemen sonlandırılmasını isteyen Kazım Karabekir, bir daha sorumlu bulunduğu bölgede1937 kendisinden habersiz hiçbir karar alınmaması gerektiğinin sözünü almıştır1938 . Elazığ valisinin öldürülme meselesi Milli Mücadele için önemli bir meseledir; zira yapılacak bu eylem nerdeyse oluşan birliği zedeleyecek düzeyde bir gerginliğe yol açmıştır. 1932 İlk gün kongreye katılan 45 delegenin 38’inin oyunu alarak Mustafa Kemal Paşa başkan seçilmiştir. Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi…

, s. 15. 1933 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 80-85. 1934 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 86. 1935 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 88. 1936

Süleyman Necati’nin anlattıklarına göre Mustafa Kemal Paşa’nın Elazığ valisi Ali Galib’in Milli Mücadele aleyhinde her türlü yola başvurduğunu anlattığı ve bundan rahatsız olduğunu belirttiği esnada kendisinin izale edelim mi? sorusuna eğer mümkünse diyerek kabul etmesi üzerine bu karar alınmıştır. Ayrıca bu işi Cafer ve Nâzım Nazmi Beylerin üstlendiğini ve hemen harekete geçildiği belirtilmiştir. Bkz. Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 73. 1937 20 Temmuz 1919’da Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa’nın eski görevi olan Üçünü Ordu Müfettişliğine vekâleten atanmıştır. Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi…, s. 52; Mustafa Kemal Paşa’nın yerine Kazım Karabekir’in tayin edildiğini haber almışlardır. Kazım Karabekir daha önce Mustafa Kemal Paşa’nın yürütmüş olduğu bu görevi kabul etmede tereddüt yaşamıştır. Ancak Mustafa Kemal bu durumu fark ederek Kazım Karabekir’in bu görevi kabul etmesinin Milli Mücadele lehine olacağını söylemesi üzerine bu görevi de kabul etmiştir. Orbay, Siyasî Hatıralar…, s. 325. 1938 Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 118-119. 780 100. YILINDA ERZURUM KONGRESİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU Süleyman Necati’nin anlattıklarına göre Kazım Karabekir’in bu meseleyi öğrenmesinden sonra Mustafa Kemal Paşa’ya “bugün Ali Galib’e ise yarın da bu silâh bize teveccüh eder. Yol yakınken ayrılalım.” demiştir. Kazım Karabekir’in sözlerinden de anlaşılacağı üzere bu mesele neredeyse Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele’deki arkadaşları ile yollarının ayrılmasına neden olacaktır. Ancak bu mesele Mustafa Kemal Paşa’nın araya girmesi ve Süleyman Necati’nin olayı üstlenerek ve Mustafa Kemal Paşa’nın haberinin olmadığına Rauf Bey ve Kazım Karabekir’e inandırması ile çözülmüştür1939 . Erzurum Kongresi görüşüldüğü esnada da birçok fikir ayrılıkları ve tartışma yaşanmıştır. Bunlardan birisi Sürmene delegesi Ömer Fevzi’nin vermiş olduğu teklif sonrasında olmuştur. Ömer Fevzi, kışlaları kapatmayı ve askerleri tamamen terhis etmek gerektiğini ifade etmiştir. Bu teklif kongreye katılan delegeler tarafından Bolşeviklik olarak değerlendirilmiştir. Zira vatanın kurtarılması için toplanılan bu kongrede bu tür teklifleri kabul edilemez bulmuşlardır. Kongrede tartışmaya neden olan bir başka öneri Giresun delegesi Doktor Naci Bey’in vermiş olduğu tekliftir. Zira Naci Bey bir partinin kurulmasını istemiş ve bu büyük bir tartışmaya yol açmış, delegeler tarafından reddedilmiştir. Kongrede tartışılan bir başka mesele vilayet, kaza ve nahiyelerde cemiyetin idare heyetlerinin sivil mi askerlerden mi seçileceği üzerine olmuştur. Tartışmanın uzaması üzerine Mustafa Kemal Paşa’nın müdahalesiyle bu konunun görüşülmesi için bir komisyon kurulmuş ve nihayetinde mesele kapanmıştır1940 . Milli Mücadele için önemli olan bir başka nokta Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in Erzurum Kongresi’nde oluşturulan Temsil Heyeti’ne seçilip seçilmeme meselesidir. Zira Paşa’nın yakın arkadaşlarının arasında bir fikir birliği olamadan kongrede bu meselenin görüşülmesinin önüne geçmek için 5 Ağustos 1919’da Mustafa Kemal Paşa, Mazhar Müfit, İbrahim Süreyya, İbrahim Talî, Kazım Dirik ve Hüsrev Gerede’nin katıldığı bir toplantı düzenlenmiştir. Toplantıda Mustafa Kemal Paşa’nın Temsil Heyeti’ne seçilip seçilmemesi üzerine bir fikir birliğine varılamayınca Mustafa Kemal Paşa, herkese birer kâğıt vererek bu konu hakkındaki fikirlerini ve oylarını gizli bir şekilde vermelerini istemiştir. Daha sonra kâğıtları açıp okumuş ancak sonuçları açıklamamıştır. Bu kâğıtları hatıra olarak saklayacağını ifade etmiştir. Paşa daha sonra yapmış olduğu konuşmasında kendisinin mutlaka Temsil Heyeti içerisinde yer alması gerektiğini ifade etmiştir. Zira bütün memleketi ilgilendirecek olan Sivas Kongresi’ne katılmak üzere Temsil Heyeti’nin seçmiş olduğu bir delege olarak Sivas Kongresi’ne gitmek istemiştir. Askerlikten ayrılma nedeninin perde arkasına çekilmek olmadığını aksine sine-i millete atılmak ve onlarla çalışmak için olduğunu vurgulamıştır.

