Sunay Akın ve Bandırma Kitap Günleri

SUNAY AKIN ve BANDIRMA KİTAP GÜNLERİ...

 

Bandırma Kitap Günlerinde, İhsan ELİAÇIK Hocayı dinleyememenin üzüntüsünü yaşarken, geç saate alınan Sunay AKIN a yetiştim de...üzüntüm biraz hafifledi. Bandırma Kitap Günleri etkinliğine bir araştırmacı yazar ve şair olarak, misafirimiz olan Sunay AKIN, bir tiyatral sunum örneğini, bir ŞARLO edasıyla verdi de... Kendisi de en sonunda bir orta oyuncusu gibi olduğunu, itiraf etti.

Bence sanat yönünden de, mükemmel bir sunumdu.

Eve gelince biyografisini inceledim de, (1969’un 20 Temmuz gecesi, Ay’daki insanı görürüm umuduyla o terastan baktım gökyüzüne. O yıllarda dedeler şapkalı ve bastonlu olduğu için Şarlo’ya da aynı terasta özenmem zor olmadı.) diyormuş meğerse SUNAY AKIN, ve zaten şarlo edasıyla dünyamıza gelmiş ! Hoşgelmiş ! Yüreğine ve ağzına ve kalemine sağlık SUNAY, diyelim. Çünkü böylesi renkli kişilikleri, edebi dünyada özlemişiz.

Ben de bir TÜRKÇE/EDEBİYAT Öğretmeniyim ya... Tarih Fakültelerinin altında EDEBİYAT FAKÜLTELERİ yoktur ama, Edebiyat Fakültelerinin şemsiyesinde, TARİH FAKÜLTELERİ vardır diyerek, iyi bir tarihçi olabilmenin dahi, iyi bir edebiyatçı (Türkçe-ci) olmaktan geçtiğini vurgulayıverdi... SUNAY AKIN, bence iyi bir edebiyatçı ama edebiyatının gücüyle de, iyi bir tarihçi ve çok iyi bir araştırmacı olmuş. Tebrik ettim bizzat, burdan da tebrik ediyorum kendisini. Haaa, sık sık kürsüsüne bakan Haydarçavuş Camisi ve minaresine bakarak, minarenin en tepesindeki HİLAL e ait alıntılar ve açıklamalar yaptı da, yatsı ezanı okunurken, ‘KÖLE SESİ’ diye yaptığı benzetme... ÇOK DÜŞÜNDÜRÜCÜYDÜ. Ben ilk ezanı okuyan Bilali Habeş’inin köleliğine mi vurgu yaptı, yoksa bilimin ışığı, karanlıktaki ışık olarak sunduğu hilalin, kölesi olduğumuza mı vurgu yaptı...! ilk anda anlayamadım.

*

Kitap Günlerinin bu akşamında SUNAY AKIN ile adeta, bilgi fışkırdı konuştuğu kürsüden ve adeta bilgilere boğulduk. O kadar çok, yeni şeyler duydum ki, adeta ağzım açık, ve ayakta dinledim. Örneksemelerini yaparken, son halife Abdülmecit diye bir hatırlatma yapınca, arka sıralardaki ayaktaki pozisyonumda, bende gayri ihtiyari bağırarak, sorumu sordum. “Padişahlar HALİFE idiyse, Abdülmecit son halife idiyse, Vahdettin niçin halife değil ?” Bir de 1930 yılında Fransada çıkarılan, 1939 yılında kapanan HİTİT Dergisini anlattı ki, HİTİT adetlerinin, sazların ucundaki ipte sallandığını göstermesi, müthişti ! O dergiyi çıkaranın Başbuğ Mustafa KEMAL olduğunu söylediğinde ise ; izleyiciler arasındaki ATATÜRKÇÜ ler ve Atatürkçü geçinenler bile şaşırdı.

