Direği Göremedim !

“DİREĞİ GÖREMEDİM !”

Biliyorsunuz, Suriye’de savaş 2011’de başladı. 
Esad’ın gidivereceği düşünüldü de, kalabileceği hesapları pek yapılmadı.
Bu yüzden ala-yı vala ile çağrıldılar, 
“Açık Kapı” politikası ile yurdumuza girişlerinde kayıt bile tutulmadı.

*

‘Sığınmacı’ olanları korunacak yer arıyordu;
aralarına, gölgelerine saklanan teröristlerle, 
önceleri ‘5 yıldızlı’ çadır kentlere konuk oldular.
Kentlere yöneldiler, iş-güç kuranları oldu ama büyük çoğunluğu:
Düşük ücretle çalıştırıldı, horlandı…
Ayakta kalmak için her şeye razı oldular, mal gibi alınıp satıldıklarını duyduk.
Bazıları, misafir yaşadıkları kentlerde öfkelerini kustular!
Avrupa hayalleri ile yola çıkanlardan çoğu insan tüccarlarının eline düştü.
Dandik botlar, kötü can yelekleri ile Ege’nin dalgaları ile tanıştılar…
Yunan adalarına geçenler oldu, geçemeyenleri Anadolu toprakları kucakladı.
Bebekler kumsala vurduğunda insanlık utandı…

*
 
Hedefleri: İhtiyaçları kadar ‘işgücü’ olduğundan,
Avrupa’nın zengin ülkeleri seçerek ve sınırlı sayıda sığınmacı istiyordu.
Yaşanan dramı “bir eli yağda bir eli balda” olan dindaşları görmüyor,
‘soydaş’ları umursamıyordu…
“Açık Kapı” politikasının uygulayıcıları ise ‘sığınmacılar’ üzerinden ve ne alakası varsa:
1-‘Schengen Bölgesinde’ (Avrupa Birliği) vizesiz dolaşılması
2-Avrupa Birliğin’e katılımın hızlandırılması adına 17. Başlığın açılması  
istekleri ile ‘Kayseri pazarlığı’ yapıyordu…

*

“Direği” göremeyip:
Vizesiz dolaşıma dolanıp kalacak,
Avrupa Birliği dağılmaz ise üyelik için bir elli sene daha bekleyeceğiz.

**

Hadi, bitirelim ve “Direk” de neymiş anlayalım.

İngiliz vampir, Fransız vampir ve bir de bizim vampir uçakla geziniyorlarmış…
Bir süre sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmış.
Bir süre sonra geri gelmiş, ağzı yüzü kan içinde.
Sormuşlar:
“Ne oldu, nereye gittin?”
“Şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü?”
“Gördük.”
“Onun yanındaki duvarı gördünüz mü?”
“Gördük.”
“Onun yanında uyuyan küçük çocuğu da gördünüz mü?”
“Gördük.”
“İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim.”

Gezinti devam ederken,
Fransız vampir de, aşağılara gitmiş.
Geldiğinde O’nun da, yüzü gözü kan içinde imiş.
Sormuşlar:
“Nereye gittin?”
“Şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü?”
“Gördük.”
“Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü?”
“Gördük.”
“O kutuya yaslanmış yatan adamı da gördünüz mü?”
“Gördük.”
“İşte ben o adamın kanını içtim geldim.”

Bizim Vampir durur mu? Aşağılara süzülüvermiş, ağzı yüzü kan içinde geri gelmiş.
Ona da sormuşlar:
“Nereye gittin?”
“Şu aşağıdaki evi gördünüz mü?”
“Gördük.”
“Peki, onun yanındaki direği gördünüz mü?”
“Gördük.”
“İşte ben o direği göremedim…”

 

NOT:
1)Ala-yı vala: Gösterişli bir şekilde
2)17. Başlık: Ekonomik ve Parasal Politikalar Başlığı 
(Avrupa Birliği’nin ülkemize yapacağı parasal destekler)