Kapıdağ'ında 4 Yalnız Kilise . Zühal Çelikli
Kapıdağ Bölgesinde
Aziz ve Azizeler adına inşa edilmiş birçok kilise bulunmaktadır. Bunların bazıları Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen Rum Ortodoks kiliseleridir.
Çalışmamızın konusunu oluşturan Panagia Theotokos FaneromeniManastırı Meryem Kilisesi, Ballıpınar Köyü Panagia Meryem Kilisesi, AzizDimitrios Kilisesi bunlardan sadece üçüdür. Arşiv Kaynaklarında bu bölgede 1924yılına kadar Rum Ortodoksların yaşadığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra Kapıdağyarımadasının tarihi daha eskilere dayanmaktadır. Karşıyaka Köyü’nde bulunan Kilise Bizans Dönemine tarihlenmektedir
. Bu yapılar günümüzde işlevlerini yitirmişterk edilmiş amaçları dışında kullanılmaya başlanmıştır. Kiliseler ilk olarak yöre halkı tarafından camiye çevrilmiş daha sora samanlık ahır vb. olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bu çalışmada; Balıkesir İli, Erdek İlçesi, Karşıyaka Köyü Bizans Kilisesi, Kirazlı Köyü Panagia Theotoko Faneromeni Manastırı Kilisesi , Ballıpınar KöyüPanagia Meryem Kilisesi ve Narlı Köyü Aziz Dimitrios Kilisesi ele alınmıştır.Yapıların tarihçelerine değinilmiş. Mevcut durumları ve eski fotoğraflarıkarşılaştırılarak incelemelerde bulunulmuştur. Plan ve mimari özellikleriincelenmiştir. Kapıdağ’ın farklı noktalarında yer alan kiliselerin yerleşim yerleri hakkında bilgiler verilmiştir .
PERAMOS (KARŞIYAKA KÖYÜ)
Peramos- Perama Balıkesir İli, Erdek İlçesi’ne bağlı bugünkü KarşıyakaBeldesi’nin Rumlardan kalma ismidir. Peramos’un üzerinde yer aldığı Kapıdağ yarımadası, Marmara Denizi’nin güneyinde yer almaktadır. Antik adı Arktonnesosolan yarımadanın güney-doğusunda bulunan Bandırma (Panormos) Körfez’in kuzeyucunda bulunur.Perama Rumcada iki kürekli, bordosu çok kavisli, ön ve kıç tarafları yüksek,yakın sahillerde gezmek için yapılmış bir Türk teknesi anlamına gelmektedir
(www.tdk.gov.tr).
Daha çok eski Osmanlı kayıtlarında Perama olarak karşımızaçıkan bu yerleşim yerinin ikinci bir adı olarak kullanılan daha doğrusu eski Rumhalkı tarafından kullanılan Peramos kelimesi ise pera kökünden türetilmiştir. Pera Yunancada öte, ötesi anlamında olup peramos ise ‘’karşı yaka’’ anlamına gelmektedir (Larousse, 1992. s.575).
Güney Marmara hakkında şu ana kadar sistemli bir araştırma yapılmaması sebebiyle şehrin tarihçesi hakkında kaynak yok denecekkadar azdır.Bu yerleşim yerinin tarihi Hasluck’a göre MS 12. yüzyıla kadar iner . 12.Yüzyıl başında Türk akınları sırasında ahalinin geçici olarak kıyıdan uzağanakledildiğibilinmektedir(Ertüzün, 1999. s.246).
Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Kapıdağı anlatırken, Kapıdağın’ınköylerinden de bahsederek İstanbul’da Şehzade Cami’nin vakıfları olaraktanımladığı Perama, Muhanya, Arnavutköy köylerini beşer altışar yüz haneli, bağlık bahçelik ve bol pirinç mahsulü alına gayet mamur köyler olarak tanımlar (Çelebi,1935, s.295).Perama, 1892 tarihli Hüdavendigar Salnamesin’da yer alan kayıtta,
Kapıdağ Nahiyesi’ne bağlı 11 köyün merkezi olarak anılmaktadır(Ertüzün, 1999.s.245.).
Peramos, 20. Yüzyılın başında büyük bir yangın geçirmiş ve bu yangındaşehrin önemli birçok yapısı tahribata uğramıştır
(http//members.aol.com/Peramos/page).Şehrin bugünkü sakinleri olan Türkler, 1926 yılında yapılan mübadele ileYunanistan’ın Kavala şehri, Drama İlçesi, Söğütçük Köyü’nden buraya gelirler,Rumlar ise Söğütçük Köyü’ne giderler.
Görüldüğü gibi eski kayıtlarda 12, yüzyıl başlarına kadar Karşıyaka ile ilgili bilgi edinebilmekteyiz. Kurtarma kazısı sonrası,yerleşimin tarihinin Hasluck’un belirttiği 12. Yüzyıldan da öncesine kadar indiği kesinlik kazanmıştır (Hasluck, 1909. s.29).Karşıyaka’da Osmanlı Döneminde Rum-Ortodoks yerleşmesi görülmektedir. Bu dönemde Kapıdağ yarımadanın Çakıl Köy’le birlikte en büyük köyüdür vemerkezi konumundadır.
Karşıyaka’nın en eski sakinleri Bizanslılardır. Yapılan araştırmalardaBizans öncesi döneme ait bir yerleşimin varlığını ortaya koyacak herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Kazı
esnasında ortaya çıkan Roma Dönemine ait Sütun başlıkları da devşirme malzeme olarak kullanıldıkları için, bir Roma yerleşiminiişaret edemezler. Karşıyaka’da ileriki yıllarda yapılması muhtemel olan kazılar bukonu ile ilgili bilgileri geliştirecek, belki dedeğiştirecektir (Şahin, 2005, s.27)
Peramos Bizans Kilisesi
Balıkesir İli Erdek İlçesi, Karşıyaka Beldesi, Çeşme mevki, 3 pafta 5311 parselde bulunana yeniden yapılmak üzere yıkılan Karşıyaka Camii’nin temelhafriyatı sırasında ortaya
birtakım mimari buluntular çıkmıştır. Yapılan incelemedeRoma ve Bizans dönemine ait buluntularla birlikte büyük bir yapıya ait olabilecekhorosan harcı ile yapılmış ve oldukça kalın beden duvarlarının tespit edilmesi üzerine hafriyat durdurularak, kurtar ma kazısı yapılmasına karar verilmiştir. Kurtarmakazısına başlanmış, apsis kısmının güneyinde yer alan yan apsisin açılmasıtamamlandıktan sonra, çeşitli zorluklardan dolayı durdurulmuştur (Şahin, 2005,s.27).
Peramos’un Rum yerleşimi dönemindeki şehir planında, bu yapının yerindePanagia Taksiarhis Kilisesi olarak adlandırılan bir Rum kilisesi olduğu görülmektedir (http/www.Aol.com./peramos-mcp).
Mübadeleden sonra 1926 yılında köye yerleşenTürker’den hala hayatta olan birkaç kişi ile yapılan görüşmeler n eticesinde de bu görüşü doğrular bilgiler elde edilmiştir. Şöyle ki, Peramos’a ilk geldiklerinde sözkonusu alanda büyük bir Rum yapısının harabelerinin bulunduğu ve kilise olduğusöylenen bu yapının yalnızca bir duvarının ayakta olduğu daha sonra bu duvarın dayıkılarak Atatürk büstü konan alanın, Cumhuriyet Meydanı olarak düzenlendiğianlatılmış. Bu meydana 1948 yılında ise, köyün eski camisi yapılmıştır
(http/www.Aol.com. /Peramos) Kilisenin duvar örgüsünde horasan harcı ile tuğla ve taş malzemenin birlikte kullanıldığı
görülmektedir. Bizans yapılarında sıklıkla rastlanan bu örgü siteminde örgü taslarının içerisinde devşirme malzeme kullanılması erken dönem özelliğidir
,Bizans’ın geç dönemlerinde tuğla işçiliğinde simetri gelişmektedir. Kilise yapısının plan şeması dikkate alındığında, Bithynia Bölgesi’nde benzer plan kurgusunda veyapım tekniğinde inşa edilmiş kiliselerin en erken MS 8. yüzyıl başlarına tarihlendiğigörülür (Koçyiğ t, 2020, s.112).
Bütün bunlar göz önüne alındığında, Karşıyaka Bizans Kilisesi'ni, 7.yüzyıllardan sonraya, Erken Bizans sonu-Orta Bizans başlangıcı bir döneme yerleştirmek yerinde olur.
Kazı sonucunda yapının yaklaşık 430 m2 alana oturan, doğu-batıistikametinde uzanan güdük haç kollu formlu, üç nefli
olması muhtemel, dışa çıkıkolarak yapılmış ortada ana apsis ve iki yan apsisli bir Bizans kilisesi olduğuanlaşılmıştır.Karşıyaka Bizans Kilisesi'nde kuzey ve güney duvarların oranlarıkarşılaştırıldığında, çok küçük sapmalar dışında, birbirini tutuğu görülmektedir.
Kilisenin oranları güçlü duvarları ile uyum içerisindedir.Yapının bütünü gözdengeçirildiğinde, bu güçlüstrüktür anlayışı hemen göze çarpmaktadır. Bu itibarla çokyetenekli bir ustanın elinden çıktığı anlaşılmaktadır.
Yapının güney duvarın doğrultusu ana apsisin kuzey kenarını göstermekte olup duvarın dışında da devam ediyor olması, muhtemelen narthekse
ve apsise kadar ulaşıyor olduğuna işaret etmektedir. Bu durum duvarın bir destek duvarı olduğunu ve duvarın güneyinde ayni şekilde konumlan dırılmış
başka bir duvarın olmasın gerekliliğini düşündürmektedir.
Apsiste yapılan çalışmalarda yapının güney duvarının takibi neticesindedoğu tarafı duvarına ulaşılmıştır. Doğuda ortada ana apsis ve iki yan apsisin olduğusaptanmıştır. Güneyde bulunan yan apsis içten ve dıştan taban seviyesine kadaraçılmıştır.
Yan apsis duvarının içten ve dıştan çok muntazam bir işçilikle örüldüğügöze çarpmaktadır. Bu çalışma sırasında yeşil sırlı Bizans seramiği parçaları, üzeri bitkisel bezemeli bir adet mermer pano parçası saptanmıştır.
Ortada bulunan anaapsis, apsis merkezine kadar yüzeyden 1 m. Derinliğinde içten açımmış olup dışkısmı yolun altına geldiği için sadece dış konturu belirlenmiştir.
Kazı bu aşamadaçeşitli zorunluluklardan dolayı bitirildiği için, apsisbölümünün kazısı tamamlanamamıştır. Ancak ana apsisin kuzeyinde bir yan apsisin daha yer almas gerektiği için yapı plânı çizimi bu unsur göz önüne alınarak tamamlanmıştır(Şahin,
2005, s.32).Kilisenin batı duvarının dış tarafında, üzerinde eski camiye ait bir yapıolması nedeniyle kazı yapılamadığı için nartheks ve kilise girişi ile ilgili herhangi birsonuca ulaşılamamıştır.
