KEDİ MAMASI…

KEDİ MAMASI…

Aydın Bey, İlçemiz yerel gazetelerinden birinde gönüllü çalışan, zaman geçirmek veya

öldürmek yerine ona değer katmaya çabalayan, altmışlı yaşlarının ortasında, dinç ve

dinamik bir büyüğümüzdür.

Rasin Ağabeyin kendisine uzattığı yazıyı sindire sindire ve mırıldanarak okuduktan sonra

elindeki çizgili mektup kâğıdını masanın üzerine bıraktı.

-İyi olmuş. Duygularını aktarmışsın, eline sağlık.

-Çorbada benim de tuzum bulunsun istedim. Sizin gazetede yayınlar mısın?

-Neden olmasın, editör arkadaşla konuşurum. Sanırım yayınlanır.

Vedat, çayları masaya bırakırken ‘yayınlanır’ sözünü duyduğundan:

-Hayırlı olsun, gazeteci mi oluyorsun Rasin Ağabey?

Sesindeki hafif alaycı ifade can sıkıcı olsa da, bu güngörmüş adam sinirlenmedi.

-Yok, niyetim gazeteci olmak değil.

-O zaman Aydın Bey ne yayınlatacak?

Aydın Bey, masadaki çizgili kâğıdı uzattı:

-Çok merak ettinse, al oku! Biz de dinleyelim.

Vedat bu cevabı beklemiyor olsa da yazıyı eline aldı, okumaya başladı.

-“Sevgili ‘Milli İrade’;

Referandum, tam bir hafta sonra bugün yapılacak.

Senin oylarınla: Anayasa’da değişiklikler yapılacak veya yapılmayacak…

Yapılacak oylama şu sorulara cevap arıyor.

1-Parlamenter sistemden vazgeçelim mi?

2-Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçelim mi?

Parlamenter sistemden vazgeçmeyelim diyorsan HAYIR’ı tercih etmelisin.

Partili Cumhurbaşkanlığı olsun diyorsan EVET’i tercih etmelisin;

Kafanı karıştırmak istemem ama daha anlaşılır olması için

‘Türk Tipi Başkanlık’ olmasın dersen ‘HAYIR’a,

‘Türk Tipi Başkanlık’ olsun dersen EVET’e basmalısın tercihini.

Biliyorsun, referandum süreci 16 Şubat günü başladı.

-Broşürler bastırıldı, dağıtıldı…

-Afişler asıldı…

-Televizyonlarda tartışma programları düzenlendi…

-Açık hava ve kapalı salon toplantıları yapıldı…

-Kadınlar, çocuklar, yaşlılar; öğrenciler, işçiler, memurlar meydanlarda toplandı…

Anlatıldı da anlatıldı…

*
Hedefe varmak için:

-Bol keseden harcamalar yapıldı…

-Otobüsler, arabalar, uçaklar kullanıldı…

Sevgili ‘Milli İrade’;

Senin tüm bunları bilgelikle izlediğini biliyorum.

“Kararsızım”, benim bir oyumla sonuç değişmez “sandığa gitmeyeceğim”

diyormuşsun…

İnanmak istemiyorum!

Değişiklik yapılacak maddeleri bir kez daha oku, iyice düşün, kararsızlığını gider.

‘En kötü karar, kararsızlıktan iyidir’ sözünü hatırla ve tercihini belirle.

Biliyorum:

Sen, ülkemizin yol ayırımına geldiğinin farkındasın, sandığa gitmeden yapamazsın.

Verdiğin oya sahip çıkmadan rahatça uyuyamazsın.

Sana güveniyorum…

Unutmadan hatırlatmalıyım:

Bolca kedi maması alıp ve trafolardan uzakta bir yerlere koymayı sakın unutma!..”

Vedat, okurken biraz zorlandı ama bitirince:

-Mektup yazmışsın ağabey… Ben olsam “Saygılarımla…” diye bitirirdim.

-Eh, artık onu da isterse Aydın Bey ekleyebilir. Benden bu kadar! Böyle bir konuda

sandığa gitmemek olmaz. İş güç bahane etmiyoruz, tamam mı?