Yaşam Süreci

İyilik, Doğruluk ve Güzellik adına…

YAŞAM SÜRECİ

Yaşam, yaşamak, yaşama sevinci üzerine şiirler, öyküler, romanlar yazıldı; yazılmaya da devam edecek. Söylenecek sözler tükenmedi henüz. Yaşam devam ettiği sürece de yazılmaya ve söylenmeye devam edilecek. Sözlerde yaşam bulan hayatlar; yaşamların sevincinde, güzelliğinde hayat bulan sözler…

Yaşam; köyden kente, kentten büyük şehirlere doğru akar zaman süzgecinde. Hayallerden gerçeklere; gerçeklerden düşlere doğru yol alır. Zaman, noktanın sonlandıramadığı sözlerin ilacı oluverir günlerin solduğu an’larda. Durur dakikalar; yelkovan, akrebin gölgesinde adım atamaz. Öylece kalıverir; üzgün, kırılmış, boynu bükük. Öksüz bir yaşam olur cam tavanın altında. Gün doğmaz, ışık oyunları renkleriyle gülümsetemez buseleri… Gözlerde bir damla yaş okyanuslara dönüşür. Coşar, taşar, nehir olup akamaz. An, zamanın pençesine esir düşer; kalplerin yol alamadığı zaman yolculuğunda “nokta” olur, paylaşmaz hiçbir bakış mavi beyaz gözlerdeki “zamansızlığı”, “düşleri”, “gülüşleri”, “öpüşleri”; yol yol olup akıp giden gönül muhabbetlerini…

Yaşam, zamanın akışında ilerlerken yarı yolda, durup soluklanmak, derin bir nefes almaktır. Belki de bilinmezlere doğru soluk soluğa ilerlemek, derin bir nefesi tutup yolun sonunda “ oh” demektir. Bilinmezlere yolculuk başladı mı dur durak bilmeden yol alınır taşlı yollarda. Ayağınıza batan çakıl taşlarına aldırmadan ilerlemek; kanlı ayaklarla, nasırlı ayaklarla, yalın ayak, çırılçıplak… Tüm varlığınla soyunmak, yaşama merhaba diyerek avuç açmaktır.

Güneş doğacak, ayın karanlık yüzü aydınlık yüzüne evrilecek. Yeryüzü cennet olacak; bahçelerinden türlü nimetler insanlığa sunulacak eşit bir şekilde. Serin suları can verecek kuruyan gönüllere. İyilik, doğruluk, güzellik hüküm sürecek bu yaşamda, yeryüzü bahçesinde. Yaşam, sözde kalmayıp yeryüzünde hayat bulacak.

Güzel günler elbet bizim olacak.

Zaman, bir nehir misali akıp gidiyor. Tutamıyoruz zamanı, durduramıyoruz. Sahip olduğumuzu sandığımız ama elimizden kar tanesi gibi yitirdiğimiz varlığımız. Kıymetini bildiğini sandığımız en değerli an’ımız, dakikalarımız, nefesimiz. Hep bizimle olacağını düşündüğümüz için uzun vadeli planlarımızın mekanı.

Şimdi, bak gökyüzüne, maviliği gör; denizin maviliğini bulutlarda gör, tenine dokunan havayı hisset tüm benliğinle. Aç kollarını kucakla maviliği, kalbine al. Kuşların cıvıltısını duy. Kapa gözlerini düşlerine dal. Yeryüzü bahçesinde gezin gönlünce; yaşam sana sunulmuş kutsal bir gerçeklik. Hisset, varoluşunun nedenini duyumsa.

Bir nefes… Mavilik… Gökyüzü… Deniz… Güneş… Çiçeklerin ve kuşların ahengi… Yaşam… Sonu gelmeyen mutluluk kaynağı… SEVGİ!

10-02-2020/ERDEK