Kimin Duası Kabul Olacak

KİMİN DUASI KABUL OLACAK?

Aslında biliyor ama bilmezden gelerek sadece mabet gözüyle bakıyor.

Çok kısa yazmak gerekirse:

Ahşap çatılı bir bazilika olarak yapılan Ayasofya, ilk defa 15 Şubat 360 yılında açılmış, 404 ve 532 yıllarında çıkan isyanlarda yakılmış, yıkılmış, harabe haline getirilmiştir.

532 yılında çıkan “Nika” isyanından sonra: Bizans İmparatoru Justinianus, biri Aydın’lı diğeri Milet’li iki mimar görevlendirmiş; Mısır’dan, Efes’ten, bölgemizin antik kenti Kyzikos’dan ve Suriye’den getirtilen sütun ve mermerlerle, yüz usta ve on bin işçinin emeğiyle 27 Aralık 537’de tekrar açılmıştır.

Ayasofya, 1204 yılındaki haçlı seferleri sırasında yeniden tahrip edilmiş, 1402 yılında İspanyol bir elçinin notlarında harap halde olduğu belirtilmiştir.

**

Ayasofya,

İstanbul’un İLK DEFA 29 Mayıs 1453 yılında fethinden; İngiltere, Fransa, Yunanistan ve İtalya’dan oluşan itilaf devletlerin tarafından işgali arasındaki 465 yıl süresince

Ve

Lozan Antlaşması ardından işgalcilerin Dolmabahçe önünde Türk Bayrağını selamlayarak gitmesiyle (4 Ekim 1923) İstanbul’un İKİNCİ KERE Türklerin eline geçmesinden sonra:

Onarılmış, eklentiler yapılmış; planından kubbesine, kapılarından dehlizlerine, efsanelerinden duvarlarındaki sanat eserlerine kadar büyük ve çok önemli bir kültür hazinesi olarak bugüne gelebilmiştir.

**

Birkaç gün önce bu kültür hazinesinin korunması için alınmış müze kararını eleştiren vefasız bir imam, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ‘zalim ve kâfir’ olmakla suçladı.

Hem de, cemaati içerisinde Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı’nın bulunduğu Ayasofya Camii kürsüsünde ve İstanbul’un fethinin beş yüz altmış sekizinci yıldönümünde…

**

Vefasız imam, Adaşının:

Ülkeyi işgalden kurtarmasını,

Osmanlının tüm borçlarını ödemesini,

Ulaşımı, enerjiyi, iletişimi işgalcilerin elinden alarak millileştirmesini,

Sanayileşmede attığı adımları,

Uçaklar üretmeye başlamasını,

Tarımda modernleşmeyi sağlamasını,

Domates ve portakal satarak demir çelik fabrikası kurmasını,

Eğitimi halka yaymasını,

Yurtta sulh, Cihanda sulh ilkesini,

Sağlıkta başlattığı seferberliği,

En azından, Hıfzısıhha’yı kurup aşı ürettirmiş olmasını,

Özetle:

“KENDİ KENDİNE YETEBİLEN BİR ÜLKE KURMASINI” görmezden gelerek:

“Ya Rabbi, o zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” diye dua etti.

**

Pek çok tanıdığımın, sıradan bir insan ve yurttaş olarak:

Böylesine vefasız bir zihniyetin ülkemizin kurucusuna zalim ve kâfir diyememesi ve milletin başında olamaması için dua ettiğini biliyorum.

Bakalım, kimin, kimlerin duası kabul olacak?

Yaşayıp göreceğiz