Trans'seksüel Öykü Evren'le Dobra Dobra - Ropörtaj

ÖZLEM BUĞDAY YAĞMUR ROPÖRTAJI -“Benim diğer insanlardan tek farkım maskemi çıkarmış olmam”

 

Türkiye'nin kendini ifade eden  ilk transseksüel siyasetçisi  olduğunu iddia eden Öykü Evren ve travesti arkadaşları Sudem ve Damla ile hallerinin nice olduğunu anlamaya yönelik bir söyleşi yaptık. Her üçü de son derece samimi, net ve dobra insanlar. Bu o denli bir netlik ki, Öykü’nün çok sevdiğim ifadesindeki gibi, ne maskeleri var yüzlerinde, ne de onaylanma ihtiyacından kaynaklanan sakil haller…
Özlem Buğday Yağmur’un söyleşisi…

* Öykü seni geride bıraktığımda CHP’den milletvekili aday adayı olmuştun
Evet. 2 bin lira verdim adaylık için aday adayı olarak karşılarına çıktım diye o dönemin İl Başkanı Gürhan Akdoğan fenalık geçirdi. İnsanlar bir şeylerin arkasında durmaktan korkuyor. Ben bu ülkede bir birey olarak bu toplumun bir parçasıyım. Roman olabilirim, Kürt olabilirim, eşcinsel olabilirim Yahudi ya da özürlü olabilirim. Diğer insanlar bu partide yer alabiliyorsa transseksüel bir kadın neden yer alamasın? Partideki insanlar kimi zaman transseksüel kimliğimi kullanmamam konusunda uyarıda bulundu, ben transseksüel kimliğimi kullanmaktan rahatsız olmazken bu insanların bundan rahatsız olmasını anlamıyorum

* Neden rahatsız oluyorlar?

Bence alt benlikte başlayan bir sorun bu. Ataerkil bir toplum olmasından kaynaklanıyor, kabul edemiyorlar. İçlerine sindiremiyorlar. İl başkanlığı döneminde kulisler yapılırken Osmangazi ilçe başkanlığı seçimlerinde 3 adayın da listesinde yer alırken en çok oyu alan delegeydim, sanırım aynı şeyin il başkanlığı sürecinde de olmasından korktular ki, dediğim gibi en çok oyu alan delege bendim. Düşünsene, İlçe seçim kurulu tarafından açıklanan oy oranına göre en çok oyu alarak seçilmiş olan delegeyim.

*Sanırım bazılarını korkutuyorsun!

Kafalarındaki ön yargının yıkılmasından korktular bence. Kendilerinden korkuyorlar, benim yanımda göründüklerinde insanların haklarında konuşacaklarından korktular. Kimileri benim yanımda görünmekte sorun görmezken, kimileri de bu durumda çekiniyor. Bir Tv programında CHP’nin içinde cinsel azınlıklar komisyonu kurmak istediğimi söyledim. Sayın İl Başkanı Metin Çelik beni destekledi fakat sonrasında konunun üzerine yeterince eğilmedi. Çeşitli komisyonlar varken neden CHP’nin içinde cinsel azınlıklar komisyonu olamasın? Sayın Sena Kaleli ve Aykan Erdemir ile görüştüm, beni destekleyeceklerini söylediler. Ben sonrasında Şafak Pavey ile de görüşmeye karar verdim. Şafak Pavey’in CHP’nin içinde beni destekleyecek kişilerden biri olduğuna inanıyorum. CHP şu anda AB’ye şirin görünmek için bu desteği veriyor, samimi değiller bana göre.

* Madem samimi değiller, neden CHP’de siyaset yapıyorsun?

Aslında eşit şartlar ve koşullar oluşmuş olsaydı kesinlikle bağımsız milletvekili adayı olurdum. Maddi şartlar sınırlı, bir partiden aday olan ve bağımsız aday olan biri arasında harcama bakımından çok büyük fark var. Hayata ve bakış açıma en uygun parti CHP olduğu için tercihimi o yönde kullandım.

*CHP’nin programını, tüzüğünü okudun mu?
Okudum tabii. Bir yola çıktıysam yolum hakkında fikrim olmalı, parti tüzüğünü de, programını da okudum. Yalnız şöyle bir şey var tıpkı okullarda olduğu gibi CHP içindeki arkadaşlar da yeni gelen insanlara şans vermiyor. “Biz 30 yıldır buradayız!” tavırları vardı hep. Koltukları değiştiren insanlar hep aynı, yeni biri gelip o koltuklara oturamıyor. Gençlerin ve yeni insanların önünü kesiyorlar.

