İşin Sırrı

İŞİN SIRRI
Düşün düşün kafayı yemek işten değil! Sağdan, soldan, arkadan, önden, alttan, üstten bakıyorum; yok arkadaş işin sırrını çözemiyorum. Elimde bir güç olsa; memlekette ne kadar dede, ne kadar nine varsa hepsini siyasete davet edeceğim. En başta da kendim soyunacağım bu işe. Şimdi niye coştu bu kadın durup dururken diye düşüneceksiniz. Hemen söyliyeyim. Enerjiye ihtiyacım var da ondan. Akşam saat on bir oldu mu; bir yorgunluk çöküyor üstüme, üzerinize afiyet, sanki gün boyu taş taşımışım. Kendini kıra kıra iş yapan hanımlardan hiç değilim. Spor desen, gün aşırı yarım saatlik yürüyüş. Bir de; azıcık kendimi iyi hissediyorsam sabahları onbeş dakikalık basit egzersiz dizisi. Sabahları yataktan sıcakta kalmış sakız gibi süne süne zor çıkıyorum. Herhalde yaşlılıktan diyeceğim ama; yok vallahi de billahi de yaşlılıktan değil. Görünürde ciddi bir hastalığım da yok çok şükür! Eeee! Benim enerjim neden düşük?

*

Haberleri bir açıyorum! Biri 77 , diğeri 72 yaşında adam dipcik gibi. Nasıl kavga ediyorlar , iktidar koltuğu için kıran kırana. Meydandan meydana koşuyor, toplantıdan toplantıya atlıyorlar. Bizim liderlerimizin de maşallahı var. Biri yetmişi aşmış, diğeri merdiven dayamış. Ordan oraya koşuyor, her tarafa yetişiyorlar. Hele sayın Bahçeli; çok da çiddi bir ameliyat geçirdi. Bir süre ortalarda görünmedi.( Öldü de seçmenleri pandemi filan dinlemez yollara dökülürler diye topluma açıklanmıyor. ) diyen densizler bile oldu. Allah uzun ömürler versin. Bak yine ekranlarda. Hem de eskisinden diri. Her dakika, her konuda kavga edebiliyor. Bazen izlerken diyorum ki; bir kılıç, bir de kalkan verseler eline(Ya Allah, Ya Bismillah!) deyip atlıyacak atının sırtına, en önde koşacak savaş meydanlarına. Vuracak, kesecek, uçuracak kelleleri. Taş üstünde taş bırakmayacak. Gözlerinden ateş, ağzından tükürük saçılıyor. Kıskanıyor muyum , imreniyor muyum bilmem. Sadece kendime kızıyorum. Neden bu kadar enerjim düşük diye kederleniyorum. Yemekse yemek, ekmekse ekmek. Ben de aç değil, açık değilim. Yaşıtlarıma bakıyorum. Üç aşağı beş yukarı benim gibiler. Onlarda olup bizde olmayan tek şey siyaset hırsı, makam aşkı. O da Allah vergisi besbelli. Yoksa o kadar sorumluluğa, toplum baskısına, ardı arkası gelmeyen suçlamalara, yüksek beklentilere ne beden dayanııır, ne can! Ben biraz enerji toplasam biliyorum yapacağımı. Ama yok! Ne yapsam ne etsem yok! Sadece yaşıtlarıma diyorum ki; eğer biraz enerjiniz varsa, sıvayın kolları girin siyasete! Size bir sır daha vereyim haddimi aşarak. Bütün mesele yüksek koltuk kapıncaya kadar. Ondan sonra gençliğe , gösterişe, bilgiye, kültüre fazla gerek kalmıyor. Çevrenize etten bir duvar örülüyor. Emrinizdekiler, siz leb demeden leblebi dediğinizi anlıyorlar. Sarı leblebi, beyaz leblebi, tuzlu tuzsuz, hatta leblebi ununun en güzel kavrulmuşu seriliyor önünüze.

*

Benim aklıma uyup enerjinizi yükseltmeye çalışırken; cevizdi, kaymaktı, baldı, pekmezdi ne bulursanız atıştırıp şeker komasına girerseniz beni suçlamayın

LÜTFEN! Hadi kalın sağlıcakla!

ULVİYE KARA AKCOŞ