Ülkemize Uzanan Karanlık Eller!

ÜLKEMİZE UZANAN KARANLIK ELLER! 

Uzun yıllardan beri, Ortadoğu’nun ve Ülkemizin üzerinde dolaşan, her işimize karışan, “KARANLIK ELLER” Gelişmiş Avrupa Ülkelerinin, Almanya, Fransa, İngiltere ve Amerika’nın açgözlü ve düşünce özürlü yöneticileri, Bugünlerde yine iş başındalar.

Ülkemizin yetiştirdiği bilim insanlarının bazılarını da yanlarına çekerek, kuzu postuna bürünmüş KURT kurnazlığı ile bizleri birçok konuda yanlış yönlendirmeye çalıştılar ve çalışıyorlar.

Bu Uluslararası çıkar çevrelerinin, Orta doğuda harabeye çevirdiği Ülkelerin doğal kaynaklarından pay kapma savaşları, Büyük Orta doğu Projesi, “BOP” deyip son yıllarda bu coğrafyadaki az gelişmiş Ülkeleri LOP etme gayretleri herkesçe malum.

Amerika’nın karanlık emelleri doğrultusunda Orta doğuda terörist grupları desteklemesi sonucu, Bizim de sınır güvenliğimizi korumak amacıyla bu pisliğin içine, Ortadoğu’nun bataklığına girmemize neden oldu.

Amerika Almanya, Fransa ve İngiltere bunu hep yapıyor, Uzun yıllardan beri her daim iç işlerimize karıştıkları ve Ülkemize kendi sağlıksız ürünlerini doldurup sağlığımızla oynadıkları gibi.

(Çin’i ve Kanserojen Çin mallarını da bunlardan ayrı düşünemeyiz).

Gerçi, sağlıksız ürünlerini hiçbir ülke bize silah zoruyla vermiyor, bizim ucuza alıp çok pahalıya satmayı ticaret ahlakı zanneden bazı tüccarlarımızın aç gözlülüğü ve çok kazanma hırsları yüzünden o tür ürünlere mecbur kalıyor ve sağlığımızdan oluyoruz) bazı konularda üretimimizi ve kalkınmamızı da engellediler, (size balık verelim, siz balık tutmayı öğrenmeyin hesabı)

Amerika’nın, PYD, IŞİD, PKK gibi her türlü terörü desteklediği, FETÖ’yü de sahiplendiği ve Türkiye’ye iade etmeyeceği gerçeğinden hareketle bu işlerin siyasi ayağına değinmek istemiyorum, bizi aşar, Biz konumuza sadece sağlık ve Milli birlik açısından yaklaşalım.

Örneğin, Cumhuriyetimizin henüz 20- 25. Yıllarında okullarda bizlere öğretilen “Türkiye’nin ekonomik durumunu gösteren haritasına göre” “Uşak ve “Alpullu

Şeker fabrikaları, Adana Mensucat ve SÜMERBANK’ın NAZİLLİDE ve yurdun çeşitli illerindeki basma ve bez fabrikalarının kendi üretimimiz olan mamullerini kullanmamız isteniyordu.

Çünkü ekonomik durumu iyice olanlar İNGİLİZ Kumaşını alıp elbise diktiriyordu, kendi ürünlerimizi kullanmamızı teşvik amacıyla da “Yerli malı Yurdun malı, Her TÜRK onu kullanmalı söylemleriyle “Yerli Malı” haftaları düzenlenirdi.

O yıllarda Ülkemizde ay çiçeği (Gün döndü) ekimi pek yoktu dolayısıyla nebati yağ ve margarin de yoktu, Hayvancılık çok olduğundan Tere yağı ve zeytin yağı yiyorduk.

Lakin bu durum söz konusu ülkelerin işine gelmiyordu, Sağlık düşmanı çeşitli ürünlerini ve margarinlerini satabilmek için, bazı Tıp otoritelerini kullanarak, Tereyağının ve yumurtanın zararlı olduğunu, Damar tıkanıklığı yaptığı, Kolesterolü arttırdığı yalanıyla beraber, ZEYTİN YAĞLI YİYEMEM aman BASMA DA FİSTAN GİYEMEM aman türküsüyle de yıllarca kafa bulandırdılar.

Yetmedi, sıradan bir yemeklik sebze olan “otu” ıspanağı, Demir vitamini deposu olarak Empoze ettiler, “TEMEL REİS” çizgi filmleriyle uzun yıllar beynimizi yıkamaya çalıştılar, epeyce de başarılı oldular.

Ne zaman ki Ülkesini ve İnsanını seven, Prof. Dr. Canan KARATAY, Prof. Dr. Metin ÖZATA, vs. gibi birçok Tıp Doktoru ve bilim İnsanları, Dünya ilaç devlerine karşı cesurca bayrak açarak, topluma sağlıklı beslenmenin gerçeklerini anlatmaya başladılar, o zaman yerli üretimimiz olan Cevizimizin, Fındığımızın, Yumurta ve Yağlarımızın, Zeytinimizin gerçek değerlerini anladık.

Bundan böyle Türkümüz “ZEYTİN YAĞLI YİYELİM AMAN, BASMA DA FİSTAN GİYELİM AMAN” olsun değerli okurlar. (yani yerli malına öncelik verelim)

Salma gezen köy tavuklarının yumurtasını ve doğal yayık tereyağını, Zeytini ve Zeytinyağını rahatlıkla ve ısrarla TERCİH edelim, çünkü bize bizden fayda var.

Genetiği değiştirilmiş (G,D,O,lu ürünleri, Fast food’ları, Kolaları ve margarinleri, raf ömrü uzun olsun diye çeşitli kimyasallarla ilaçladıkları hazır gıda ürünlerini onların “TEMEL REİSLERİ, SAFİNAZLARI ve “FETÖ” mensupları yesin içsin, onlara afiyet olsun.
 Esen kalınız… Fikret ÇAĞIN.10.12.2019