*CHP içindeki kimi insanların şöyle bir tavrı vardı: “Ya kardeşim, Atatürk’ü ve İlkelerini anlatmak Öykü’ye mi kaldı?”Bence emeklilere de kalmadı Atatürk’ü anlatmak! Benim deneyimli insanlardan öğreneceklerim tabi ki var ama onların da benden öğrenebileceği çok şey olduğuna inanıyorum.

*Yerel seçimlerle ilgili hedefin var mı?

Belediye başkanlığı gibi bir idealim yok, benim hedefim milletvekili olmak. Kararlıyım, hayatımda istediğim her şeyi başardım, bunu da başaracağım. Bana diyorlar ki, “Seni il meclis üyesi adayı yapalım.” Ben n’apacağımki il meclis üyesi olduğumda? Teklifleri de samimi değil, bana lokma atıyorlar, milletvekili olmamı istemeyip, başka bir şeyle yetinmemi bekliyorlar.

*Seni kandırmaya mı çalışıyorlar?

Evet. Ben de saf ayağına yatıyorum, onlar her şeyi görmüş geçirmişse ben de yaşadım, onlar kurnazsa ben de kurnazım. 40 yaşıma gelene kadar bir dolu insan tanıdım.

*Senin bir sözün vardı beni çok etkileyen. “Benim diğer insanlardan tek farkım maskemi çıkarmış olmam” demiştin…

CHP de siyaset yapan arkadaşlara erkek yada kadın olsun, facebooklarına baktığınızda aradaki farkı görürsünüz. Benim her anımın fotoğrafı var. Peki neden bu insanların her anlarının fotoğrafı yok? Neden Gürhan Akdoğan’ın her anının fotoğrafı yok? Buradan yola çıkın. Ben utanmıyorum yaşadıklarımdan. Özlem’ciğim, bazen düşünüyorum da, aslında kirli siyaset bana göre değil. Büyük paralar dönüyor, benim param yok. Ben yalnızca geçmişimin ve geleceğimin arkasındayım.

*Bir aralar ev işletmiş olman bana göre ideallerinin önündeki en büyük handikap!

Aslında ev işletmek demeyelim ona, geçmişte fuhuş yaptığım dönemde birlikte evi paylaştığım arkadaşlarım vardı. Arkadaşlarımla birlikte bu hayatı sürdürüyoruz, evlerimizde fuhuş yapıyoruz. Fuhuş yaptığımız için polis baskınlarına, şiddete maruz kalıyorduk, saçlarımız kesilip, coplanırdık. Cezaevinde de saçlarımızı keserlerdi, bende Adalet Bakanlığı’na şikayet ederdim, sonrasında talebimle eşcinseller için özel koğuş açtılar. Ben fuhuşa aracılık etmedim, dernek açtığımda da beni vurabilecekleri tek nokta vardı o da fuhuştu. Şimdi emlak işi yapıyorum, benim kimliğimde olan iki arkadaşıma ev vermişimdir. Benim ev kiraladığım o insan evinde fuhuş yapıyor, benim yaptığım şimdi fuhuşa aracılık mıdır?

*Değil midir?

Başka alternatifleri yok, ben bu aşamaya gelene kadar tırnaklarımla kazıyarak nerelerden geçtim. Ben şu an fuhuş yapmıyorum, işim var şanslıyım, ama öncesinde fuhuş yaptım. Benim arkadaşlarımın arasında da, sıradan kadın yada erkeklerin arasında da kolay para kazanma hırsı olan bir dolu insan var. Fuhuş denince sadece travestiler düşünülmesin, bunun içinde kadınlar ve erkekler de var. Para karşılığı seks yapanlar sadece travestiler değil. Mesela belediye başkanı zamanında genelevleri kapattı. Ama şimdi açık genelevleri oluştu, masaj salonları var. Ama sürekli bizim evlerimiz basılıyor. Zamanında Süleyman Demirel Matild Manukyan’a plaket vermedi mi? Matild Manukyan çiçek satarak mı aldı o plaketi?

Sudem:

Seks artık çok rahat yaşanıyor, bize gelen insanlar tamamıyla kendi tercihleriyle geliyorlar. Ben fuhuş yapıyorum.

