TİP Balıkesir Milletvekili Adayı Şerife Sevim Şenel "Biz Varsak Umut Var!"

Öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum. Merhaba
Ülkemiz zor koşullardan geçmektedir. Hem ekonomik olarak hem de siyasal politikalar açısından zor günler yaşamaktayız. Yönetemiyorlar arkadaşlar. 21 yıldır ülkeyi yönetemeyen bir iktidara, inatla artık
dur diyelim. Bunları göndereceğiz ve hesaplaşacağız.  
Neden mi göndermeliyiz: Biliyorum günler karanlık; yoruldun, bunaldın, bıktın. İnsan gibi yaşayamıyorsun, daha ayın başından sonunun hesabını yapmaktan, eskiden çeyrek altın aldığın parayla bugün tuvalet kâğıdı bile alamamaktan, usandın, biliyorum.
Biliyorum kız kardeşim; yaşayacağın hayata burnunu sokan hadsizlerden, aile adı altında ille ki bir erkeğe zimmetlenmekten, dövülmekten, öldürülmekten bıktın biliyorum.
Biliyorum genç arkadaşım; imkânın olsa bir dakika kalmayacaksın bu ülkede. Seni daha 13’ünde memleket derdine düşüren bu düzenden, sana bir telefonu çok görenlerden, artık çok çalışıp doktor mühendis çıksan bile rahata çıkamayacağını bilmekten, geleceksizlikten, güvencesizlikten gına geldi biliyorum.
Görüyorum umutsuzsun, mutsuzsun. Eğitimi çökerttiler, üretimi, tarımı, hayvancılığı çökerttiler, esnafı ve sanayiyi çökerttiler ve paramızı çökerttiler. Öyle çökerttiler ki kardeşim kasamız tamtakır.
Komşumuz Gürcistan halkı ihtiyaçlarını karşılamak için Artvin’e, Bulgaristan halkı Edirne'ye geliyorlar.
ÖZGÜR VE ADİL BİR ÜLKE HÂLÂ MÜMKÜN MÜ?
Peki, bunca batıktan sonra tekrar ayağa kalkabilir miyiz? Hani derler ya, bu maç buradan döner mi?
Gerçekten özgür ve adil bir ülke mümkün mü hâlâ?
Kimsenin dili, dini, ırkı, mezhebi, cinsiyeti, yönelimi yüzünden ayrımcılığa uğramadığı bir ülke mesela?
Haftada 4 gün, günde 6‐7 saat çalıştığın, emeğinin karşılığını aldığın, emekli olunca huzur ve refah içinde yaşlandığın; ailesi zengin olanın hayata 10‐0 önde başlamadığı, çocuğuna laik ve bilimsel bir eğitim verebilmek için bankadan kredi çekmek zorunda kalmadığın; özgürce fikrini söyleyeceğin, gönlünce siyasetçileri yereceğin; yurt dışına gitmek zorunda kalanların koşa koşa geri dönmek isteyeceği bir ülke çıkar mı hâlâ bize bıraktıkları enkazdan?
Kadınların günün her saatinde kentin her köşesinde korkmadan yürüyebildiği, isteyenin öpüştüğü, isteyenin sarıldığı, kahkahaların dört bir yana yayıldığı bir ülke mesela?
Sahi, böyle bir ülke için hâlâ umut var mı? Var kardeşim. Biliyorum inatla hala umudumuz var bu ülkede! İnanıyoruz! Onun için ki Türkiye İşçi Partisi’nde mücadeleye başladım.
Gün boyu bankalardan gelen yoksulluktan dolayı ödeyemediğimiz borcumuzun mesajlarına karşın, akşam eve gelip de çocuğuna kolayı değil, doğruyu anlatacak gücü buluyorsan hâlâ kendinde, inatla umuduz var demektir ya da evlenip çocuk yapmayı mecburi sananlara inat, yaşamak istediğin gibi yaşıyorsan hayatını, umut var!
Ege’de bir avuç orman köylüsü koca koca maden şirketlerine kafa tutuyorsa; Karadeniz’de deresine göz diken şirketlerin karşısına bastonuyla dikiliyorsa Havva Ana; Sokaktaki kedinin, köpeğin bir gece olsun tok yatması için kendisi aç yatmayı göze alan güzel insanlar varsa aramızda, umut var.
Tarım arazilerinin yapılaşmaya açılmasına inatla karşı çıkıyoruz çıkacağız. Ekolojik dengeyi inatla koruyacağız.   
Kendisini koruduğu için ceza alan kadınları inatla savunacağız, çocuklarımızı cemaatlere peşkeş  çekenlerden, çektirenlerden inatla hesabını soracağız. Değil bir kadına el kaldırmak, sokakta yürürken önündeki kadın tedirgin olmasın diye durup mahcupça bekleyen erkekler varsa hâlâ aramızda, bilin ki sokaklarında hepimizin huzur içinde dolaşacağı bir ülke için de umut var!
“Barışın bir gün mutlaka geleceğine” inanmaya devam edebilen Nezahetler; bacaklarını IŞİD bombasında kaybetmesine rağmen inadına Nevruz halayı çeken Lisalar; Soma’da "Vallahi de korkmuyoruz, billahi de korkmuyoruz sizden” diye haykıran madenciler; kaybettiği çocuğunun hesabını sormak için inatla direnen Mısra Özler; inatla Galatasaray Meydanı’nı size dar eden Cumartesi Anneleri varsa; demek ki umut da var arkadaşım bu ülkede! Sokak ortasında oğlunu katlettikleri Emel Anne; Ali İsmail gibi özgür bir dünya düşleyen yüzlerce çocuğu okutmaya devam ediyorsa; Gülsüm Abla bir adım geri basmadan katillerden hesap
soracağımız günü bekliyorsa inatla; demek ki umut var!
Bu karanlığın içine doğmasına, imam hatiplere, tarikat yurtlarına mecbur edilmesine rağmen “dindar ve kindar” olmayı değil; eşit, adil ve özgür olmayı seçen bir gençliği varsa bu ülkenin, umut var!
‘BİZ ÇOKTAN KAZANDIK’
Bu ülkenin iyi insanları; sanmayın ki yalnız kaldık. 20 yıldır şu umudu sökuüp alamadılar ya içimizden, bilin ki biz çoktan kazandık.
Biz varsak inat var,
İnat varsa umut var!

04-05-023/ EDİT : MEHMET LEVENTOĞLU