MAKALE : MEHMET LEVENTOĞLU
MUSTAFA KEMAL SOSYAL DEMOKRAT PARTİYE NEDEN İZİN VERMEDİ VE SOSYALİZM YERİNE SOSYAL DEMOKRASİYİ ÖNEREN DÖNEK BERNSTEİN YANILDI MI ?
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve onun temel ideolojisi olarak öngörülen Kemalizm'le özdeşleşen Cumhuriyet Halk Partisi'nin bugün sosyal demokrasiye bağlı bir parti olarak kendini ifade etmesinin sorunlarıyla başa çıkamıyor..
Çünkü parti yıllardır büyük çelişkinin sancısını çekiyor. Eduard Bernstein'in Marksizmi bozarak önerdiği Revizyonist Sosyal Demokrat Partisi'ni Atatürk Neden Kapattı?
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Sosyal Demokrasi batıda en güçlü dönemlerini yaşarken Atatürk bu ideolojiye bilinçli ve ısrarlı biçimde son derece mesafeli durmuş hatta var olan bir sosyal demokrat partiyi de kapatmış daha sonra yeni kurulmak istenen bir girişime de asla izin vermemiştir!.
Cumhuriyet kurulmadan önce 23 Aralık 1918 tarihinde Dr. Hasan Rıza tarafından “Sosyal Demokrat Fırka (SDF kurulur. Henüz Atatürk soy adını almayan Mustafa Kemal 1922 yılında bu sosyal demokrat partinin kapatılmasını sağlar. Cumhuriyet ilanından sonra 13 Mayıs 1925 tarihinde SOSYAL DEMOKRAT FIRKASI kurulması başvurusu T.C. Bakanlar Kurulu kararıyla reddedilir.
Şimdi bu tarihi kararlar ışığında durum değerlendirmesi yapalım.
*
Sosyal demokrasi ile Atatürkçülüğün bir başka deyişle Kemalizm'in bağdaşması mümkün değildir. Atatürk ulus devlet inşası ve yeni kurulan devletin dil ve etnik birliğini sağlamak önceliğiyle uyguladığı Kemalizm çizgisi ile sosyal demokrasi yi o dönem ki anlamıyla SOSYALİST bir partiyi Türkiye için uygun bulmamıştır.
Çünkü Atatürk’ün kalkınma programı karma ekonomi modeline odaklanmıştı.. Bu anlamda büyük sermaye ve teknik donanım isteyen yatırımlar, fabrikalar devlet eliyle yapılacak ancak serbest girişimcilerin küçük yatırım başvurularına da sıcak bakılacaktı.
Çünkü Kemalist ideoloji ve kalkınma modeli sosyal demokrasi birbirine zıt yönetim biçimidir..
Çünkü ulus devlet, üniter yapı, milli devlet anlayışı sosyal demokrat yöntemle çelişmektedir. Hem sosyal demokratim hem Atatürk'çüyüm demek büyük çelişki içerir. Atatürkçülükte, demokrasi ancak ve ancak milli ve laik Cumhuriyet’le birlikte var olabilir. Sosyal demokrasi ise yalnızca laikliği kabul eder ama milliyetçiliği kabul etmez ve etnik yapılara da sıcak bakar . Kuruluşun milli bütünlüğü gerçekleştirmek için hassasiyet gösterdiği yıllarda gerçekleştirilen Atatürk’ün kültür devrimleri, ilkeleri ve Cumhuriyetin kurucu değerleri ile sosyal demokrasi örtüşmez gerçeklerdir. CHP'nin 60 yıllardan sonra yaşadığı paradigma değişimini ne halka ne kendi içine izah edememesinin nedeni budur.. Partide bir yandan ADD ağırlığı ile Kemalist değerler tabu edilirken diğer yanda sosyal demokrasinin sıcak baktığı etnik yapılara sıcak bakmak üniter yapıya neşter atmak önerileri parti içinde çözümsüzlüğü sürdürmektedir. İki arada bir derede olmak budur ve bu haliyle seçmene de samimi gelmeyen duruş ile kurucu parti 70 yıldır iktidar olamamaktadır. Dolayısıyla Atatürkçülük (Kemalizm) ile sosyal demokrasi birbirine zıt ayrı birer ideoloji olduğu gerçeğinden hareketle parti özüne dönmeli ve en azından Türkiye de ayakta kalmaya çalışan gerçek sosyalistlerin önünü kesmemelidir. Bu durumda Cumhuriyet Halk Partisi'nin bugünkü duruşuyla samimi olarak Atatürkçü olanlarla sosyal demokratlar ın aynı partide birlikte mücadele etmesi bugün yaşanan sıkıntıların nedeni ve çözülmesi gereken temel konu olmaktadır. Parti hiçbirinden vazgeçmeyecekse oligarşinin kendine çizdiği sınır çerçevesinde kalmaya devam edecektir.
