Türkiye Kadın Hareketi Tarihi ve Günümüz Bandırma Yansıması 

Türkiye Kadın Hareketi Tarihi ve Günümüz Bandırma Yansıması 

Türkiye’de kadın hareketleri bilinenin aksine Cumhuriyet döneminden önce başlamıştır.

1869 yılında kadınları eğitmek ve bilinçlendirmek amaçlı haftada bir defa Terakki Muhadderrat dergisi yayınlanmaya başlanır. Derginin izini 25 yil sonra  "Hanımlara Mahsus Gazete" isimli günlük gazete takip etmiştir. Ilk Kadın derneği ise 1900 'lü yılların başında kurulan Cemiyet-i İmdadiye, kurucusu da Fatma Aliye Hanım olmuştur. Kadın derneklerinin sayısı bu yıllarda hızla çoğalıp 25 'e kadar çıkmıştır. 

‘’Kadın hakları, medeni haklar’’ konulu tartışmalara katılıp, konferanslar düzenleyen kadınlarımız; dergiler, dernekler, gazete derken ilk eylemlerini 1913 yılında Mudafaa-i Hukuk-ı Nisvan derneğinin, telgraf idaresinde "müslüman kadınların işe alınması" için düzenlenen protesto eylemine yoğun katılımla düzenlemişlerdir. 1913 yılı ilk protesto, ilk sahaya sokağa iniş ve tabiri caizse ilk isyan olması sebebiyle atlanmaması gereken ve Cumhuriyet Dönemi öncesi kadınlarımızın isteği, arzusunu bariz gösteren bir olay olmuştur.

1. Dünya Savaşının getirdiği acı tablo ile kadınlarımız işgal karşıtı gösterilerde de yine en önde olmayı sorumluluk olarak görmüşler, Sultanahmet’te Halide Edip Hanım’ın kürsüde olduğu ve hislere tercüman olan o duygusal konuşmasını yaparken, erkek egemen bir toplum olan Anadolu coğrafyasını harekete geçirmeye katkıda bulunmaktan da geri kalmamışlardır.

Anadolu kadınının özündeki bağımsızlık arzusu, faal 16 kadın derneğinin katılımıyla Kurtuluş savaşında bizzat cephe de ve cephe gerisinde de vücut bulmuştur.

Uzun savaş yılları sonrası Cumhuriyet kurulmuş, kadınlarımız artık evimize dönebiliriz dememiş; mücadelede, yönetimde ben de olmak istiyorum diyerek, dönemin kadın hareketinin en bilinen ismi Nezihe Muhiddin önderliginde bir siyasi parti kurmak istemişlerdir.Fakat kadınlar yurttaşlık hakkı tanınmış olmadığı için 1930 yılına kadar bu talepleri kabul görmemiştir.

Büyük bir mücadele ve dur durak bilmeden yıllarca devam eden arzu ile ‘’tek eşlilik, boşanmada eşitlik, yerel seçimlerde oy kullanma, aday olma, seçme  seçilme hakkının kadın-erkek tüm yurttaşlara tanınması’’ hakları genç Cumhuriyetimizle birlikte, uzun süredir mücadelelerde bulunan "kadınlar" sayesinde kazanılmıştır.

Ülkemizde uzun yıllar boyunca milletvekili, vali, bakan olarak devletin bütün kademelerinde sayıca yeterli olmasa da, erkek egemenliği büyük hakimiyet gösterse de, çeşitli önemli yerlerde görev alabilen kadınlar çok geç olmakla birlikte, 1993 yılında bir kadın başbakan çıkarabilmişlerdir. 

Tarihsel sürece baktığımızda her konuda erkekler kadar etkin bir şekilde mücadele etmelerine ve ortaklaşa emek vermelerine rağmen, erkek egemenliğine karşı kendilerini sayıca ne yazık ki eşitleyememişlerdir.

Bölgemize ve Bandırmamıza gelindiğinde ise;

37 yaşına gelmiş, yerel ve güncel konulara ilgili biri olarak, yukarıda bahsedilen mücadelelerin ciddi benzerlerine Bandırma’ da şahit oldugumu düşünüyorum. Fakat kadın hareketlerinin enerji ve katılım olarak çok güçlü olduğu Bandırma'da, kadınlarımızın yalnızca sivil toplum örgütleri, sendikalar, dernekler, meclis üyeliği ve muhtarlık düzeyinde temsil edilmesinin suçunun(!), sadece buna engel olduğu iddia edilen "karşı cinsleri" olduğunu söyleyebilirmiyiz? 

Bence hayır!

Demokrat, aydın, mücadele arzusu sadece sosyal medyadan ibaret olmayan, sahada sokak sokak gezip en küçük bir olumsuz tabloda örneğin sağlık çalışanları için 1 saatte sonuç alıcı olarak örgütlenebilen, iddia ediyorum belki de Bandırma’ daki en organize gücü olan, kadın arkadaşlarımızın, liderlik aşamasına gelindiğinde, bu organizeyi, sağlayamamasını, örneğin Milletvekilliği seçimi öncesi bir aday dayatmayı, altını çiziyorum "dayatmayı" içlerinden öne çıkmış bir hanımefendiyi siyasete kabul ettirememesini anlamayan sadece bir ben miyim? 

Yoksa siz hanımefendiler; siyasi parti ilce başkanları olarak hemcinsinizin o koltuklara yakışmayacağını mı düşünüyorsunuz? Düşünün! Belediye Başkanlığı seçimlerinde aday adayı dahi, bir kadının çıkmaması, aslında bunca gücü elde tutarken, bu kısımda bir hata yaptığınızı veya yönteminizde bir hata olduğunu da sizlere göstermiyor mu? 

Bandırma kadın hareketinin siyasetteki konumunun, artık karar alıcı hale gelmesi, tabanınızda yarattığınız o enerjinin, yönetimde de etkin şekilde temsiliyet haline gelmesi yolunun, sonuç alıcı bir "örgütlenmeden" geçtiğinin de farkında değil misiniz?

Siz kadınlarımız; acı bir gerçek olan yaşadığınız olumsuzlukları, istediğiniz hakları, arzuladığınız hayalleri, karar verici o koltuklara oturmadıgınız müddetçe ne yazık ki gercekleştiremeyeceksiniz!

Işte bunca sebeptendir ki Bandırma ve bölge kadınlarımızın harekete geçme zamanı ne zaman olacaktır? Sıra artık sizde ve her şey yine sizlerin elinde diyerek Bandırma kadın hareketinin kıskanılacak bir taç takması ümidiyle yazımı devrimci selamlarla sonlandırıyorum.

Sevgiyle..

02-04-2020/ÖZER ERGÜN/BANDIRMA