Savruliye ve Sümbül Hanım

 SAVRULİYE VE SÜMBÜL HANIM (13)

   Savruliye ve Haydar evlenip bu mahalleye taşındıklarında kimseyi tanımıyorlardı. Evin az ilerisinde genelde mahallenin yaşlılarının oturup pişpirik oynadıkları kahvede, geceleri  gençler toplanıp  okey oynuyorlardı. Mahalle bakkalı kahvenin tam karşısındaydı. Haydar zaman zaman etrafı kolaçan ediyor komşuları tanımaya çalışıyordu.

Savruliye' ye komşular hoşgeldine üçer beşer gelip tanıştılar.

     Haydar'ın işi sadece düğünlerde davul çalmaktı. Zaman zaman bol bahşiş alsa da artık sorumluluk ve masraf artmıştı. Bir ek gelire ihtiyaç vardı. Akşama kadar aylak aylak oturmaktansa, bazen kahveciye, bazen bakkala yardım etmeye başladı. Onlar da eline üç beş kuruş sıkıstırıyorlardı. Bakkalın yağ, un şeker gibi temel gıdalardan birer paket verdiği de oluyordu. Haydar'ın biraz öfke kontrol problemi, biraz da çapkınlık dışında kötü huyu yoktu. Girdiği çevrelerde hemen seviliyor kabul görüyordu.

  Savruliye' yi tanıyıp da sevmeyen yok gibiydi. Elinden geldiği kadar herkesin yardımına koşardı, kavga gürültüyü sevmezdi. Sorunlara yapıcı yaklaşır, akılcı çözümler bulurdu. Cahildi ama yeni şeyler öğrenmeye  hep açıktı.

Haydar,  kahvede müşterilerin konuşmalarından kimin ne olduğunu, mahallede neler olup bittiğini anlıyordu.

       Yaşlıların sohbetine kulak kabarttığında, bir Sümbül Hanım' dan söz edildiğini duydu. Anladığına göre bu hanım mahallenin gözdesiymiş. Yalnız yaşıyormuş. Geçerken uğrayıp  hatırını soranlara kendi bahçesinden topladığı  üzümlerle yaptığı  şerbeti ikram ediyormuş. Koruk şerbetini onun kadar güzel yapan yokmuş. Kasap arada bir kıyma götürüyor, bakkal da file file yiyecek taşıyormuş. Haydar bu hanımı her geçen gün merak eder oldu ama birilerine açık açık sormak da yakışık almaz tabii! Sümbül hanımın bir de kızı varmış. Bu kız bahçe duvarının üzerinden bütün gün gelen geçeni seyrediyor hiç sokağa çıkmıyormuş. Kaptan amca onun cocukluğundan tanıyormuş.( Aman ne oyuncuydu, ne oyuncuydu!) diye anlattı durdu.  Onlar anlattıkça Sümbül Hanım ve  kızı Haydar'ın hayalinde çanlanıyor, hiç olmadık yer ve zamanlarda onlarla ilgili hayaller kuruyordu.

      Derken bir sabah Sadri Amca telaşla kahveye girdi , kötü haberi verdi. Sümbül hanımın kızı kaçmış. Bütün mahalleli seferber olmuş. Kıyı köşe aramış sormuş bulamamışlar. Aman masada oturanlar bir üzüldüler bir üzüldüler. Sümbül Hanım artık yaşayamazmış. Onu hayata başlayan tek şey kızıymış. Tanımasa bile Haydar içinin( cızzz !) ettiğini hissetti.  Evlat acısı zordur tabii. Masaya eğildi, oturanlara ( Yaa! Tarif edinde ben de bakınayım . Belki bir yerlerde yoluma çıkar. Bir iyiliğimiz dokunsun kadıncağıza .) dedi. Sadri amca ( Çok güzeldi be oğlum!  Süt beyazdı. Mavi, iri gözleri vardı. Duvarın üzerinde oturur, okşamama izin verirdi. Beni görür görmez kuyruk sallamaya başlardı...) diye ayrıntı verdi. Haydar' ın kafası iyice karışmıştı ki; mahallenin yaramaz çocuğu Ömer( Zilli bulunduuu!) diye bağırarak içeri girdi.

Yaşlılar bu habere pek sevindiler. Ömer ( Bir erkek kedi ona saldırmış, hayvancağız da komşunun bodrumundaki eski eşyaların arasına saklamış. Erkek kedi gidince de ortaya çıkmış .) diye sözlerini tamamladı... Meğer Gülsüm Hanım' ım kızım dediği, kocasının ölümünden sonra alıp bağlandığı kedisiymiş!.  Haydar bu gerginliği üzerinden kolayca atamadı. Hayallerinin bir kısmı bu arbedenin arasında çökmüş silinivermişti. O gün izin isteyip  eve erken döndü. Döndüğünde Savruliye ve komşular kapının önünde Sümbül Hanım'ın kedisini konuşuyorlardı. Haydar yaklaşınca hadi şuradan uğrayalım da; Kadıncağıza ( Gözünaydın! diyelim) deyip  bitişikteki yüksek bahçe duvarı olan eve doğru yürüdüler. Savruliye kocasının koluna girdi , onlar da kalabalığın peşine takıldılar. Tahta kapı çalındı, az sonra gıcırdıyarak açıldı.  Yaşı yetmişten fazla, buruşuk yüzünün yarısını kalın camlı gözlüklerin kapattığı zayıf bir kadın gelenleri karşıladı. Kimi Sümbül Anne, kimi Sümbül Teyze  deyip  elini  öptü.  Zilli, minderin üzerinde kıvrılmış, kuyruğunu sallayıp mavi mavi baktı onlara.

O gece Haydar, Sümbül Teyze'nin   sunduğu koruk şerbetinin tadını düşünerek uykuya daldı.

 01-10-2021/ULVİYE KARA AKCOŞ /BANDIRMA