Onlar Bizden Yiyecek İstemiyor!

Onlar Bizden Yiyecek İstemiyor!

Daha dört beş sene öncesine kadar köylerimizde neredeyse kuş kalmamıştı, bir yada iki tür kuş kalmıştı.
Sebebi belliydi, her yaz gurbetten gelen ben ve benim gibi maganda kafalılar, ses bombasından tutun da torpile, tüfekten gaz topuna ne kadar patlayıcı varsa patlatıyorduk.

Hayvanlar insanlardan 10 kat 100 kat daha fazla duyarlar, yüksek sesli bir patlama kuşların şoka girmesine ve ölmelerine sebep oluyor.
Ben bunu, köyde kuş kalmayınca biraz düşünüp araştırınca fark ettim ve beş yıl önce buradan bir kaç uyarı yazısı yazdım, girdiğim ortamlarda dilim döndüğünce durumu anlatmaya çalıştım, sonra bu yüksek sesli patlamalar azaldı, sağolsun insanlar büyük oranda uyarılara kulak verdi.

Gelinen noktayı size izah edemem ama köye gelenler sabah dört gibi dışarıyı bir dinlesinler.
Doğada çok muhteşem bir konser var, bu konseri veren enstrumanterlere saygı duyalım onları koruyalım gözetelim.
Onlar bizden yiyecek istemiyor! Sadece ürkütmeyin, korkutmayın diyorlar.
Doğal ortama müdahale etmez. Bir şey patlatmazsanız konserlerimiz artarak devam edecek diyorlar...

***

BEN KİMİM

Bu dünyaya gözlerimi açtığımda bir şey bilmiyordum, bu yaşa kadar bildiklerimi hep başkalarından öğrendim.

Konuşmayı başkalarından, okumayı yazmayı başkalarından, hayatın gerekliliklerini, alet edevat kullanmayı başkalarından öğrendim. Dünyada olup bitenleri de başkalarından, geçmişi tarihi de başkalarından öğrendim.

Haklarımı hukuklarımı kanunlarımı nizamlarımı da başkaları öğretti. Ahlak edep terbiyemi de başkaları öğretti.

Benim ve diğer insanların nasıl idare edileceğini de başkaları öğretti.

Yeryüzünde ne kadar yerleşmiş kavram varsa hepsini başkaları öğretti, siyaset, demokrası, cumhurriyet, krallık, imparatorluk, padışahlık, gibi yönetim şekillerini, emperyalizm, sosyalizm, siyonizm, komunizm, faşizm gibi kavramlarıda başkaları öğretti.

Beni öğretenlerde bildiklerini başkalarından öğrendi, onlarda başkalarından.

Bu durumda ben tek başıma bir "hiç" im.

Çünkü bildiğim, bütün bilgi beceri ve davranışlarımı başkalarının öğretisiyle biliyor ve uyguluyorum.

Hatta.
Bildiğim bütün davranışlar başkalarından öğrendiğim dayatmalar.
Bana ne yapmam gerektiği dayatılıyor ben ona göre davranıyor onu yaşıyorum başka hiç bir seçeneğim yok.
Yok çünkü öğrendiklerim yani bana dayatılanlar dışında hiç bir şey bilmiyorum.

Konuşmam, davranışım, fikirlerim, okuduklarım, duyduklarım hepsi başkalarının beynime işlediği nakışlar, onlarada başkaları işlemiş.

Yaptığım sadece bana öğretilen yada dayatılanı kabul edip bir ileri versiyona taşımak yada reddetmek.
İki kere iki dört eder diye bana öğretilmiş, ben bu öğretiden yola çıkarak aklım ve irademle dörde iki daha kattığımda altı ettiğini bulabiliyorum, yani bana iki kere iki dört eder diye öğretilmemiş olsa ben altıyı bulamam.

Aman Allahım yoksa.
Yoksa ben ete kemiğe bürünmüş bir yapay zeka robotmuyum?.
Yada yapay zekanın idare ettiği et ve kemik yığınımıyım?.
Eğer gerçekten de ben bu gün insanın yapmaya çalıştığı yazılımlarla yapay zeka oluşturma projelerinin çok ileri bir versiyonu isem, ileri versiyonu olmalıyım ki bu yazıyı ''düşünüp'' yazmaya karar vermiş olmam bunu bana teyid ettirdi, böyle bir davranışı bu günkü teknoloji henüz robotlara bilgisayarlara yaptıramıyor.
O zaman benim üst aklım kim?.
Benim yazılımcım kim?.
Ben kimim?.

19-06-2020