1939 Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 73-75. 1940 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar..., s. 103-106. 781

 Temsil Heyeti içerisinde yer alması gerektiğini belirtmiştir1941. Temsil Heyeti bir nevi geçici bir hükümet olacağı için Mustafa Kemal Paşa mutlaka bu heyetin içinde yer almak istemiştir1942 . Kongre, 7 Ağustos 1919’da kabul edilen on maddelik beyanname1943 ile son bulmuştur. Böylece “Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti” ile ilişkiler kesilerek oluşumun yeni ismi “Şarkî Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” olmuştur1944. Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin idare heyeti olan Temsil Heyeti içine Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey de girmeyi başarmıştır1945. Kongre Mustafa Kemal Paşa’nın yapmış olduğu tarihi konuşma ile son bulmuştur. İstanbul Hükümeti’nin yapmış olduğu bütün müdahale ve engelleme girişimlerine rağmen Erzurum Kongresi sorunsuz bir şekilde amacına ulaşmıştır. Kongrenin ilk gününden başlayarak son güne kadar Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in tutuklanması için Kazım Karabekir’e emirler1946 gelse de bu emirler yerine getirilmemiştir. Kongre bittikten sonra Mustafa Kemal Paşa’ya Erzurum’un fahri hemşehrisi olma teklifini Süleyman Necati yapmıştır1947. Mustafa Kemal Paşa bu meselenin mümkün olması durumunda buna çok sevineceğini belirtmiştir. Bunun üzerine 26 Ağustos 1919’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nde yapılan toplantı sonrasında Mustafa Kemal Paşa’ya fahri hemşehrilik verilmiştir1948. Mustafa Kemal Paşa da Erzurum halkının kendisine göstermiş olduğu samimiyet ve güveni hiçbir zaman unutamamış ve Nutuk’unda da bu meseleden bahsetmiştir1949 . Böylece Mustafa Kemal Paşa bütün yetkilerini yitirmiş olduğu Erzurum’da hem milletin gücüne dayanan oluşumun başına geçmiş hem de o şehrin bir ferdi olarak Milli Mücadele’ye devam etmiştir.

1941 Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar…, s. 107-110. 1942 Goloğlu, Erzurum Kongresi…, s. 112. 1943 Beyanname için bkz. Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi…, s. 251-253. 1944 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 97; Karabekir, İstiklâl Harbimi…, s. 139. 1945 Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi…, s. 235. 1946

30 Temmuz 1919’da Harbiye Nazırı Nazım Bey’den gelen emirde Mustafa Kemal ve Rauf Bey’in Hükümet kararlarına karşı yapmış olduğu muhalif fiillerinden dolayı tutuklanarak İstanbul’a gönderilmesi Kazım Karabekir’den istenmiştir. Kazım Karabekir’in 1 Ağustos 1919’da vermiş olduğu cevapta isimleri zikredilen şahısların hükümete ve kanunlara aykırı hiçbir hareketlerinin görülmediği, devletin ve milletin saadeti için vatansever her fert gibi yaşadıkları belirtilmiştir. Bkz. Karabekir, İstiklâl Harbimiz…, s. 132-133; Kırzıoğlu, Bütünüyle Erzurum Kongresi…, s. 235. 1947 Güneri, Hâtıra Defteri..., s. 76; Fakat Cevat Dursunoğlu’nun anlattıklarına göre bu teklifi Kazım Bey yapmıştır. Bkz. Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 112. 1948 Dursunoğlu, Milli Mücadele’de Erzurum..., s. 113. 1949 Gazi Mustafa Kemal, Nutuk…, s. 71. 782 

