Charles Bukowski'den Hayatın Anlamına Dair..Aforizmalar

Dünya yeraltı edebiyatının Amerikalı efsane yazarı Charles Bukowski,'nin (16 Ağustos 1920 – 9 Mart 1994), yaşadığı dönemde canlı konferanslarda kendisinin de yer aldığı orta ve alt sınıf yaşamlara dair gözlemleri üzerinden yaşama dair  söyledikleri ve günümüzde hala  tartışmalara yol açan  hikaye ,roman ve şiirlerinde yer alan anekdotlarından  derlenen  bir bukle sunuyoruz.

*

"ilgi duymuyordum. hiçbirşeye ilgi duymuyordum. nasıl kaçabileceğime dair fikrim yoktu. diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. benim anlamadığım birşeyi anlamışlardı sanki. bende bir eksiklik vardı belki de...mümkündü. sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. onlardan uzak olmak istiyordum. gidecek yerim yoktu ama..intihar?..tanrım, çaba gerektiriyordu..beş yıl uyumak isterdim ama izin vermezlerdi."

*

Ağzından bal damlayan arının bile, kıçında iğne var. Ne güveni?
*
En büyük acı, başkaları ile paylaşmaya cesaret edemediğin acıdır.*
*
Hayatta tahammül edemediğim bir şey varsa o da yapış yapış duygusallıktır!

*Gerçek dostunun kim olduğunu öğrenmek istiyorsan hapse gir.

*
''Tabağındaki her havuç ve bezelye tanesini yiyeceksin!'' dedi babam. Yemeye başladım. Korkunçtu. Onları yiyordum sanki, inandıkları şeyi, oldukları şeyi.
*
Boşuna değildi insanların Tanrılara sığınması. Dayanılır gibi değildi yoksa.
*
İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince düşünüyorlar.

*

Cinsel ilişki; şarkı söylerken ölümün kıçına tekmeye basmaktır.**
Kentler insanları öldürmek için inşa edilirler, ve bazı kentler insana kısmetli gelir, bazıları gelmez. çoğu gelmez.

"bira içmek için buradayız ve hayatlarımızı öyle yaşamalıyız ki, ölüm bizi almaya geldiğinde titresin..."

*

"kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. iyi işleri olan sinekkaydı tıraşlı, kıravatlı tiplerden hoşlanmam. ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. adi kadınlardanda hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan.serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam..."

*Egemenlik gerçekten milletin olduğunda hükümetlere gerek kalmayacak; o zamana kadar boku yedik.

 

"sanatçılar bile sonsuza dek sanatçı kalamaz, özellikle hayatlarını sanatlarıyla kazanabilen iyi sanatçılar. yetenek gider, hüner gider, bir şeyler gider. ortalama insan için geriye sonunda ruhunu katletmesi kaçınılmaz bir meslekten başka ne kalır?" 

(bkz: pis moruğun notları 2)

"insanlar kendilerini bir yazarla birlikte bulduklarında, özellikle bir şairle, ruhlarının gözeneklerini açmadan edemezler."  

(bkz: pis moruğun notları 2)

"çoğu erkek berber dükkanlarında saatlerce oturur, hem de saç tıraşına ihtiyaçları olmadığı halde. hiçbir şeye ihtiyaçları yoktur. tavla oynayıp spordan konuşurlar. kasvet verici ölü saçla kaplı yer muşambasına bakar ve hiçbir şey hissetmezler. evrenin aklı başında insanları bunlar. zamanlarıyla ölüşlerini seyretmekten başka yapacak bir şeyleri yoktur." 

(bkz: pis moruğun notları 2)

*

- biliyorsun beni, severim markette dolanmayı, sonra tuvalet kağıtlarının olduğu rafa geldim ve 92 yaşında bir kadın gördüm, en hesaplı tuvalet kağıdını arıyordu.-  tamam ama, 92 yaşındasın, yarın ölebilirsin, üç kuruşun hesabını yapmanın ne anlamı var?

-  iyi de herkes yapar bunu.

- yani, 92 yaşında sıçabiliyor olmak zaten muhteşem bir olay, neden en pahalı tuvalet kağıdını alıp bunu kutlamıyorsun ?

*

"bir önyargı biçimidir aşk. ihtiyaç duyduğun şeyi seversin, sana iyi bir duygu veren şeyi, işine geleni. dünyada tanıyabilsen daha çok seveceğin on kişi varken birine aşık olduğunu nasıl söyleyebilirsin? ama asla tanımayacaksın o insanları..."
"entelektüel basit bir şeyi karmaşık söyleyebilen kişidir. sanatçı ise zor bir şeyi kolay."