2.3. Malzeme ve Yapım Tekniği
Yapının duvarları kırmızı horasan harcı ile kesme taş, moloz taş ve tuğla ileörülmüştür. Duvarlarda kullanılan taş malzemenin içerisinde sütun tamburları, sütun başlıklar ıgibi Roma ve Erken Bizans Dönemine ait çeşitli mimari elemanlar bazenkırılarak, bazen de yekpare şekilde örgü malzemesi olarak kullanılmıştır. Güney duvar örgüsünde kullanılan sütun tamburu insitu tespit edilmiştir. Güney duvarın batı
tarafında hafriyat malzemesi içinde bulunan başlıklar üzerinde yoğun harç izi bulunmaktadır. Üzerlerinde yer alan harç izleri duvar örgü malzemesi olarak kullanıldıklarını düşündürmektedir.
Karşıyaka Bizans Kilisesi'nin duvarlarının dışkısmı oldukça düzgün örülmüştür.
Bu durum dış kısımda herhangi bir sıvaolmadığını düşündürmektedir. Kilise duvarlarının iç kısmı ise kalın bir sıva ile kaplıolmalıdır. Sıvanın üzeri Buon Fresko(Gerçek Fresk) tekniği ile yapılan fresklerle 7 süslenmiş ancak bu fresklerden birkaç küçük parçanın dışında hiçbiri günümüzeulaşamamıştır
(Şahin, 2005, s.35).
Kilisenin tabanında geometrik opus sectile döşeme kullanılıştır. Dolgu toprak arasında rastlanan ve yapının neresinde kullanılmış olduğu belli olmayan
birfigürlü opus sectile panonun ise, apsis önünde kullanılmış olabileceği akla gelmektedir. Geometrik opus sectile döşemenin altında oldukça kalın sayılabilecekkırmızı horasan harcından oluşan bir tabaka kullanılması,suya dayanıklı olanhorasan harcının zeminden gelebilecek rutubeti, belki de suyu
kesebileceğidüşüncesinden kaynaklanmış olsa gerektir (Kadıoğlu,1997,s.355). Kazısırasında
Bizans mezarının içerisinde, suile karşılaşıldığını içinkilisenin oturduğu zemininoldukça yumuşak olduğunu ve yapımı üzerinden geçen uzun seneler boyunca aşağıdoğru oturduğunu göstermektedir. Bu oturmanın ne kadarolduğunu kestirmekoldukça güçtür.
Zemin altından çıkan suyun nedeni: Karşıyaka'nın bir sahil kentiolması ve kilisenin yapıldığı alanın denize olan uzaklığının 100 m. civarında
bulunmasıdır. Bu nedenle kotları deniz seviyesi altına düşen noktalar su ile dolmaktadır (Şahin, 2005, s.35).
Zeminin seviyesinin altında doğu-batı istikametinde,üzeri iki tane büyük yassı taşla ve bir adet büyük kiremitle kapatılmış bir mezar bulunmuştur. Bulunanmezar doğu- batı istikametinde konumlandırılmıştır. Mezar içerisine üç kişigömülmüştür. Bu kişilere ait kafatasları doğuda yer almaktadır. Mezarın içerisi altseviyesinden itibaren su ile doludur. Bu nedenle mezarda bulunan kemiklerin büyük bölümü erimiştir.
Harçla yapılmış mezar Bizans Dönemine aittir. Mezarın her ikiyanınmda, basit olarak yapılmış, eğri formlu, horasan harç, tuğla ve taş malzemeli ikiyan duvar yer almaktadır
.Bu yan duvarların mezarı çevreleyen oval bir duvara aitolduğu düşünülebilir
.Bu duvarlar yekpare bir duvar olmasalar da ortada birleşerek mezarı çevreledikleri kesindir. Birleştikleri yer ise yıkılmıştır RESİM 5
KİRAZLI PANAGİA THEOTOKOS FANEROMENİ
MANASTIRI
KİLİSESİ
Kapıdağ Yarımadası ve Güney Marmara için ünik bir eser olan KarşıyakaBizans Kilisesi, kendisinden sonra yapılmış olan Panagia Faneromeni Manastır
Kilisesi'nin planını oldukça etkilemiş olmalıdır.
Kirazlı Manastırı, Kapıdağ 10 Yarımadası‟nın kuzeydoğu sahiline yakın bir yerde Yukarıyapıcı ile Ballıpınar(Kocaburgaz) köyleri arasında bir yükseklikte, Ballıpınar köyünün altı kilometre batısında yer almaktadır (Erdek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 2018). Kirazlı Yayla Manastırı’nın Rumlar arasındaki adı (Panagia Theotokos Faneromeni) olarak ifadeedilir. Kirazli Yayla üzerinde bulunduğu için, günümüzde Kirazlı Manastırı adıylaanılmaktadır.
Manastır, Kirazli Yaylanın kuzeydoğusunda oldukça geniş bir alanüzerine kuruludur.Yaklaşık yüz odası bulunan bir komplekstir. Manastır kilisesiM bu kompleksin güneydoğu bölümünde yer alır. Kilisesi Karşıyaka Bizans Kilisesi gibi güdük haç kollu, ortada ana apsis ve iki yan apsis olmak üzere üç apsisli olarak yapılmıştır . Duvar örgüsü temelde derzli moloz taş, üzerinde izodomik tuğlaörgülüdür (Sivrioğlu, 2018, s509). Bu iki k
ili senin planları bir iki küçük farklılığındışında aynıdır. Bu farklardan ilki
Karşıyaka Bizans Kilisesinde apsisler arasında bir açıklığın bulunmasıdır.
Kirazli Manastırı Kilisesi'nde ise böyle bir açıklık bırakılmamıştır. Böylelikle manastır kilisesinde yer alan apsis üçlemesine dıştan bakıldığında yonca yaprağıgörünümü verilmiştir .İkinci fark ise güdük haç
kollarınınderinliklerinde karşımıza çıkmaktadır .
Karşıyaka Bizans Kilisesi'nin haç koluderinliği 1.50 m. iken, Kirazlı Manastırı Kilisesinde haç kolu derinliği sığlaşmakta,0.90 m.ye düşmektedir. Bu farklılık ise iki kilisenin duvar kalınlıklarından kaynaklanmaktadır. Karşıyaka Bizans Kilisesi'ne oldukça güçlü bir görünüm veren1.20 m.lik duvarları, manastır kilisesinde 0.75 m’yedüşerek bu güçlü etkiyiyitirmekte, ancak düzgün tuğla isçiliğine uygun olarak manastır kilisesi mimarisinedaha zarif bir hava katmaktadır.
Bu iki kilise oturum alanları itibarıyla da aşağıyukarı aynidir. Karşıyaka Bizans Kilisesi 275m², Kirazli Manastırı Kilisesi 249 m²alana oturur. Alan itibarıyla aradaki fark yalnızca 26 m² dir. Bu iki kilisenin plantiplerinin aynı olmasının yanı sıra ölçüler indeki bu benzerlikler de geç dönem yapısıolan Kirazlı Manastırı Kilisesi'nin Karşıyaka Bizans Kilisesi'nden oldukçaetkilendiğini ortaya koymaktadır. Söz konusu bu etkilenme de en azından KirazlıManastırı Kilisesi'nin yapıldığı yıllarda, Karşıyaka Bizans Kilisesi'nin
ayakta olduğunu kanıtlamaktadır (Şahin, 2005, s.34). RESİM 6
Kirazlı Manastırı Keşişlerinin tüm vergilerden muaf olduğunu yazan 400 yılönceki bir fermandan manastırın 16. Yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır
(Ertüzün,1999,s.57). Kyzikos’un Dindymon dağında tanrıça Kybele tapınağıkalıntıları üzerinde imar edildi. Kedrinos’un yazdığına göre, Kybele tapınağı imparator Zinon devrine kadar yerinde olup, Zinon onu Panayia kilisesine çevirdi.16.yy’da küçük bir kilise olarak yapılan yapının yerine 1846’da Papa Dimitrious yeni bir kiliseve manastır inşa ettirmiştir .(http://asiaminor.ehw.gr/). 1895’te bu kilise vemanastır Kyzikos Metropoliti Konstantions Aleksandrides tarafından yenilenmiş ve hacılar için yeni konaklama alanları yapılmıştır.
Bu yenileme sonrasında Ortodoks geleneğine göre eski bir tapınağın yerine kurulan manastır, Yöredeki önemli bir dini merkez haline gelmiştir. 99odaya sahip olan manastırın orta avlusunda bulunankilisede HavariLukas’ın eseri olduğuna ve mucizeler yarattığına inanılan “Panagia Faneromeni (Mer yem Ana İkonu)” nin şifa dağıttığına inanılmış, bu nedenle manastıra yoğun hac aktiviteleri gerçekleşmiştir. Bugün Kirazlı manastırı olarak bilinen eski ismi Panagia Faneromeni olarak bilinen manastırda, 1895ten 1922yekadar her
yıl ağustos ayında Hz. Meryem adına büyük bir bayram düzenlenerek kutlamalar yapılmıştır. Bu kutlamalara İstanbul ve diğer yerlerden binlerce Rumkatılmıştır.
Ağustos ayında yapılan bu hac ziyaretlerinin, dini ve tıbbi özelliğiyanında mevsimlik hasat festivali gibi bir özelliği yle de bölge ekonomisine büyük canlılık getirdiği anlaşılmaktadır. Öte yandan manastırda oturan din görevlileri,manastır çevresindeki arazilerde tarım ve hayvancılık yaparak gelir sağlamışlardır.Ayrıca bağcılık ve şarapçılık ticaretinin manastırın tekelinde bulunduğu düşünülmektedir. (EBFR , 2016).
Bu gelirlerin paylaşımı konusunda Peramos (Karşıyaka)ile Erdek arasındaçatışmaya neden olduğunu, Patrikhanenin bu sorunu Manastırın kontrolünün Patrikhaneye devredilmesi ve gelirlerin %60’ının Erdek ve %40’ının Peramos(Karşıyaka) ya ve köylerine verilmesi ile sonuçlanmıştır (Ozil,2016,s.27). Ancak bugelirlerden Yukarıyapıcı köyü ne kadar pay elde emiştir, ya da bu gelir artışının köyedönüşü nasıl olmuştur konusunda bilgi sahibi değiliz.
Yukarıyapıcı’nın sosyoekonomik yapısı Kapıdağ yarımadasındakidiğer yerleşmeler gibi 1923 yılındansonra yapılan mübadele ile değişmiştir. Türk ve Yunan hükümetleri arasında13imzalanan 1924 Lozan Mübadele Antlaşmasına göre Kapıdağ’da yaşayan Rum halkın Yunanistan’a gitmesi; 1924-1926 arasında Yunanistan Kavala’dan, 1926’daGirit ve Batı Trakya’dan, 1928’de Yugoslavya’dan gelen Müslüman göçler ile yarımadanın demografik yapısı değişmiştir (http://asiaminor.ehw.gr/forms/).1922 yılında terk edilen manastır ağaçların arasında kaybolmuştur. 1895yılında inşaedilmiş 99 odalı görkemli binasından geriye yüksek duvarlarla, büyükoranda yıkılmış bir kilisenin kalıntısı kalmıştır. Meryem ana ikonası ise İstanbul’da Fener Rum Patrikliğinin katedralinde sergilenmektedir (http://erdek.meb.gov.tr/).