Sonuç

Erzurum Kongresi, Milli Mücadele’nin gidişatı ve Mustafa Kemal Paşa’nın hayatı ile ilgili önemli bir dönüm noktasıdır. Zira görevinden ve askerlik mesleğinden Erzurum’da istifa etmek zorunda kalan Mustafa Kemal Paşa, bu kritik günlerde Erzurum’da Vilâyât-ı Şarkiye-i Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin oluşturduğu Heyet-i Faale’nin başına getirilmiştir. Dolayısıyla resmi vazifesini ve askerlik mesleğini kaybeden Mustafa Kemal Paşa sivil bir oluşumun liderliğini Erzurum’da elde etmiştir. Öte yandan Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele için ne kadar büyük bir fedakârlık yaptığını da Erzurum’da görmekteyiz. O günün tarihi dikkate alındığında akıbetinin ne olacağı belli olmayan bir hareketin başına geçmiş ve padişahın sunmuş olduğu tüm teklifleri reddetmiştir. Oysa kendisi ile birlikte yürümeye söz verenlerin İstanbul Hükümeti’nin baskısına dayanamayarak onu yalnız bıraktığı dönemler de olmuştur. Erzurum Kongresi öncesinde Mustafa Kemal Paşa’nın yakın arkadaşlarıyla yaptığı özel toplantıların içeriği hakkında da hatıralar önemli birer kaynak olarak karşımızda durmaktadır. Bu toplantılarda alınan kritik kararların Erzurum Kongresi kararlarına da etki ettiğini söylemek gerekir. Kongrenin başkanlığına kimin getirileceği, Temsil Heyeti içerisinde Mustafa Kemal Paşa’nın girip girmemesi gibi konular, belirtilen toplantılarda ele alınmış ve karara bağlanmıştır. Sonuç olarak Erzurum’da alınan kararlar ve oluşturulan Temsil Heyeti’nin başına geçen Mustafa Kemal Paşa adeta bir hükümet başkanı gibi Meclis’in açılışına kadar milli gayeler uğrunda görev yapmıştır. Hareket noktası olarak Erzurum Kongresi’ni kabul ettiğimiz vakit tarihi açıdan ne kadar mühim bir görev yaptığını söylemek mümkün olacaktır. Hatta yeni bir Türk devletinin kurulacağı ve kurulacak devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olacağının Mustafa Kemal Paşa tarafından Erzurum’da ifade edildiği bazı hatıralarda geçmektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında Erzurum ve Erzurum Kongresi Türk tarihi açsından oldukça önemlidir.

 KAYNAKLAR BIYIKLIOĞLU, Tevfik, Atatürk Anadolu’da (1919-1921), Yeni Gün Haber Ajanı Basın ve Yayıncılık, 2000. BİRİNCİ, Ali, “Hatırat Türünden Kaynakların Tarihi Araştırmalardaki Yeri ve Değeri”, Atatürk Araştırmaları Dergisi, S. 41, C. 14, Temmuz 1998, s. 611-620. CEBESOY, Ali Fuat, Millî Mücadele Hâtıraları, Temel Yayınları, İstanbul, 2002. ÇİÇEK, Rahmi, “Erzurum Vilayet Kongresi’nde Alınan Kararlar ve Etkileri”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S. 7, 1991, s. 513-537. ÇİL, Yücel, Erzurum Kongresi’ne Katılan Delegeler, Atatürk Araştırma Merkezi, Anakara, 2005. DURSUNOĞLU, Cevat, Milli Mücadele’de Erzurum”, Erzurum Kitaplığı, 1998. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk Vesikalar, Kaynak Yayınları, Ankara, 2018. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2018. GOLOĞLU, Mahmut, Erzurum Kongresi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, Ankara. JAESCHKE, Gotthard, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, TTK Basımevi, 2011. JAESCHKE, Gotthard, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi Mondros’tan Mudanya’ya (30 Ekim 1918-11 Ekim 1922), TTK Basımevi, Ankara, 1989. KARABEKİR, Kâzım, İstiklâl Harbimiz, Emre Yayınları, Ankara, 1993. KIRZIOĞLU, Fahrettin, Bütünüyle Erzurum Kongresi, Kültür Ofset, Ankara, 1993. KÜÇÜKUĞURLU, Murat, Erzurum Belediyesi Tarihi, I, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2008. KÜÇÜKUĞURLU, Murat, Sorularla Erzurum Tarihi, Çizgi Kitabevi, Konya, 2018. KÜTÜKOĞLU Mübahat S., Tarih Araştırmalarında Usûl, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2017. ORBAY, Rauf, Siyasî Hatıralar, Örgün Yayınevi, İstanbul, 2018. ÖNAL, Sami (Hazırlayan), Hüsrev Gerede’nin Anıları Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve Devrimleri, Literatür Yayınları, İstanbul 2002. SELVİ, Haluk, Millî Mücadele’de Erzurumm(1918-1923), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2000. SÜRMELİ, Serpil, “Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum Kongresi Sırasında Üniforma Giyme Meselesi”, Atatürk Dergisi, C. 2, S. 1, 2010, s. 30-41. YİĞİT, Nuyan, Atatürk’le 30 Yıl İbrahim Süreyya Yiğit’in Öyküsü, Remzi Kitapevi, İstanbul, 2006.

23-11-2020