Bu noktada "Sosyal Demokrasi" nin tarihi ile ilgili bilgileri tazelemek durumundayız. Çünkü CHP de maalesef bu konuda eğitim verilmiyor. Verilenlerde gerçeklerle bağdaşmıyor.
Modern "sosyal demokrat ideoloji"nin kurucusu Eduard Bernstein (1850-1932) isimli ünlü Marksist düşünürdür.Sosyal Demokrat demek 1900 lü yılların yakın öncesinde ve sonrasında Komünistlikle eş anlamdaydı. Ve bu anlamı değiştiren Marksist düşünür Bernstein'dir ve onun Marksizmi revize ederek önerdiği "sosyal demokrasi teorisi" ona göre Marksizm’in yaşadığı tarihsel gelişim sürecinin doğal bir sonucudur. Ortodoks Marksistlere göre ise hain dönek ve sermaye ile işbirlikçiliktir.
*
Bu yazıda Bernstein’ın hayatı ve fikirlerini, konuya giriş niteliğinde kısa bir özet ile genç okurlara tanıtmaya çalışalım.
Sosyalist revizyonizmin ve çağdaş sosyal demokrasinin en önemli kurucularından biri kabul edilen Eduard Bernstein, 1850 yılında Polonya’da doğdu ve daha sonra Sosyalizmin en güçlü olduğu Berlin’e yerleşti Genelde büyük ideologlar ve bilim adamlarının klasikleşmiş etnik kimliği olarak Yahudiydi.. Orta gelirli bir ailenin çocuğu olan Bernstein. Marksizm’in kurucusu Karl Marks’ın ülkesi o zaman ki adı Prusya olan Almanya da orta sınıf vatandaş olarak yaşadığı yıllarda gelişen sanayi ile birlikte proleteryanın vahşice sömürülmesi sosyalizmi ciddi bir fikir akımı olarak öne çıkarıyordu. Lenin Rusyada sosyalist devrimle bunu zorla başarmıştı. Alman Sosyal Demokrat Partisi nin de devrim yapması bekleniyordu bu nedenle SPD’ye üye oldu. Partiye girince sosyalist yayın organı gazetede çalışırken Almanya’da sosyalist bir devrimin çok uzun olmayan bir vadede gerçekleşebileceğini düşünüyordu. Ancak Bismarck Alman Birliğini sağlayınca ve antisosyalist yasaları çıkarınca İsviçre’ye yerleşti. Burada gizli sosyalist partinin yayın organında Karl Marks la birlikte çalıştı..Daha sonra İsviçre’den de sınırdışı edilince, derginin yayımını Londra’da sürdürdü. Burada Marks’ın çalışma arkadaşı Friedrich Engels’in yakın dostu oldu ve sosyalizmin demokratik düzen içerisinde adım adım gelişeceğini savunan sosyalizmin ılımlı ancak etkili kanadı İngiliz "Fabian Derneğ"i’nin önderleriyle de yakın ilişkiler geliştirdi.
Burada Fabianizm nedir kısaca not verelim. Fabianizm İngiliz usülü naylon dediğimiz tarzda Sosyalizmdir. Kısaca ortodoks sert devrimci yöntemler yerine kapitalist sisteme barışçıl yollardan demokratik haklar sağlayarak sosyalizm ilkelerini ilerletmeyi amaçlayan revizyonist sosyalist harekettir. İngiliz İşçi Partisiyle bütünleşmiştir. Ortodoks Marksistler tarafından işbirlikçi ve devrimlere ihanet eden lümpenler olarak ifade edilirler. Ve İşte Bernstein Londra'da Fabiancıların etkisi altında değişti ve reformist görüşe döndü ve fikirlerini " Evrimsel Sosyalizm" adlı kitabında yayınladı.