Panagia Faneromeni'ninsimgesi, Kyzikos'un Kapıdağ yarımadasındaArtakis ile Peramos arasında bulunan ve 1922'ye kadar işletilen Manastır'dangelmektedir. Rumlar , 1922'de Kapıdağ’dan ayrıldıklarında
, Konstantinopolis'tekiEkümenik PatrikLİĞğe ikonu emanet ettiler .İkona 8.yüzyıla tarihlenir. Hodegetriatipine ait ikonada, Meryem Ana ve Mesih figürleri gümüş-altın kaplamaya sahipken yüzleri neredeyse yok olmuşdurumdadır , Meryem Ana'nın Mesih'i kollarındatutmaktadır.
Geniş altın işlemeli taç, İsa'nınki gibi başını çevreliyor. Kronlar mavi veturkuazmine taşlarla süslenmiş olup, biri başının üstünde, iki yüzün sağ ve soluçlarında, kulakların yüksekliğinde olmak üzere fındık büyüklüğünde üç koyukırmızı yakut başını süslemek tedir. Yakutların araları, aynı büyüklükte iki yeşil süslenmiştir.
Efsaneye göre ikonoklazma sırasında ikona,Trakya k ıyısındaki Kursuliköyünden birHıristiyan kadına aitti.
İkonoklastlardan korkan kadın, ikonayı denizeattı, kurtuluşu için dua etti ve TanrınınAnnesini tekrar görmeyi diledi. Dalgalarikonayı,
Kapıdağ kıyısına taşıdı. Manastırdan bir keşiş tarafından kumun üzerindedik durur halde bulundu. Bu ikon onuruna Panagia Faneromeni Manastırı Kilisesi inşa edildi.
LANGADA (BALLIPINAR KÖYÜ)
Araştırmacı yazar Dr. Akilas Milas’ın “Propontida”adlı eserinde YorgoKalfopoulos tarafından yapılan Türkçe çevirilerde bölge tarihi hakkında bilgilereulaşılmaktadır. Bu bilgilerden köyün ilk adının Langada olduğuanlaşılmaktadır
(http://ozansanatevi.Blogspot. com.tr//).Sırasıyla Kocaburgaz veBallıpınar adlarınıalan köyde mübadele öncesiRumlar yaşamıştır.Osmanlı döneminde Hıristiyanlaraait dini yapılarıninşa faaliyetlerinde uyulması gerekenzorunlu kurallar vardır(Ercan, 1990: 124). Özellikle Tanzimat dönemine kadar olan süreçtetartışmasızuygulanan kurallar önemlisınırlamalar içermektedir. Bu döneme kadar yeni kiliseinşa edilmesi yasaklanmıştır. Yenikilise inşa edilmesine ilişkin yasak, Osmanlı dönemindeki Rum Ortodoks kiliselerinin, Bizans dönemindeki kiliseler üzerinde yeralmaları zorunluluğu getirirken; aynı zamandaonların devamı olma özelliğini dekazandırmıştır (Karaca, 2008: 645). Tanzimat veIslahat Fermanları ile de bu haklargenişletilmiştir (Pekak, 2009: 177).3 Kasım
1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile Osmanlıuyruğunda bulunan herkes bir “millet”tanımında toplanmıştır. Kiliselerden toplananvergilerkaldırılmış, dinsel topluluklara kendilerini yönetebilme, okul ve ibadet yerleriniinşaedebilmeleri sağlanmıştır (Karaca, 2008:
52). 18 Şubat 1856 Islahat Fermanı, dahaönce azınlıklara verilen imtiyazları ve eşitliklerigenişletmiştir. Eğer bir yerleşimyerindekihalkın çoğunluğu aynı mezhebe mensupsa
kilise, okul, hastane, mezarlıkgibi yerlerin tamirindezorluk çıkarılmamış, ancak yapılarınyeniden yapılmalarıgerekiyorsaBabıâli’nin
izni ile yapılabilmiştir (Karaca, 2008: 53).1922 yılında Büyük Taarruz sonucu yaklaşık 1.000.000 Rum Yunanistan’a göç etmiştir. LozanKonferansı’nda Türkiye Cumhuriyetive Yunanistan arasında imzalanan ‘Yunan veTürk Halklarının Mübadelesine İlişkin
Sözleşme ve Protokol’ ün imzalanmasıyla kalanların durumu netleşmiştir. Buna göre;yaklaşık olarak 350.000 Müslüman Türkve200.000 Hıristiyan Rum zorunlu göçe tabi
tutulmuştur (Bozdağlıoğlu, 2014: 10).1924 Mübadelesi öncesi Rumlar yaşamıştır.Cumhuriyet kurulduktan sonra; 30 Ocak1923 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunan Hükümetiarasında, Türkiye’de yerleşik Rum-Ortodok slar ile Yunanistan’da
yerleşikTür Müslümanların zorunlu göçünü öngören Mübadele Sözleşmesiimzalanmıştır.
Yunanistan'ın Balkan Savaşına katıldığı tarih olan; 18 Ekim 1912 tarihinden itibarenyurtlarını terk etmiş olanları da kapsamına alan bu sözleşme ile yaklaşık 2.000.000kişidoğdukları toprakları terk etmek zorunda kalarak bölgedeki Rum
-Hristiyan nüfusYunanistan’a gönderilmiş. Yunanistan’ın Rumeli Selanik Sancağı, Drama Livası, KavalaKazası, Kokala Köyünden getirilen Türk -Müslüman nüfus da Erdek veçevresindeki köylere yerleştirilmişlerdir. Mübadeleye tabi tutulanlar; günümüzde
Ballıpınar köyü ile birlikte, Yukarıyapıcı köyüveDüzler'de yaşamaktadırlar. Eskiadı olan Koca burgaz adını köyü eskiden çevreleyen kalelerden aldığı ve ‘burgaz’ınkaledemek olduğu kaynaklarda yer almaktadır. Daha sonra Ballıpınar olarak
değiştirilmesinin nedeni bal yetiştiriciliğine elverişli oluşu ve pınarın köyün içinden geçmesindendir. Tamamı Pomaklardan oluşan halkın Müslüman olması nedeniyle
kiliseler işlevlerini yitirmiş ve kullanılmamıştır. Ballıpınar Kilisesi de zamana veşartlara yenik düşmüş, köy halkı tarafından bir dönem cami olarak kullanılmış,caminin yapılmasıyla bakımsız kalmış, zamanla çatısının çökmesiylegünümüzdeoldukça harap bir yapıdır. Yer aldığı Ballıpınar Köyü nedeniyle Ballıpınar Kilisesi olarak bilinmektedir (Öksüz, 2006: 21, 22, 85, 86).
18
4.1. Panagia Meryem Kilisesi
Balıkesir ili, Erdek ilçesi, BallıpınarMahallesi,147 ada, 5 parselde yer alanBallıpınar Kilisesi Maliye hazinesi mülkiyetinde olup
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsislidir.
Ballıpınar Kilisesi, BKTVKK tarafından11.08.1989 tarih ve 663 sayılıkarar ile tesciledilmiştir.Kilisenin batı duvarı giriş kapısı üzerinde bulunankitabeden kilisenin adının Meryem Ana
Kilisesi olduğu ve 1895 yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Kitabede yazılanlar şöyledir:
Η ΚΟΙΜΗΣΗ ΤΗΣ ΘΕΟΤΟΚΟΥ 1895 ΤΗΝ ΣΥΝΔΡΟΜΗ ΚΑΙ ΟΜΟΘΥΜΟ ΣΥΜΠΡΑΞΕΙ ΠΑΝΤΩΝ ΤΩΝΕΥΣΕΒΩΝ ΤΕΚΝΩΝ ΤΗΣΛΑΓΓΑΔΟΣ ΑΝΔΡΩΝ ΚΑΙ ΓΥΝΑΙΚΩΝ ΟΝΟΚΟΙΜΗΘΗ ΟΝΑΟΣ ΠΡΟΣ ΔΩΡΟΝ ΚΑΙ ΔΙΝΟΝ ΤΟΝ ΠΑΝΤΑΝΑΚΤΟΥ.
Tercümesi: MERYEM ANA’NIN ÖLÜMÜ (kilisenin adı) 1895 BU KİLİSE TÜM LANGADO HALKININ ERKEK VE KADINLARININ KATKILARIYLA YÜCE TANRIYA HEDİYE OLARAK YAPILMIŞTIR.Tescil fişinde yer alan bilgiye göre bir dönem samanlık ve hayvan
barınağolarak kullanılan yapı günümüzde kullanılmamaktadır Kilise; kendi parselinintamamına oturmaktaM olup ikikatlı konutların arasına sıkışmış bir
konumdadır.Yapının kuzey cephesine bitişik bir konut ve müştemilatı, doğusunda ve güneyinde dar bir sokak ve sokağa yakın mesafedekonutlar ve giriş cephesinin önünde ise
küçük bir meydan bulunmaktadır. Ayrıca kiliseNin kuzeyinde, yapıya paralel farklı bir parselde yer alan daha küçük ebatlarda büyük oranda yıkılmış ikinci bir kilise bulunmaktadır.
Plan Özellikleri
Kilisenin etrafı konutlarla çevrilmiş olduğuiçin köyün içinde sıkışmış bir durumdadır.
Yapının doğu- batı yönünde uzanan kilisenin batı cephesi küçük birmey yapının dört tarafını saran kâgir dış duvarlar dışında iç mekânında hiçbir bölücü duvar günümüze ulaşamamış, tüm yapı öğeleri, eşya ve donanıM yok olmuştur
Yapı; doğu- batı yönleri doğrultusunda dikdörtgen planlı üç nefli bazilikal plan şemasına
sahiptir. Dairesel planlı ortada ana apsis ve iki yan apsis olmak üzere23üç apsisli olarak yapılmıştır.Neflerin arasında çoğu yerde bulunan
kare kesitli, bağdadi çıta üzeri kireç harç sıvalı ahşap sütunlar yer almaktadır.Günümüzde tamamen yok olmuş olan galeri katı, girişin üzerinde batıyönünde bulunmaktadır.
