Dikkatli Olmazsanız…

Dikkatli Olmazsanız…

Bir fıkra ile başlayalım.

Profesör, anatomi dersine giren ve ilk defa kadavra ile karşılaşan öğrencilerine:

“Tıpta iki şey çok önemlidir. İlki: Bir doktor için insan vücudu ile ilgili hiçbir şeyin iğrenç olmamasıdır…” dedikten sonra eldivenlilerini takarak parmağını kadavranın anüsüne sokup örnek almış, parmağını dikkatle incelemiş sonra emmiş.

“ Hadi bakalım, şimdi sizde aynı şeyi yapın.”

Öğrenciler şok!

Duraksamışlar, ne yapacaklarına karar verememişler, ama bakmışlar ki adam ciddi… istemeye istemeye aynı şeyi yaparak parmaklarını emmişler.

Öğrencilerini dikkatle takip eden profesör, konuşmasına devam etmiş:

“Bir tıp doktoru için ikinci önemli şey de gözlemdir. Ben, orta parmağımı soktum, ama işaret parmağımı emdim.”

Öğrencilerde ikinci şok!

Sınıfta homurtular ve memnuniyetsizlik sesleri yükselmiş.

Profesör, sabırla bekleyip sınıftaki homurdanmaların bitmesini beklemiş ve sessizlik gerçekleşince:

“Anladığınızı umuyorum…” deyip arkasındaki tahtaya büyük harflerle:

“YAPACAĞINIZ İŞLERDE DİKKATLİ OLMAZSANIZ BOKU YERSİNİZ!” yazmış.

*

Nereden çıktı fıkra yazmak, bizim derdimiz:

“Seçim ve geçim,” diyorsunuz biliyorum.

Sizler de biliyorsunuz:

Kurtuluş savaşı öncesinde Osmanlı’nın durumu berbattı.

-Duyun-u Umumiye eliyle yer altı ve yer üstü kaynakları alacaklılara devredilmişti.

-Ekonomi çökmüştü.

-Millet yorgundu.

-Altın ve gümüş para yerine kâğıt para (Kaime) piyasaya sürülmüş, o da ekonomik çöküntü nedeniyle büyük değer kaybetmişti.

-Borçlanmalar yoluyla hazineye para bulunamıyordu.

Daha da kötüsü:

-Anadolu ve Rumeli işgal edilmiş, işgale karşı çıkanlara hain damgası vurulmuş, idama mahkûm edilmişlerdi.

-Devleti yönetenler, işgalcilerle yaptıkları anlaşma ile İstanbul’da keyif çatarken Anadolu halkı aç ve sefildi.

-Aydınların azımsanmayacak kısmı şu veya bu devletin himayesine girmeyi, Osmanlı’nın manda yönetimle mutlu günlere ulaşacağını tartışıyordu.

Oysa:

Mustafa Kemal, tam bağımsızlıktan yanaydı.

“Siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri alanlarda bağımsız olunursa bağımsızlık mümkündür,” diyor ve ekliyordu:

“Bunlardan birisi eksik olursa, hakiki manası ile bağımsızlık olmaz!”

Zor şartlarda, olmayan imkânlarla bağımsızlık hedefine ulaşmak nerdeyse imkânsız görünüyordu, ama:

“Ümitsiz durumlar olmaz; ümitsiz insanlar” olurdu.

**

Bu gün durumumuz…

-Borç para bulmakta güçlükler var, hazine eksi bakiyede.

-2009 yılında basılan 200 TL’nin basıldığı gün 131 dolar ettiğini biliyor, bu gün 10 dolara düştüğünü algılamıyoruz.

-Milli paramız yabancı paralar karşısında sürekli değer kaybediyor.

-Garanti verilerek yaptırılan işler ile kaynaklar birtakım şirketlere aktarılıyor.

-Üç, beş milyar dolar kredi verecek diye küçücük ülkelerin ağzının kokusunu soluyoruz.

-Mültecileri ‘Geri Dönüş’ protokolü ile ülkede tutmak ve bakmak zorunda kalıyor, demografik, sosyal ve kültürel yapımızı tehlikeye atıyoruz.

-‘Beyzbol sopası’ gösterenlerin, ‘Servetini araştırırım’ diyenlerin, ‘kapı eşiğinde’ dakikalarca bekletenlerin karşısında bırakın ‘dünya liderliğini’ boynu bükük kalıyoruz.

Oysa:

Olanları örtmek için gaz bulundu, yerli araba yapıldı, uçak imal edildi, şahane bir gemi yüzdürüldü demek yetmiyor. Dün olduğu gibi bugün de kol kola siyaset yapıldığı halde, Onlar ‘terörle bağlantılılar’ diyerek montaj videolar paylaşmak gerçekle bağdaşmıyor.

**

Önümüzde iki seçenek ve bir sandık var.

-Kurumları doğru çalışan bir devlet düzeni veya her şeyi tek adama bırakmayı,

-Yoksulluğa alışmayı veya zenginleşmek için çalışmayı,

-Yolsuzluk yapanların araştırılma-ma-sını veya adaletin önünde hesap vermelerini,

-Elimizdeki paranın eriyip yok olmasını veya gidişatın adım adım düzelmesini,

-Kadınların sahiplendirilmesini veya birey olmasını,

-Gençlerin torpil olmaları için birilerinin önünde eğilmesini veya liyakate verilen değeri,

-Hamaseti veya gerçekleri,

-Kutuplaşmayı veya birlikte yaşamayı,

-Kurucu ilkelere karşı çıkmayı veya kurucu ilkelere sıkı sıkıya bağlanmayı,

-Din temelli bir toplum olmayı veya toplumun hukuk, adaletle kucaklanmasını seçeceğiz.

Yapılacak iş basit, sandığa gidip oy kullanmak!

Unutmayın!

Dikkatli olmazsanız ‘ayvayı’ yer ve yedirirsiniz…

SÜHA ORAL/BANDIRMA/20-05-2023