Başbuğ ATATÜRK ün Hitit'lere gösterdiği ilginin aslında, Anadolu'nun gerçek sahibi olduğumuzun deliliydi de, Cumhuriyetin ilk yıllarında kurduğu ETİ-BANK ve SÜMERBANK ın ( Hititlerden sonraki Etiler, Sümerler....) isimlerindeki subliminal mesajı da... çok güzel açıkladı. Türkiye Türktür ve Türk kalacaktır ! AYASOFYA ve FATİH SULTAN MEHMET ile ilgili, sunduğu bilgilere de şaşırmadım değil. Hele Fatih in o zamanki, Jüstinyanus un at üzerindeki o heykeli önünde eğilmesi ve onu orda bırakması, müthiş bir olaymış ! Haaa ; islam dininde heykelleri put ve heykel sevenleri putperest ilan eden zihniyete de, çok güzel örnekler ile ders verdi sayın AKIN. Adile Hatundan, ressam halifelere kadar geliverdi. Fatih in İstanbul’u fethini resmeden ressamımız Hasan RIZA nın, batıdaki en uç noktada yatmasını da, çok güzel anlattı. Haaa Hasan Rıza’nın batıya koşmasının nedenini söyledi de, Edirnelilerin canını kurtarmak için doğuya koşmalarını, tam açmadı. Ben de açmayayım da, Edirneliler kırılmasın !

Paris i ve Eyfel i görmeden, oraları betimleyen yazı konusunda birincilik kazanan yazıların sahibi Ahmet Mithat’ın ve Kars ı görmeden Kars’ı yazanın, Paris'i ve Kars’ı görmelerinden sonra yazdıklarını anlatınca... seyirciler olarak bir hayli güldük ne yalan. Ama orda ; GÖRMEDEN ve GÖRDÜKTEN SONRA eyleminin gizemi vardı, edebi olarak ancak böyle örneksenebilirdi, örneksendi !

HİLAL in, islamiyetten önce Türklerin BİLİMİN IŞIĞI, karanlığı aydınlatan ışık anlamında olarak, sembolize edilip kullandığını açıklaması ve ispat-ı delillerini sunması, mükemmeldi. Hilal gibi, bayrağımızda yer alan yıldızı ise, öyle güzel sahneledi ki iki elini, iki ayağını yanlara açarak, yıldızın 5 köşesini göstermesi tam bir insanlık dersi oldu. 7 KÖŞELİ YILDIZIN İHTİŞAMLI ANLAMI YANINDA ( 5 KÖŞELİ YILDIZIN muhteşem manası (insan) hepimizi şaşırttı. Bakmak ile görmek arasındaki, farkı gösterdi adeta biz Bandırmalılara...Bayrağımızı bilmiyormuşuz !

Sunay AKIN kendisine hediye edilen BANDIRMA VAPURU Maketinden sonra, BANDIRMA VAPURU ile de ilgili açıklamalar yaptı da, ben o kısmı tam dinleyemedim, kaçırmışım. Ama ben halen BANDIRMA VAPURU isminin üzerindeki gizemdeyim ve onu da, ayrıca tekrar yazacağım.

ÖZGÜRLÜK ANITI ; Evet anti amerikancıları da, amerika severleri de şaşırtan, bir bilgiyi de paylaştı Sunay hocam. ABDÜLAZİZ e götürdü bizi. Padişah Abdülaziz in, Osmanlı hakimiyetini temsilen Süveyş Kanalının girişine bir heykel ısmarladığı ve bu ısmarlanan heykelin parası tam ödenemediğinden, heykelin Amerikaya kaptırıldığı konusundaki tarihi bilgileri sundu ki, Osmanlıya tam sahip çıkamamamın ezikliğini yaşadım bu olayda. Ve ben HOŞT AMERİKA, PUŞT AMERİKA diyen biri olarak, bu bilgiyi bundan böyle çok sık kullanacam ve ‘ULAN HEYKEL HIRSIZLARI !’ özgürlük kim ? siz kim ? diyecem o heykelle övünen Amerikalılara ve amerikancılara... Böylesi birçok bilgi ve tarihi gerçeği paylaştı biz Bandırmalılara SUNAY AKIN ! Hem de muhteşem tarzıyla paylaştı. Toplum olarak yakalandığımız asıl hastalığın, ALZAYMIR olduğunu sık sık yinelemesi, çok yerindeydi.

Bugünkü bu müthiş tarih ve edebiyat ve sanat showundan sonra, SUNAY AKIN’ın kitaplarını okumak, bana farz oldu...Sanıyorum, Bandırmalılara da vacip olmuştur.

İyi ki varsın Sunay AKIN !

 

Ramazan Narin-6 Ekim 2017 Cuma-  Bandırma-NOGAYTÜRK