*Zor zanaat!

Çok iyi bir duygu değil.

*Başka bir yolu denedin mi ?

Başka bir iş bulmakla bitmiyor ki her şey. İş bulayım, garsonluk yapayım ama şu an bu şansına sahip değilim.

*Rahat para kazanmayı mı seviyorsunuz?

Rahat para kazanmıyoruz, kolay değil, öncelikle bunu bilin. Bir fabrikada çalışmak kolay değil bizim gibi insanlar için. Her yerde taciz edilip, meraklı gözlerce takip edilmek kabul edilir bir durum değil, zaten bize de o şansı vermezler.

Öykü:

Ben bijuteri dükkanı açtım. Dükkanı ilk açtığım zaman insanların şöyle bir tepkisi oldu: “Eyvah burada kesin fuhuş olur!” Yahu dükkanda nasıl bir cinsellik olur, bunu anlamak cidden zor. Çevre esnafta beni destekleyen olduğu kadar açıldığı günden bu yana bana selam vermeyip, yüzüme bile bakmayan var. Ben aynı zamanda emlak işi de yapıyorum, burada da tepkiler aynı fakat iki tane müşterim vardı, biri 70 yaşında Kosovalı bir teyze… Evini bana getirdi kiralamam için, diğeri de yaşlı Bahtiyar Amca… Bu iki insan özellikle evlerini travestilere vermemi istedi, onların da insan olduğuna ve barınmaya ihtiyaçları olduğuna dikkat çekerek!

*İnsanlar sizden korkuyor. Sahiden belalı mısınız ?

Sudem:

Herkesin iyisi kötüsü var. Bana biri zarar vermeye çalışmazsa ben kimseye bir şey yapmam. Yolda yürüdüğümde insanlardan tepki alıyorum, işim olmayan insanlar bile beni taciz ediyor. Yolda yürüme hakkım yok mu?

Damla:

Ben 2005’ten beri Bursa’dayım. Buraya eğitim sebebi ile geldim ancak cinsel kimliğim ön plana çıkmaya başlayınca okulu bırakmak zorunda kaldım. Okul içinde arkadaşlığım yoktu, ben Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden terkim ama pişman değilim. Okulu bitirmek istemedim, önümü görmedim, para kazanmayı tercih ettim, para kazanmak bizim için genelde eskortluk yapmak demek. Riskli bir iş yapıyoruz. Her insanla görüşebilen biri değilim.

*Ne tür risklerle karşılaşıyorsunuz?

Sudem:

Bizim gibi olan fakat yaşı bizden büyük olan insanlarla eskiyi konuştuğumuzda daha şanslı olduğumuzu hissediyoruz. Onlara uygulanan dışlama ve şiddet çok daha fazlaymış. Ben korunmuyorum hiçbir şekilde, biz kavgacı ve belalı insanlar değiliz bu tamamen önyargı. Bizim aramızda da kötü insanlar var. Hap içen, esrar içen insanlar tabi ki ama hepimiz böyle değiliz. Zamanında medya bizi öyleymişiz gibi lanse ettiği için hala bunun sıkıntısını yaşıyoruz.

* Aileniz size ait hakikatin ne kadarını biliyor?

Damla:

Ailem fuhuş tarafını bilmiyor, bana göre de bilmemeli. Ben de olsam evladımın fuhuş yapmasını istemem, bu nedenle de gerçeği ailemden gizliyorum. Sahne aldığımı sanıyorlar. Zaten bu sektörden uzaklaşmak adına sesimi kullanarak bir şeyler yapmak istiyorum. Eğitim alıp ses sanatçılığı yapacağım.

Sudem:

Bizim aile bağımız zaten yoktu, aramız iyi değildi. Çocukluğum iyi geçmedi. Annemi erken yaşta kaybettim, babam ikinci kez evlendi. Babamla görüşmüyorum, akrabalarımla görüşüyorum. Akrabalarım durumumu biliyor. Üzülüyorlar, bunu biliyorum ama yüzüme karşı bir tavırları yok.

*Öykü Gökkuşağı Derneği’ni kurmaktaki amacın neydi?