Girişin sol tarafında (kuzey duvarında izleri bulunanmerdivenle ulaşılan galeri katının varlığı, duvarlardaki döşeme ve merdiven
izleri ile duvarlarda görülen metal bağlantı elemanlarının varlığından anlaşılmaktadır.Yapının batı cephesinde, ortada çift kanatlı ahşap kapıları olan anagirişinden başka, kuzey cephesinde iki adet, güney cephesinde bir adet olmak üzeretoplam üç adet daha giriş kapısı bulunmaktadır. Cephelerde üç ayrı düzlemde bulunan pencereler; içte sıvalı, dışta ise mermer söve ile çevrilidir. Tüm pencere boşlukları yatay akslarda duvarlarda yapının içine doğru genişlemektedir. Dıştantavanlarının
sıvalı basık ahşap tonoz olduğu, tonoz üzerinin iseahşap kırma çatı ileörtülü olduğu,yapıdaki izlerden ve sadece girişin kuzeyindeki nefin üzerinde kalmışolan kısmi üst örtüden görülmektedir.
Plan ve cephe düzenlemeleri açısından Geç Osmanlı dönemi Rum Ortodoks kiliselerinin mimari özelliklerini yansıtan Ballıpınar Kilisesi kültürel bir değer olarak korunması gereken önemli bir kültürvarlığı, özgün bir mimari eser dir.
Ballıpınar Kilisesi’nin ana girişinin yer aldığı batı cephesi; kilise veçevresindeki yapıların bulunduğu meydana, güney cephesi; dar bir köy sokağına,doğu cephesi yanında bulunan evin bahçesine bakmaktadır. Kuzeycephesi ise diğer bir yapı ile bitişik olup
kısmi olarak kapalıdır. Kilisenin batı ile doğu cepheleri,kuzey ile güney cepheleri yaklaşık benzer boyutlardadır.Yapının batı cephesi;kilisenin ana girişinin olduğu cephedir. Cephenin orta aksında kiliseye girişi sağlayanana giriş kapısı boşluğu yer almaktadır.
Giriş kapısına günümüzde mevcut zeminkotunda yer alan iki mermer basamakla ulaşılabilmektedir.
Kapı boşluğu iki mermer sütun üzerine yuvarlak kemerli olarak yapılmıştır. Kilit taşı süslemelidir. Kapı boşluğunun her iki yanında alt kademede mermer söveleri olan kareye yakındikdörtgen pencereler bulunmaktadır
.Kapı boşluğunun üzerinde; kemerli formda, mermer söveleri olan bir adet, yanlarındaiseki adet pencere boşluğu daha vardır.Bu pencereler batı cephe duvarının arkasındakemerli formdadır.En üst kademede ise haçvarişekilli dairesel mermer söve arkasında pencere boşluğu bulunmaktadır. Bu boşluk cephe duvarının arkasında dikdörtgen bir pencere boşluğuolarak görülmektedir. Girişin güneyindeön duvara bitişik beton çeşme yeralmaktadır.
Dairesel kapının üstünde mermer levha üzerinde büyük harfle kısmenokunabilen bir kitabevardır. Kat arasında ve subasman hizasında mermer katsilmeleri mevcuttur.
Üst kottaki pencerelerden de geçen ve cephe boyunca devam eden sıvalı veşaşırtmalı tuğlaörgülü kirpi saçağa benzeyen kat silmesinmevcuttur. Batı cephesinin beşik çatının eğimini izleyen saçak hizasında da sıva altında yatayda giden iki sıradelikli tuğla saçak silmesi ve sıvalı ve şaşırtmalı tuğla örgülü kat silmesi bulunmaktadır. Cephenin tamamıtaş kaplama görünümü verilen kalın bir sıvatabakası ileörtülüdür. Yer yer özellikle alt k ademelerde giriş kapısı hizasında bölgesel olaraksıvalar dökülmüş
ve sıva altında taş,mermer bloklar, irili ufaklı tuğla parçaları ve birkaç tane devşirme mermer sütunlar duvar dokusunda bulunmaktadır. Kalın sıva tabakasıüzerine metal bir kalıpla yapıldığı düşünülen bu şekiller yapıya kesme taş ileinşa
edilmiş görünümü vermiştir. Kapının üstüne denk gelen hizada, alt pencereüstlerinde, üst pencere altlarında pencere hizalarına kadar olan kısımlarda yapılmış çapraz motifler yer almaktadır.
Bu cephede ve diğer tüm cephelerde metal kılıç demirleri bulunmaktadır
.Yapıyı güçlendirmek adına, gergi-kılıç, kurşun-kenetikilisinin kullanıldığını görülmektedir. Yapının statiğinin bozulup bozulmadığıkılıçların içeriye doğru gömülüp, gömülmemesinden anlaşılabilir. Yapının güney cephesi ara sokağa bakmaktadır.
Cephe boyunca doğuyönünde mevcut zemin kotuazalmaktadır. Bu cephe yan nefin duvarlarınıoluşturmaktadır. Cepheninalt kademesinde bir adet sonradan kapatılmış kapı boşluğu ve biri daha küçük dikdörtgen formda, diğer ikisi büyük ve kemerli olmak
üzere toplam üç adet pencere açıklığı vardır.
Üst kademede ise galeri katına denk gelen hizada dikdörtgen formlu bir adet pencere daha bulunmaktadır
.Çatı saçak hizasında, çatı kiremitleri bulunmaktave kiremitlerin alt hizasında yatayda devameden iki sıra delikli tuğla bir sıra şaşırtmalı
tuğla örgülü kirpi saçağa benzeyen
kasilmesi mevcuttur. Bu cephede de sıva
üstünde taş kaplama görünümü verilen sıva
derz izlerinin cephe genelinde yer yer devam
ettikleri anlaşılmıştır. Bu cephenin sıvakalınlığı
ön cepheden daha azdı
r.
Ayrıca yapının
güney cephesinde arkacephesindeki en son
pencerenin altında muhdes bir yapının varlığını
gösteren izler
görülmüştür.
Yapının doğu cephesi 6 parselde yer alan yapının
bahçesine
bakmaktadır. Mevcut zemin
kotu b
u cepheye doğru düştüğünden
dolayı doğu cephesi
yüksek görünmektedir.
Cephenin alt kısmını apsisin ve yan
nişlerinin yaptığı çıkıntıoluşturmaktadır. Alt
kademede orta nef
doğrultusunda apsisin orta
aksına gelenkareye yakın küçük bir dikdörtgen
pencere bo
şluğu, üst kademede ise
üç adet pencere
bulunmaktadır. Pencerelerin ahşap doğramaları
yok olmuş sadece üst kotta
yer alan
orta pencerede kısmen de olsa ahşap doğrama
kalmıştır. Bu cephenin de
duvar örgüsü
diğer cepheler gibi taş tuğla karışık moloz taş
duvar örgü tekniğinde
olup cephe genelinde
sıva dökülmesi ve bitkilenme görülmektedir. Dökülen sıvalarınaltında kalan
taş dokusu oldukça anlaşılır olmakla beraber
çok düzensizdir. Apsisin
ve yan nişlerin dış
cepheye yansıması olan dairesel çıkıntıların
üstünde son derece
bozulmuş kiremit çatı örtüsü
mevcuttur. Doğu cephenin alt kesiminde
kirpi saçak, üst
kesiminde tuğla olduğu
sanılan saçak silmesi mevcut olup, burada
da malzeme
kayıpları gözlenmektedir. Saçak hizasında sıva altında yatayda devam
eden iki sıradelikli tuğla saçak silmesi
mevcuttur.
Silme üzerinde yer yer sıva
dökülmeleri mevcut
olup, alttaki tuğla dokudada malzeme kayıpları
b
ulunmaktadır. Beden duvarı üstündeki
çatı örtüsü yok olmuş
olup, duvar üzerinde
kırık kiremit parçaları, yer yer moloz taşlar
ve yoğun bitkilenme
mevcuttur. Apsisin ve
nişlerin dış cepheye
yansıyan yaylarının çatıları,
dış mekândaalaturka kiremit kaplıdır.
Yap
ının kuzey cephesi yanına inşa elden yapı ile
bitişikolup kısmi olarak kapalı olduğundan
cephe bütünlüğü kurulamamaktadır
. Bu cephe
üzerindeki kapı ve pencere boşlukları iç mekandan
tanımlanabilmektedir. Alt
kademede
iç mekandaki izlerden anlaşıldığı üzere kuzey
cephede iki adet kapı ve üçadet pencere boşluğu,
üst kademede ise galeri katına denk gelen
yerde bir adet
pencere boşluğu mevcuttur.
4.3.
Malzeme, Yapım Tekniği ve Strüktür
Özellikleri
Ballıpınar Kilisesi’nin taşıyıcı duvarlarında
kaba yont
u taş
-mermer-
tuğlakarışık malzemeler
kullanılmıştır. Beden duvarlarında
muhtelif alanlarda sıvadökülmüş olduğundan
sıva altında irili ufaklı kaba yon
t
u taşlar,
çeşitli ebatlarda
mermer bl
oklar ve tuğla parçaları
görülmektedir.
Yapının
strüktür sistemini temeller,
beden duvarları,
taşıyıcı vasfını yitirmiş ahşap sütunlar ve
sütun başlıkları ve ahşap
sütunları birbirine
bağlayan ancak günümüzde bu özelliğini tamamen
yitirmiş olan
demir
gergiler oluşturmaktadır.
Kagir duvarlar ve ahşap sütunlar, kilisenin
düşeytaşıyıcılarıdır. Günümüzde yok olmuş
olan üst örtü sistemi ve galeri katının döşeme
yükleri; ahşap kemerler aracılığıyla ahşap sütunlara
ve oradan da zemine
aktarılmaktadır.
Yapının taşıyıcı duvarları, iç mekânda beyaz
plastik boyalıdır. Yapıgenelinde iç duvarların
tamamında yer yer sıva ve boya tabakaları
dökülmüş veduvar örgüsü açığa çıkmıştır.
Bazı bölümlerde ise taş malzemede yoğun
kayıplarvardır. Kilisenin giriş kapısının
bulunduğu batı duvarı, ana taşıyıcı
taş duvarlardan
biridir. Duvar üzerinde boylu boyunca
yer alan yok olmuş
ahşap döşeme kirişlerininizleri ve metal bağlantı
el
emanları görülmektedir. Bu elemanlar
günümüzde yok
olmuş galeri katının varlığını
göstermektedir. Üst örtünün ve tavan kaplamasının
şekli de duvar üstündeki sıva izlerinden
anlaşılmaktadır. Ana girişin karşısındaki
duvar, apsisisin olduğu ana taşıyıcı duva
rlardan biridir. RESİM 24
Yapının ana apsisinin içerisinde yer alan resmin büyük bir kısmı döküldüğüiçin net bir tanımlama yapmak mümkün değildir. Meryem’in kucağında İsa figürünüseçebilseydik bu resmi Theotokos konumunda olduğu için Platytera Meryem olarakyorumlayabilirdik. Ancak İsa figürünü göremediğimiz için bu resmi B
lakherniotissaMeryem (Bakire
Meryem) olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır. Meryem’in heriki eli yana doğru açık dua pozisyonundadır. Mavi kıyafetinin üzerine kırmızı ve sarıkarışık bir maphorion (pelerin) vardır. Başındaki kutsallığını simgeleyen hale silik de
olsa seçilebilmekted
ir. Bakire Meryem ikonasının en iyi örneklerinden biri KievAyasofya’sının apsis mozaiğidir.
