Sepetler ve Kadınlar

Elli yıl öncesi köylerimizde en önemli yük taşıma aracımız ''sepet'', ve o sepeti sırtlayan kadınlar.

Sepet yapmak özel yetenek ve beceri isteyen bir zanaattı ve köylüler için çok gerekli bir iş ve çalışma aracıydı.

Fındık ağacının baharda çıkan yeni sürgünleri yaz boyu dümdüz kalem gibi büyürler, kasım yada aralık aylarında o sürgünlerden sepet ustasının işine yarayacak olanlar kesilip toplanır, bunlara ''harba'' denirdi.

Fındık çubukları, 2mm kalınlığında şeritler halinde ustalık isteyen bir hünerle bıçakla kertilip, dizinde bükerek çatlata çatlata çıkartılırdı.

Elde edilen şeritler keskin bir bıçakla yontulup düzgün şeritler halinde sepet dokumaya hazır hale getirilirdi.

Daha önceden hazırlanmış, sepetin ayaklarını oluşturacak uygunlukta komar ağacının özel bölümlerinden(bunu en iyi sepet ustaları bilirdi) kesilmiş ayaklar,(alttaki resime bkz.) sepet örülürken eklenerek iki ayaklı sepet oluşturulurdu.

İşte bu sepetler, bir zamanlar köylerde her türlü eşya, çay, ot, çalı çırpı, vs vs yi, taşımakta kullanılırdı.

Her eşyanın sepeti ayrı olurdu.

Çay toplamak ve ot taşımak sepetleri ayrı, gübre taşıma sepeti ayrı olurdu, ayrıca her evin birde çarşı pazar sepeti olurdu, o sepet temiz tutulur, alışverişe gidilirken o sepet kullanılırdı.Sepet işleri tümüyle kadınlara aitti.

Her köyün bir sepet ustası mutlaka olurdu, sepet ustaları hem yeni sepet örer satarlar hem de yırtılmış kırılmış eskimiş sepetleri belli bir para karşılığı yenilerlerdi.

Bizim oraların en iyi ustalarından biri de 1916 doğumlu rahmetli İbrahim Yazıcı (sepetçi İbrahim) dayı idi.

İbrahim dayı Kendi halinde, kimsenin işine karışmayan, kimsenin dedikodusunu yapmayan, kimseyi çekiştirmeyen, kendi işi ve ailesiyle meşgul olan, görüntüsü çatık kaşlı ama şeker gibi bir dayı idi.

Yaşadığı yörede hizmeti olmamış işine yaramamış hemen hemen kimse yoktur, genelde parayla, bazen parasız herkesin işine yaramış iyi bir zanaatkar.

Bazı işler vardır değeri parayla ölçülmez, öyle bir an olur ki işiniz görüldüğünde paranın hesabı olmaz, bazı zanaatlar da işi yapan emeğinin karşılığını tam alamaz, yada almazdı.

Sepetçilik de öyle bir meslekti, yaptığınız iş çok zahmetli ve uzun sürse bile karşılığı hiç bir zaman tam olmazdı, çünkü değer ölçüsü olarak bir karşılığı yoktu.

1997 yılında vefat eden Sepetçi İbrahim dayımıza ve diğer sepet ustalarına Allahtan rahmet diliyoruz.

Allah onlardan razı olsun.

Sepet fotoğrafları için Gökmen Yılmaz a teşekkür eder,

Halen sepet dokuyan annesine de sağlıklı ömürler dilerim.

27-11-2020/CEVAT YILMAZ -BEYKOZ