Sınıf Mücadelesi'nde Nasıl Bir Sendikal Anlayış

SINIF MÜCADELESİ'NDE
NASIL BİR SENDİKAL ANLAYIŞ
VE İŞLEYİŞ

Bugünkü Mevcut Sendikal Anlayış ve Yapıların, Sermaye Sınıfının Kıdem Tazminatı Saldırısını, "Kırmızı Çizgimizdir" diye karşılayıp, ardından gelen "püskürttük" sözlerinin üzerinden çok zaman geçmedi.
Gerçekten Sermaye'nin bu hamlesi,
Bugün çoğunluğu kamu da çalışan işçiler olmak üzere, sayıları İki milyon civarında olan ve
"kısmi TİS" güvencesi kapsamında bulunan işçiler dışında, boşa çıkarılıp püskürtülmüş müdür? Örgütsüz ve Güvencesiz çalıştırılan Milyonlarca işçi ve emekçi için "püskürttük" ifadesi ne anlam taşımaktadır ve bu soruya üretilen bir değerlendirme ve yanıt varmı dır, varsa nedir ? bilinmezliklerle doludur.
Halbu ki, Sermaye Sınıfı ile İşçi Sınıfı arasındaki uzlaşmaz çelişkiden kaynaklanan,
Sınıfsal Mücadeleyi önceleyen Sendikal Yapı ve İşleyişlerin, Milyonlarca işçinin bugün karşı karşıya bulunduğu, Kapitalist Barbarlığın saldırısı karşısında "sözde değil" fiili eylemliliklerde dahil, karşı durma görevi ve sorumluluğu yokmu dur?
Pandemi koşulları var gerekçesinin ardına saklanıp, bugün Sermaye Sınıfının içinde bulunduğu krizlerin aşılması ve sömürünün sürekliliğinin sağlanması adına uygulamaya konulan, "Patronlara ispat zorunluluğu getirmeyen" ve Sendikal Örgütlenmelere karşı bir içerik taşıyan, Örgütlenmenin başarıldığı işyerlerinde ise TİS süreçlerini engelleyip tanımamaya dönük,
Açlık ve Yoksulluk anlamına gelen #Kod29'dan İş Akdi fesihleri,
Milyonlarca işçinin Günlük 47 tl. ödeme ile Ücretsiz İzin uygulamaları,
Anti-Demokratik içeriği ve Yetersizliği bugün artık herkes tarafından görülebilen,
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39/f.4 maddesinde tariflenen Dayanışma Aidatı'nın işleyişi ile ilgili getirilen dayatmacı düzenleme,
İktidar tarafından Gündeme getirilen hafta sonu ve Yıllık İzin sınırlandırmaları ile Esnek ve Uzaktan çalıştırma adı altında ortaya çıkacak hak kayıplarının,
İşçi Sınıfının Sendikal Örgütlenmesi'nin önüne geçmeye dönük bir niyet taşıdığı belli değilmi dir?
Sermaye Sınıfının yukarıda sıralamaya çalıştığımız, bu yeni saldırı yöntemleri v.b. sonucu milyonlarca İşçiye dayatılan,
Açlık ve Yoksulluk içeren Köleci bir yaşamı Dayatma Koşulları orta yerde durup yaşanırken,
Mevcut Sendikal Yapıların Nasıl bir anlayıştan yola çıkıp,
"Kırmızı Çizgi" ve ardından gelen "Püskürttük" söyleminin, gerçeklikten uzak bir Sapma ve Teslimiyet içerdiğini görmemiz gerekiyor.
Kuşkusuz görmemiz gereken bir diğer gerçeklikte,
Yetersiz oldukları v.b türden gerekçeler öne sürülerek, her türlü olanağa sahip Sendikal Yapılar tarafından uzak durulan,
Sendikal Örgütlenme faaliyetinin bugün içinde bulunduğu,
"Makinaya bağlı,Yoğun Bakım yatağında yatan hasta" görüntüsünün aşılabilmesi potansiyeli taşıyan ve tüm
zorluklarına rağmen,
Yereller de ve tek tek işyerleri üzerinden Bağımsız Sendikal dinamikler tarafından sürdürülen örgütlenme ve hak elde etme mücadelelerini görmezden gelmeyerek, yüksek bir değer biçilmesi,
Sınıf Mücadelesi'ne ivme kazandıracak gelişmeler olarak değerlendirilmelidir.
Bir gerçek ise hiç unutulmamalıdır.
Sermaye Sınıfı ile İşçi Sınıfı arasında süren mücadele,
teorik bir saptama değil,
pratikte de sürdürülmesi gereken bir mücadeledir ve bu mücadelenin en önemli nüvelerini oluşturan döl yataklarıdır,
Sendikal faaliyet ve Yapılar.
Artık Sapma ve Bürokratik Teslimiyet içinde, güven vermekten uzak, trübünlere oynayan Sendikal Yapılar da,
Sınıf mücadelesinin her aşamasını kararlılık ve tavizsiz bir mücadele anlayışı ve sorumluluğu ile ören, Demokratik örgütsel bir işleyişi içselleştirip güvence altına alan
bir yapılanma ihtiyacı,
Kendini dayatmış durumdadır.
Sendikal İşleyiş içinde yaşanan sapma ve dejenerasyona karşı, Nasıl Bir Sendikal Anlayış ve  Mücadele çizgisinin tariflenmesi ihtiyacı orta yerde durmaktadır
Bu durumdan çıkış, 
Başta İşçi Sınıfı ve Sendikal Mücadele'nin taşıyıcı kadrolarının ertelenemez görevleri arasında olup aynı zamanda da bir zorunluluktur.
Bilinmelidir ki,
Yağmur damlaları nasıl ki sayılamıyorsa,
İşçi Sınıfının biliminden güç alıp yol yürüyenlerde sayılamaz.

07-04-2021/İZZET KUVANLIKLI/ BANDIRMA