Yapının
yan
duvarları ise birbirinin simetriği konumunda
olup, kuzey
duvarında iki adet, güney
duvarında ise bir adet kapı girişi bulunmaktadır.
Pencere
boşlukları simetrik olup üçer
tanedir. Galeri katı hizasında ise simetrik olarak
bireradet daha pencere mevcuttur. Kilisenin
tamamen yok olmuş olan galeri katına çıkanmerdiveninin, yapının kuzey duvarının
iç kısmındaki izlerden bu duvara yapışık
olduğu açıkça görülmektedir. Merdivenin
bulunduğu bölümü naostan ayıran ahşap
bölmeler
eski fotoğraflar ve duvardaki izler
den
anlaşılmaktadır
İkonostasisin izleri her iki duvarda aynı hizada
duvar yüzeyindeki dökük
sıva izlerinden
anlaşılmaktadır. Her iki duvar yüzeyinde
pencere
boşlukları arasındasilinmiş ama varlığı
hissedilen duvar resimleri ve çok az miktarda pencere
kenarlarındaki renkli filetolar
dikkat çekmektedir.
Kompozisyonların çözümlemesiyapılacak kadar iyi durumda değildir. Kilisenin mevcut sıvalı
ve boyalı tüm
duva
rlarında ayrıntılı inceleme
yapılması için, boyaların kaldırılması ve bezeme
araştırılması yapılması gerekmektedir.
Üç nefli bazilika düzeninde inşa edilen kilisenin
naosunda bulunan orta nef,
beşer adet
ahşap sütunlarla yan neflerden ayrılmaktadır.
Sütunlar yerlerinden
oynamış durumda olduklarından
taşıyıcılık özelliklerini yitirmiştir.
Sütunlarıngövdeleri kare kesitli ahşaptır
ve bağdadi çıta üzeri kireç harçlı sıva ile kaplanmıştı
r.
Kilisenin üst örtüsü tamamen yok olmuştur;
kı
smen
mevcut olan üst örtü öğeleri
nedeniyle
yapının üst örtüsünün ahşap olduğu
anlaşılmaktadır. Yapının ahşapdoğramalarının
tamamına yakın kısmı yok olmuştur. Gü
nümüzde tamamen yok
olmuş olan döşeme
kaplamas
ı hakkında yapıda hiçbir iz bulunmamaktadır. Kilisenin terk edilmiş olması, bakım ve
onarımlarının yapılmaması ve yanlışkullanımlar
nedeniyle yapıda hasarlar oluşmuş
ve bu
durum yeni sorunlarınoluşumuna da
neden olmuştur. Yapının denize yakın konumda
olması, doğal
etkenlerden kaynaklanan
bozulmalar anlamında yapıda nemden
kaynaklanan
problemler yaşanmasına neden
olmuştur.
Kilisenin dönem dönem hayvan barınağı,
depo ve çöplü
k olarak kullanması yapıda
bozulmalara sebep olmuştur. Yapının yapı
malzemelerinin sökülüp başka amaçlar için
kullanılması ve bilinçsizce yapılan diğer
müdahaleler
yapının özgün malzemelere zarar
vermiştir. Zaman içinde gerek üst
örtünün
yok olması, gerekse de definecilerin veya diğer
insanların oluşturdukları
tahribat sonucu
zemin kaplaması ve yapının iç donanımı yok
olmuştur. Zamanzaman köy halkının kilisede
biriken çöpleri ve kurumuş yaprakları toplayıp
kiliseönündeki meydanda veya kilise içinde yakmal
arı nedeniyle oluşan sis ve duman
yapıya zarar vermiştir. Yapıya sonradan
bitişik inş
a edilen konut nedeniyle kuzeycephede
bulunan pencere ve kapı boşluklarının
kapatılması ve bu cephenin konut ile
ortak
duvar olarak kullanılması yapının bozulmasına
neden
olmuştur.
Ballıpınar
Kilisesi denizden kaynaklanan
nemden olumsuz etkilenmiştir. Hava koşullarının
sert
olduğu aylarda etkisini gösteren şiddetli
rüzgâr ve yağış, yapı malzemesi üzerine
doğrudan etki ederek bozulmalarına yol açmıştır.
Rüzgâr ile taşınan tohumlar, çatıda
ve
derz aralarında gelişerek yoğun bitkilenme ve
yosunlaşmaya neden olmuştur.Yapı üzerinde
zamanla gelişen bit
kiler sebebiyle, malzemelerde çatlaklar meydana
gelmiştir.
Ahşap malzeme yapı bozulmaya başladığı
anda en çabuk etkilenen ve bozulan malzemedir.
Ballıpınar Kilisesi’nin ahşap elemanlarının
tamamına yakınıyok olmuş
tur. Mekan
içinde bulunan ahşap sütunların çoğu devrilmiş,
kireç harcısıvaları dökülmüş, bağdadi
çıtaları kopmuş ve sütun başları yok olmuştur.
Ahşap
sütunlar, kemer ve
tonozları birbirine
bağlayan demir gergiler; ahşap sütunların
deformasyona uğramış olmaları nedeniyle
taşıyıcılık özelliklerini yitirmiştir.
Özgün
sıvalarda büyük oranda sıva kaybı
bulunmaktadır. Bu durum yapının bozulmasını
hızlandıran en önemli etkenlerd
en biri
olmuştur. Yapıda özellikle pencere ve kapı
boşluklarında kullanılan çimento katkılı ve
özgün olmayan kireç karışımlı sıvalarçeşitli
tahribatlara yol açmıştır.
Dış cephelerde, pencere doğramalarının
önünde
demir parmaklıklar bulunmaktadır.
Dış ceph
elerde bulunan özgün pencere
41
demirlerinin
bazı bölümleri oksitlenerek korozyona
uğramış ve mekanik bozulma
sonucu
biçimleri değişmiştir. Cephelerde açıkça görülen
çok sayıdaki kılıç demirleri
korozyon
etkisiyle paslanmıştır. Özellikle pencerelerin
etrafınd
a yer alan mermersöveler üzerinde
metal elemanların mermer ve taş kısımlara
değdiği noktalarda metal
üzerindeki paslanmadan kaynaklanan kir ve pas izleri mermer yüzeylerde yüzey
kirliliği
oluşturmuştur. Mermer yüzeylerde kopmalar
ve malzem
e kayıpları
mevcuttur.
Etrafı konut yapıları ile sıkışmış bir durumda
bulunan kilise ve yakınçevresindeki diğer
yapıların özgün vaziyet planları hakkında ne
yazık ki bilgi sahibiolunamamaktadır. Bu sorunun
yanı sıra kilisede karşılaşılan en büyük
ve en önemlimekansal sorun sadece beden
duvarlarının kalmış olması ve iç kısımda hiçbir
mimari
öğenin (yok olmuş duvar, çatı,
tonoz vb) günümüze kadar ulaşamamasıdır.
Demir
gergi elemanlarının bir kısmı yok olmuştur.
Yapının ahşap doğramalarının tamamına
yakın kısmı zaman içinde çeşitli sebeplerle
yok olmuştur. Sadece ön cephede sol
alt
pencere özgün olarak kalabilmiştir. Apsis
cephesinde üst kademede orta aksta yeralan
pencerenin bir kısmı özgündür. Her iki doğrama
da yapının pencere detaylarıhakkında
bilgi vermektedir. Giri
ş cephesindeki ana kapının
mermer
basamakları veeşik taşı dahil,
diğer cephelerdeki tali girişlerin tamamının
mermer olma ihtimali çok
yüksek olan basamakları
ve eşik taşları da zamanla yok olmuştur.
Özellikle kapatılan pencereler başta olma
üzere mermer
denizlikler bulunmamaktadır.
Yapını
n zemin
döşemesi tamamen yok olduğu
için yapının özgün zemin kotları ve olası
basamakları
ve
cinsleri hakkında yapı üzerinde
net bir iz yoktur. Sadece bazı duvarlarda
izleri
görülen ahşap oturma yerlerinin sabitlendiği
zemin kotu tespit edilebilmektedir. Bu
zeminin ise oturma yerleri hizasından
biraz daha geniş olmak kaydıyla yükseltilmiş
ahşap olması muhtemeldir
.
Dolayısıyla yapının ana zemini olmadığı için
mekanınesas zemin kaplaması hakkında bir
bilgiye ulaşılamamıştır
.
Ballıpınar Kilisesi’nin mevcut girişlerinden
bazıları kullanılmamaktadır.Kuzey duvarının
özgün kapı ve pencere açıklıkları yapıya
kuzey cepheden bitişikinşa edilmiş yapı
sebebiyle taş dolgu ve tuğla ile kapatılmıştır.
Güney
duvarında iseyer alan kapı açıklığı;
mekanın giriş çıkış kontrolünü düzenlemek
amacıyla taş dolguile kapatılmıştır.
Kuzey duvarının iç kısmında kuzey ve batı
duvarlarının kesiştiği
noktada günümüzde
yok olmuş ahşap merdivenin ve merdiven
evinin izleri açıkça
42
görülmektedir. Yapıda
bulunan merdiven izi, duvardaki döşeme izleri,
kuzey vegüney duvarlarda mevcut olan
korkuluk izleri, döşemeyi taşıyan kirişlerin
duvarda
saplandıkları boşlukların varlığı ve
üst kotta bulunan pencere açıklıkları galeri
katının varlığını göstermektedir. İç
kısımda
kuzey ve batı duvarları üzerinde apsiseyakın
bir hizada ve simetrik olarak sıva üzerinde
belirgin bir ikonastasis izi yer
almaktadır. Bu
iz ikonastasisin şekli ve detayları hakkında
bilgi vermese bile yapı
içindeki yerinin ve en
azından yüksekliğinin doğru tespit edilmesi
açısından
önemlidir.
Kilise içinde olması gereken; ambon, despot
koltuğu, altar vs gibi donatıelemanlarının izlerine
rastlanmamaktadır.
Kilisenin çatı ve üst örtüsünün batı ve doğu
duvarlarının bitiş formundan,
benzer örneklerden ve foto
ğraflardan yan neflerin ve orta nefin basık tonoz olduğu;çatı örtüsünün iki
yöne eğimli beşik çatı olduğu ve özgün örtü
malzemesinin alaturka
kiremit olduğu tespit
edilebilir.Ambonun 3. veya 4. sütun üzerinde
olduğu düşünülebilir, ayrıca yapıya
ait
eski fotoğrafta 4. sütunun diğerlerinden farklı
olarak kaplı
olduğu görülmektedir
.
Yapılan incelemelerde genellikle, ambon kotunun
galeri kotu seviyesinde olduğu, darve dik dönerli ahşap merdiven ile çıkıldığı ve
orta nefe yön
eldiği görülmektedir.
Ya
pı üzerinde iki noktada yer alan özgün ahşap
pencerelerin varlığından yapının
pencere
detaylarına ulaşılmaktadır. Yapının pencereleri
ispanyolet açılımlı ahşap
pencerelerdir.