*

"güzellik diye bir şey yok, özellikle insan yüzünde. fizyonomi dediğimiz şey. hatlar arası uyum söz konusudur, matematikseldir. burun fazla göze batmasın, yanlar modaya uygun olsun, kulak memeleri fazla iri olmasın, saçlar uzun. genellemelerden oluşmuş bir serap. kimileri bazı yüzleri harikulade bulur, ama gerçekte, son kertede, değillerdir. sıfıra eşitlenmiş cebirsel bir denklem. "gerçek güzellik", tabii ki, kişilikte yatar. kaşların biçiminde değil. pek çok kadın bana beni harikulade bulduklarını söylemiştir. oysa benim yüzüme bakmak bir kase çorbaya bakmaktan farksızdır."
"kapitalizm komünizmi yendi
şimdi de kendini yiyor."

*
" ne kadar hüzün vardı her şeyde, işler yolunda gittiği zaman bile."

“kadın her zaman erkeğin özünü bulmak, onu evcilleştirmek, yoğurmak ister; bilge erkek kadına özünü asla göstermez. ona bir ışık patlaması sunar, sonra kapanır, kendine döner yine. kadın çocuk yetiştirmeye önce erkeği evcilleştirerek başlar. aşk bencilliğin bir biçimidir. aşk korkakların pes etme mazeretidir.”

*
"seni hiçbir zaman affetmeyeceğim", içerisinde "seni hiçbir zaman unutmayacağım"ı da barındırır.

*

"ilaç göndermeye karar vermiştik afrika'ya... ancak hepsinin üzerinde 'tok karnına' yazıyordu."

*

"hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar?
hangi kuş, “farklı ötünce” diğerine yasak koyar?
derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar.
ah insanlar!
her şeyi bulup kendini bulamayanlar…"

*

"kölelik kaldırılmadı, sadece bütün renkleri kapsayacak biçimde genişletildi."

*
"etrafta birkaç tane kedi olması iyidir.

kendini kötü hissediyorsan, kedilere bakman yeter, kendini daha iyi hissetmeye başlarsın, çünkü kediler her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu bilirler.
bunda heyecanlanacak bir şey yok. bilirler işte. hayat kurtarırlar.
ne kadar çok kedin varsa, o kadar uzun yaşarsın. yüz kediniz varsa, on kediniz olduğu duruma göre on kat daha uzun yaşarsınız.
bir gün bunu keşfedecekler ve insanların binlerce kedisi olacak ve sonsuza dek yaşayacaklar."

*

"ben münzeviyim. insanlardan kaçıyorum çünkü ilgi alanları genellikle sınırlı ve bayağı, ayrıca kötü niyetli ve can sıkıcılar... hayvanlar ise harikulade yaratıklar. gözlerindeki ve beden dillerindeki güzelliği fark etmek yeterli. insanlar o kadar iyi görünmüyor, o kadar güzel ya da sahici davranmıyor.."

*

"içmek, ertesi sabah tekrar dirilinen ve hergün tekrarlanabilen bir intihar şeklidir."

*

"yanyana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar. ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik..."

"sadece gerçekten yaşayan biri ölebilir. cenaze törenlerinin çoğu, ölülerin ölüleri gömmesinden başka birşey değil."

"yaşayan bir amerikan ayyaşı, ölü bir yunan tanrısından daha çok ilgilendirir beni."

"ayrıntılı bir yol tarifi almıştım sara'dan. hayli kafa karıştırıcı bir tarifti, ama söyleneni yaptım ve vardım. hayal kırıklığına uğradım neredeyse, çünkü stres ve delilik ortadan kalktığında yerine koyabileceğim güvenilir bir şey yoktu hayatımda."
 
"o gece şarabı sütle karıştırırsam canımı fazla yakmayacağına karar verdim. bir bardak denedim, yarı şarap, yarı süt. ölmedim. bir sonraki bardağa biraz daha az süt biraz daha fazla şarap koydum. gece bittiğinde sade şarap içiyordum. sabah kalktığımda mide kanaması filan geçirmedim. ondan sonra hem içtim hem de atlara oynadım. 27 yıl sonra ikisini de yapmaya devam ediyorum. zaman, harcamak içindir."

13-08-2023/ edit : MLEVENTOĞLU