Vur Patlasın,Çal Oynasın

VUR PATLASIN, ÇAL OYNASIN

Seksenli yılların sonlarıydı.

Eşimin amcası, rahmetli Dr. Necmi Tolunay bir rahatsızlığından Hacettepe Hastanesi’ne yatmış, biz de geçmiş olsun ziyaretine gitmiştik.

(Işıklar içinde olsun)

Kısacık ziyaret süresinde doktorundan, uygulanan tedaviden, taburcu olduktan sonra yapması gerekenlerden bahsetmiş ve çocuklarımızı sormuştu.

“Yaramazlıkları, haşarılıkları bıktırsa da iyiler, ellerinizden öperler,” deyince gülümsemiş,

“Çocukluk halleridir, şimdi yapmasalar ne zaman yapacaklar?

Onu yapma, bunu etme, sana şunu yasaklıyorum demeyin; bir daha yapmasını istemediğiniz konularda onları UTANDIRIN!

Utanıyorlarsa korkmayın, her şey en kısa zamanda yoluna girecek demektir; utanmıyorlarsa işiniz zor, özenle ve sabırla eğitmeye çalışın” önerisinde bulunmuştu.

Utandırmak…

Utanmak…

Mıh gibi aklımın bir köşesine çakılıp kalmış.

**

Çevremizde:

Belli bir geliri olmayan, çöp bidonu karıştıran “yardıma muhtaçlar”,

Akşam vakti pazara giden, tencerede pişirip kapakta yiyen “dar gelirliler”,

‘Merde, namerde muhtaç olmadan’ ama idare etmeleri gittikçe zorlaşan “tuzu kurular”

ve

Dar dünyalarında “vur patlasın, çal aynasın” yaşayanlarımız var.

Toplumumuzun çoğunluğu olan:

İşçiler,

Köylüler,

Memurlar,

Ev hanımları,

Emekliler,

Öğrenciler,

İşsizler,

“Yardıma muhtaçlar”,

“Dar gelirliler”,

‘Bu kış etli bir yemek yemedim, mahallede de yapanı görmedim,’

‘Traktörü icradan kurtarmak için komşu köye gönderdim,’

‘Maaşıma yapılan zam, artan fiyat ayarlamalarını karşılamıyor,’

‘Raf ömrü bitmek üzere olan yiyeceklerin satış kuyruğuna giriyorum,’

‘Ekmek kuyruğunda kuruş hesabı yapıyorum,’

‘Diplomalı işsizler ordusu için hazırlık son sınıftayım,’

‘İşten çıkarmanın yasak olduğu bu günlerde kapının önüne kondum, “ekmeğimi” elimden aldılar,’ diyorsanız:

Size:

Ay’a kendi motor ve aracımız ile gitmeyi planlıyoruz,

Yeniden “Kurucu Anayasa” yapmaya başlamalıyız,

Kanal İstanbul için Arnavutköy ahırlarını boşaltacağız,

Covit-19 aşılamasında dünyanın sayılı ülkeleri arasına girdik,

Eğitimde,

Tarımda

Sanayide,

İhracatta çok başarılıyız, dense…

Geçim derdinizi, seçmen gibi ortaya koyacak:

“Dolar değeri yükselirken başta akaryakıt olmak üzere her şeyin fiyatının artmasını anlayabiliyorduk da; doların değeri düşerken, çarşıda pazarda fiyatı inen bir şey neden olmuyor,” diye soracak mısınız?

Sorun lütfen…

**

Ne yazık ki, insan gençken her şeyi tam değerlendiremiyor.

O gün, Necmi Bey’den siyasilerin nasıl utandırılacağını sorup öğrenseydim ve şimdi size anlatsaydım.

Ne iyi olurdu değil mi?