Namus Kavramı

NAMUS KAVRAMI
Namus; doğruluk, dürüstlük, erdem ve onur sahibi olmak, toplum içinde ve kendi vicdanında iyi ahlak kurallarına uygun düşünüp uygun davranmak diye tanımlanır. Canlılar; doğar, büyür, çoğalır ve ölürler. Varoluşun ritüelidir bu. Canlının türüne göre fiziksel özellik ve yaşam şekilleri farklıdır. İnsan türü, erkek ve dişi hücrenin seks veya laborotuar ortamlarında buluşması ile yaşama başlar. Ana rahmi veya benzeri şartları sağlayan küvezlerde dünya planetinde yaşayacak kadar gelişir, sonra aramızda büyür ergen olur. Sağlıklıysa doğası gereği karşı cinse ilgi duyar. İşte bu dönemde toplumların, ailelerin, eğitim kurumlarının kız erkek ayırımı yapmadan onlara bedenlerini ve karşı cinsi tanıma fırsatı vermesi gerekir. Bu fırsat onları cinsel deneyimlere itmek değil, sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri içindir.

Ne kadar baskı uygulanırsa uygulansın hormonların insan üzerindeki etkisi yok edilemez. İnanç veya fiziksel yollarla bastırılan duygular gençlerin ruh ve beden sağlığını bozar, toplumun düzenine aykırı, sapık kişiler olmalarına yol açar. Cinsel sapkınlıkların çok görüldüğü toplumlar; insan doğasına aykırı düşünen, baskıcı davranan ve bu davranışı namus bekçiliği olarak sürdüren insanların hatası sonucu ortaya çıkar. Kızlı erkekli yaşamı sınırlayan zihniyet, erkeği ve kadını kendi cinsine ilgi duymaya iter, veya yasak ilişkilere, gizli buluşmalara çanak tutar. Bu da hiç istenmeyen sorunları yaratır. Kalabalığın ortasında elele tutuşan, birbirine sarılan gençler belli sınırları aşamazlar. Çünkü toplumun onlara tanıdığı toleransın bir sınırı vardır. Bu sınırı aştıklarında, kınayan bakışlar onları uyarır. Eğer bu gençler hücra köşelerde, gözlerden ırak buluşurlarsa ne yaptıklarını bilemeyiz. Üzerlerinde kontrol olmadığı için ve henüz ahlak kavramı tam şekillenmediğinden her türlü riske karşı açık olurlar. Ülkemiz; oğlunu veya kızını karşı cinsten uzak tuttuğunu sanan ana babalarla doludur. Ne yaparsanız yapın sizin çocuğunuz da serbest yetişen ergenler kadar belki çok daha fazla cinselliğin içindedir. Yasaklar merak doğurur. Yasakları delmek adrenalindir. Ergen bir yolunu bulup hormonlarının peşinden illaki gidecektir. Biz gence, önce güvenmeli, bedenindeki ve ruhundaki değişimin nedenini anlatmalıyız. Toplum ve vicdanındaki namus kavramının oluşmasına , şekillenmesine yardımcı olmalıyız. Yapacağı bir yanlışın nelere yol açacağını örnekler vererek öğretmeliyiz. Cinsellikte atacağı her adımın uygun yer ve zamanı olduğunu bilen gencin hata yapma olasılığı azalacaktır. Namus; yaptığın yanlışı gizlemek değil, o yanlışı yapmamaktır. Bu da toplumu ayrıştırmadan, sosyal ilişkilerin kalitesini bozmadan, yasaklarla insanları çıkmazlara itmeden, uygar davranışlarla gerçekleşir. Bu arada kendi yaşamımızla iyi örnek olmanın önemini asla unutmamamız şart tabii. Karma eğitim, doğru kişilerin önderliğinde gençlere bu ortamı sağlar. Farklı düşünenler için sadece kız ya da erkek öğrenci okutan okulların da olması bir seçenek olarak toplumda yer almalıdır. Yasak ilişki yaşayan, sapık düşünce ve davranışları olan, her türlü cinsel istismara karşı sağlam duruş sergileyemeyen veli ve öğretmenlerin önce kendilerine çeki düzen vermeleri gerekir. 
Son günlerin sanırım algı yaratmak amacıyla ortaya atılmış konusu; karma eğitim kaldırılsın mı?

Düşüncemi özetledikten sonra; diyorum ki yazıklar olsun Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nde bu konuyu ortaya atanlara. Uygarlık konusunda bunca çaba sarfedilmişken....Kadın erkek eşitliği yeni yeni kabul görüyorken... Dünya devletleri uzay çalışmalarına hız verip milyar dolarları teknolojiye su gibi akıtırken; bizim gündemimiz karma eğitim kaldırılsın mı, kaldırılmasın mı? Bir de bu düşünce namus poşeti içinde sunuluyor! Canım ülkemin güzel insanları! Farklı etnik köklerden oluşan toplumumuzun temelinde kaç göç yoktur. Erkeğinin yanında omuz, omuza savaşan kadınların torunlarıyız biz. En kırsal yörelerde bile kadın erkek karşılıklı oynar, kolkola halay çekilir. Pazar yerlerinde tezgah açanların yarısı erkekse, diğer yarısı kadındır. Lütfen çevremize bakalım. Karma okullarda okumuş hanımların, beylerin hangisi ahlak yoksunudur. Onlarca çocuğun taciz edildiği kurumlarda karma eğitim mi vardı? Erkek sineğin uçurulmadığı yurtlarda yaşananları birlikte okuyup şaşırmadık mı? İş hayatında erkek kadın birlikte çalışanlara bu pislik bulaştırılabilir mi? Böyle ahlak ölçüsü hangi ahlaklı düşünceden doğar. Kız okullarının dağılma saatlerinde kapılarda bekleşen erkekler, yatılı erkek okulların izin günlerinde sokağa çıkan, kapıdan camdan bakan kızlar ahlaksız mı? Hepimiz biliriz ki dişi ve erkek birbiri için yaratılmış zıt kutuplardır. Birbirlerine ilgi duyarlar. Belli etik kurallarla birlikte yaşamaları gerekir. Ahlak; bu beraberlikleri saygı sınırları içinde doğru yaşamaktır. Kişinin fikri bozuksa; değil karma eğitimi kaldırmak, deniz ortasında ulaşılmaz kulelere kapatsan bozuk fikri düzeltemezsin. Daha önce paylaştım sanırım, ama izninizle bir kez daha yaşanmış bir olayı paylaşıyorum. 

Amerikalı aile, bir islam ülkesine çalışmak üzere gittiğinde; orada 14, 15 yaşlarında bir gençle tanışıyor ve gencin gizli gizli resim yaptığına şahit oluyor. Çok yetenekli buldukları bu fakir genci ailesinden alıp kendi ülkelerinde bir sanat okuluna yazdırıyorlar. Çocuk oradaki yasaksız yaşamın rahatlığıyla harika bir çıplak kadın resmi çiziyor. Hiç anotomi bilgisi olmadan, doğru dürüst tek bir kadın görmeden, bu kadar kusursuz bir kadın bedenini nasıl çizebildiğini soranlara( Ben kendi ülkemde bu resmi defalarca kum üzerine çizdim. Hiç çıplak kadın görmedim, sadece hayal ettim .) diyor. Bilmem anlatabildim mi?
ULVİYE KARA AKCOŞ