Kapılar tamamen yok olduğundan malzeme
ve sistemi hakkında bir
bilgi bulunmamakta
dır.
Benzer örneklerde ahşap veya metal kapı
örnekleri
bulunmakla birlikte, kapıların tamamının
yok olmaları nedeniyle ahşap olma
olasılıklarının yüksek oldukları düşünülmektedir
.
Kapı kemerleri, pencere lentoları,
apsis
kemeri sıralı tuğla örgüdü
r.
Pencere ve kapı
söveleri mermer, pencere
boşlukları üzerindeki
kemerler ise tuğladır.
49
Maksimianos bundan emin olmak için de bütün üst düzey komutanlarını putlara tapınmaları için davet etti. Azizin tapınağa gelmeyi reddettiğini görünce onuyargılamak için karşısına getirilmesini emretti. Dimitrios neden putlara tapınmayaçağırdığımda gelmedin? Neden bunu reddettin? Efendim hiç bir zaman seninemirlerinden dışarı çıkmadım ve hiç bir zaman senin büyüklüğünü küçümsemedim.Ancak Mesih İsa’ya daha sağdığım çünkü O, benim ve bütün insanlığınkurtarıcısıdır. Bu yüzden sizin o sahte tanrılarınıza tapınmayı reddettim.Maksimianos bu sözlere kızarak azizin karanlık bir odaya kapatılmasını emrettikapatıldığı
o oda bir hamamın altında bulunduğundan dolayı her yerde pis bir k
oku
ve kirli su vardı. Azizi odaya attıkları zaman, bir akrep yuvasından çıkarak azizesaldırmaya kalkıştı. Aziz haçını yaptıktan sonra üzerine bastı ve akrebi öldürdü. Osırada Tanrı’nın meleği azize görünerek ona altın taç taktι ve şunları söyledi:
Dimit
rios cesaretli ol ve düşmanlarını yeneceksin. Bunun üzerine aziz, şeytanıyeneceğini anladı. Bu yüzden hapishanede Tanrı’ya şükrediyor ve sevinç dolu birşekilde dua ediyordu. Tanrı’nın şehidi Dimitrios hapishanede yaklaşık bir sene kaldı.
Bütün bu zaman i
çinde öğrencileri sık sık ziyaretine geliyor, o da onları eğitiyordu.291 yılında Selanik arenasında teke tek dövüşler gerçekleştirildi. ArenadaMaksimianos’tan başka Dioklitianos ta bulunmaktaydı. Bu iki efendi ve putperesthalk Lieos adındaki savaşçıyı destekliyorlardı. Lieos çok güçlü ve devasa bir insandı.Daha hiç kimseye yenilmemiş onunla savaşanların da hayatını bağışlamamıştı. Busavaşçı stada çıktığı zaman Hıristiyanlara küfür ediyor onları kendisiyle savaşmaları
için arenaya davet ediyordu. Azizin
öğrencilerinden Nestoras bu sözleri duyduğunda bu devasa adamı öldürmek için öğretmeni olan azize giderek onu kutsamasını istedi.Dimitrios ona: Git sevgili kardeşim. Düşmanını yeneceksin ama Mesih İsa adına daŞehit olacaksın, dedi Nestoras sevinç içerisinde stada döndü. Bir kılıç alaraksavaşmak için arenaya çıktı. Halk genç Hıristiyan’ı gördüğünde onunla dalga geçipgülüyordu. Liesos gence şunları söyledi: Sen beni yenemezsin ve ölmek içinde çokgençsin. Sen öleceksin ve bende seni yeneceğim! Bu sözler
üzerine Lieos Nestoras
ile savaşmayı kabul etti. Dimitrios’un öğrencisi haçını çıkardıktan sonra:Dimitrios’un Tanrı’sı bana yardım et! , diye haykırdι. Kılıcını kaptığı gibi saldıraraktek bir vuruşla devasa adamı yere yığdı ve onu öldürdü. Bütün arena sessizliğe
50
büründü. Hayatında hiç bir zaman savaşmamış olan 20 yaşındaki bir genç putperestlerin sevgili kahramanını öldürmüştü.
Bunun üzerine kral genci yanına çağırarak: Hangi büyülerle yenilmezLieos’u yenmeyi başardın? Diye sordu. Büyülerle yenmedim. Gerçek Tanrı olanMesih İsa’nın gücü ile yendim! diye cevap verdi Nestoras. Bu olaydan dolayi çokkızgın olan kral, Lieos’un ölümüne neden olan kılıçla kendisinin de öldürülmesiniemretti. Böylece aziz Nestoras, öğretmeninin de söylediği gibi Mesih İsa adına
şehit
oldu.
Aziz Dimitrios Mesih İsa adına kanını dökeceği anı sabırsızlıkla bekliyordu.Kral, Nestoras’ın galibiyetini Hıristiyanlığın putlara karşı bir galibiyeti gibialgıladığından çok sinirlendi. Bu yüzden Dimitrios’un da öldürülmesini emretti.
Asker
ler hapse girdiklerinde aziz sağ kolunu kaldırarak onu kılıçlamalarını bekledi.Bedeninin ölümüyle Tanrı’nın sonsuz krallığına kavuşacaktı. Askerler azizinkarnının yan tarafına indirdikleri kılıç darbeleriyle azizi öldürdüler. Dimitrios’un bedenini Hıristiyanların öldüğü yere gömdüler. Ama o zamandan beri mezarınıniçerisinden muhteşem bir koku yayılmaya ve muhteşem kokulu bir su akmaya başladı. O kirli mekan muhteşem kokuyor kimse bu olayın ne olduğunuanlayamıyordu.
Bugüne kadar azizin bedeninin bulundu
ğu kilisede azizin yortusununolduğu gün bütün kilise muhteşem kokuyor ve insanlar bu su ile kutsanıyorlar.Birçok kişi hastalığına derman buluyor. Günümüzde
Aziz Demetrios anma günü
Ortodoks Kiliselerinde 26 Ekim’de kutlanmaktadır.
Roma Katolik Kiliselerince
Sirmium’lu Dimitrios olarak bilinir ve 8 Ekimde anılır. Aziz Dimitrios Selanikşehrinin koruyucusudur
ve adına kurulan kiliselerin ve o kiliselerin bulunduğuşehirlerin de koruyucusu olduğuna inanılır. Bu inançla Narlı Köyünde yaşayanRumlar 1898’te Aziz Dimitrios adına kilise kurdular, kilisede
ibadetlerini, pazar
ayinlerini, Vaftizlerini, hatta her yıl
Paskalya bayramlarını
da bu kilisede
kutlamaktaydı. Paskalya zamanı kilise dışında insanlar bir birlerine dirilişin simgesiolan özenle boyanmış paskalya yumurtası hediye ederdi.
Her yıl belirli tarihlerdecuma günü başlayan ve pazartesi sona eren süreçte cuma günü İsa'nın çarmıhagerildiği gün, pazar dirildiği gün pazartesi miraça çıktığı gün olarak kutlanırdı ve
kilisede gece ayinlerinden önce kilise d
ışında bir ayin alayı düzenlenir. Alay
51
kiliseden çıkarken hiç ışık yakılmaz dönüşte ise İsa’nın dirilişini simgelemek içinyüzlerce mum yakılırdı (
5.2. Aziz Dimitrios Kilisesi
Balıkesir ili, Erdek ilçesi, Narlı Mahallesi,
11 pafta, 1089 parselde yer alanAziz Dimitrios Kilisesi Maliye hazinesi mülkiyetinde olup
Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na tahsislidir.
Kilisenin batı duvarı giriş kapısı üzerinde bulunan mermer
lento
kitabeden kilisenin a
dının Aziz Dimitrios
Kilisesi olduğu ve 1898 yılında inşaedildiği
anlaşılmaktadır. Kitabede yazılanlar
şöyledir:
ΟΝΛΟΣ TOY ΛΓΙΟΥ ΕΝΔΟΖΟΥ ΜΕΓΑΛΟΜΑΡΤΥΡΟΣΔΗΜΗΤΡΙΟΥ ΤΟΥΜΥΡΟΒΛΥΤΟΥ ΑΝΩΚΟΔΟΜΗΟΗΤΩΣΤΗΡΙΩΕΤΕΙ 1898
Tercümesi:
‘KUTSAL, ŞANLI, İSA'NIN BÜYÜK ŞEHİTLERİN'DEN VE KEMİKLERİ GÜL KOKAN AZİZ
DİMİTRİOS TAPINAĞI’
YAPIMI VE KURULUŞ TARİHİ (1898)
Erdek’in eski Rum köylerinden biri olan Narlı Köyünde yer almaktadır.
Ortodoks
Rumları açısından büyük önem taşır. 1926 yılına kadar bu bölgede yaşayanRumların bu kilisede ibadetlerini, pazar ayinlerini ve vaftizlerini gerçekleştirdiklerive de her paskalya bayramında burada buluştukları bilinmektedir.
Kilisenin çatısı hariç, duvarları sağlam olarak günümüze kadar ulaşmıştır.Doğal zeminden yüksekte inşa edilen kiliseye giriş, ön cephedeki 4 basamaklımerdivenden sağlanmaktaymış ancak zamanla yol seviyesi yükseltilmiş ve basamaklar kaybolmuştur. Kilisenin döşeme malzemesi olarak sadece giriş kapısınınönünde yer alan mermer bulunmaktadır. Bu nedenle araştırmacılar kilisenin tümyapısının mermerden olabileceğini düşünmektedir. Kilisenin galeri katının ahşapkirişleme üzerine ahşap kaplama ile bitirildiği ve korkuluğunda ahşap strüktürl
ü ve
sıva üstü boyama tekniği ile bezendiği tahmin edilmektedir (Balıkçı,Ö. 2018.s,73).
5.3. Plan Özellikleri
Doğu
-
batı yönünde uzanan kilisenin
batı cephesi küçük bir meydana bakmaktadır.
Kiliseye ana giriş bu meydandan, yapının batı
cephesinden
sağlanmaktadır. Batı cephesi geniş bir meydan sokağın uç kısmına bakmaktadır.Kuzey cephesi ara sokağa bakmaktadır. Güneydoğu köşesinde Narlı Köyü camisinin bahçesindeki yapı ile bitişiktir. Aziz Dimitrios Kilisesi günümüzde ne yazık ki
terk
edilmiş bir durumda olduğu için yapının
dört tarafını saran kâgir dış duvarlar dışında
iç mekânında hiç bir bölücü duvar günümüze
ulaşamamış, tüm yapı öğeleri, eşya vedonanım yok olmuştur.
