Roman Olmak ve Ötekileştirme

Roman Olmak ve Ötekileştirme

Yaşadığımız şehir Bandırma’da roman vatandaşların yoğun şekilde yaşadığı Çınarlı Mahallesi’nde emniyet güçlerinin müdahalesi ile sonlanan kavgayı köşe yazarlığı yaptığım Bandırma Gerçek Gazetemizin sosyal medya hesaplarına taşıması ile haberi okurken, haberin altındaki tanıdık bir sima nın yaptığı yorum hepimizi bir hayli üzdü!

Bölgemizin değeri olduğunu düşündüğümüz, yıllardır Erdek'te yaşayan, sinema oyuncusu  beyefendinin, bir arada yaşama kültürünü Cumhuriyet dönemi öncesinden bu yana "gayet iyi bilen" bölgemizde, kendisi de uzun süredir yaşamasına rağmen, sanatçı kimliğine ve yaptığı işlere gölge düşüren talihsiz cümleleri ile hafta sonunu pazartesiye bağladık.

Haberin içeriğinde Çınarlı Mahallesi’nde yaşanan kavgayı ve bir başka mahalleden gelen birkaç kişinin sürtüşmesine dikkat çekilirken, konunun tam olarak neden, niçin olduğu da tam belli olmamışken; Sanatçımızın "Siz bu Romanlara yüz verin daha neler yaşarsınız" diyerek önyargılı bir yaklaşımla ihaleyi direkt ‘Roman kimliğine’ yüklemesi ile karşılaştık.

Hayatları boyunca yaşadıkları ülkelerin dillerini öğrenmiş, dinlerini benimsemiş, o ülkelerde askerlik yapmış, buna rağmen etnik kimlikleri sebebiyle, yine aynı yaşadıkları ülkelerde hor görülmüş, dışlanmış, yaşadıkları coğrafyalarda tabiri caizse hep engeller veya önyargılar ile hayatlarına devam etmek zorunda bırakılmış, Roman halkımızın "haklı isyanına" tanık olmak eminim ki bir çoğumuzu üzmüştür.

Beni asıl sarsan ve kızgınlığa doğru götüren olay ise, sözde demokrat bulduğumuz ve kendilerini aydın insan olarak tanımlayan kişilerin, ama ile başlayan şu garip cümleleri ;

-Ama Romanlar da şunu yapıyorlar,

-Ama bunu yapıyorlar, şeklinde ‘’ad hominem’’ yaklaşımlarla, yapılan sözlü ırkçılığı ayıplamaları gerekirken, konuyu başka boyutlara çekmeleri ve kendi derinlerdeki tedavi edilmemiş kronik ırkçılığı açığa çıkarmaları oldu.

Bir insanın anne ve babasını seçemeyeceği gibi, hangi ırka mensup olacağını da önceden seçme şansının devam eden teknolojik gelişmelere rağmen günümüz şartlarında hala mümkün olmadığını varsayarsak, bunu sanırım çocuk yaşlarımızdan itibaren kavramaya başlamamıza rağmen nasıl oluyor da, unutuyor veya bu gerçekliği görmezden gelebiliyoruz!

Zaman zaman dost sohbetlerinde bu tip olayların önünü tıkamanın yolu olarak, okullarda empati dersi verilmesi gerekliliğini, eğitim almış sözde demokrat insanların ağzından çıkan bu ırkçı cümleleri duydukça gereklilik olarak görmemek de elde değil.

Belki bu satırları okuyan bazı kişilere yanlış gelebilir ama Romanlar, Çerkesler, Kürtler ve ötekileştirilen diğer ırkları, dil, din eksenli farklılıkları aşağılamak ne kadar yanlış bir yaklaşım ise, buralardan kahramanlaştırma hikayeleri çıkarmak ta bir o kadar yanlış ve tehlikeli bir davranış şeklidir.

Yazımın temelinde anlatmak istediğim ayıplanması gereken ırkçılık düşüncesini, Sanatçımızın(!) düşüncesiz davranışı ile onun yaptığı hata gibi, ırkçılık temelinde olan bütün yanlışları da kendisine ihale etme derdinde asla değilim.

Roman dostlarımız özelinde, ayrımcılığa tutulan bütün insanlar için empati yapmayı, yargılamadan önce başaran insanlar, olmak ümidiyle yazımı sonlandırıyorum.

Sevgiyle, devrimci selamlar.

20-04-2020/https://twitter.com/BandirmaGercek/status/1252618162899648515