Eğitimli şiddet
Yıllar önce çalıştığım bir işyerindeki sekreterim sık sık geç kalırdı. Çoğu zaman üzgün, sessiz ve durgun halleri dikkatimi çekerdi. Sonraları yüzü gözü mor, berelenmiş gelince, eşinden şiddet gördüğünü anlatmaya başladı. Hem anlatıyor hem yağmur gibi gözyaşı döküyordu.
Eşi eğitimli ve iyi bir işi vardı. Yüzeysel tanıyanlar kendisine saygı duyardı. Aynı işyerinde farklı görevlerde çalışıyorduk.
Sekreter kızımız anlatmaya başladı. Uzun zamandan beri çeşitli şekillerde şiddet görmekteyim. Artık dayanılmaz oldu. Kurtulmak, boşanmak istiyorum ama kabul etmiyor. Ben bırakmadıktan sonra ayrılamazsın diye tehdit ediyor..
Neden seni bu kadar bıktırdı evlilikten diye sordum. Devam etti anlatmaya. Mesela ezeli takıntısı , mutfak tezgahı ıslak olmayacak. hep kuru kalacak, en ufak ayrıntılar büyük suç oluyor. Evden kavga eksik olmuyor. Bu durumdan çocuklar da etkileniyor tabii. Ha bu arada, iki de çocukları var. Çok akıllı sağlıklı çocuklar. Ama çocuklar da babadan nefret ediyorlarmış.
Özel durumları pek fazla anlatmak istemedi ama uyumsuzluk sonucu öfkesini şiddet uygulamakla yatıştırıyor olduğunu anlamak zor olmadı..
Bir defasında beline su bidonu ile vurmuş, zor yürüyerek geldi işe. Ertesi gün gülerek konuştuk bu olayı. Neden mi? Böbrek taşı vardı, son zamanlarda epey sancı yapıyordu. Kabak çekirdeği iyi dediler, sabahları bir avuç yemeye başlamıştı. Bu şiddet uygulaması sonucu taşlar düşmüş ve sancıdan kurtulmuş. Hiç değilse bir işe yaradı su bidonu şiddeti diye ağlanacak duruma gülmüştük..
En kötüsü de bir akşam yine kavga sonucu, kızcağızı Tuvalete kitlemiş , sabaha kadar açmamış kapıyı.. Bu nasıl ceza, bu nasıl bir gaddarlık. .
Tabi bu olay bardağı taşıran damla oldu.
Artık ben dert ortağı olmuştum her sorunu anlatıyordu.
Bu adamda mutlaka kurtulmalıyım, bir plan yapmalıyım dedi,birlikte fikir ürettik ve karar verdik. Ben de yardım edersem kurtulabilirdi. .
Eşi bir süre için geçici görevle başka bir şubeye gönderilecekti, biz de bu arada sekreter kızımızın tayinini, baba evinin bulunduğu başka bir şehre, çıkarıp buradan kaçıp gitmesini sağlayacaktık.
Ben yönetimde olduğumdan, ilgili birimlerle konuştum, olayın dayanılmaz olduğunu onlarda gördü ve yardımcı oldular. Naklen tayin işlemlerini hızlı bir şekilde yaptık. kimseye duyurmadan, kimseye adres ve bilgi vermeden kaçıp gidecekti. Kendi isteği ile İşten ayrıldı, nereye gitti bilmiyoruz diyecektik biz de.
Plan aynen gerçekleşti, işten ayrılışı ve naklen atama evrakını elden aldı, evden de küçük bir kamyonete sığacak kadar kendine ait özel eşyalarını , çok sevdiği birkaç eşyayı ve çelik tencerelerini alıp evden ayrıldı. Babası kol kanat gerdi. Kızına ev açtı yardımcı oldu. Göreve başladı orada. Yeni işinde çok mutlu oldu.
Eşi geçici görev sonrası döndü. ,evi görünce anladı tabii. Hemen bizlere sordu nerede, nereye gitti diye.. Bilmiyoruz, işten ayrıldı dedik.
Bir süre sonra boşanma talebi geldi kızın Avukatından... Boşandılar.
Tüm aile çok mutlu oldu . Çocuklar da huzurlu bir evde büyüdüler. Okudular meslek sahibi oldular.
Bir hayat böyle kurtuldu. Babanın desteği de çok önemli tabi.
Eşinden şiddet gören kadınların çoğu bu kızımız gibi şanslı değil ne yazık ki. Bir kısmını baba evi kabul etmiyor, kocandır, sever de döver de diyor. Bazıları da baba evine sığınıyor ama şiddet mağduru olmaktan kurtulamıyor. Ben istemeden boşanamazsın diyen koca, mahkeme kapılarında, evinın sokağında, her hangibir yerde. bazen çocukların gözü önünde, ayrılmak isteyen karısını dövüyor, tehdit ediyor ve çoğu da öldürülüyor.
Evlilikten de öte sadece arkadaş olmuş veya sevgili olmuş ama anlaşamadığını görünce ayrılmak istemiş diye birçok genç kızımız da ne yazık ki bü cani ruhlu erkekler elinde can veriyor.
Son zamanlarda Kadın Cinayetleri o kadar çoğaldı ki, günde üç kadın öldürüldüğü tespit edilmiş. Korkunç ve çok acı bir istatistik bilgi.
Kadın bir anne, kadın kardeş, evlat, eş, arkadaş.. Toplumun kanayan yarası ne yazık ki kadına şiddet. Bu konuda annelere büyük iş düşüyor bence. Erkek çocuklarını yetiştiren anneler, küçük yaşlarda yapılan yanlış eğitim, erkeğin egosunu çok fazla şişiriyor. Ben ne dersem olur. Ben ne istersem yaparım duygusu yerleşiyor. Oyuncak diye ellerine tabanca vermek de bence çok sakıncalı. Ayrıca yasalar da daha ağır olmalı, caydırıcı cezalar uygulanmalı.
Kadınların daha özgür olacağı, ayrıldığı eşinden, sevgilisinden korkmadan yolda yürüyebildiği, öldürülürüm duygusunu yaşamadığı günleri özlemle bekliyoruz. Kadınlarımız daha güzel bir dünyayı hak ediyorlar.
Tüm kadınlarımıza selam ve sevgiler.
SEVİL AĞTAŞ/BANDIRMA/23-04-2021
****
Hüzünleri Güneşe As
hüzünler neden hep ıslak
gözyaşları yağmurlara inat.
hayatları sorguya çekmeli
hüzünleri güneşe asmalı .
güneş ısıtıp umut yüklesin
mutluluk versin diye.
gözyaşlarını güneşe asmalı
kurusun, bir daha akmasın diye.
gülen gözler baharı müjdelesin.
acıları fırlatalım yıldızlara
bir havai fişek gibi.
mutluluk yağsın dünyaya.
umutlar beş taş oynasın sokaklarda
salıncakta çocuklar gülümsesin hayata.
annelerin ninnileri , ozanların türküleri
coşkun akan nehirlerin sesinde yankılansın.
hataları, yanlışları
pişmanlıkları
ütü masasına bırakalım,
anneler tek tek ütülesin
pırıl pırıl yapsın bütün kırışıkları.
acıları güneşe asalım
mutluluk bir bebek gibi kucaklasın dünyayı
SEVİL AĞTAŞ