FÜHRER
Kendisi ile görüşmeye gelen Türk gazeteci ve siyasîlere:
-Atatürk, bir ülkenin kaybettiği kaynakları harekete geçirmenin ve yeniden canlandırmanın olanaklı olduğunu gösteren ilk kişidir. Bu bakımdan Atatürk bir öğretmendir, dedi ve Atatürk’ün ilk öğrencilerinden biri olduğunu üstüne basa basa vurguladı.
Öğrendikleriyle, Almanya’da:
Ekonomiyi düzeltti.
Fabrikalar açtı, üretimi artırdı.
İşsizliği bitirdi.
Fakir ailelerin bile satın alabileceği araba geliştirdi.
İşçilere, deniz kenarında bedava tatil imkânı sağladı.
Köylüyü, işçiyi; opera, sinema ve tiyatro ile tanıştırdı.
Şehirleri düzene soktu.
Yollar, köprüler, görkemli binalar, büyük meydanlar yaptı.
Olağanüstü etkileyici mitingler düzenledi.
Ancak: Örnek aldığı kişinin,
“Savaş bir mecburiyet değilse cinayettir.”
“İnsanları mutlu edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir.” sözlerini duymazdan geldi.
Savaşın ekonomiyi “uçuracağına” inandı.
Parlâmento binasını kundaklatıp anayasal düzeni askıya aldı.
“Führer” adında bir devlet makamı ilân ederek, tek karar verici durumuna geldi.
Dünya’yı 60-70 milyon kişinin ölüne sebep olacak büyük yıkıma götürdü.
Tanklar, toplar, panzerler, uçaklar üretti.
Savaşan askerleri için koruganlar yaptı.
Yahudileri hedefine koyarak, Aryan ırkı öne çıkardı ve toplumsal barışı bozdu.
İnsanların yakıldığı fırınlar inşa ettirdi.
Ulusun kaynaklarını, gerçekçi ve doğru olmayan siyasî kararlarla yanlış kullandı.
Barış zamanında bile petrol için dışa bağımlı olduğunu dikkate almadı, komşu ülkeleri işgal etti.
Uçakları yakıtsızlıktan atıl ve iş göremez duruma geldiğini fark edemedi.
Rakiplerinden on kat pahallı ve su gibi yakıt harcayan “Tiger” tanklarını üretti.
Kömürden petrol üretme çabaları boşa çıktı.
Yanlıştan dönmeyi bilemedi, kendi generallerinin itirazına rağmen ordularına ilerle emirleri verdi.
Olması gerekenler, onu ve ordusunu teğet geçemezdi, sonuçta:
YANLIŞ STRATEJİK KARARLAR VE ENERJİ YOKLUĞU NEDENİYLE YENİLDİ; milyonlarca insanın ölmesine, bir o kadarının da acı çekmesine neden oldu.
Yaptıkları nedeniyle, kendisine yüzde 44 oy vererek iktidara taşıyan Alman halkının yüzünü yere bakar hale getirdi.
**
Hiçbir zaman bizim “Selanikli” gibi:
“Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felâket ve saadet getirsin, iyi ve fena olsun, gerçekten ayrılmayacağız” diyemedi; Nazi propagandası ile halkını kandırdı.
“Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.” gerçekçiliğine sahip olmadığından, “Her zaman ben bilirim, ben yaparım,” yanlışına düştü.
İyi şeyler de yapmış olmasına rağmen tarihin çöplüğünde; iyilikle anılmayan bir lider olarak yerini aldı.
**
Bugün, bunları geçmişi hatırlamak için yazdım.
Hem:
Korona virüs, Türk ırkını etkilemez diyen doçent doktorlar,
Ocak’ta enflâsyon eksi çıkar diyen profesörler,
Barış Pehlivan’ı, Murat Ağırel’i, Ferhan Çelik’i, Hülya Kılıç’ı, Aydın Keser’i illâ içeri tıkacağım diyen hukukçular,
Enflâsyon artış oranı hesaplarken, sepetteki ürünlerin etki ağırlıklarını değiştirerek halka sunan bürokratlar,
Akaryakıt, doğal gaz ve elektrik zamlarını ‘rekabetçi kurla’ izah eden ekonomistler;
Kar yağışında kapanan yollara, tıkır tıkır garanti ödemesi yaptıran sözleşmeler varken ne yazabilirdim ki…
Ayrıca da:
Orman yangınlarındaki ve sel baskınlarındaki sorumlulara ne olduğunu,
Almanya, çifte vatandaşlığı gelecek kuşaklara taşımaya engel olmaya çalışırken bizim neden vatandaşlık işlemlerini kolaylaştırdığımızı,
Marmara OSB’nin neden tarım alanlarına kurulduğunu,
Bandırma - Erdek arasında yapılan yol için bırakılan ‘servis yolunun’ hali pürmelâlini anlatsam ne değişirdi?
Hiç olmazsa: İnsanları, kin ve nefretle yakarak bir yere varılamayacağını; stratejin yanlışsa ve enerjide dışa bağımlıysan başarılı olunamayacağını hatırlatmış oldum.
05-02-2022/SÜHA ORAL