Yapı; doğu
-
batı yönleri doğrultusunda dikdörtgen planlı üç nefli bazilikal plan şemasına sahiptir. Yarım daire planlı apsis duvardan dışa taşmaktaymış, fakatgünümüzde yıkık olan apsis bölümü tuğla örülüp demir kapı ile kapatılmıştır.Apsisin sağında bir,
solunda biri diğerinin yarısı kadar küçük nişler bulunmaktadır.Yapının kuzey ve güney duvarlarında apsise doğru birer yarım daire şeklinde nişler bulunmaktadır. Neflerin arasında çokgen kesitli, sütun kaidesi yer almaktadır
Günümüzde tamamen yok olmuş olan galeri katı, girişin üzerinde batı
yönünde
bulunmaktadır. Galeri katının varlığı, duvarlarda görülen metal bağlantıelemanlarının varlığından anlaşılmaktadır.
Yapının batı cephesinde, ortada yuvarlak kemerli ana girişinden başka,
kuzey cephesinde bir adet, güney cephesinde bir adet olmak üzere toplam üç adet
giriş kapısı bulunmaktadır. Cephelerde üç ayrı düzlemde bulunan pencereler; içtesıvalı, dışta ise kesme düzgün taş söve ile çevrilidir. Pencerelere yuvarlak
kemerli
iyon süslemeli mermer kilit taşları ve kademeli genişleyen mermer sütun başlıklarıile hareket katılmıştır. Tüm pencere boşlukları yatay akslarda duvarlarda yapınıniçine doğru genişlemektedir. Dıştan tavanlarının sıvalı basık tonoz olduğu, tonozüzerinin ise ahşap kırma çatı ile örtülü olduğu düşünülmektedir.
Plan ve cephe düzenlemeleri açısından Geç Osmanlı dönemi Rum Ortodoks
kiliselerinin mimari özelliklerini
yansıtan Aziz Dimitrios Kilisesi; kültürel bir değerolarak korunması gereken önemli bir kültür varlığı, özgün bir mimari eserdir.
Aziz Dimitrios Kilisesi’nin ana girişinin yer aldığı batı cephesi; kilise veçevresindeki yapıların bulunduğu meydana, güney cephesi; meydana açılan bir köysokağına, doğu cephesi ara sokağa. Kuzey cephesi ise Narlı Köyü Camii’ne ait biryapı ile bitişik olup kısmi olarak kapalıdır. Kilisenin batı ile doğu cepheleri, kuzey ile
güney cepheleri yaklaşık benzer boyutlardadır. Yapının batı cephesi; kilisenin anagirişinin olduğu cephedir. Cephenin orta aksında kiliseye girişi sağlayan ana girişkapısı boşluğu yer almaktadır. Giriş kapısına günümüzde mevcut zemin kotunda yeralan mermer basamakla ulaşılabilmektedir.
Yuvarlak kemerli k
apının üstündemermer söve üzerinde büyük harfle okunabilen bir kitabe vardır. Söve ile kemerarasında ortası haç süslemeli demirden korkuluk bulunmaktadır. Üzerinde düzmermer kiriş onun üzerinde üçgen alınlık düzenlemesi vardır. Alınlığın içerisinde
bulu
nan boşluktaki izden burada bir süsleme elemanı olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bu günümüze ulaşmamıştır. Kapı boşluğunun her iki yanında alt kademede düzgünkesme taş söveleri olan dikdörtgen pencereler bulunmaktadır. Kapının sağında yeralan pencere kapı boşluğuna daha yakındadır, solunda yer alan pencere cepheninyarısına simetrik bir biçimde konumlandırılmıştır. Kapı boşluğu kemerli formda,sütun başlıkları çiçek motifleri ile süslenmiş ve kilit taşı akantus yaprağı ilesüslenmiştir. Üzerinde mermer söveleri olan bir adet, yanlarında ise iki adet düzgünkesme taştan dikdörtgen pencere boşluğu daha vardır. Bu pencereler batı cepheduvarının arkasında kemerli formdadır. Üst kottaki pencerelerden de geçen ve cephe boyunca devam eden kırmızı tuğla örgüler cepheye hareket katmaktadır. Batıcephesinde ve diğer tüm cephelerde beşik çatının eğimini izleyen saçak hizasındayatayda giden tuğla haç süslemeleri bulunmaktadır
Bu
cephede ve diğer tüm cephelerde metal gergi demirleri bulunmaktadır.Yapıyı güçlendirmek adına, gergi
-
kenet ikilisinin kullanıldığını görülmektedir.Yapının statiğinin bozulup bozulmadığı gergilerin içeriye doğru gömülüp,gömülmemesinden anlaşılabilir.
Yapının güney cephesi ara sokağa bakmaktadır. Bu cephe yan nefinduvarlarını oluşturmaktadır. Cephenin alt kademesinde bir adet sonradan kapatılmışkapı boşluğu ve dikdört
gen formda, büyük ve kemerli olmak üzere toplam üç adet
pencere açıklığı vardır. Pencereler düzgün kesme taş söve ve lento ileçevrelenmektedir. Süsleme elemanı olarak mermer kullanılmıştır. Çatı saçakhizasında, çatı kiremitleri bulunmakta ve kiremitlerin
alt hizasında yatayda devameden iki sıra delikli tuğla bir sıra şaşırtmalı tuğla örgülü kirpi saçağa benzeyen katsilmesi mevcuttur. Bu cephenin de duvar örgüsü diğer cepheler gibi taş tuğla karışıkolarak yapılmıştır. Cephede tuğla saçak silmesi mevcuttur. Saçak hizasının altındayatayda devam eden tuğla haç süslemeleri mevcuttur.
Beden duvarı üstündeki çatı örtüsü yok olmuştur. Yapının kuzey cephesiyanına inşa edilen camiinin birimi ile bitişik olup kısmi olarak kapalıdır. Kuzeycephede bir adet kapı ve üç adet pencere boşluğu mevcuttur. Kuzey cephesi ve güneycephesi simetriktir. Yapının duvarlarının birleştiği noktalarda düzgün kesme taş
malzeme ile cephelere hareket
katılmıştır.
5.4.
Malzeme, Yapım Tekniği ve Strüktür Özellikleri
Aziz Dimitrios Kilisesi’nin taşıyıcı duvarlarında taş
-mermer-
tuğla karışıkmalzemeler kullanılmıştır. Yapının strüktür sistemini temeller ve beden duvarlarıoluşturmaktadır. Kagir duvarlar kilisenin düşey taşıyıcılarıdır. Günümüzde yokolmuş olan üst örtü sistemi ve galeri katının döşeme yükleri; kemerler aracılığıylasütunlara ve oradan da zemine aktarılmaktadır.
Yapının taşıyıcı duvarları, iç mekânda beyaz plastik boyalıdır. Yapıgenelinde iç duvarların tamamında yer yer sıva ve boya tabakaları dökülmüş veduvar örgüsü açığa çıkmıştır. Bazı bölümlerde ise taş malzemede yoğun kayıplarvardır. Kilisenin giriş kapısının bulunduğu batı duvarı, ana taşıyıcı taş duvarlardan biridir. Duvar üzerinde boylu boyunca yer alan yok olmuş metal bağlantıelemanlarının izleri görülmektedir. Bu elemanlar günümüzde yok olmuş galer
63
katının varlığını göstermektedir. Üst örtünün ve tavan kaplamasının şekli de duvarüstündeki sıva izlerinden anlaşılmaktadır. Ana girişin karşısındaki duvar, apsisisinolduğu ana taşıyıcı duvarlardan biridir.
Duvarın aksında yarım kubbe üst örtüsü olan ve dairesel planlı apsis izlerimevcuttur. Apsisin sadece niş açıklığı günümüze ulaşmıştır. Apsisin üst köşesindesıva dökülmesi sonucu tuğla kemer örgüsü açığa çıkmıştır. Üst kotlarda ise çatının
biçimi duvar üstündeki sıva izlerinden anlaşılmaktadır.Yapının yan duvarları ise birbirinin simetriği konumunda olup, birer adetkapı girişi bulunmaktadır. Pencere boşlukları simetrik olup üçer tanedir. Kilisenintamamen yok olmuş olan galeri katına çıkan merdiveninin varlığına dair iz mevcutdeğildir. Üç nefli bazilika düzeninde inşa edilen kilisenin naosunda bulunan orta nef,dörder adet sütunlarla yan neflerden ayrılmaktadır. Kilisenin üst örtüsü tamamen yokolmuştur. Günümüzde tamamen yok olmuş olan döşeme kaplaması
hakkında yapıdahiçbir iz bulunmamaktadır.
Kilisenin terk edilmiş olması, bakım ve onarımlarının yapılmaması veyapının denize yakın konumda olması, doğal etkenlerden kaynaklanan bozulmalaranlamında yapıda nemden kaynaklanan problemler yaşanmasına neden olmuştur.Yapının yapı malzemelerinin sökülüp başka amaçlar için kullanılması ve bilinçsizceyapılan diğer müdahaleler yapının özgün malzemelere zarar vermiştir. Zaman içindegerek üst örtünün yok olması, gerekse de definecilerin veya diğer insanlarınoluşturdukları tahribat sonucu zemin kaplaması ve yapının iç donanımı yok olmuştur.
Aziz Dimitrios Kilisesi denizden kaynaklanan nemden olumsuz etkilen-
miştir. Hava koşullarının sert olduğu aylarda etkisini gösteren şiddetli rüzgâr veyağış, yapı malzemesi üzerine doğrudan etki ederek bozulmalarına yol açmıştır.Rüzgâr ile taşınan tohumlar, çatıda ve derz aralarında gelişerek yoğun bitkilenme veyosunlaşmaya neden olmuştur. Yapı üzerinde zamanla gelişen bitkiler sebebiyle,malzemelerde çatlaklar meydana gelmiştir.
Özgün sıvalarda büyük oranda sıva kaybı bulunmaktadır. Bu durum yapının bozulmasını hızlandıran en önemli etkenlerden biri olmuştur. Yapıda özellikle pencere ve kapı boşluklarında kullanılan çimento katkılı ve özgün olmayan tuğla vekireç karışımlı sıvalar çeşitli tahribatlara yol açmıştır. Dış cephelerde, bir pencerededoğramanın önünde demir parmaklık bulunmaktadır. Dış cephelerde bulunan özgün pencere demirinin bazı bölümleri oksitlenerek korozyona uğramış ve mekanik bozulma sonucu biçimleri değişmiştir. Cephelerde açıkça görülen çok sayıdak
i gergi
demirleri korozyon etkisiyle paslanmıştır.
Kilisede karşılaşılan en büyük ve en önemli mekânsal sorun sadece bedenduvarlarının kalmış olması ve iç kısımda hiçbir mimari öğenin (yok olmuş duvar,çatı, tonoz vb) günümüze kadar ulaşamamasıdır. Giriş cephesindeki ana kapınınmermer basamakları ve eşik taşı dahil, diğer cephelerdeki tali girişlerin tamamınınmermer olma ihtimali çok yüksek olan basamakları ve eşik taşları da zamanla yokolmuştur. Yapının zemin döşemesi tamamen yok olduğu için yapının öz
gün zemin
kotları ve olası basamakları ve cinsleri hakkında yapı üzerinde net bir iz yoktur.Aziz Dimitrios Kilisesi’nin mevcut girişlerinden bazıları kullanılma
-
maktadır. Kuzey duvarının özgün kapı ve pencere açıklıkları yanına inşa edilen
caminin bahçe
duvarı görevi gördüğü için sıva ve tuğla ile kapatılmıştır. Güneyduvarında ise yer alan kapı açıklığı; mekânın giriş çıkış kontrolünü düzenlemekamacıyla tuğla ile kapatılmıştır.Kilisenin çatı ve üst örtüsünün batı ve doğu duvarlarının bitiş formundan, benzer örneklerden ve fotoğraflardan yan neflerin ve orta nefin basık tonoz olduğu;çatı örtüsünün iki yöne eğimli beşik çatı olduğu ve özgün örtü malzemesinin alaturkakiremit olduğu tespit edilebilir.
