Millete Kapatılan Millet Bahçeleri

MİLLETE KAPATILAN MİLLET BAHÇELERİ

Bu yazıyı size son 1-2 yıldır Maldivler olarak bilinen Salda Gölü’ne çok yakın bir köy olan memleketim Güney Köyünden yazıyorum.

54 yaşındayım. Çocukluğum ve gençliğe adım attığım yıllar burada geçti. Burdur Yeşilova’ya bağlı Salda, Doğanbaba, Kayadibi, Güney, Horoz ve Karaköy de doğan büyüyen çocukların tatil beldesi Salda gölüdür.

Salda Gölü öyle masum bir göl değildir.

Korku filmlerinden çıkmış gibi aslında katil bir göldür. Bu zamana kadar orada can veren insanların listesini tutsak çarşaf olur. Çocukluğumuzun rivayetlerine göre; gölün altından giden su Pamukkale’den çıkardı. Hatta bir efsaneye göre Salda Gölünden bırakılan bir tahta parçasının Pamukkale’deki kaplıcalardan çıktığı söylenirdi. Ben olayın jeolojik boyutuna hakim biri değilim. Ama benim bildiğim arkasında Toros Dağlarının uzantısı olan Eşeler Dağını almış, muhteşem bir mavilik ve beyaz kumların çekiciliğinde içine gireni yutan vahşi bir güzellik. Gölün jeolojik boyutunu pek çoğumuz okumuşuzdur. Mars’la eşdeğer bir yapı ve dünyada sayılı 3-5 gölden biri.

Sevgili Dostlar yukarıda adını saydığım köylere gittiniz mi bilmiyorum? Bu köyler dibine kadar yoksulluğu ve hasreti yaşamış köyler. Bu köylerdeki insanların hiç birinde sahtekârlık göremezsiniz. Onların yaşam felsefesi tavuğun kıçından çıkan 3-5 yumurtayı satıp ihtiyacını karşılayıp stres nedir bilmeden mutlu yaşamaktı. Bu mutlu yaşam içerisinde benim de içinde bulunduğum kuşak inşaat kumu taşıyan kamyonların kasalarına binerek Göle gitmek en büyük tatilimiz ve ödülümüzdü. En on 5 yıl önce memleketime gitmiştim. O zaman Milet Bahçesi yağmasına henüz sıra gelmemişti. Beş yıl sonra gittiğimde çocukluğumuzda gittiğimiz Salda Gölü’ne girişin yasak olduğunu görmek beni çok üzdü.

Peki, bu yasak neden?

1. Çalınan kumların bıraktığı izleri örtmek için,

2. Bunca yıldır doğal yapısı bozulmadan kalan Salda Gölü üzerinden rant yaratmak için.

Birinci maddedeki savımı güçlendiren neden; gölde "Kum Adaları" diye bir alan vardı. Bu alan o resimlerde gördüğümüz bembeyaz kum taneleriyle adeta saflığın ve temizliğin simgesi halindeydi. Bu alanda ki kumlar kimin villasına gitti bilinmez. Bir ara basında kumların geri getirildiği yazıldı çizildi ama gerçek durum hiç de öyle değil. Kum adalarının bulunduğu alan bu işi yapanların zihniyetlerinin gerçek yüzlerini yansıtırcasına kap kara bir halde. Bu yüzden karanlık niyetleri gizlemenin en yaygın yolu olan “soruşturmaya gizlilik yasağı”, “yayın yasağı” ve alanları kamuya kapatma yasağıyla gerçekleri saklayabileceğini düşünen zihniyet “Güneşin balçıkla sıvanamayacağını” unutuyor. Hiçbir kötülük sonsuza kadar hüküm süremez. Daha güçlü nece padişahlar, şahlar, sultanlar elini kana bulamış diktatörler günü geldi bir bir halkın adaleti karşısında hak ettikleri sonu yaşadı.

“Çevreciliği” elden bırakmayan iktidar, onun bürokrasisi ve yandaşları nice uygarlıklara ev sahipliği yapmış bu kadim topraklarda dozer sokmadığı bir alan bırakmadı. Bir yandan “sanayileşme” adıyla, öte yandan “turizm” adıyla yada “modern ve ileri Türkiye” adıyla adeta bu topraklarda yaşayan her canlıya savaş açmış bir halde. Gündemde olan ve “popüler” olan son örnek Kanal İstanbul. Bütün bir coğrafyayı, ekosistemi ve jeolojik yapıyı olumsuz etkileyeceği bilinen bu projenin hayata geçirilmesi Marmara Bölgesini yok edeceği ortadayken kime baktığı bilinmeyen bir “Bakan” Kanal İstanbul’un yapılmasıyla müsilajın yok olacağını söyleyebilecek kadar en hafif deyimiyle aymazlık içerisinde.

İkinci savım olan rant yaratma konusu için bilinen şeyleri tekrarlamaya gerek yok. Gerek yok ama “doğal yapıyı bozmadan” yapacakları düzenleme iddiası şimdiden yalanları yüzüne vururcasına orada duruyor. Ne doğal yapı nede o güzelliğe katkı. Ortada büyük bir yok ediş var. Plaj alanına girişin yasaklandığı gölde insanlar o güzelliği yaşamak için gölün daha güvensiz bölgelerine gidip oralarda piknik yapmakta ve göle girmeye çalışmakta. Yakında tüm göl alanı tel örgüyle çevrilirse şaşmamak gerekir.

Birde turizm bölgesi olan Salda Gölü’ndeki alkollü işletmelerin ruhsatlarının iptali ve yıkımı var. Yaza gelen bayramlarda namazlı namazsız bütün bölge insanının gidip çam ağaçlarının altında evinden götürdüğü domates ve peynir ekmeğin yanına bir de karpuz kesip yemesini ve bir parça huzur bulmasını çok gören bir zihniyet bu yıl Salda Gölü plajına girişi yasaklayarak büyük bir hizmet gerçekleştirmekte. Yıllar önce boşuna dememişlerdi. “Yaparsa Ak Parti Yapar. “ İnanmamıştım ama doğru söylemişler. Rant uğruna ülkenin derelerini, ormanlarını, göllerini kuruttular.

54 yaşındayım. On beşini sayma kalır otuz dokuz. Bu gölde otuz dokuz yıldır yerli ve yabancı turistler gelir, çadır kurar, kamp yapar, piknik yapar dinlenir huzur bulurdu. İzci kampları kurulurdu. Derme çatma 2-3 büfe vardı. İki de alkollü restoran. Hiç kimse huzursuz olmaz kim nasıl yiyip içmek isterse öyle yaşardı. Şimdi Muhterem Muktedirler kendi yaşam tarzlarına uygun bir anlayışı dikte etmeye çalışıyor. Ama siz o bölge insanına rant uğruna kul hakkı yedirmeyi öğretemezsiniz ki. Onu yapacak olan yine sizin yandaşlarınız olacaktır.

Uzatmaya hiç gerek yok. Ortada “Millet Bahçesi” adı altında yazın "Millete kapatılan Salda Gölü" var.

Ne demiştik. “Yaparsa Ak Parti Yapar.”

23-07-202-CEVDET AYAN - BANDIRMA