Mahallenin Sütçüsü

Öykü

" MAHALLENİN SÜTÇÜ’SÜ..!!"    

...oysa o mesleğe ilk başladığında sıcak ve dost canlısı bir kişi  idi.

Sonra ne oldu ne değişti, insanlara karşı ne oldum delisi nasıl oldu  hala halk arasında anlatılıyor..

**
Bu anlattıklarımı biz yaştakiler yaşamıştır.

Pazartesi ve Cuma sabahları erkenden sütçünün sesi ile uyanırdık. Az sonra kapımızın zili, okul zili gibi çalmaya başlar,kapıyı açtığımızda gülümseme ile günaydın diyerek devam edilir ve  kaç kilo süt  istersek o kadar uzattığımız kaba doldurur, annem  birazını sabah kahvaltısında içmemiz için kaynatırken,diğer kısmını yoğurt yapmak için ayırırdı.
 Bizim ve komşularımızın Sütçü’den bir şikayetimiz yoktu. Aksine minnet duyardık ona .Soğuk sıcak demeden aksatmazdı görevini. O zaman içinde ne olduğunu anlamadığımız böyle  paket sütler yoktu.  İçtiğimiz süt ve yaptığımız yoğurt doğal ve organikti,yani katkısızdı,

Çocuklar ve biz tadına doyamıyorduk çok lezzetliydi,ara sıra bu doğal ve saf sütten  kışın sıcak salep ve sütlaç yapılırdı aman Allah'ım  muhteşem lezzetli olurdu. 

**

Derken yıllar geçiyor tabi.  Bu bu güzel günler sürerken bizim sütçü’de değişik tiriplere girmeye başladı Duyduk ki ; bizim sütçü işleri büyütmüş inekleri çoğaltmış ve hem inekleri hem bizleri sağmaya devam etmiş..sütü artık kendi değil  genç bir çocuğa sattırırken kendi gibi sütü de değişime uğramıştı artık eski saf süt gitmiş onun yerine süt adeta beyaz renkli suya dönmüştü. Nitekim kaynarken üstü artık kaymak tutmuyordu,yaptığımız yoğurt da adeta ayran gibi sulu oluyordu.

Ve  Duyduk ki; ,önce  bir Havuzlu Villa Marmaris Bodrum ,birkaç yazlık,kışlık,derken  son model jeeep’ler de  almış şehirde hava atma turları yapıyormuş. Giyim ve yaşam tarzının da değiştiğini .artık yaşadığı yer kesmez olmuş büyük kentlere yelken açılmış.

Allah yolunu açık etsin dedim İçimden ama  ’’bir bardak süt içmek ve azıcık yoğurt yapıcaz diye koca bir inek alacak değiliz ya’’   kendi kendime . Saf sütümüzden olmuştuk. Sütçümüzüde kaybetmiştik.

Artık ‘’bize hiç helal süt emmiş bir sütçü denk gelmiyecekmi?’’ diye de hayıflanıp durdum. Yani anlayacağınız sütçünün yeni yaşam tarzına  para yetecek gibi değil,sütçü adeta inek yerine bizleri sağdığı kesindi..

**

Sonra duyduk bizleri sağan sütçü bizden kazandığı paralarla,Kaşar,Kelle ve Beyaz Peynir,Lor,Tereyağ üreten süt ürünleri fabrikası kurmuş.Ürettiği sağlıklı hijyenik ürünleri artık büyük şehirlerde  satmaya başlamış .O  artık büyük müteşebbis yani iş adamı olmuştu.mahallede Sütçü diye bağıran sanki o değildi,insanlara tepeden bakıyordu,süslü püslü giyinmesi,parası bile onu artık mutlu etmiyordu insanlardan uzaklaşıp kaçtıkca,dostları onu terk ediyordu.Yani ne oldum delisi olmuştu,para onu Sosyal değil A sosyal bir insan yapmıştı,oysa dedim ya küçüklüğünden tanırdım  ezik zararsız yere bakan yürek yakan cinsden biriydi  ama demiştim mesleğe ilk başladığında sıcak ve dost canlısı idi.

Tabii parayı kazanmaktan ziyade taşımanın zorluğunu bilmiyordu.  Oysa Çörçil’in dediği gibi arkasına baksaydı,önünü daha net görürdü.

Bence;önemli olan temiz katkısız ve hijyenik süt satmak ve herkesin helalliğini kazanmak.yoksa millet bırak şunu ondan süt almayın onun sütü bozuk derse işte o zaman kötü  the end yazar film biter. Oysa keşke hiç zengin olmasaydı bize yine günlük sütümüzü getirse bizde onu bağrımıza basıp baştacımız yapsaydık. Ama işte ne yaparsın PARA BOZAR.

Bu hikayenin sonu THE-END.....

 

Yazarın notu :  Bu öyküde  anlatılanlar  gerçek değildir, kişi ,yer  ve diğer kişiler hayal  ürünüdür.