Kapılar tamamen yok olduğundan malzeme ve sistemi hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Benzer örneklerde ahşap veya metal kapı örnekleri bulunmakla birlikte, kapıların tamamının yok olmaları nedeniyle ahşap olma olasılıklarınınyüksek oldukları düşünülmektedir. Kapı kemerleri, pencere lentoları, apsis kemeri
sıralı tuğla örgüdür. Pencereler giriş kapısı üzerindeki mermer diğer pencerelerdüzgün kesme taş malzemelidir. Kapı söveleri ana giriş mermer, yan kapılar düzgünkesme taş malzemelidir. Pencere boşlukları üzerindeki kemerler ise tuğladır.
68
6. SONUÇ
Karşıyaka Bizans Kilisesi ve Narlı Aziz Dimitrios Kilisesi
konum
ları
itibarıyla yerleşim alanının tam ortasında bulunmaktadır. Gerek Bizans ve Rumyerleşimlerinde, gerekse Türk yerleşiminde buraların
kilise ve cami yapımı içinseçilmesinin en önemli nedeni, şehrin merkezinde bulunması
ve dört tarafından
yolgeçen bir meydan durumunda o
lmasıdır.
Karşıyaka Bizans Kilisesinin bulunduğu alanda
Rum y
erleşimi döneminde
Panagia Taksiarhis Kilisesi olarak adl
andırılan bir Rum kilisesinin
varlığı söz
konusudur
. Şehrin Rum yerleşimi dönemindeki planında tek apsisli olarak bazilikam(dikdörtgen) planlı
kilise yapısı
işaretlenmiştir. Bu plan tipi yarımadanın, Ballıpınar
(Kocaburgaz) Köyünde 18
95 yılında yapılmış olan Pagania Meryem Kilisesi ve Narlı
Köyünde
1898 yılında yapılmış olan
Aziz Dimitrios kilisesi
plan tipini işaretetmektedir. Yarımadanın bu iki farklı köyünde, ayni zamanda inşa
edilen bu iki
kilise, stil özellikleri incelendiğinde, ayni usta tarafından yapıldığı anlaşılan
,
bazilikal (dikdörtgen) plânlı, içi ahşap sütunlarla üç nefe ayrılmış
,
ahşap tabandöşemli, kırma çatılı, nartheks bölümü ise yine tamamıyla ahşaptan iki katlı
olarak
inşa edilmiş yapılardır. Günümüze oldukça yıpranmış bir şekilde ulaşa
n bu kiliselerin
plân tipi yarımada da geç dönem kiliselerinde sevilen bir plan
tipidir. Bu
düşün
cemizin nedeni ise bu iki köyü
n kiliselerinin haricinde bu plana yakın planlı
kiliselerin
kalıntılarına diğer köylerde de rastlanmasıdır. Buradan yola çıkarak
ve
Karşıyaka'nın
Rum yerleşimi dönemindeki şehir planında betimlenen özellikleri de
dikkate alarak, Panagia Taksiarhis Kilisesi'nin de bazilikal (dikdörtgen) pla
nlı, tekapsisli olabileceğini
sö
ylemek yanlış olmasa gerektir. Ö
yle ise Panagia TaksiarhisKilisesi'nin iç
inin ve çatısının ashaptan
yapılmış
olması muhtemeldir. 1900lü yılların başında meydana gelen
yangında Peramos un diğer yapıları gibi bu kilise de tahribatauğramıştır. Mübadeleden
sonra ise yangından harabeye dönen Rum kilisesininyalnızca bir
duvarının ayakta kaldığı bilinmektedir. Kiliseye ait bu duvar da, alanınCumhuriyet Meydanı olarak düzenlenmesi sırasında tamamen ortadan kaldırtmıştır.
Karşıyaka Bizans Kilisesi sadece Kirazlı Manastırı Kilisesinin planınıetkilemiş değil aynı zamanda Ballıpınar Meryem Kilisesinin planını da etkilemişolmalıdır. Meryem Kilisesindeki doğu cephesinde bulunan üç apsis buna örnektir.
69
Farklı zamanlarda inşa edilen bu dört yapı Kapıdağ bölgesi Kiliselerinin genelözelliklerinin hemen hemen aynı olduğunu ve birb
irlerinden ne kadar etkilendiklerini
ortaya koymaktadır. Ne yazık ki bu dört kilise günümüzde bakımsız haldedirler.Kapıdağın konumu itibariyle Bizans ve Rum kiliselerinin 1923 yılından itibaren bölgedeki mübadelenin etkisiyle terk edilmiş olmaları yapıların bugünküdurumlarının ana sebebidir. Yakın zamanda koruma altına alınıp yenidenişlevlendirilmesini ve onarılmasını temenni ediyorum
70
KAYNAKÇA
Aksoy Mimarlık, (2015). ‘
Ballıpınar Kilisesi Rölöve raporu
.’
Ayengin, Ş. (2017). ‘
Mudanya Aydınpınar (Hapostolo
i), Dereköy ve Erdek
Ballıpınar kiliseleri yapım sistemleri ve malzeme karakterizasyonlarının
belirlenmesi
,’ Uludağ
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Y.Lisans Tezi
, Bursa.
Balıkçı,Ö.(2018),‘
Gizemli Cennetimsin Erdek’
,İstanbul:Erdek Belediyesi Yayınları.
Bozdağlıoğlu, Y.,
(2014).
Türk-
Yunan Nüfus Mübadelesi ve Sonuçları
. Türkiye
Sosyal Araştırmalar Dergisi.
Çelebi, E. (1935). (Mehmet İbn Derviş),
Seyahatname
, Cilt V, İstanbul.
Dağlı, D. (2020).
Balıkesir Erdek Ballıpınar Kilisesinin strüktürel davranışının
belirlenmesi.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü.
Delehaye, H.(1909),‘
Les Légendes Gresques des Saints Militaires’
, Paris,Ercan, Y., (1990).
Osmanlı İmparato
rlunda Gayrimüslimlerin Giyim, Mesken ve
Davranış Hukuku
. Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama
Merkezi Dergisi IErdek Belediyesi Faaliyet Raporu, 2016Ertüzün, R. M. (1999).
Kapıdağı Yarımadası ve Çevresindeki Adalar
. İstanbul.
Hasluck, F. W. (1909).
“The Marmara Islands’
”,The Journal of Hellenic Studies 29.
Kadıoğlu, M. (1997).
"Ankara-Ulus Opus Sectileleri".
Türk Arkeoloji Dergisi, Sayı
31, Ankara.
71
Karaca, Z.,(2008).
İstanbul’da Tanzimat Öncesi Osmanlı Dönemi Rum Kiliseleri
, 1.
Baskı, İstanbul, Türkiye. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş.
Koukourtidou-
Nikolaidou,E. ve Tourta,A.(1997),‘
Wandering in ByzantineThessaloniki
, Kapon Editions’
,Atina
Köprülü Bağbancı, Ö..Bağbancı, M.B., Polat Pekmeci, I., (2019). ‘
Bursa Dereköy ve
Aydınpınar Kiliseleri İle Erdek Ballıpınar Kilisesi'nde Kullanılan Malzemelerin
Karakterizasyonu v
e Strüktürel Davranışlarının Belirlenmesi
.’ TÜBİTAK
-117M871
Sayılı Proje Kesin Raporu (Yayınlanmamış Araştırma
), Ankara.
Koçyiğit, O. (2020).
“
Kapıdağ Yarımadası ve Marmara Takımadalarında Bizans Dönemi Kültür Varlıkları”
. Lycus Dergisi.
Larousse, M. (1992). ‘
Büyük Larousse Ansiklopedisi
.’ 15. Cilt, İstanbul: MeydanYayınları.
Lemerle, P.(1981),“
Note sur les plus anciennes représentations de Saint Démétrius
”,Atina.
Magdalino, P.(1990), “
Saint Demetrios and Leo VI”
, Byzantinoslavica LI.
Ozil, A. (2016). ‘Anadolu Rumları Osmanlı İmparatorluğunun Son DönemindeMillet Sistemini Yeniden Düşünmek,’ Çeviri Ali Özdamar, Kitap Yayınevi, İstanbul.
Öksüz, H., (2006).
Batı
Trakya Türkleri. Çorum: Karadeniz Araştırmaları.
Merkezi
Karam Araştırma ve Yayıncılık.
Pekak, S., (2009).
Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Gayrımüslim Vatandaşların İmar Faaliyetleri ve Mustafapaşa (Sinasos)
. Bilig, Türk Dünyası Sosyal
BilimlerDergisi.
Sivrioğlu U.T. (2018).
“Bizans Asırlarında Kapıdağı ve Çevresi”,
Bandırma veYakın Çevresi Tarihi, Dora Yayınları.
72
Şahin, H. (2005).
“Erdek, Karşıyaka Beldesi Bizans Kilisesi Kurtarma Kazısı”
, Müze
Kurtarma Kazıları Semineri 14, Ankara.
Vickers, M.(1972),
“Hellenistic Thessaloniki”,
The Journal of Hellenic Studies
.
Vickers, M.(1974),
“Sirmium or Thessaloniki? A Critical Examination of The St. Demetrius Legend”
, Byzantinische Zeitschrift.
Vickers, M.(1971),“
The Stadium at Thessaloniki
”,
Byzantion
.
Erişim Tarihi:09.04.2021
Erişim Tarihi:09.04.2021
http//members.aol.com/Peramos/page
Erişim Tarihi:10.04.2021
Erişim Tarihi:09.04.2021
pravicon.com Erişim Tarihi:11.04.2021
iellada.gr Erişim Tarihi:11.04.2021
Erişim Tarihi:12.04.2021
Erişim Tarihi:12.04.2021
http://ozansanatevi.blogspot.com.tr//
Erişim Tarihi: 11.04.2021
http://www.haritamap.com/yer/ballipinar-koyu-yolu-
erdek/Erişim
Tarihi:11.04. 2021https://tr.wikipedia.org/wiki/Ayasofya_Katedrali_(Kiev//
Erişim Tarihi: 12.04.2021
Erişim Tarihi:13.04.2021
Erişim Tarihi:13.04.2021
Anonim kaynak olarak gösterilen resimlere Facebook, İnstagram, Pinterest üzerinden erişim sağlanmıştır