İsmail Hakkı TONGUÇ ile ilgili bir anı..

İsmail Hakkı TONGUÇ ile ilgili bir anı:
27/28 Temmuz 1942 gecesini Hasanoğlan’da geçiren Tonguç, Savaştepe’ye gitmek üzere 30 Temmuz günü Balıkesir’e doğru trenle yola çıkar. Ankara ile Hasanoğlan arasında olduğu gibi Balıkesir ile Savaştepe arasında da geçerli tek ulaşım demiryoluydu. Balıkesir’e geldiğinde Savaştepe’ye gidebilmek için aktarma yapması gereken Bandırma-İzmir treni, Ankara-Balıkesir treninin yolda tehir yapmasından dolayı çoktan gitmişti. Tonguç’un bir gün Balıkesir’de beklemesi gerekiyordu. Ama zamanı dardı. Savaştepe yönüne gitmek üzere olan bir yük treni (marşandiz) vardı. Onunla gitmek istedi. Yük trenine yolcu alınması yasaktı. İstasyon şefine kendini tanıttı. Ancak bir kaza olursa DDY’nın kabul etmeyeceğini belirten bir yazıyı imzalaması koşuluyla yük trenine binmesine izin verildi. Lokomatifin arkasında furgon vagonuna bir iskemle koydular. Önceki trenden sonra bu yük trenindeki yolculuğundaki durumuna gülüyordu. Balıkesir- Savaştepe arasındaki rampalı, bol tünelli yolda her tünele girişte furgona lokomotifin kömür dumanı göz gözü görmemecesine doluyordu. 2 saat geçip Savaştepe istasyonuna indiği zaman tepeden tırnağa kömür tozuna bulanmıştı. Enstitü müdürü Sıtkı Akkay ve idareci öğretmenlerle görüştü. Öğrencilerle birlikte oldu. Enstitü yeni yeri olacak ‘ÇAKMAK’ bölgesindeki çalışmaları inceledi yapılanlardan mutlu oldu. Yorgunlukları gitti. 4 Ağustos’ta Ankara’ya döndü.
Şimdi Böyle bir müdür- genel müdür- Bakan bulabilir miyiz?
Ankara Çayyolu ADD şubesinde çalışıyorum. 2015 yılının bir gününde Sincan ilçesinin Saraycık köyü ilköğretim okuluna gitmiştik. Öğrenciler için giysiler, kırtasiye, kitap götürmüştük. Ben de Atatürk’ün Büyük Nutku’ndan Gençliğe Hitabeyi büyük boyda yazdım (150 – 300 cm) onu götürmüştüm. Ayrıca Atatürk ve Eğitim konulu bir de sergiyi öğretmenler odasında düzenlemiştim. Sınıflar ayrı ayrı gelip gördüler. Öğretmenler öğrencilerinden hiç memnun değildiler. 3 yıldır okumayı yazmayı öğrenemeyenler olduğunu söylüyorlardı. Bu çocuklar Çorum, Yozgat, Kars, Erzurum taraflarının köylerinden gelen ve Sincan ve Ankara’da çeşitli işlerde çalışan insanların çocuklarıydı. Saraycık köy evlerinde kirada kalıyorlardı. Köyün asıl sahipler tarlalarını satıp şehirden ev almışlar taşınmışlardı. Köyün nüfusu 2003 te 7000 iken 2015’te 2000’e düşmüştü. Köyde bahçeler ve evlerin çoğu boştu.
Ben, yazdığım ‘Gençliğe Hitabe’nin nereye konulacağını saptadıktan sonra merdiveni ve gerekli araç ve gerecimle işe başladım. Matkap, çekiç,kablo vs.ile ilgili işlerim vardı. Çevremden gelip geçen okul görevlilerinin biri de yardım edelim demiyorlardı. Kimseyi tanımadığım için bir şey diyemiyordum. O sırada zil çaldı.Çocuklar çevreme topladılar. Amca kolay gele, kolay gelsin diyenler oldu.Hiç bir şey demeden kimi kabloyu tuttu, kimi merdiveni, kimi keseri verdi. Kimisi yazıyı okumaya çalışıyordu…
İşte TONGUÇ, köy çocuklarının bu enerjisinden ve bu potansiyelden yararlandı .Köy Enstitülerini kurdu. Bu Potansiyel Anadolu’da hala var. Fakat bu potansiyeli işletecek bu enerjiyi yararlı hale getirecek adamları herhalde bulamayız. Bulsak bile Atatürk’ün, İnönü’nün, H.Âli Yücel’in Tonguç’un düşüncesinde adam yok.

İbrahim Belek.- 07-12-2018