Bernstein kitabında Marksizm’in katı dogmalarla statikleştirildiğini ve eleştiren demokrasinin ortadan kaldırıldığını söyleyerek duyduğu rahatsızlığı yeni sosyal demokrasinin temelini oluşturan fikirlerini bu kitapta dile getirdi. 1901’de Almanya’ya dönen Bernstein, işçi hareketinde giderek güçlenen revizyonist okulunun kuramcısı durumuna geldi. 1902’de Almanya da SPD milletvekili olarak Alman Birleşik Meclisi olan Reichstag’a seçildi ve üyeliği 1928’e ölene kadar sürdü.
Alman devrimini gerçekleştirmek için mücadele eden sosyalist liderler Rosa Lüksemburg ve Liebnıcht 'in devlet tarafından vahşice katledilmesinden sonra Ortodoks Marksizm’in gücü zayıflaması sonunda sosyal demokrasi ve Bernstein’ın fikirleri reformcu halk hareketi durumuna geldi. Ama bu arada Almanya da Hitler'in başlattığı Nasyonal Sosyalizm hareket engellenemedi ve dünya savaşı patladı. Nasyonal Sosyalizm’in yükselişini çaresizlik içerisinde izledi ve buna karşı aktif bir mücadele stratejisi geliştiremedi ve öldükten birkaç ay sonra Adolf Hitler kendini Führer ilan ederek savaşı başlattı.
Neden döndü?
Sağlam bir Marksist olan Eduard Bernstein sosyal demokrasiyle alt üst sınıflar halkla bütünleşerek ve demokratik seçimler yoluyla proleteryanın iktidara gelebileceğini iddia etmesiydi.. Bu nedenle devrimci Marksizm’in kanlı ve tehlikeli yolları yerine parlamenter sistem içerisinde demokratik mücadele ile işçi sınıfının kapitalist fabrika sahiplerinden sistemden emeklerine karşılık haklarını arttırmak suretiyle böylece yaşam standartını yükseltmek mümkün olabilirdi.
İkinci önemli neden ise Alman ekonomisi o yıllarda ciddi ekonomik gelişme göstermişti. Her yerde fabrikalar çalışıyor ihracat geliri yükseliyor Almanya da işsizliğin düşmesi ve maaşların yükselerek işçilerin daha iyi yaşam koşullarına kavuşması işçi sınıfını pasifleştirmişti..Alman sendikaları ve meslek örgütleri de sistemden nemalandıkları için o dönemde parlamenter sistem içerisinde birçok kazanım yapabileceklerini düşünmeye başlamış ve bu üç önemli nedenle Alman solunda revizyonizm popüler hale getirmişti.
Ve bu fikirleriyle Eduard Bernstein kendisiyle benzer kaderi yaşayan bir diğer Marksist düşünür Karl Kautsky ile birlikte “dönek” olarak ilan edildi.
Ve büyük emperyalist paylaşım savaşından sonra Baltık ülkeleri Batı Almanya ile sosyal demokrasi ile yönetilen ülkelerin teknoloji hamlesiyle geri kalmış ülkelerin zenginliğinin sömürülmesi Sosyal Demokrasi ile yönetilen ülkeleri zenginleştirdi. Bernstein'in örnek ilan edilen ideolojisi onun ılımlı sosyal demokrat fikirleri, demokrasinin dünyada geçerli olduğu 1990’lara kadar favori oldu.
Ancak bugün yapay zeka ve entrüstri 4,0 noktasında 21. yüzyılın ve küreselleşmenin üretim gücüne hitap eden uzak doğu tarzı sosyalizm yani Çin üretim tarzının toplumlara yaşattığı yeni açılımlar ve sorunlar karşısında Bernstein'in sosyal demokrasisi de çıkmazda . Çözüm beklentileriyle sancılı geçiş dönemi hala sürüyor. Kapitalizm ise kendi bildiği yolda sapmadan KÜRESEL KAPİTALİZM'den Küresel sosyalizm'E doğru evrilerek yol alırken dünyadaki yeni dünya düzenine geçişin finansal krizlerle tetiklenen gerginlikleriyle tarih tekerrürden mi ibaret yaşanarak görülecek.
22-04-2021 / MEHMET LEVENTOĞLU/BANDIRMA