Ben gerekli desteği göremedim. Bazı şeyler ne yazık ki tek başına becerilebilecek şeyler değil. Mustafa Bozbey bize gerçek anlamda destek olmak için adım attı, fakat zamanın Bursa valisi engel oldu. Bunu sonradan öğrendim. Bir projem vardı, atölye açmak istiyordum ve pazar yerinden bir yer almak istedim. Nilüfer Belediyesi atölye için bize yer gösterdi, malzemelerimizi hazırladılar ve bize projenin iptal olduğuna dair pat diye bir telefon geldi. Avukat arkadaşım iptal haberini verdi. Vali tepki gösterip projenin engellenmesine neden olmuş. Ben olsaydım bu desteği arka planda da olsa sağlardım. Ben İŞKUR’a gittim, günlerce iş aradım, cinsiyet değiştirmeden önce fuhuşu bırakıp iş sahibi olmak için İŞKUR’a gittim, sonuç alamadım. Sonrasında yeşil kart için başvurdum. Yöneticilerin benim mücadeleme destek olmaları gerekiyordu ama olmadılar hatta bunla ilgili yargılandım ben.

*Neden yargılandın?

Dernek, toplumu ve ahlakını bozuyormuş. Bununla suçlandım. Ne yazık ki artık dernekle ilgilenmiyorum. Tek başına bir şey yapabilme gücüm yok. Birbirimizden bile kopuğuz.

 *Her şey nasıl başladı?

Sudem:

Ben hiçbir zaman karşı cinse bir şey hissetmedim. Kendimi sorgulamaya başladığımdan buyana böyleyim. Bir zaman sonra bastıramıyorsunuz. Bendeki değişikliği amcam fark edip, “Nedir sendeki bu durum?” diye sordu. Saklayamıyordum, mecburen amcama söyledim. Tedaviye de götürdüler beni, psikiyatristlerle görüştüm. Değişen bir şey olmadı. 16 yaşlarımda değişim başladı bende, çevreye karşı ilgi başladı, değişimi fark ettikten sonra para kazanma ihtiyacı ortaya çıkıyor, çünkü hareket alanınız iyice daralmış oluyor.

Damla:

Bende de çocuklukla başladı. Hep kendini bir kadınmışım gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Yaşadığım yer toplum olarak kapalı ve muhafazakar bir yerdi. İçimde olan hislerle çok mücadele ettim, hiç erkeklerle oyun oynamadım. Hep kızlarla ip atlardım. Kendimi yalnız hissettiğim zamanlar çoktu. İçine kapanıklık başladı

* En çok neye ağlıyorsunuz?

Öykü:

Aşklarımıza ağlıyoruz. Yaşantılarımızdaki eksikliklere ağlıyoruz. Bize acı çektiren sevgililerimize ağlıyoruz. Bize hiçbir zaman adil davranılmadı, insanların yanı sıra devletin tüm kurumlarında bile bize karşı önyargılar ve başkalaştırmalar hep oldu. Sokakta seyyar satıcılara kesilmeyen cezalar kaldırımda yürürken bize kesildi.

*Ne cezası?

Kaldırımı işgal cezası…

*Yok artık!

Çok ciddiyim. Hiçbir şey bulamazlarsa kaldırımı işgal cezası kesiyorlardı, düşünün artık.

*Hangi kesimden müşterileriniz var?

Sudem:

Çok çok zengin işadamları, ünlüler, futbolcular kimi arasanız var. Bize kimlerin geldiğini bilseniz aklınız şaşar. Dışarıdan bakıldığında dünyada tahmin edilemeyecek insanlar gelir bize. Evli barklı iş adamları, torun sahibi olanlar… Toplumda yeri olan niceleri… Ama güvenilir insanlarız, bize güvenirler. Birlikte olurken sır tutacağımızın farkındalar. Bizim meslekte gizlilik önemli prensip.

Öykü:

Ben transseksüelim, fuhuş yapmıyorum. Fuhuş yapan arkadaşlarımın çoğu travesti. Travesti olup da cinsiyet değiştirdikten sonra fuhuş yapmaya devam eden arkadaşlarımızın müşterilerinde gözle görülür bir azalma var.

*Travesti olmak tercih sebebi mi?

Damla:

Elbette öyle. Toplumdakiler çok erkek geçinir ama gerçek öyle değil. Travestilere giden insanların büyük bir bölümü gay. Talepleri tahmin edilenden farklı. Karıları bile bilmez ayrı konu.

Öykü:

Ben transseksüel olmaktan mutluyum, kadın olarak doğmak istemezdim. Gerçek yüzleri görebiliyorum. İnsanlar bizden vebalı gibi kaçıyorlar, iki abim, iki ablam var. Abilerim sevmez beni ama seviyormuş gibi görünüyorlar. Ve ben onların gerçek fikirlerini transseksüel olmasaydım göremezdim. 40 yaşındayım, 40 yaşında bir kadın olarak 80 yaşında olan birinin hayat tecrübesine sahip oldum. 10 tane sıradan insanla dost olacağıma kendim gibi biriyle dost olmayı tercih ederim.

Gerçeğin kirli yüzü: Taciz ve tecavüz!

Öykü:

Türkiye’de gizlenen bir gerçek var, erkek çocuklara yapılan tecavüzün oranı kız çocukları ve kadınların uğradığı tecavüz sayısından daha fazla. Bunu psikiyatristler de biliyor, durum araştırma sonuçlarınca da kanıtlanmış fakat nedense gizleniyor, bilinsin istenmiyor. Ne yazık ki cezaevinde kaldığım sekiz ay süresince ağır ve zor dönemler yaşadım. Çok kez tecavüze uğradım! Türkiye’de bununla ilgili mücadele ettiğim zamanlarda başarılı olamadım. En sonda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açtım. Gardiyanlar tarafından da tecavüze uğradım, gardiyanların spermlerini küçük kutulara doldurup cezaevi dışına çıkartmayı başardım DNA testi için. Bu yaşadıklarımı uzun uzun anlatarak ve delillerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdum ve Türkiye 22 bir Euro para cezasına çarptırıldı.

*Sen cezaevinde bu tecavüzleri yaşarken kimse yardım etmedi mi?

Benim gazeteci arkadaşım vardı, ona bir gardiyan aracılığıyla bir mektup gönderdim. Gönderdiğim mektupta da zor günler yaşadığımı anlatıp, içine fotoğraf koymuştum. O haber yayınlandığı zaman beni cezaevi müdür yanına çağırdı. Savcı çağırdı ve destek oldu. Tecavüz edilirken kimse bana yardım etmedi, sesimi duydukları halde yardım etmedi. Bana gardiyan da tecavüz etmişti, diğerleri kıllarını kıpırdatmadı. Benim yaşadıklarımı kimse yaşamasın istiyorum, çok bedeller ödedim. Yaşadıklarımı başka insanların kaldırma güçlerinin olamayacağını düşünüyorum.

Oysa cezaevinde yaşadıklarım benim sorunum değil, suçum da değil. Eşcinsel olduğu için yan koğuşta yatan ve uğradığı tecavüze dayanamayıp kendisini asan bir eşcinselle, onun cesediyle 24 saat vakit geçirdim!

 

*……………….?

Koğuşta çocuğa tecavüz etmişler. Ayna vermiyorlardı bize ama ben bir gardiyandan minik bir ayna parçası bulmuştum. Gardiyanlar gittikten sonra çocukla konuştum, kafası dağılsın diye, bir süre sonra sesi kesildi, ardından şangırt diye bir ses geldi. Şüphelendim aynayı uzattım, baktım çocuk kendisini asmış. Tecavüze uğradığı için çocuk kendini asmıştı: Sesimizi kimseye duyuramadık, ben tecavüze uğrayıp şikayet için müdüre çıkıp söylediğimde bana inanmadı. 7 metrekarelik bir hücrede aylarca ne yaşadığımı kimse bilemez, güneşi görmeden yaşadım.

Siyasete girmemin tek nedeni de işte bu yaşanılanları gün yüzüne çıkarmak ve bundan sonrakiler için mücadele etmek. Milletvekili olup Meclis’e gitmek istememin tek sebebi bu mücadeleyi başlatmak isteyişim.

Söyleşiyi yapanın bilhassa notu:

Öykü ve arkadaşlarının varlığından korkmadan, onlardan zerre kadar rahatsızlık duymadan, olanca içtenlikleriyle bize kapılarını açan Kapı Resotaran’a ve işletmecisi, sevgili arkadaşım Feza Soysal kocaman teşekkürler…

Bir teşekkür de, söyleşinin fotoğraflarını büyük bir ustalıkla çeken Ercan Vardar’a…

O gün, günümüzü aydınlattınız. Sağolun, varolun…

BANDIRMA GERÇEK - NECDET KAN